Katalog

R PAZAR 9 6/12/07 15:08 Page 1 PAZAR EKİ 9 CMYK 9 ARALIK 2007 / SAYI 1133 Rezan Has Müzesi Haliç’in tarihi dokusunda hayat buluyor. Müze 11. yüzyıldan kalma bir Bizans sarnıcı ve 17. yüzyıla ait bir Osmanlı hamamının kalıntılarının arasında. Üzerinde ise 1880’lerde yapılan Cibali Tütün Fabrikası, yani şimdiki Kadir Has Üniversitesi var. Kısacası Rezan Has Müzesi’nde sanat, tarih ve bilim bir arada. Eğitim sanatsız olmaz CAN HAS (Kadir Has Vakfı Başkanı) Aile büyüğümüz sayın Nuri Has “Bir okul yaptırmak bin kişiyi hapisten kurtarır” derdi. Kadir Bey ve Rezan Hanım1991 yılında Kadir Has Vakfı’nı kurdular. Vakfımız bugüne kadar pek çok sosyal tesis yaptırdı. Hastaneler ve okullar bunların başını çekti. Şu an 45 kalıcı eserimiz var. Önümüzdeki günlerde Kayseri’de altı ilköğretim okulu daha yaptıracağız. Bunlara 1960 yılında “demokrasi şehitleri” adını verdiğimiz; “Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan” adlarını vereceğiz. Diğer iki okulumuz da aile büyüklerimizin ismini taşıyacak. Zaten 1997 yılında, Kadir Has Üniversitesi kurulduğunda daha önceden yaptığımız eğitim yatırımları pekişti ve daha anlamlı bire hal aldı. Şu an üniversitemizde toplam dört bin beş yüz öğrenci var. Mezunlarımızı görmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Şunu söylemek gerekir ki Kadir Bey’in en büyük özelliği ülkesinde kazanmış olduğu servetini yine ülkesi ile paylaşmaktan büyük keyif almasıydı. Rezan Has Müzesi’nde Kadir Has Bey’le ilgili bir bölüm hazırladık. Bir odada kendisinin mumya heykeli, nişanları, takdir beratları ve devlet büyükleri ile çekilmiş fotoğraflarıyla birlikte bir de sinevizyon gösterisi bulunuyor. AHU HAS (Müze direktörü) Rezan Has Müzesi’nin kuruluş hikâyesini ve bugüne gelişini anlatır mısınız? Rezan Has Müzesi, 1997 yılının Mayıs ayında 11. Doğu Halıları Konferansıyla ve “Zamansız Sadelik” isimli özel bir koleksiyonla açıldı. Hemen ardından “Türk Resim Sanatının Bir Asırlık Öyküsü” sergisi açıldı ve Osman Hamdi’den günümüze Türk resim sanatının çok iyi örnekleri ve oryantalistlerden oluşan sergimiz sanatseverlerle buluştu. “Anadolu’da Pişen Toprak” isimli tematik sergimiz de ardından geldi. Yani başlangıcımız çok hızlıydı. Müzemiz, boncuk tarihinin ve boncuk işleme sanatının irdelendiği konferanslara, boncuk yapımı ile ilgili atölye çalışmalarına ve boncuk pazarına da ev sahipliği yaptı. Yerli ve yabancı pek çok sanatçı bir araya geldi. Bu işin meraklıları özel derslere katıldı. Konferanslara ise 35 yabancı akademisyen ve boncuk işleme uzmanı destek verdi. Boncuk işini ticaret olarak yapan Kapalıçarşı esnafı da buradaydı. Rezan Has Müzesi açılışından bu yana farklı sergilere ev sahipliği yapmış. Bu seçimlerin özel bir nedeni var mı? Rezan Has Müzesi butik bir müze. Zaten konumu itibarıyla özel, çünkü Haliç’te. Yani onlarca farklı kültürün beşiğinde ve üç imparatorluğun başkentliğini yapmış İstanbul’un çok önemli bir yerindeyiz. Biz kültürümüzün, geçmişimizin ne kadar zengin olduğunun farkındayız ve bunu insanlara hatırlatmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Üniversitenin içinde böyle bir müzenin olması öğrencilere nasıl yansıyor? Yani onların ilgileri nasıl, çalışmalara katılıyorlar mı? Gençlerle birlikte olmak bizi heyecanlandırıyor. Zaten eğitim yalnızca dersle ve kitapla olmaz. Sanat da eğitime dahildir. Koridorda gezerken, kütüphanede çalışırken bir şeyler görmeleri ve bunun onlara kattıkları bizim hareketimizin çıkış noktası. Müzemizin olduğu yerde 16. yüzyıla ait bir Osmanlı hamamı kalıntısı var, daha altında da bir Bizans sarnıcının sütunları. Yani yaşayan bir tarih içinde eğitim veriyoruz. Öğrencilerimizin büyük bir kısmı bu tarihin farkında. Çalışmalara gönüllü olarak katılıyorlar. Belki bu şekilde onları sanata yönlendiremiyoruz, ama en azından sanata karşı bir göz terbiyesi yaratıyoruz. Öğrencilerimiz ve asistanlarımız buradaki sanatsal çalışmalara gönüllü destek olarak, kendi hayatlarına farklı birer pencere açtıklarını söylüyorlar. Bazıları ise “Artık nerede yaşadığımızın farkına vardık” diyorlar. Ben de bu çalışmaya başlarken epey araştırma yaptım ve gördüm ki bildiklerim aslında çok azmış. Bu da gösteriyor ki keşfetmek ve öğrenmek için hiç geç değil. Sevgili Kadir Has Bey’in felsefesinde de eğitimin ve sağlığın ne kadar önemli olduğunu bize bıraktıkları ile görüyoruz. Kadir Bey ölümünden birkaç yıl önce üniversitesi için “Bundan önce çok iyi iş yaptım, ama bu üniversite bunları taçlandırdı” derdi. Bu çok haklı bir gururdu. Müzenin burada yer alması fikri de ona aitti. “Eğitim sanatsız hiçbir işe yaramaz, ikisi omuz omuza vermeli” derdi hep. Biz de onun yolunda yürümeye devam ediyoruz. Can ve Ahu Has... Fotoğraflar: Uğur Demir Ali Deniz Uslu R ezan Has Müzesi geçen hafta boncuk tarihinin ve boncuk işleme sanatının irdelendiği konferanslara, boncuk yapımı ile ilgili atölye çalışmalarına ev sahipliği yaptı. Konferansların başlamasıyla açılışı yapılan iki ayrı sergi ise sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Rezan Has Müzesi, 23 Şubat’a kadar Gönül Paksoy’un özel boncuk koleksiyonuna da ev sahipliği yapacak. Ayrıca Kadir Has Sanat Galerisi’nde Uluslararası Cam Boncuk Ustaları Birliği’nin ve Arizona Boncuk Müzesi’nin hazırladığı “Trajectories” adlı sergi sürüyor. 67 sanatçının eserlerinin yer aldığı sergi 31 Ocak’a kadar açık. Kadir Has Vakfı ise Arkeoloji Müzesi’ndeki, “Boncuk: İnanç, Güç ve Güzellik” isimli, daha önce teşhir edilmemiş boncuk ve boncuk temalı eserlerin sunulduğu serginin sponsorluğunu üstleniyor. Sergi 23 Nisan’a kadar sürecek. Biz de müzeyi gezdikten sonra Müze Direktörü Ahu Has ve Kadir Has Vakfı Başkanı Can Has ile buluştuk. İşte anlattıkları...