Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 17 AĞUSTOS 2008 / SAYI 1169 Senegal’den doğan müzik güneşi Zekeriya S. Şen on dönemlerde dünya müziği camiasındaki birçok çalışmada 1978’de Senegal’de doğan kora ustası Seckou Keita ile karşılaşıyoruz. Seckou, dünya müziği füzyoncusu Baka Beyond’dan çılgın grup Eté’ye, folkblues üstadı Mark Flanagan’dan, caz basçısı Kevin Willoughby’ye, Batı Afrikalı grup Jalikunda’dan İsveçli viyolonist Ellika Frisell’a birçok sanatçıyla aynı anda çalışıp, bir yandan da kendi solo kariyerini sürdürebilen ender sanatçılardan. Seckou Keita ve grubu Seckou Keita Quintet (SKQ) yoğun bir konser zincirlemesinden sonra uzun zamandan beri beklenen yeni çalışması “The Silimbo Passage” ile karşımızda. Seckou Keita Senegal’in Casamance bölgesinin başkenti olan Ziguinchor’da doğmasına rağmen Mali’nin kral soyundan gelen Keita sülalesinin bir ferdi. İlk defa kora ile dört yaşında tanışan Seckou, dedesinin kucağına oturarak bu atasal enstrümanı çalmayı öğrendi ve bu süreçte, her kora çalgıcısının ana inancı olan “koranın insanın bir parçası, insan da koranın bir parçası” olduğunu yaşayıp öğrendi. Seckou, bir arkadaşı sayesinde 1998’de İngiltere’ye davet edildi ve o zamandan beri sanat yaşamını burada sürdürüyor. Zira Seckou’ya göre Britanya Batı ile Afrika arasında dünya müziğini hakkıyla taşıyabilen bir köprü. Seckou’nun yetim anlamına gelen ilk albümü “Baiyo”, 2001’de raflarda yerini aldı. Ağırlıkta viyolin, mandolin, bateri ve vokallerden oluşan bu 9 parçalık albümde Seckou sadece kora çaldı. “Tamala” ve “Sabu Nginna” adlı besteler inanılmaz olumlu tepkiler aldı ve böylece sanatçının besteci yönü de ortaya çıktı. “Baiyo” sayesinde Seckou 2001’de BBC Radio 3 tarafından Dünya Müziği ödülüne aday gösterildi, ancak kazanamadı. Müzikteki her şeyin dürüst ve ritimlerdeki anlamların korunmasına inanan sanatçı, daha sonra SKQ ekibini oluşturdu. Farklı orijinden gelen sanatçıların (İtalyan basçı, Gambiyalı perküsyoncu ve Mısırlı viyolonist) oluşturduğu SKQ, kusursuz müziksel ahengi ile bütünlük oluşturuyor. Ekibin zengin müzik katmerlerinin yer aldığı 2006 tarihli Seckou Keita, Batı ile Afrika arasında bir müzik köprüsü kurmanın peşinde. Farklı köklerden gelen müzisyenlerle oluşturduğu grubu Seckou Keita Quintet de son albümü “The Silimbo Passage”de farklı kültürleri harmanlıyor. S “Afro Mandinka Soul TamaSilo” adlı albümü bunun en belirgin kanıtı. Geleneksellikle modernlik arasında köprü kuran ekip, bir arada yer alması çok zor olan ritimleri ustalıkla harmanlayarak ortaya organik bir çalışma çıkarttı. Ekip yanlarına beşinci üye olarak Seckou’nun kız kardeşi Binta Suso’yu alarak yeni çalışmaları “The Silimbo Passage” ile bu organikliği devam ettiriyor. Seckou Keita SKQ günümüzün en hızlı gelişen bağımsız ekiplerinden. Dünyanın en başarılı enstrümantal ekiplerinin arasında gösterilen SKQ, müzikleri ile dinleyen herkese ulaşmak gibi bir yeteneğe sahip. Bir ihanetin öyküsünün anlatıldığı “Bimo” parçasıyla dinleyenleri sade sesi ile karşılayan Seckou Keita kora ve viyolinin bütünselliğini çok güzel yakalıyor. Bir sonraki parça “mandeArab” ise Binta Suso’nun vokalleri ile süslenmiş ve tam bir SenegalArap müzik evliliği. Parçada adeta Senegal, Mısır, Gambiya ve İtalya ekseninde periyodik olarak turluyorsunuz. Ruhani bir yılanın hamile bir kadına ormanın ortasında yardım etmesinin öyküsünü ele alan “Miniyamba” adlı çalışma sözlerini anlamasanız bile içtenliği ile ruhunuza dokunan albümün en doruk anı. Wolof (Senegal’in geleneksel dili) diyalektinin süslediği kora ve viyolin ahengi nefes kesiyor. Keman, perküsyon ve koranın birbirlerinden zıt kulvarlara sokulduğu ancak yan yana adım attığı enstrümantal parça “Dingba Don” ise tek kelime ile dünya müziğinin nefasetini gösteren kusursuz bir yapı sergiliyor. Albümün kapanışını yapan “Missing You” ise James Brown’a ithaf edilmiş bir enstrümantal ninni, daha doğrusu ağıt. Sanatçıların arasındaki empati kesinlikle albüm içerisinde yer alan on parçaya bir ahenk kazandırıyor. Geleneksel parçaların cesur ve ileriye dönük aranjmanları farklı sınırlara maharetle sokulmanın güzelliğini dinleyen ile paylaşıyor. Seckou Keita’nın yorulmak bilmeyen yaratıcı bir ruhu var ve bu her şeyden çok kora enstrümanına yansıyor. El attığı her projeye zenginlik katmasını başaran sanatçı böylece bizlere çok uzak diyarlardan gelen ezgileri çoğu popüler çalışmadan kat kat daha başarılı bir şekilde sunuyor. Seckou’nun yaşını göz önünde bulundurursak bu sanatçının müziksel serüveninde daha bir başlangıç. Zira gelecekte biz dünya müziği tutkunlarını çok farklı müziksel dönemeçler, harmanlamalar ve yorulmak bilmeyen melodiler bekliyor. G muzik@tikabasamuzik.com unkrock müziğin heyecan verici gruplarından The Offspring, sekizinci stüdyo albümü “Rise And Fall, Rage And Grace”‘i yayımladı. Dünya çapında 34 milyondan fazla albüm satan, 90’lı yıllardaki punkrock akımının önde gelen isimlerinden The Offspring, “Rise And Fall, Rage And Grace” ile eski günlerini arıyor. Beş yıldır ortalıklarda görünmeyen grup yeni albümün kayıtlarını geçtiğimiz mayıs ayında, Hawaii ve Kaliforniya’da tamamladı. Prodüktörlüğü ise on yıldır Metallica ile çalışan Bob Rock yaptı. Çıkış parçaları “Hammerhead” ilk bakışta grubun havasına uzak, karanlık melodilerle dolu ruhuyla da kulağa yabancı geliyor. Zaten albümün amacı da grubun farklı bir yüzünü karşımıza çıkarmak. Yani “The Offspring” seyirciyi karşısına alıp “bir de böyle deneyin” diyor. Daha önce ticari anlamda büyük başarı kazanan popüler şarkıları “Why Don’t You Get a Job”, “Pretty Fly (For a White Guy)” gibi şarkılardan bu albümde eser yok. Bir ayrıntı da “Rise And Fall, Rage And Grace”in hazırlanmasının ve kaydedilmesinin iki yıl sürdüğü. Bu grubun şimdiye kadar yaptığı en uzun kayıt anlamına geliyor. The Offspring’le yeniden punk! P The Offspring yeni albümünde punk rock tanımlarını genişletiyor. Albümde yeni 12 The Offspring parçası var. İlk dinleyişte müzikleri ne kadar farklı gelse de ilk öne çıkan parçalar “HalfTruism” ve “Hammerhead”. Albümün daha önce grubun internet sitesi üzerinden ücretsiz olarak indirilmesinin albümün heyecanını kaybettirmemesi ise büyük artı. İster pazarlama, ister müzikal özgürlük, ister de çaresizlik desek de bu epey işe yaramış. Çünkü satışlar gayet iyi durumda. Albümün diğer şarkıları punk marşı olabilecek kaliteye sahip, “Takes Me Nowhere” ve “You’re Gonna For, Kid”. Akılda kalan diğer parçalar; “Fix You”, “Kristy, Are You Doing OK?”, “A Lot Like Me”, “Let‘s Hear It For Rock Bottom”, “Rise And Fall”, “Nothingtown”. The Offspring 1984 yılında “Manic Subsidal” adıyla kurulduğundan bu yana punk rock çok değişti. Alternatif rock müzik elektronik tınılarla tanışırken metal, ska ve grunge da farklı tatlar olarak karşımıza çıktı. Grubun lideri Dexter Holland bu dönüşüm ve punk müziğin geldiği nokta için, L.A. Times’a verdiği röportajda punk için “Neyin punk olup olmayacağına kim karar veriyor? Ben insanların duyup hissedebilecekleri şarkılar yazmak istiyorum, bununla çok daha fazla dinleyiciye ulaşmak istiyorum. Dünyanın en sıradışı adamı olmak gibi bir derdim de yok…” derken, müzikal kalıpların olmadığını ve iyi duyulan müziğin gerçek olduğu vurgusunu yapıyordu. Evet, grup bunu daha önce başarmıştı. Yeni albümün de önü açık, ama zamana ihtiyacı olduğu da kesin. G C M Y B C MY B