22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 5 20/12/07 14:36 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 23 ARALIK 2007 / SAYI 1135 5 “Üçüncü sayfa” ne kadar gerçek? Kolaj: Derya Polat düşünce ve önyargıların neler olduğunu, bunların nasıl kurulduğunu açıkladılar. Sunumu yapan Burcu Şimşek, üçüncü sayfadaki haberlerin cinsiyet açısından ayrımcılık yaptığını anlatırken, haberlerin kadınları yola getirmeye yönelik, eğer mağdur (kurban veya şiddete maruz kalan) kadınsa hak etmişliğine yönelik bir üslupla yazıldığını örneklerle anlattı. Verdiği örneklerden biri medyum bir kadının öldürülmesiyle ilgili bir haberdi. Haberde kadının adı ve soyadı sadece iki kere geçerken, medyumluk yaptığı ve aynı zamanda bar işlettiğinin birçok kez dile getirildiğini gördük. Üstelik sayfada kullandıkları resim de kadının yarı çıplak bir resmiydi. Diğer örneklerden biri ise, iş bulduğu gün çocuğu ölen bir kadınla ilgiliydi. Haberde kadının eşinden anlaşamadığı için ayrılması ve işe giderken oğlunu diğer çocuklarına emanet etmek zorunda kalması “başına gelenlerin kendi hatası olduğu” teması altında dile getiriliyordu. Burcu Şimşek konuşmasında üçüncü sayfa muhabirlerinin genellikle erkek olduğuna da dikkat çekti. Ben 3. sayfa üzerine yapılan bu araştırmaları kafamda 80’li yılların Türk filmleriyle bağdaştırırken, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Nilay Ulusoy Önbayrak ve Yeditepe Üniversitesi’nden Meltem Erinçmen Kanoğlu ise 3. sayfa haberlerinin cinayet odaklı olduğundan yola çıkarak Alfred Hitchcook’un filmleriyle bağdaştırdılar. Araştırmalarına göre Hitchcock'un Trendeki Yabancı, Cinayet Var, Rebecca ve Arka Pencere filmlerinin konuları da üçüncü sayfa haberleri, ama Hitchcock’un bu konuları işleyiş yöntemi farklı. Mesela Arka Pencere filmi. Filmde, kahraman bacakları kırık olduğundan dolayı evde kalmak zorundadır, dürbünle karşı pencereleri izler ve bir cinayete şahit olur. Kahraman, cinayete şahit olduğundan, yaptığı dikizcilik suç sayılmaz, diğer yandan katil de biraz “zavallı” olarak gösterilir. Dr. Nilay Ulusoy Önbayrak ve Meltem Erinçmen Kanoğlu Hitchcock’un karakterlerinin hem iyi hem de kötü olduklarını, filmlerinin “böyle şeyler hep olur” şeklinde bittiğini anlattılar. “Üçüncü sayfa” mantığı edebiyattan sinemaya kadar birçok alana esin kaynağı oluyor, anlatım dili olarak ise gitgide yaygınlaşıyor, günlük hayatımıza yerleşiyor. Üçüncü sayfaya konu olan olaylar gerçek olduğu için, rahatsız edici olsa da ilgi çekiyor, bu nedenle bu tür habercilik her geçen gün medyada kapladığı alanı ve süreyi artırırken, olayların işleniş biçimi ve kullanılan görsel malzemeler nedeniyle de medyaya yönelik eleştirilerin temel unsuru oluyor. “3. Sayfa” başlıklı konferansta gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine konu olanların ötekileştirilmeleri, olayların mağduru ve suçluları olarak gösterilmeleri eleştirilerin başında geldi. Diğer yandan üçüncü sayfa haberciliğinin ve olayların sunuluş biçiminin siyasal, sosyal pek çok sorunun tartışılmasını önlediği vurgulandı. Üçüncü sayfa haberciliğinin toplumsal sorunları gizlediği ise tüm çalışmaların ortak kanısıydı... Deniz Yavaşoğulları eçen hafta uyuyamadığım bir gece, 80’lerde çekildiği belli olan yeni başlamış bir Türk filmine takıldım. Filmdeki ilk sahne bir mahkeme salonunda geçiyor. Sanık 10 yaşlarında bir çocuk, hâkim çocuğa soruyor “evladım niye öldürdün babanı?”, çocuk başlıyor anlatmaya... Bir atları varmış, çok acı çekiyormuş, babası atın acı çekmesindense ölmesinin daha iyi olduğunu söylemiş, yıllar sonra babası hastalanınca çocuk da bunu düşünerek babasını öldürmüş... Çocuğun anlattığı hikâye bittikten sonra ekranda kocaman beyaz bir “Emrah” yazısı belirdi, aynı anda da arabesk bir şarkı başladı. Filmin adı “Es Deli Rüzgâr”, sonuna kadar izledim. Nedense izlediğimden beri de aklımda. İşte Galatasayaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen “3. Sayfa” başlıklı ulusal konferansta da aklım yine bu filme kaydı. Film üçdört, üçüncü sayfa haberine benzer hikâyeden oluşuyor. Emrah hapisten çıktığında annesinin yiyecek karşılığı, esnafla birlikte olduğunu öğreniyor, evi terk ediyor, hapisteki arkadaşının kız kardeşiyle tanışıyor, aralarında aşk başlıyor. Kız fahişe, yıllar önce babasının bir arkadaşı tarafından tecavüze uğramış, annesi yok, babası alkolik. Emrah kızın fahişe olduğunu öğrenince yıkılıyor, kızı kurtarmaya karar veriyor, derken mafya kızı kaçırıyor, kız kaçırıldığı arabadan atlayıp kaza geçiriyor, sonra ölüyor. Emrah yaşadığı bu acılardan sonra artık namuslu iş yapmamaya karar verip uyuşturucu satıcılığına başlıyor, yaptığı bu işle küçük kız kardeşine çok istediği renkli televizyonu alıyor, bu hediyeyi verdiği gün o da mafya tarafından öldürülüyor. G “Üçüncü sayfa” haberciliğinin medyada kapladığı süre ve alan giderek artıyor. Genellikle yoksul “alt tabakadan” insanların başlarına gelenleri konu alan bu haberler, okurun ilgisini çektiği gibi edebiyatı, sinemayı da besliyor. Oysaki bu haberlerin gerçekliği tartışma konusu, çünkü sunum şekli yanlı, üstelik bu yanlılık dile getirilenlerden değil, getirilmeyenlerden kaynaklanıyor. Üçüncü sayfa haberlerinde bildiğimiz gibi hep buna benzer olaylar yer alır. Kimi zaman okuruz, kimi zaman bakıp geçeriz. Yine de üçüncü sayfa deyince herkesin aklında oluşturduğu bir kalıp vardır. Sevgi Demirkale ve Elif Gazioğlu’nun “3. sayfanın sınıfı” adlı çalışmalarında; tinerci çocukları, dayakçıkatil kocaları, erkek zulmünden kaçan kadınları gördüğümüz, şofben, kömür zehirlenmelerini vb. vakaları okuduğumuz üçüncü sayfanın aynı sınıfa mensup, yoksul insanların sayfası olduğunu dile getiriyor. Bu teze göre üçüncü sayfa haberciliğinde olayların sunum şekli taraflı. Bu taraflılık ise söylenenlerden değil, söylenmeyenlerden kaynaklanıyor. Örneğin sokak çocuklarıyla ilgili haberler, “tinerci vahşeti”, “sokak çocuklarının terörü” başlıklarıyla sunuluyor, sokak çocuklarınca parası çalınan adam mağdur, çalan çocuklar ise birer cani olarak gösteriliyor, böylelikle çocukları sokaklara zorlayan veya kolay yoldan para kazanmayı empoze eden sistem de meşrulaştırılıyor. Mesela, eşi tarafından dövülen yoksul bir kadının haberini okuyup kadını o kocaya katlandığı için aptal belleyebiliriz, oysaki neden o kocaya katlanmak zorunda olduğunu bilmeyiz, düşünmeyiz, çünkü haberde bu verilmez. Yine aynı sayfada bazı “cahil” kişilerin kömürden zehirlendiğini okur, ama o kişilerin neden o kömürü kullandığını okumayız. Oysaki tüm bunların arka metninde, işçinin, kadının ve çocuğun sömürülmesi yatar... Elif Gazioğlu ve Sevgi Demirkale sunumlarında 3. sayfa haberciliğinin 1980 darbesi sonrasında hızla arttığının da altını çizdiler. Ben, bu durumu da Es Deli Rüzgâr filmiyle bağdaştırdım. Sadece o değil, dönemin (80 sonrası) Nuri Alço’lu, Ahu Tuğba’lı, Banu Alkan’lı filmlerinin neredeyse hepsi böyle. Senaryoları adeta birer üçüncü sayfaya haberi. Bu filmlerde de suçlu, kahramanı kötü duruma düşüren kötü patron, kötü anababa, Nuri Alço, Tecavüzcü Coşkun veya kötü kaderdir, sistem hiçbir zaman suçlanmaz, aynen gazete sayfalarında olduğu gibi. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Şengül İnce ve Ar. Gör. Burcu Şimşek de “3. Sayfaya Feminist Bir Okuma” başlıklı çalışmalarında üçüncü sayfa haberlerindeki cinsiyet ayrımcılığını kuran ve pekiştiren kalıp
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle