22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 2 10/5/07 15:38 Page 1 PAZAR EKİ 2 CMYK 2 13 MAYIS 2007 / SAYI 1103 The Commitments Türkiye’de oddy Boyle’un aynı adlı “bestseller” eserinden, Alan Parker tarafından sinemaya uyarlanan “The Commitments” filminin oyuncuları Ken McCluskey (Derek “The Meatman” Scully) ve Dick Massey (Billy “The Animal” Mooney) önderliğindeki “The Commitments”, soul müziğin klasiklerini 18 Mayıs Cuma akşamı İstanbul Parkorman’da seslendirecek. “The Commitments”, İrlanda tarihinin en başarılı filmi olarak kabul ediliyor. Filmde rol alan müzik grubunun elemanlarını seçmelere katılan üç bin kişi arasından Alan Parker seçti. Bu müzisyenlerin arasından 10’unun filmden önce hiçbir oyunculuk deneyimi yoktu, fakat The Commitments dünya çapında büyük gişe başarısı elde etti, 20’den fazla uluslararası ödül kazandı. EDİTÖR’DEN R Bu ödüllerin arasında “En İyi Film Müziği” BAFTA ödülü de yer alıyordu. Filmin promosyonu için birleşen grup dünyanın dört bir yanında konserler verdikten sonra dağıldı, fakat film kısa zamanda “kült” olup da konser teklifleri yoğunlaşınca 1993 yılında tekrar bir araya gelindi. Grubun filmin müziklerinden kaydedilen ilk soundtrack albümü dünya çapında yedi milyondan fazla sattı, filmdeki diğer şarkılardan oluşan devam albümünün satışı ise beş milyonu aştı. Dünyanın en önemli müzik ve film projelerinden biri olarak kabul edilen “The Commitments”, konserde, filmin müzikleri arasında yer alan Mustang Sally, Try A Little Tenderness, Take Me To The River, In The Midnight Hour, Chain Of Fools, Treat Her Right, Hard To Handle, Nowhere To Run, Destination Anywhere, Dark End Of The Street gibi hit parçaları seslendirecek. B elleğinin rengi mavi. Yaşadığı yetmiş beş yıl hızla çocukluğuna doğru çekilirken bulandığı renk bu. Geriye doğru gittikçe anne olmaktan çıkıyor. Artık kimsenin annesi değil, herhangi bir kadın. Sadece anneliği değil üzerinden düşen, giyindiği bütün rolleri birer birer soyunuyor. Bu onu ne kadar korkutuyor, maviliğinden ne kadar hoşnut, bilmek zor, ama belli ki kutsanan, yüceltilen bellekten kurtulması, onu alabildiğine özgür kılıyor. Ayıplar, günahlar, yasaklar giderek eksiliyor; o artık başını alıp gidebilir, rastgele bir kapıyı çalıp evin başköşesine kurulabilir, bol şeker yiyebilir, aynadaki yüzüne şaşırabilir, her şeye, ama her şeye gülebilir, bir alay misafirin ortasında iç çamaşırlarını değiştirmeye kalkabilir, hatta çocuklarına evlatlık yapabilir! O kendine kaçtıkça çocukları farkına varıyor ki, annelerine dair bilgileri az, çok az! Kimin kızı, kimin karısı, kimin annesi, en çok hangi yemeği sever, en iyi hangi yemeği yapar, çamaşırlarının beyazlığıyla ne kadar övünür, dedikoduya nasıl bayılır, sinirlendi mi nasıl gözü döner… Hepsi bu, bir anneden geriye kalan bir sayfayı doldurmayacak bu bilgiler. E hani nerede o üç çeyrek yıl? Sonraları nevroz dedikleri edepsizliğinin kaynağı neydi? Neden o kadar uzun uzun uyurdu? Neden iki de bir içi daralır, başı ağrır, alnını sıkı sıkıya sarardı tülbentlerle? Aritmetiği o kadar sağlamdı da neden hep başkalarının cümleleriyle anlatırdı derdini? Bilmiyorlar, hiç dinlemediler ki, hiç sormadılar ki… Gelin ona bir isim verelim, Gül. Altı çocuğu olsun, bir o kadar düşüğü, iki de erken ölmüş bebeği… Evlendiğinde on üçünde olsun, tıpkı bu hafta yayımladığımız Hatice Çetin’in röportajındaki Z. S. gibi ilk çocuğunu on dördünde doğursun, sonra hep pişman olsun. Annesine, babasına diyemediği “hayır”ları kocasına saklasın, hep çocukça diklensin, dayakla susturulsun. Bir dayak sonrasında boşanmaya kalksın, “Ancak evlere temizliğe gidersen sana iş var” denilince iş bulma kurumunun kapısından çark etsin, dönüp evini temizlesin! Son yediği dayağın üzerinden on yıl geçmeden, bir gazete haberinde Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’nın kurulduğunu öğrenince parasızlığına hayıflansın, “Param olsa, hepsini bunlara verirdim” desin… Gül, şimdi yediği dayakları da hatırlamıyor, hâlâ dört yıl önce ölen kocasının yasını tutuyor, ama belleklerine dayağın, ayrımcılığın, şiddetinin izini kazıyan kadınlar var. Bu yüzden bugün “Dayağa Karşı Kadın Dayanışması”, 20 yıl önce ilk attıkları sloganı “Bağır, Herkes Duysun”u yineleyecek, Yoğurtçu Parkı’nda buluşacak ve Kadıköy’e yürüyecek. Buluşma saati 12.30. 20 yıldır çok bağırıldı elbette, ama hâlâ duymayanlar, Z. S.’yi on üçünde evlendirenler var… Siz de sesinizle buluşmak istemez misiniz? İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212)343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu / Mustafa Doğan (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle