22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 10 21/12/06 16:13 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 24 ARALIK 2006 / SAYI 1083 Tepeden tırnağa Bisse Hazır giyim sektöründe 30. yılını kutlayan ve ismi gömlek ile özdeşleşen Bisse, artık yalnızca gömlek üretmiyor. Baştan aşağıya bir erkeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayan yeni koleksiyonlarında da kalite, moda ve rahatlık ön planda. isse, 1976 yılında yedi makineli, 12 işçili bir atölyede başladığı gömlek üretimine şimdi önemli erkek markalarından biri olarak devam ediyor. Bu yıl 30. kuruluş yıldönümünü kutlayan Bisse, ismiyle bütünleşen gömlek üretiminin ardından son iki yıldır konsept giyimde de adından sıkça bahsettiriyor. 2003 yılından itibaren markasını, kravat, kol düğmesi gibi gömlek aksesuvarlarıyla tamamlayan Bisse, yılbaşı için farklı seçenekler sunuyor. Bisse’nin sahibi İbrahim Kefeli “Amacımız, dede, baba ve torunun mağazamıza gelip birlikte alışveriş yapabilmeleri” diyor “Biz, her fiziğe rahat, şık ve kaliteli giyinme fırsatını yaratıyoruz”. İşte Bisse’nin sahibi İbrahim Kefeli’nin anlattıkları… Marka ile ürünün aynı anlamda kullanılması pazarlamada en çok istenen sonuçtur. Türkiye’de gömlek deyince akla ilk gelen markalardan biri “Bisse”. Şimdi de ürün gamınızı geliştirdiniz. Bu süreçte neler oldu? Son üç yıllık döneme baktığımda bu eşleşmenin bizi sıkıntıya soktuğunu söylemeliyim. Tabii ki “BisseGömlek” imajının değişmesini istemiyoruz, ama artık insanların Bisse’yi yalnızca gömlek olarak değil de, erkekleri tepeden tırnağa giydiren bir firma olarak algılamasını istiyoruz. Değişimi hangi ürünlerle başlattınız? Önce triko, sonra pantolon, daha sonra da kemer, aksesuvar ve ceket, 2003 yılının sonunda da elbise geldi. Mont, pardösü ve ayakkabı da üretiyoruz. Yeniden yapılanma çerçevesinde erkek dış giyiminde farklı tasarımlar yapıyoruz. Bunlar kendi tasarımlarımız ve bize ait kalite standartlarında üretiliyor. Bisse müşteriye neler vaat ediyor? Bisse’nin ödün vermediği standartları var; kalite, moda ve rahatlık. Bunları referans alarak, erkek giyiminde modayı yakaladık ve kalite geleneğine uygun olarak rahatlığı ön plana çıkaran ürünler hazırladık. Biz, her fiziğe rahat, şık ve kaliteli giyinme fırsatını yaratıyoruz. Zarafetimizden ve dayanıklılığımızdan da ödün vermiyoruz. Bunu da onlarca yıllık tecrübemize güvenerek yapıyoruz. Amacımız dede, baba ve torunun mağazamıza gelip birlikte alışveriş yapabilmeleri. Yurtdışında toptan mağaza ve butik açan ilk Türk markasısınız. O zamandan bu güne yurtdışı pazarında neler değişti? Evet, 1992 yılında yurtdışına marka ihraç eden ilk firma bizdik. Bunu yapmak için çok ALIŞVERİŞ Satılık karikatür Kâmil Masaracı’nın karikatürleri www.lebriz.com’da satışa sunuluyor. Lebriz.com’da sanatçılar penceresine girip Kâmil Masaracı ismini tıkladığınızda, 20 imzalı karikatürün sunulduğu sayfaya ulaşmanız ve online alışverişle bu karikatürlerden istediğinizi satın almanız mümkün. Sayfada karikatürlerin boyutları hakkında da bilgi bulunuyor. Ali Deniz Uslu Aga pişirme üniteleri... Tüm dünyada 750 bini aşkın evin kalbi haline gelen, “güzel yiyecek” ve “kaliteli yaşam” anlayışıyla bütünleşen Aga, Nobel ödüllü fizikçi Dr. Gustav Dalén’in buluşu. Aga pişirme üniteleri, pişirme şekliyle yemekleri kurutmaz, doğal lezzetini ve tadını korur. Geleneksel Aga’nın klasik görünümünün altında dökme demirden bir yapı bulunur, her zaman pişirmeye hazırdır ve kendi kendini ayarlar, termostatik kumanda tutarlı sıcaklıklar sağlarken, dış muhafaza, ocak ve fırın kapakları içindeki yüksek izolasyon düzeyleri tüm Aga’ların yakıtı ekonomik şekilde kullanmasını sağlar. Aga Dört–İki, yalnızca 60 cm. genişliği ve üç farklı boyutta ocak, geleneksel fırın, hava püskürtmeli fırın ve yüksek performanslı seramik ızgaraya sahip. Hızlı, güçlü ve kontrol edilmesi kolay, standart mutfak ünitelerine de uygun. AltıDört Serisi ise, altı gaz ocağı veya altı seramik gözü olan konvansiyonel veya konvansiyonel olmayan modeller. Tüm bunların yanı sıra Aga’nın seramik, endüksiyon ve halojen ocaklar dahil, her tür cihaza uygun mutfak gereçleri de var. Bu mutfak gereçlerine sahip olmak için ise bir Aga’nızın olması gerekmiyor. Aga Mutfak Gereçleri Koleksiyonu’nu (Cook Shop Collection) Caddebostan Aga Corner mağazasından ve Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki Aga Konsept mağazasından alabilirsiniz. B İbrahim Kefeli. mücadele verdik, ama uluslararası fuarlarda yer almak, yurtdışında toptancılar ve dükkânlar açmak, uluslararası medyada çıkmak yalnızca manevi tatmin oldu. Ticari geri dönüşleri pek olmadı. Yeterli destek de alamıyorsunuz. 2001 krizinden sonra karlılığı olmayan yurtdışındaki mağazalarımızı, o ülkenin insanlarına bayi olarak devrettik. Türkiye’deki durumu nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de 90’ların başından itibaren bir alışveriş merkezi modası başladı. Bilinçsiz bir şekilde olur olmaz yerlere, birkaç alışveriş merkezi konumlandırılmaya çalışıldı. Bu piyasaya sert. 2001 krizi sonrası büyük ve tanınan markalarda yanlış politikalar uyguladı. Bu da yerli markaların imajını zayıflattı, yabancı markaların ekmeğine yağ sürdü. Mağazacılık ve perakende satışlar darbe aldı. Sektörel pastayı haddinden fazla dilimlere ayırdık, ama pasta hiç büyümedi! Türkiye’nin en büyük eksiği sanayi envanterinin olmaması. Gerçi biz de pek çok şeyin envanteri yok. Biz, envanter çalışmalarının hızlanması için mücadele veriyoruz. Sektör örgütlerimiz ise çete mantığı ile çalışıyor. Kişisel menfaatları ülke ve kitlelerden üstün tutuyorlar. Sektör, çok olumsuz şartlarda büyüyor. Sanırım dünya genelinde de hazır giyim sektörü bir çıkmazda... Eskiden dünyanın üçte biri üretir diğer üçte ikisine satardı. Şimdi dünyanın üçte ikisi üretiyor ve üçte birine satmaya çalışıyor. “Bisse”nin yılbaşı ve bayram için yaptığı hazırlıklar neler? Özel günlerdeki en güzel hediye, kullanılabilir olması ve zevke hitap etmesi. Zaten değiştirme kartları ile bu daha bir rahatlık sağlıyor. Bisse’nin cüzdan, kalem ve kol düğmesinden oluşan ve deri kutu içinde satışa sunduğu hediye kutuları var. Müşterilerin talepleri doğrultusunda gömlek ve aksesuvar çeşitleri de eklenilen hediye kutusunun fiyatı tercihe göre değişiyor. SOFRA Aylin Öney Tan Güneşi çağırmak ılbaşı yaklaştıkça pastane vitrinleri şenlenir. Camekânlarda bu özel gün için yapılmış gösterişli pastalar müşterilere göz kırpar. Pastaların çekiciliği piyango gişelerindeki biletler gibidir. Uzak durmak zordur. Özel bir pastaya verilecek fazladan birkaç kuruş sanki yeni yılda kör talihi kıracak, beraberinde keseye bereket getirecektir. Bir zamanlar yılbaşı pastası ve piyango bileti sanki bugünkünden daha önemliydi. Yeni yıla girilen saatlerde tombala, bingo gibi talih oyunları oynanır, sonrasında ise piyango çekilişi izlenirdi. Yeni yılın sevinci pasta ve varsa şampanya ile kutlanırdı. Yılbaşının en revaçta pastalarından biri ise “kütük pasta”ydı. Kütük pasta gerçekten de kütük gö Y rünüşünde, ama bir odun parçasından beklenmeyecek gösteriş ve şıklıkta olur, ormanı çağrıştıran badem ezmesinden mantarlar, kokinalar, minik Noel babalar ile süslenirdi. Elbette bu alışkanlık da tıpkı yılbaşı ağacı ve piyango gibi bize batıdan gelmiş bir âdetti. Yılbaşı ağacı, ışıltılı şıkırtısıyla kimselerin reddedemeyeceği kadar albeniliydi. Kütük pastası da yılbaşı sofrasının aslı astarı merak edilmeden sevilen tatları arasındaydı. Kimse pastayı bir odun parçasına benzetmenin nereden çıktığını düşünmemişti. Kütük pastasını temelinde gerçekten de bir kütük hikâyesi yatıyor. Bir zamanlar Kuzey ülkelerinde Pagan inanca göre ağaç kutsaldı. Karanlık gecelerin uzadığı kış gündönümü zamanı güneşli günleri tekrar yeryüzüne çağırmak için bir ağaç kurban etmek gerekiyordu. 21 Aralık gecesi ağacın kütüklerinden dev bir ateş yakılıyordu. Böylece ateşin sıcaklığı ve ışığı güneşi çekecek ve aydınlık günlere kavuşmak mümkün olacaktı. Hıristiyanlık sonrası bu âdet Noel gecesine taşındı. Şöminede yakılan kütüğün küllerini yıl boyu saklamanın eve uğur getireceğine inanıldı. Özellikle Fransa’da bu, bir ritüel haline geldi. 1870’lerde Fransız pastacıların dâhiyane bir buluşuyla kütüğün yerini çikolatalı benzeri aldı. Fransızlar ateşle uğraşmaktansa çikolatanın mutluluk verici tadını yeğlediler. “Buche de Noel” yani Noel kütüğü bütün Noel sofralarını süslemeye başladı. Alafranga olan her şeye düşkün olunan zamanlarda bizim yılbaşı sofraları da bu geleneğe kucak açtı. Piyango belki de hiçbir zaman doğmayacak bir güneşi beklemek gibi. Güzel bir yılbaşı pastası ise belki geleceğe dair tatlı hayaller kurdurabilir. En azından bu hayalinizi yiyebilirsiniz! aylinoneytan@yahoo.com Operatör Murat Bey Philadelphia’daki beynelmilel askeri tababet kongresinde Türk Cumhuriyeti Ordusu askeri tababetini temsilen hazır bulunan ve üç gün evvel şehrimize dönen Gülhane cerrahi seririyat (klinikler) muallimi operatör Murat Bey, dün kendisiyle görüşen bir muharririmize kongre hakkında şu malumatı vermiştir: Kongremiz beynelmilel askeri tababet kongresiydi. Amerika hükümeti Türkiye’nin kara ve deniz sıhhi heyetinden bir heyetin kongreye katılmasını rica etmişti. Ben de vekiller heyeti kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Ordusu askeri tababetini temsilen kongreye katıldım... Kongrede birkaç murahhas (delege) nişanla taltif edildiler. Bunlar arasında Türkiye murahhası da vardır. İlk toplantıda takdim merasiminden sonra Amerika ordu ve bahriye sıhhi heyetine mahsus bir nişan murahhaslara takıldı. Nişan göğsüme takılırken kongre reisi şu sözleri söyledi: “Son zamanlara kadar istibdatla idare edilen Türkiye bugün hür ve demokratik bir cumhuriyet idaresine malik olmuştur. Demokratik Türk Cumhuriyeti’nin murahhasına bu Operatör Murat Bey. Amerika nişanını takmakla bahtiyarlık hissediyorum.” ...Bu kongreden gaye, son muharebeler (savaşlar) dolayısıyla askeri tababetin ve bilhassa harp cerrahisinin vasıl olduğu terakkiyatı (ilerlemeleri) muhtelif millet murahhasları vasıtasıyla yekdiğerine ulaştırmak ve bu vadide münakaşalarla müstakbel harp cerrahisi terakkiyatını sağlamaktır. Şimdiye kadar toplanan kongreler fenni mahiyette iken Amerikalıların kendilerine has olan yenilik arzusuyla kongre kısmen fenni ve kısmen de içtimai (sosyal) şekilde cereyan etmiştir. Bundan dolayı tabip olmayan birçok Darülfünun müderrisleri de tamamlayıcı toplantılarda bulunmuşlardır. Muharebelerin beşeriyet üzerine yaptığı tahribatı bizzat yakından ve herkesten iyi hisseden askeri tabipler arasında dostluk tesisi ve bu suretle harp mağdurlarına tarafsız bir hisle yardım sağlamak kongrenin gayesiydi. Orada benden içtimai (sosyal) inkılaplarımız hakkında malumat istediler. İnkılabımızdan çok memnundurlar. Fakat Amerika’da aleyhimizde propaganda yapan bir şebeke vardır. Amerikalılar bunun tesiri altındadır. İnkılaplarımız hakkında verdiğim izahat çok iyi tesirler yaptı. 28 Kasım 1926 Pazar Kestaneli kütük pasta Bu gece Noel gecesi. Bu Noel pastasını haftaya yılbaşı sofranız için şimdiden yapmaya başlayabilirsiniz. Kütük pasta genellikle temeli tereyağı ya da margarin olan çikolatalı pasta kreması ile yapılır. Epey yağlı ve tatlı olan bu krema zaten ağır yılbaşı yemekleriyle yorulmuş damaklara ve tıkanmış iştahlara pek de iyi gelmez. Bu tarif ise nispeten hafif, en azından yağ ve un yok. Kestane püresi bulamazsanız hazır toz halinde satılan pasta kreması ya da krem şanti de kullanabilirsiniz. Hamur için: 6 yumurta,150 gr. pudra şekeri, 80 gr kakao, Yağlı kâğıt Harç için: 250 gr. kestane püresi, 23 çorba kaşığı krema, 12 çorba kaşığı konyak veya viski, 810 adet kestane şekerlemesi Krema için: 200 ml. (1 paket) krema, 4 çorba kaşığı pudra şekeri, 3 çorba kaşığı kakao, 1 poşet krema sertleştirici Yumurtaları elektrikli çırpıcı ile kıvamı koyulana kadar çırpın, pudra şekerini ekleyin, kıvamı iyice koyulana kadar çırpmaya devam edin. Kakaoyu bir spatula yardımıyla eleyerek ve hamuru söndürmemeye gayret ederek ekleyip yedirin. Fırın tepsisine yağlı kâğıdı serin. Karışımı tepsiye yayın ve önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 2025 dakika kadar pişirin. Hamuru soğumaya bırakın. Bu arada kestane püresini krema ve konyakla karıştırarak sürülebilir hale getirin. İkinci bir yağlı kâğıda biraz pudra şekeri serpin ve fırın tepsisindeki hamuru bu kâğıda ters yüz edin. Pişerken hamurun altında olan kâğıdı dikkatlice çıkartın ve kestane püresini hamurun üstüne sürün. Kestane şekerlemelerini ufalayarak kremanın üzerine serpiştirin. Hamuru kâğıdın da yardımıyla rulo halinde yuvarlayın ve kâğıda sarıp buzdolabına kaldırın. Bu noktaya kadar önceden yapıp pastayı dondurabilir ve yılbaşı akşamı süsleyebilirsiniz. Kremayı önce buzdolabında soğutun. İyice çırpıp kabarmasını sağladıktan sonra 3 kaşık şeker, kakao ve krema sertleştiriciyi ekleyerek tekrar çırpın. Pastanın üzerini krema ile kaplayın ve çatalla çizerek kütük yüzeyine benzen şekil verin. Çam dalları veya kokinalar ile süsleyip kalan pudra şekerini kar gibi üstüne serpin. Yeni yılda hayallerinizin gerçek olması dileğiyle!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle