02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 1 21/12/06 16:02 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 20 SAYI 1083 / 24 ARALIK 2006 Yazdı, yönetti, anlattı... Luc Besson; Nikita, Leon ve Beşinci Güç filmlerinin yönetmeni. Aynı adlı romanından uyarladığı “Arthur ile Minimoylar” filminin tanıtımı için İstanbul’daydı. Hem kitabının Türkçe baskısını imzaladı, hem filminin galasına katıldı. Yazmayı, kendini anlatmanın bir yolu olarak tanımladı. Dünyanın hali sorulduğunda “karamsarım” dedi... Aslı Selçuk Fotoğraf: Hıdır Durman 17 Ağustos’tan sonra... Başak Köklükaya, "Küçük Kıyamet"te izleyiciyi korkularıyla yüzleştiriyor. Kendi mi? Onlarla yaşamayı çoktan öğrenmiş. Esra Açıkgöz Sayfa 6 Sayfa 12 Fotoğraf: Uğur Demir Tutkulu ve buğulu bir ses... Mozambik asıllı Mariza, Fado’nun yeni divası olma yolunda. Fado’yu özüne sadık kalarak yorumlayan sanatçının geçen yıl Lizbon’da verdiği konserin albümü yayımlandı. Mariza’yı diğer Fadoculardan ayıran, melankolinin örtüsünü aralaması ve fadoya yaşama heyecanı katması... Zekeriya S. Şen Sayfa 7 Bu kadın, İranlı bir mülteci: Mahni Zenganlı. İki yıldır kendine yaşayacak bir ülke arıyor. Tıpkı dünyadaki 8.4 milyon insan gibi. Sorunları aynı: İşsizlik, evsizlik ve hastalıklarla baş başa kalma. Türkiye Avrupalıdan başka mülteci istemiyor, AB ülkeleri ise mülteci tanımını daraltıyor... O aslında yaşamıyor! Esra Açıkgöz / Candeğer Muradoğlu M ahni Zenganlı, İranlı bir mülteci. İki yıl önce ülkesini bırakıp tek başına Türkiye'ye gelmesinin nedeni, İran’da yaşama koşullarının ortadan kalkması. Şimdi, Türkiye’de bir hayat kurmasına izin verilmesini ya da yaşayacağı bir ülkeye gönderilmeyi bekliyor. Geleceğindeki belirsizlikten yorgun, yalnızlıktan ve işsizlikten de. “Sanıyorlar ki derdimiz AB’de yaşamak” diyor, “oysa sevdiklerimi, geçmişimi, ülkemi bırakmak zorunda kaldığıma göre, gerçekten artık orada yaşamayacağıma karar vermişim demektir.” Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) rakamlarına göre, dünyada 8.4 milyon kişi Mahni’yle aynı kaderi paylaşıyor. Bunların 3.2 milyonu Asyalı, 2.8 milyonu Afrikalı, 1.7 milyonu Avrupalı. Kiminin nedeni dini ya da cinsel tercihler, kimininki siyasi baskı ya da şiddet… Mültecilerin hakları, 144 ülke tarafından imzalanan 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi ile garanti altına alınsa da, yaşananlar bunun aksini gösteriyor. AB, mülteci tanımını kısıtlamaya çalışıyor, ülkeler mülteci kotalarını düşürürken, onları kısıtlı haklara sahip sığınmacılar statüsünde göstermenin yollarını arıyor. Türkiye ise Batılı ülkelere ulaşmanın giderek zorlaşması nedeniyle mültecileri çeken gözde ülke, ancak “coğrafi sınırlama” uyguluyor ve sadece Avrupa’dan gelen mültecileri kabul ediyor. Avrupa dışından gelenler BMMYK’nin mülteci olarak kabul etmesi halinde üçüncü bir ülkeye yollanıyor. Türkiye’de “Avrupalı olmayan” 8090 mülteci var. Gayri resmi rakam ise bunun iki katı. İranlılar en büyük mülteci grup olsa da, son yıllarda Irak, Somali, Afganistan, Etiyopya, Eritya’dan gelenlerin sayısı da giderek artıyor. Yaşanmak istenen ülkeler ise ABD, Kanada, Avusturalya, İsveç, Norveç… Yasaları, uygulamaları ve yaşananları Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Özlem Dalkıran ve Oktay Durukan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Lami Bertan Tokuzlu, Ankara’daki Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nden İbrahim Vurgun Kavlak ile İranlı mülteciler Mahni Zenganlı ve Davud ile Romanyalı Daniel anlatıyor. Devamı 45. sayfalarda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle