22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 NİSAN 2006 / SAYI 1048 7 EDİTÖR’DEN O romanını yazana kadar pek çok kadın, adının gün ışığına uzaklığının farkında değildi pek... Babanın kızı, ağabeyin kız kardeşi, kocanın karısı, erkeğin sevgilisi olmanın sınırlarının darlığı, bu darlığın kadını nasıl nefessiz bıraktığı da görülmüyordu. Kadın bir kimliği değil, bir durumu işaret ediyordu, bildik halleri, daha çok da evin içini... 12 Eylül öncesindeydi, sol örgütler Clara Zetkin, Rosa Luxemburg üzerinden kadının haklarından söz ediyorlardı, ama bu ayrı bir dili, ayrı bir örgütlenmeyi içermiyordu. Hep birlikte sosyalizm için mücadele edilecek, sosyalizmle birlikte kadının da emeği gerçek değerini bulacak ve özgürleşecekti... Kısacası kadının ayrıca yolculuğuna gerek yoktu... Yine o yıllarda bir 8 Mart günü, Anadolu’da bir kentte, bir sokak arasında büyük bir patlama oldu. Hayır, bomba değildi. Düdüklü tencere patlamıştı ve çocuğuyla birlikte kendisini son anda dışarıya atan kadın avazı çıktığı kadar kocasının ismini haykırıyordu, “Şimdi ona ne diyeceğim, ne diyeceğim”. Kadın bir kamu kuruluşunda memurdu, ev ailesinden kendisine kalmıştı, hafta sonuydu, kocası büyük ihtimal sevgilisinin yanındaydı, daha çamaşırlar ütülenmemişti ve o korkuyla bir orta sınıf hummasına tutulmuştu... Ağlıyordu. Yıl 1987’ydi. Devrimci kadınlar hayatta kalabilmek için çabalarken, bir avuç kadınla kutladıkları 8 Mart’ların o kadının çığlığına ne kadar uzak olduğunun farkındaydılar artık. Evin içinin şiddete suç ortaklığı yapmak bir yana, şiddetin asıl ürediği yer olduğunu görmüşlerdi... Sosyalizm, uzaklaşan bir ihtimaldi şimdilik ve kadına bütün bir dünyayı vaat etmeden bu ihtimal asla yakınlaşmayacaktı... Kadın hareketinin zamanıydı ve kimliklerine “feminist”i eklediler... Duygu Asena’nın “Kadının Adı Yok” romanı o yıl çıktı ve daha bir yılı doldurmadan kırk baskı yaptı. Kadınlar romanı uluorta okuyorlardı, ofiste, okulda, yolda, evde... Babalarına, ağabeylerine, sevgililerine, kocalarına, erkek arkadaşlarına Asena’nın adsız kadınının gözüyle bakmaya başladılar. Erkek iktidarının şifreleri kırıldı, artık kadınların kendilerine yeni bir tarih yazma, yeni bir hayat kurma ve yeni bir isim bulma zamanlarıydı... “Kadının Adı Yok” kadınlara adlarını armağan etmişti... 19 Nisan’da 60. yaşını kutlayan Asena’ya Türkiye PEN de adına konulan bir edebiyat ödülü sundu. Belki de ilk ödülü, kadınlık durumunun farkına Asena’nın yazdıklarıyla varan ve yazarak kadınlığının sınırlarını genişleten bir yazar alacak… İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com SNEK bu, ota da konar, televizyona da! Kendilerini “sıra dışı” olarak tanımlayan bir grup insan bir araya gelirler ve bir kanal kurmaya karar verirler. Böylece Türkiye’nin ilk “gerçek” gençlik kanalı “Snek” Digitürk 18’inci kanalda ortaya çıkar. Snek, gençlerin yeni gözdesi... Snek’teki programların çoğu birer skeç havasında, kısa ve dinamik. Aslı Akıncı bunun bir risk olduğunu çünkü bu hız içinde insanların yorulup, sıkılabileceğini belirtiyor. Ama bu riski göze almışlar ve özenli bir stanbul Beşiktaş’ta Polat Tower’in yedinci katın çalışmayla izleyiciyi yormayacak bir tempo tutturmuşdaki bir ofisteyiz. Bu sıradan görünümlü yerde lar. Sunucu seçimlerinde çok tanınmamış genç isimlere her gün, gençleri “uyandıracak” yeni fikirler üretiliyor. Tanınmış işadamı Mehmet Emin Kara yer vermeye dikkat etmişler. Aslı Akıncı bunun sebebimehmet’in kızı Nazlı Karamehmet, Türkiye’nin ilk ni şöyle açıklıyor: “İlk aradığımız özellik, seçtiğimiz sunucuların ünlenmemiş kişiler olmasıydı. Çünkü bu kigençlik kanalı Snek’in yaratıcısı. Bundan yaklaşık bir sene önce Digitürk kendi içerik şiler kanalın önüne geçebilirdi. Ama görüyorum ki, çok lerini oluşturma kararı alır ve bunun üzerine Nazlı Ka iyi seçimler yapmışız. Çünkü seçtiğimiz kişilerin çoğu ramehmet kolları sıvar. Amacı gençlerin de katılımcı dizilerde oynamaya başladı. Eğitimli kişiler olmaları da bunda etken tabii.” olabileceği, sadece müzik kliplerinin yer Nazlı Karamehmet, Snek’in bundan almadığı, bir kanaldan çok “sanat platforböyle izleyicilerinden de faydalanacağını mu” işlevi taşıyan bir proje ortaya koyve onların amatörce fikirlerine kanalda maktır. Bunun için Aslı Akıncı ile günleryer vereceklerine değiniyor. Ayrıca yaz ce neler yapabileceklerini tartışırlar. Kadönemi için de yeni projeleri var. Karanal fikir aşamasındayken yoğun bir çalışmehmet, gururla, bir Fransız kanalının maya girişilir. Bir araştırma şirketine kaSnek’in yayın haklarını almak istediğini muoyu araştırması yaptırılır, gençlerin nesöylüyor; “Bu daha önce Türkiye’de olleri eksik bulduğu araştırılır. Ortaya “Smayan bir şey. Bir programımızın ya da nek” çıkar ve sonuç, ayarında kullanılan dizimizin başka ülkelerce ilgi gördüğü olabsürdlüğün başarısıdır. Nazlı Karamehmet... du, ama bütün kanalın istenmesi bir ilk Herhangi bir ulusal kanaldan farklı bir ve çok gurur verici.” yol izlemeleri gerektiğinin altını çizen KaKısa zamanda kazandığı başarılarla dikkatleri üzeriramehmet, amaçlarının daha önce yapılmamış değişik şeyler yapmak olduğunu söylüyor; “Gençlerin nelerle ne çeken Snek yeni projeler, programlar ve sunucularilgilendiğine dair konular belirledik. Bir ekip oluştur la yoluna tam gaz devam edecek. Snek kanalının fikir annesi Nazlı Karamehmet de bunu, sohbetimizi bitiduk ve her konu için bir program ortaya çıkardık.” Kendilerine “İdiot” diyen iki kişilik bir yazar gru rirken söylediği son cümleyle ortaya koyuyor; “Kimibuyla işe başlayan Nazlı Karamehmet’in asıl amacı, her leri tarafından fazla cesur bulunabiliriz. Ama herkesin şeyi alıp tersine çevirmekmiş. Yaptıkları araştırmalarda aynı fikirde olduğu tek gerçek, biz bugüne kadar verilgençlerin “Nasıl eğlenirsiniz” sorusuna cevap vereme memiş olanı veriyoruz. Bu yoldan da vazgeçmeyecediğinden yakınarak, bunun önemli bir sorun olduğunu ğiz.” İnsan her şeyi kurcalamalı, karıştırmalı ve denemeli; söylüyor; “Baktık ki gençler eğlenmeyi neredeyse unutmuş; ‘eğitelim, öğretelim, örnek olalım’ kısımlarını di kısacası her yere konmalı. Snek adı nereden geldi sanıyorsunuz. ğer kanallara bıraktık ve sadece eğlendirelim istedik.” CENK DURMAZEL / ERDEM UYGAN “Müebbet Muhabbet”, “Abesle İştigal” programları Cenk: Nasılsınız? İyiyiz, teşekkürler. Siz nasılsınız? Erdem ve Cenk: Söyleyemeyiz... Nasıl tanıştınız ve bir arada program yapmaya karar verdiniz? Erdem: İTÜ Maden Fakültesi’nde okuyorduk ve orada tanıştık. İlk başlarda üniversite kapsamında küçük programlar yapmaya başladık. Espri anlayışımızın birbirini tuttuğunu anlayınca birlikte çalışmaya karar verdik. Cenk: İlk olarak 1992 yılında, Hür FM’de program yaptık. Daha sonra Level, Gamepro gibi bilgisayar dergilerinde yazılar yazdık. NTV Radyo, Show Radyo, Kanal 6 Radyo; ATV, NTV, Hak TV, Show TV ve Elmax gibi birçok yerde çalıştık. Şimdi Snek TV dışında, Playsation Dergisi’nde yazı yazıyoruz ve şenliklerde, festivallerde program yapıyoruz. Bu kadar yeni bir kanalda çalışmaya başlarken tutup tutmayacağından endişe duydunuz mu? Erdem: Hiçbir programımız için tutup tutmayacağı konusunda endişe duymadık. Ama şimdiye kadar yaptığımız her program tuttu. Kanal için de pek bir korkumuz olmadı, çünkü zaten Elmax’dan geliyorduk. Elmax kadın kanalı olunca bizi buraya aldılar. Cenk: Elmax kadın kanalı olmadı, daha çok sosyal ve kültürel bir kanal oldu. Erdem: Kadın kanalı sayılabilecek bir kanal oldu öyleyse... Cenk: Kanal güzel ve hızlı bir başlangıç yaptı ve ben zamanla daha da kaliteli bir hal alacağını düşünüyorum. Sezen Mutlu İ DAĞHAN GÜLEGEÇ “Overgame”, “Püf Noktası” programları KEREM SEDEF “Uç” Programı Snek’ten önce neler yapıyordunuz? Ben sanatla ilgili bir aileden geliyorum zaten. Dedem Altan Erbulak. Liseyi bitirdikten sonra, “Sıcağı Sıcağına” adlı dizide ve A Takımı’nda montaj yaptım. Daha sonra reklam asistanı oldum. Netbul.com’da oyun yazdım. GAG’da yönetmen yardımcılığı yaptım. Lise Defteri’nde ve birçok reklamda oynadım. Şimdi de Snek’te yaptığım programların yanında “Hırsız Polis” dizisinde oynuyorum. “Overgame” ve “Püf Noktası” nasıl bir programlar? Overgame’de izleyici ünlüyü, görmediği bir pozisyonda görsün istedim. Hiç bilgisayar oyunu oynamamış birini ekranın başına koyduğunuzda hâkimliği kalmıyor, ortaya komik bir şey çıkıyor. Püf Noktası’nda da skeçler var, bunları daha ilerletmek istiyorum. Fotoğraflar: EBRU BARAN Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazı İşleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / İstanbul İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 *Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. Daha önce neler yapıyordunuz? Profesyonel olarak davul çalıyorum. Babylon, Efendi gibi birçok bilinen mekânda çaldım. Birçok ünlü grupla çalıştım, şimdi son durağım Ayna grubu. Snek’te çalışmak nereden aklınıza geldi? Okan Özden çok yakın arkadaşımdı. Bu program, ona ve Serkan Altun’a ait. Sunuculuğu için akıllarına ben geldim çünkü en az tasarlanan program kadar ‘uç’ biri olduğumu biliyorlar. Programın konsepti nasıl? İlgi alanımız uç sporlar, uç insanlar, uç yaşamlar... Sıklıkla karşımıza çıkmayan olayları ve insanları gündeme getiriyoruz. Programda, canlı yayında dövme bile yaptık. Kanal açıldığında kaygılarınız var mıydı? Bu tarz bir kanal, Türkiye’de ilk kez yapıldı. İlklerde de her zaman bir risk vardır. “Uç” programı için de geçerli bu. İnsanların ilgisini çeker mi, bilmiyorduk. Önceleri programımıza konuk olması için biz birilerini buluyorduk, şimdi ise insanlar bizi arayıp katılmak istediklerini söylüyorlar. ZEYNEP KONAN Cem Avnayim (solda) ve Dağhan Gülegeç “Fihrist” programı CEM AVNAYİM “Aşkı Tarz” programı cumdergi@cumhuriyet. com.tr Aşkı Tarz’dan önce bir oyunculuk geçmişiniz var mıydı? Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi son sınıf öğrencisiyim.Tekstilden fotoğrafçılığa birçok iş yaptım.Bir gün Cenk ve Erdem’in programına çıktım. Kendimi ekranda beğendim ve bir kast ajansına girdim. Ayla Algan’dan eğitim aldım. Aliye’de bir bölüm oynadım ve Aşkı Tarz’da başladım. Programın konseptini biraz anlatır mısınız? Erkekler giyimden anlamazken, onlardan kızları giydirmesini istiyoruz ve sonucu çok komik ve ilginç oluyor. Bu nedenle de tahminimizden daha çok ilgi gördü. Snek hakkında neler düşünüyorsunuz? Yeni açıldı ve ilklerinden biri olmak çok güzel. Kariyerim burada başladı ve mutluyum. Digiturk’te yer alıyor olmasına rağmen çok tutuluyor. Çalışanların yüzde 70’inin evinde Digiturk yokken bile ilgi çekiyor. Komşular arasında artık ‘Snek’ ziyaretleri başladı. Televizyonla nasıl tanıştınız? Marmara Üniversitesi’nde Radyo Sinema ve Televizyon bölümünü bitirdim. Yurtdışında mastır yaptım. Türkiye’ye döndükten sonra Ayla Algan ile çalıştım. “Haberci” programında yönetmen yardımcılığı, MED Yapım’da yapım asistanlığı yaptım. Ayrıca “Hırsız Polis” adlı dizide oynuyorum ve “Fihrist” programını yapıyorum. Programınızın konsepti nedir? İstanbul’un kültürel yaşamıyla ilgili bir program yapıyorum. Bilinmedik gruplar, filmler, oyunlar... Popüler olma kaygısı olmayan, alternatif bir tarz yakalamış genç yeteneklere yer veriyoruz. “Snek” hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de bir ilk. Genç ve uç bir kanal olmasının yanında kaliteli de. Sunucuların çoğunun tiyatro, televizyon ve sunuculuk geçmişi var. Sadece klip yayımlayıp, “gençlik kanalıyız” diye geçinenleri arkada bırakarak, kendi tarzını oluşturdu. Kanalın Digitürk’te olması daha rahat hareket etmemizi sağlıyor. CUMHURİYET 07 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle