14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 6 11/1/07 16:11 Page 1 PAZAR EKİ 6 CMYK 14 OCAK 2007 / SAYI 1086 Kimin için, nasıl bir İstanbul? Soldaki fotoğraf, İstanbul’un değişen yüzünü yansıtıyor. Kentsel Dönüşüm Projeleri’nin hayata geçirileceği yerlerden birinde, Küçükbakkalköy’de 25 aile evsiz kaldı. Çünkü projelerin ilk uygulama alanı gecekondular, özellikle de rantı bol alanlar. Amaç, İstanbul’u küresel kentlerle yarıştırmak. Artan kültür, alışveriş ve iş merkezlerinin, sitelerin nedeni de bu. Değişimi uzmanları anlattı. Esra Açıkgöz Projeler en çok da kiracıları etkileyecek. Küçükbakkalköylü Ezen de bunlardan biri. Şimdi ise çocuklarıyla sokakta... DR. ŞÜKRÜ ASLAN (Sosyolog, öğretim üyesi) r. Şükrü Aslan, sosyolog. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi. “Kentsel Enformel Sektörler” ve “Toplumsal Mücadeleler ve Kent” konulu çalışmaları var. “1 Mayıs Mahallesi” adlı bir de kitabı bulunan Dr. Şükrü Aslan ile kentsel dönüşüm ve dönüştürülen mekânlardaki insanlar üzerine konuştuk. İstanbul’un bazı mekânlarını kurbanlık olarak niteliyorsunuz, neden? Çünkü bazı mekânlar kentin “kurtuluşu” için kurbanlık bir araç olarak görülüyor. Mekânı kurban ettiğinizde üzerindekileri de başka bir yere taşımanız gerekiyor. Yani kentsel dönüşüm projesi toplumun bir kesimi için iskân yasası gibi, kentin içinde yeni sürgünler yaratıyor. Belki bazı alanlarda kentsel dönüşüm gerekli, ancak niçin gerekli olduğu, kimlerin yararına ve ve nasıl yapılacağı önemli. Peki sizce nasıl bir dönüşüm amaçlanıyor? Hâkim söylemin “küresel kent”, “fırsatlar kenti”, “yarışan kent” vurgusu göz önüne alınırsa, kentsel dönüşüm projelerinin anlamı daha iyi anlaşılır. Nereler bu kurbanlık mekânlar? Bir dönem sermayenin çıkarları ve sistem için işlevsel olan, ancak günümüzde bu işlevini yitiren mekânlar. Özellikle de gecekondu mahalleleri. Gecekonduların nasıl bir işlevi vardı, ne oldu da bunu kaybettiler? Gecekondular, 1940’lardan 80’lere kadar sanayi sektörüne minimal maliyetle iş gücü sağlıyordu. Ayrıca, gecekondu semtlerinin oluşturulmasından elde edilen görünmeyen rant, yerel yöneticilerin de dahil olduğu bir kesim içinde paylaşılıyordu. Sistem, buralara altyapı hizmetlerini götürdü, buraları yasallaştırdı. 80'lerden sonra neoliberal iktisat politikaları ile kentlere yeni fonksiyonlar yüklendi. Sanayi alanlarının yeri değiştirilmeye başlandı, o Kentin ‘kurbanlık’ mekânları! D yüzden de gecekondular artık sistem için bir ihtiyaç değiller, ancak kentsel arsa olarak sermayenin yeni yatırımları açısından önem kazanmaya başladılar. Yani kentsel mekânın, bir yatırım aracı olarak önemsendiği bir sürece geldik. Evet, işlevsizleşen kurbanlık mekânlara, sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden işlev kazandırılıyor. Buralar yıkılıp toplu konut, alışveriş ve ticaret merkezleri yapılacak. Bu, kentte yeni bir rant üretme biçimi. Çıkarı korunanlar sermaye grubu; “ötekiler” zaten çoktan gözden çıkarılmış. Yıkımların öngörüldüğü yerler çok büyük yerleşimler. Mesela, GülsuyuGülensu deprem açısından dayanıklı, denize tepeden bakan, adaları gören, iştah kabartan bir yer. Orada gecekonduların olması bazı kesimleri rahatsız ediyor. Sosyolojik açıdan, dönüşümden sonra kafanızda nasıl bir İstanbul tablosu canlanıyor? İBB’nin (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) Kartal ve Küçükçekmece’deki dönüşümler için yaptığı İstanbul’un dört yanı şantiye. Gecekonduların yerini çok katlı yapılar alıyor. Bunların ilk üreticisi ise TOKİ. yarışmada kazanan projeler, nasıl bir kent tasarlanacağını gösteren iyi iki örnek. Kartal projesinde, çok az konuta yer verilirken, marina, alışveriş merkezleri, otel, opera evi yapılması planlanıyor. Yani küresel sermayenin yerleştiği, merkezileştiği ve isteklerine göre dizayn edilen bir kentten bahsediyoruz. Bunlar gerçekleşirse yeni toplumsal gerilimlere zemin hazırlanacak. Bütün bu girişimlerin canlandırdığı sektörler de var, özellikle de inşaat. 80'lerden sonraki, bütün yasal düzenlemeler inşaat sektöründeki bu patlama için yapıldığı söylenebilir. TOKİ, KİPTAŞ ve 2001’de İBB bünyesinde Kentsel Dönüşüm ve Yeni Yerleşmeler Müdürlüğü kuruldu... Bu parçaları birleştirdiğimizde aslında inşaat sektörünün canlılığının baştan beri planlandığını anlıyoruz. TOKİ’nin sadece İstanbul’da yaptığı 50 bin konut var. 1995’te İstanbul’da konut üretmeye başlayan KİPTAŞ, 50 bin konut sloganının 25 binini tamamladı. Kaldı ki dönüştürülecek gecekonduların henüz çok azı yıkıldı. Yani kısa sürede kent, şantiye alanına dönüşecek. İnsanları ya da sizin deyiminizle sürgünleri ne bekliyor? 80’lerden sonra kent yoksullarının kentten dışlandığı ve kentin, sermaye grupları tarafından talan edildiği bir süreç yaşadık. Ormanlık alanların talan edilmesi de, bu süreçte iyice yayıldı. Dolayısıyla, kentin talan edilmesini sadece gecekondular üzerinden anlatan söylemin meşrutiyeti de kalmadı. Kaldı ki kent tek tür konuttan oluşmaz, bir villanın, apartmanın ne kadar meşrutiyeti varsa, bir gecekondunun da o kadar meşrutiyeti olmalı. Burada ölçü, kamu yararıdır. Oysa dönüşüm yasası için akıl danışılanlar, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası... Bunlarla kamu yararına nasıl bir proje çıkabilir ki? ALİ TAYLAN (Ankara Tüm Emlakçiler Odası Başkanı) Arz ve talep dengesizliği Gayrimenkul sektörü 200 iş koluyla direkt ilişkili, binin üzerinde işkolu içinse her zaman lokomotif ve en önemli istihdam yaratan sektör. Diğer sektörlerin aksine, emlak devamlı yükselen, en azından düşmeyen bir sektör. Bunun en önemli sebebi yeterli konut olmayışı, yani arz ve talebin dengeli olmaması. Yine arsa fiyatlarının yüksekliği, nüfus artışı, yenileme ihtiyaçları gibi birçok unsur fiyatları tetikliyor. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesi kendi iç dinamikleri ile talep alıyor, ancak son zamanlarda özelikle yabancılar İstanbul ve sahil şeritlerimizde alımları ile bu bölgeleri biraz daha öne çıkardılar. Banka konut kredileri özellikle 20042005’teki emlak alımlarında son derece önemli rol aldı. 2005 sonu2006 ilk çeyreğinde faizleri yüzde bire düşünce, krediler yoğun kullanıldı. Bugün yaşanan durağanlıkta son dönemde artan banka kredi faizlerinin yükselişi etkili. Kentsel dönüşüm çalışmaları nedeniyle, fiyat hareketleri yukarıya doğru çıkıyor. Türkiye’deki emlakçi sayısı 300 bin, ancak çok sayıda kaçak, yani bir odaya kayıtlı olmayan emlakçi olduğu için net bir sayı söylemek mümkün değil. Emlak müşavirleri özelikle İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerde yoğun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle