Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 3 21/6/07 16:28 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK 24 HAZİRAN 2007 / SAYI 1109 Peki, ya çocuk? Gökçe Uygun “Seçimlere 27 gün kaldı ve hâlâ siyasilerden ses yok!” İçinde eleştiri, sitem ve aslında çağrı barındıran bu cümleyi Çocuk Haklarını Tanıtma, Yaygınlaştırma, Uygulama ve Uygulamaları İzleme Derneği (Gündem Çocuk!) kuruyor. Çünkü Gündem Çocuk! Siyasette de görmezden gelinen çocukların artık birey olarak algılanmasını istiyor. Çocuk sorununun çözümünün seçmenin öncelikli taleplerinden birisi olarak konuşulmasını sağlamak amacıyla başlattıkları bir de kampanya var: “Çocuklar İçin ‘Evet.’” Gündem Çocuk! Derneği Başkanı Celal Musaoğlu, Türkiye’nin bir an önce çocuk sorunu ile yüzleşmesi gerektiğini vurguluyor. Siyasi partiler çocukları görmezden mi geliyor? Evet. Türkiye’de sandığa giden seçmen sayısı kadar çocuk (2728 milyon) var, ama siyasi partilerin ürettikleri siyaset, eylem ve söylemlerde hiçbir ağırlığa sahip değiller. Siyasilerin sıklıkla kullandığı “Çocuklar bizim geleceğimiz” ifadesi, maalesef içi boş bir söylemden ibaret. Bundan daha vahimi ise siyasi partiler tüm çocuklar için siyaset üretme sorumluluklarının olduğunun ve bunun ne derece ciddi bir iş olduğunun farkında değiller. Çocuk sorununu eğitim sisteminin sorunları ile sınırlı görüyorlar, çocuk hakları temelli bir politikası olan parti maalesef yok. Bu ifadeleriniz, siyasi partilerin bir önceki seçimde ilan ettikleri parti programları ve vaatleri içinde çocuğa verdikleri yeri irdelediğiniz, “Siyasi Parti Programlarında Çocuğun Yeri” konulu raporunuza dayanıyor sanırım. Neler var bu raporda? AKP hükümet programında “çocuk” kelimesi iki yerde geçiyor. İkisi de bağlamın dışında ve alakasız yerlerde. Yani aslında hiç geçmiyor bile denebilir. CHP, parti programında çocuk haklarından bahsediyor, ama BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin adı yanlış yazıyor. Diğer partilerin programlarında da çocuktan ya hiç söz edilmiyor ya çok az söz ediliyor ya da söz konusu edildiği yerlerde de çocuğun topluma ait bir varlık gibi gösterildiği ama haklarının ve ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı görülüyor. Uluslararası belgelerin isimlerinin bile yanlış yazılması bilgi ve ilgi yoksunluğunu mu sergiliyor? Siyasi partiler çocukla ilgili politikayı nasıl üreteceklerini bilmiyorlar. Partilerin çoğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden haberdar bile görünmüyor. Türkiye’deki siyasal yaşamda gözlemlediğiniz en önemli eksiklik nedir? Sizce ilk ve acil olarak neyin değişmesi gerek? Çocuğa ilişkin sorunların çözümünde sorun odaklı yaklaşım yaygın, bu sorun kendini göstermeden onu algılamaya ya da ortaya çıkmasını engellemeye yönelik bütünlüklü bir bakışın gelişmesini engelliyor. 27 milyon çocuğun sorunlarını tek tek çözmeye çalışarak ancak kaynak ve zaman israf edersiniz. İnsan hakları ve insan haklarının çocuklar için özel gerektirdikleri olarak tanımlanabilecek çocuk hakları temelli bir ülke politikası olmadığı sürece sorunlarla boğuşamaya devam edeceğiz. Böyle bir politikanın hazırlık süreci sorunların algılanmasını kolaylaştıracağı için çözümü de hızlandıracaktır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda parti başkanlarına birer mektup gönderdiniz. Yanıt alabildiniz mi? Bu mektuplarla çocuğa önem ve öncelik vermeye, partilerinin çocuğa bakışını çocuk hakları temelinde gözden geçirmeye, bu bakışı parti programına yansıtmaya, bir “Ülke “Çocuklar İçin Evet” kampanyasını çocuklar tanıttılar... Çocuk Politikası” oluşturmaya çağırdık. Hiçbir siyasi parti liderinden geri dönüş olmadı. Peki, niye geçmeye zorlamalıyız. Seçmenler, siyasilerin açıklamalarını ve böyle oldu? Zaten bu ilgisizlik olmasaydı bizim bu mektupları vaatlerini, partilerin programlarını çocuğa ne vaat ettiklerine yazmamıza gerek kalmazdı. Parti programında gündem bakarak değerlendirsinler. 22 Temmuz’da kendileri ile maddesi bile etmedikleri bir konuyu hemen ilk sıraya birlikte oy hakkı olmayan bir çocuk için de oy almalarını beklemiyorduk. Siyasetin çocukla aslında kullanacaklarını akıllarından çıkarmasınlar. ilgilenmediğini sadece şekil şartlarını yerine getirmekle Kampanya kapsamında neler yapılacak? yetindiğini göstermek istedik. Seçime bir ay kala seçmenlere yardımcı olmak üzere Şimdi de 22 Temmuz seçimlerine yönelik Çocuklar siyasilere bu konuda sorulması gereken 10 sorudan oluşan İçin ‘Evet’ kampanyasını başlattınız. bir sınav yayınlayacağız. Umarız seçmenlerimiz bu soruları Kampanyanın amacı çocuk sorununun çözümünün sorar, siyasilerimiz de sınavı başarı ile geçerler… Medya seçmenin öncelikli taleplerinden birisi olarak konuşulmasını çalışmalarımız ve etkinliklerimiz olacak. Çocuklardan oluşan sağlamak. Siyasi partilerin çocuk konusuna ilgisizliği, toplum bir ekip siyasilere taleplerini iletmek üzere bir gazete olarak çocuğa olan samimiyetsiz ilgimizin siyasete çıkarma hazırlığındalar. Kampanyanın ikinci etabında 20 yansımasından başka bir şey değil. Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde “Türkiye Çocuk Bu noktada seçmene düşen sorumluluk nedir? Politikası” önerimizi ilan edeceğiz. Son bölüm ise 2009 yerel Hepimiz siyasileri çocuk hakları konusunda harekete seçimlerine yönelik olacak. Celal Musaoğlu. Gündem Çocuk! Derneği, 22 Temmuz seçimlerinde çocukların unutulmamasını istiyor. Bunun için düzenledikleri bir de kampanya var: Çocuklar İçin “Evet”. Amaç, seçmenlerin, siyasi partilere bir soru sormasını sağlamak: “Peki, ya çocuk?” EDİTÖR’DEN er şey bizim için, korkularımızın ve huzurumuzun bekası için… Bu iki his birbirine göbeğinden bağlı, korku olmasa huzuru istemeyeceğiz, huzur olsa korkmayacağız… Kapitalizm de bu iki hissin çarpışmasından çıkardığı toplamdan, yani güvenlikten beslenemeyecek... Dünyanın yarısından fazlası açlıktan, hastalıktan, yoksulluktan kırılırken, geri kalanlar özgürlüğünü huzur adına feda etmeyecek, yüksek duvarların arkasına saklanmayacak, çoluk çocuk, kadın erkek hayatla bağını Zanax sayesinde kurmayacak, varlarını yoklarını bunun için harcamayacak… Huzuru en çok talep edenler, korkuyu üretenler hep. Evde annebaba, işyerinde patron, okulda öğretmen, ülkede hükümet. Küçüklü büyüklü iktidarlarının devamı için bu oyuna ihtiyaçları var çünkü. ABD dünyanın tek imparatorluğu olabilmek için önce kendi halkını sonra dünyayı korkutmalıydı, 11 Eylül imdadına yetişti. Artık Afganistan’ı ve Irak’ı işgal edebilir, Ortadoğu’nun tümüne gözünü dikebilirdi. Çünkü esas mesele güvenlikti ve bunun için insanlığın pek de kolay kazanmadığı haklardan, özgürlüklerden vazgeçilebilirdi. Kaybedecekleri olanları bu fikre inandırmak kolaydı, ardı ardına patlayan bombalar, içerde ve dışarıda çoğalan düşmanlar! Hem ABD’de hem diğer ülkelerde güvenlik güçlerinin H yetkileri arttırıldı, gözaltına almalar, tutuklamalar kolaylaştırıldı. Buna itiraz edenler olduysa da susanlar çoğunluktaydı. Geçen hafta İstanbul’da yapılan, Esra Açıkgöz, Ali Deniz Uslu ve Aylin Ünal’ın izlediği “Demokrasi ve Küresel Güvenlik Konferansı” da susan çoğunluğun içini rahatlatmaya yönelikti! Dünyanın pek çok ülkesinden çoğunluğu emniyet görevlisi katılımcılar önlemleri ve işbirliğini savunurken güvenliği öne aldılar, demokrasi de önemliydi evet, insan haklarının çiğnenmemesi için çalışmalar yapılıyor, en azından güvenlik güçleri eğitimden geçiriliyordu, ama… Bu “ama”lar Türkiye’de de polisin yetkilerinin artırılmasının yolunu açtı. İnsan hakları eğitimli polisin 1 Mayıs’ta yaptıkları göz önüne alınınca yeni yetkilerle nasıl davranacaklarını kestirmek zor değil! O zaman daha çok korkmalı, daha çok huzur istemeli, ama ne adına! Konferansa katılan Amerikalı Profesör Christopher Vasillopulos’un çözümü son derece “akılcı”. Polisin önyargılı davranmasına itiraz eden profesör kendince çözüm bulmuş, başını belaya sokmamak için gece sokağa çıkmıyormuş! Yaşasın pijamalı, gecelikli özgürlük! İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212)343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu / Mustafa Doğan (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr