Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 2 6/12/07 14:55 Page 1 PAZAR EKİ 2 CMYK 2 9 ARALIK 2007 / SAYI 1133 Ölüm polisin takdiri... YAVUZ ÖNEN (Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı) Türkiye’de insan haklarına dair, önceki yıllarda, AB’ye üyelik süreci çerçevesinde yapılan “reformlar” ile filizlenen umutlar, geçen yıl kabul edilen Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve kısa süre önce Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’ndaki (PVSK) değişiklikle tükendi. 76 sayfalık 60. Hükümet Programı’nda; “insan hakları” sözcüğü üçü sözleşme adında olmak üzere dört kez, “işkence” sözcüğü bir, “temel hak ve özgürlük” sözcükleri sekiz kez yer aldı. Buna karşılık; “ekonomi” 54, “istikrar” 13, “güvenlik” ve “sanayi” sözcüğü ise dokuz kez kullanıldı. Bize, 19902006 arasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için 10 bin 786 kişi başvurdu. PVSK başta kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı olmak üzere yaşam, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal ediyor. Kanun “makul sebep”, “yeterli şüphe”, “gerekli tedbir”, “gecikmesinde sakınca bulunan haller” gibi terimlerle kişilerin, vakıf, sendika gibi örgütlerin özgürlük alanını polisin tasarruf alanına çevriyor. Suçun önlenmesi adı altında herkesin potansiyel suçlu görüldüğü bir ortam yaratılarak, her sokak, özgürlüklerden alıkonulan bir gözaltı yerine dönüştürüldü. PVSK’nin yürürlüğe girdiği günden 16 Eylül’e kadar, yedisi siyasi, dokuzu adli gerekçe ile gözaltına alınan 16 kişi TİHV’e başvurdu. Aşağılama, hakaret, dayak, cinsel taciz, işkence gibi uygulamalara maruz kaldılar. Bu yüzden böbrek ezilmesine bağlı kan işeme, kulak zarı yırtığı, darp ve basınç artışıyla belirginleşen fıtık gibi sorunlar yaşıyorlar. Ferhat Gerçek, polis tarafından vuruldu, artık felç... Festus Okey’i öldüren polisin suçu, “dikkatsizlik”miş! Esra Açıkgöz 1. Sayfanın devamı 18 Eylül’de Yabancılar Şube Müdürlüğü misafirhanesinde intihar ettiği belirtilen Polonyalı Dariusz Witek’in ölümünde, 11 polisin sorumlu olduğu belirlendi. Bu sorumluluktan polislerin dördünün payına “denetim görevini yerine getirmedikleri” ve “görevi savsaklama” nedeniyle dört ay kıdem durdurma, dördüne üç günlük maaş kesim cezası, üçüne de kınama cezası düştü. 7 Ekim’de, Yenibosna’da Yürüyüş Dergisi dağıtan bir gruba müdahale eden polis, “Hepinizi öldüreceğiz” diye ateş etti; hepsini öldüremedi, ancak 17 yaşındaki Ferhat Gerçek, bir daha yürüyemeyecek. 21 Kasım’da Avcılar’da bir parkta oturan 26 yaşındaki, iki çocuk babası Feyzullah Ete’nin göğsüne, bir sivil polis tekme attı, Ete bir daha ayağa kalkamadı, ölüm nedeni şimdilik kalp krizi, kesin sonuç için otopsi raporu bekleniyor. 24 Kasım’da Posta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Coşkundeniz, arkadaşı Derya Özel’in kullandığı aracı durduran trafik polisi tarafından yere yatırılıp kelepçelendi ve dövüldü. İzmir’de 25 Kasım’da polis ekipleri, “dur” ihtarına karşın kaçtığını iddia ettikleri bir araca ateş etti, 20 yaşındaki Baran Tursun başından vurularak öldürüldü... ? ? ? TEK KURŞUN VE BİR YAŞAM... Baran Tursun, 20 yaşındaydı. 25 Kasım’da iki arkadaşı ile arabayla evine dönerken, “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı kurşunla başından vurularak öldürüldü. Ne sabıkası vardı, ne de cipte herhangi bir suç unsuru bulundu. Babası Mehmet Tursun, çocuklarını şiddetten korumak için Diyarbakır’dan İzmir’e göçmüş, hazır giyim ve inşaat alanında şirketler kurmuştu. Baran’la ilgili ilk haberi polislerden aldı baba Tursun, sabahleyin evlerine gelip, oğlunun Ege Üniversitesi Hastanesi acil servisinde yattığını söylediler. Sonraki bilgi doktorlardan geldi: “Trafik kazası geçirdiği gerekçesiyle hastaneye getirildi. Getirenler tutanağı imzalamadan gittiler. Duran kalbini yeniden çalıştırmanın sevinciyle, tomografi çektirtince kafasında bir mermi çekirdeği olduğunu gördük. Buraya getiren Bayraklı Polis Karakolu’nu arayıp durumu anlatınca, çocuğu asayişin kendilerine teslim ettiğini belirttiler”. Mehmet Tursun soluğu poliste aldı, nöbetçi emniyet amiri “Polis hiç vatandaşına kurşun sıkar mı?” diye doktoru yalanladı. Ancak televizyonlarda polis kurşunuyla öldürüldüğüne dair haberler çıkınca, emniyetin açıklamaları da değişti. “Dur” ihtarına uymadığı, barikatları aştığı için ateş edildiği yönünde beyanatlar verilmeye başlandı. Tursun, “O geceki emniyet telsiz anonslarına göre, olayın başlangıcı ile bitişi arasında altı dakika var. 2 dakika 20 saniyesi, ‘Şüpheli aracı takip ediyoruz’ konuşmalarıyla geçiyor. Sonra da ‘Araç kaza yaptı, ambulans getirin, ağaç devrildi’ diye konuşulduğu yazılı. Oysa yedi ekiple yedi kilometre kovaladıklarını söylüyorlar” diyor. Tursun, oğlunun iki arkadaşının uyarı duymadıkları gibi, barikat da görmediklerini belirttiklerini vurguluyor ve sonrasını şöyle anlatıyor: “Arkalarındaki sivil aracın durmaları için selektör yaptığını görmüşler, korkup, hızlanmışlar. 500 metre ileride, bir polis aracı yanında dikilen üç polis görmüşler. Biraz ilerleyince de bir el silah sesi duymuşlar. Hemen nişan alınarak atılan o mermi de oğlumun kafasına… Son dönemdeki polis yasası, yoruma açık. Türkiye'nin her yerinde aynı şeyler oluyor. Polis, kanunun bana verdiği yetkiyi kullandım, diyor. Herkes bir şeyler yapmalı. Katil polisler korunmasın, arkalarında durulmasın. Adalet istiyorum.”