Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' \ AĞUSTOS 2004 / SAYI 958 ıı HAYVANLAR IİR DAHA SUSMA YÜREGİM U rzade rtem «« •• Hızlı yemek Aylin Tunç vcil köpeklerin acil müdahale gerektiren ve hayati önem taşıyan hastalıklarındandır. Gastrik dilatasyon ya da volvulus diye adlandırılan durumu, midenin aşın gazla dolması ve buna bağlı olarak midenin dönmesi şeklinde tanımlayabiliriz. Genelde aniden ve bolca yenen yemeğin ardından ortaya çıkar. Köpek birden huzursuzlanır, kusmaya çalışır, ancak kusamaz. Kusmaya çalışınca ağızdan beyaz, köpüklü mide içeriği gelir. Kann bölgesi şişkin ve gergindir. Dokundurmak istemez, mide aşırı gaz ve sıvı ile dolmuştur. Zaman geçmiş vakalarda hayvan yatar ve genel durumu bozulur. Genelde derin göğüslü iri köpek ırklarında görülür. En yaygın olarak Doberman, Alman çoban köpeği, Great Dane, Alman Pointer gibi ırklarda rastlanır. Görülme yaşı ise orta yaşlardadır (78 yaş arası). Küçük köpek ırklarında (terrier, poodle, pekingese, buldog ve basset gibi) ender rastlanır. Yavru köpeklerde de yine nadiren rastlanır. Hastalığın tam ve kesin nedenleri bilinmemekle beraber hazırlayıcı nedenler vardır. Büyük miktarda ve aniden yemesi veya su içmesi hastalığa hazırlayıcı nedendir. Yine yemek sonrası aşın eksersizlerden kaçınılmalıdır. îştahh ve aceleci köpekler yemeklerini hızla tüketirken, hava yutarlar. Hava yutma heyecanlı ve sinirli evcillerde de rastlanır Yeme ve içme sırasında yutulan havanın miktan hastalığa zemin hazırlar. Beslenmeden sonra hastalığın oluşum süresi ortalama yedi saattir. Bunun bir evcilleştirme hastalığı olduğu düşünülmektedir. Belirtilere rastlanan hayvanlara hiç zaman kaybetmeden müdahale edilmelidir. Zamanmda müdahale edilmezse ciddi yaşamsal risk taşır. Genelde hububata dayalı beslenmelerde rastlanır. Bu tip aceleci ve hareketli iri ırk köpeklere günde bir kez yoğun gıda alımı yerine iki kez besleme yapılabilir. Özelikle ticari mamaların çok su içirdiği düşünülürse gıdayı iki öğünde vermek daha uygundur. Beslenme sonrasında da aşın hareketten kaçmılmalıdır. Hastalığı atlatan köpeklerde çok daha dikkatli olunmalı ve tekrarlayabileceği unutulmamalıdır.# çunçu <uşağın roman ı Mi tuk: E eryeml8yaşında, Almanya'dakırkıncı yıllarını arkada bırakan "göçmen işçi"lerin üçüncü kıışağından bir gen^ . kız. O artık " Almancı" diye tanımlan mıyor, amabuonu "yabancı"lıktankurtarmıyor. Al manya'da uzun yıllar eğitimci olarak yaşayan Şakir Bilgin "Bir Daha Susma Yüreğim"de iştc bıı "yabancı" hali anlatıyor. Bilgin'lekitabı üzerınekonuş• • • f # lumsal gerçekliğe bi r ayna tutuyor... Türk öğretmen Güner sizden yola çıkılarak oluşturulan bir karakter mi? Öğretmen Güner'dekendimi anlatmayıdenemedim. Öğretmen Giinerkarma bir tip. Ancak bir ölçüdeben degirdim bıı tıplemeye. Ikiöğretmenden Bay Güner'i bana daha yakın bir tip gördükleri için beni tanıvan kimi okuyucularda doğal olarak böyle bir düşunce olıışuyor... Kitapta her bir sayfa ayrı bir konuyu ele alıyor... Çokyönlü,özlümüözlü bir kitap yazmak istedim. Yaşı ne olursa olsun, insanın yeniden kendindeki insanı bulacağı, keşfedeceği bir ürün vermeye çalıştım. Kitap, sözünii ettiğinizgibiherbirsayfasında tarklı toplumsal konulara değiniyor... Yaşanmış somut olayları, onları yaratan nedenlerle birlikte, nedensonuç ılişkısini göz ardı etmeden işlemeye çalıştım. ..Kitabı okuyanlann.kendilerinidesorgulamalarını, bir bırey olarak hep yaşadıkları günün, ortamın ve dünyanın farkında olmalarını arzııladım... "Biz ve ötekiler'V'Biz ve onlar"... Bu kavramlar kitapta baştan sona bir arada... Almanya gerçekten bu sorunu çok yoğun yaşı yor mu ? Dünyadafarklıkültürlerdenve toplumsal kökenden gelen toplumlarda bu olgulann bir arada yeni biryaşam üretmeyi olumsuz etkileyen "düşmankardeşler" durumuna dönüştüğü örnekler çok. Egemen kültür ve ideoloji kavramı, yanı başındaki farklı kültürlerin gelişip kökleşmesinden hep rahatsızlık duyar. Reddettiğiniz, hiçlediğiniz bireyleri ve kültürleri kendi varlığınız için tehdît görüyorsunuz demektir. Çok kültürlü toplumlarda öncelikle egemen ideoloji ve kültür savından vazgeçilmeli. Böyle yapılmazsa "biz" olgusunun karşıtı dafarklı bir "biz" olarak karşınıza çıkar, kültürler/ideolojiler arası çatışmanın/kavganın varlık temeli oluşur; her iki toplumda da tutucu/gerici/gelışmeye direnen unsurların güçlenmesinin nedeni olunur... Böyle bir toplumun da parçalanmasının, kendini tüketmesinin önünegeçemezsiniz. Almanya'nın kendi gerçekliğini görmeye ve çok kültürlü toplumun oluşumunu açacak politikalara ve zihniyet değişikliklerine gereksinimivar... Kitabınız Almanya'da da satışa sunuldu mu? Evet, ama Almanya'da sınırlı bir okuyucu var. Kitap dağıtımı, kitabın okuyucuya ulaşması ise başlı başına bir sorun. Birçok yazar ve okuyucu kitapla ilgili yazılar yazdı; kitap basın organlannda yer aldı. Daha da önemlisi gençlik kesimi ve oğrencilere ulaştı.. Birçok okulda sınıf okumaları listesine girdi; anadiliderslerindeincelendi,tartışıldı...# Kendinizi biraz tanıtır mısınız? Uzun yıllar eğitimci olarak çalı^tım. Türkiye'de ilkokul öğretmenüğinin ardından yükseköğrenim görerekbedeneğitimiöğretmenioldum. Almanya'da spor ihtisası yaptım; spor ve Türkçe oğretmeni ola rak çalıştım. Almanya'da insan hakları alanında da çalıştım. Bir de yazmak... Edebiyat öncelikle bir okuyucu olarak ilgilendırdibeni. Babamın Koy hnstitülü bir öğretmen olması da bunda kuşkusuz paya sahip. Kitabı yazmaya iten sorunlar neler, nasıl bir sonuç bekleyerek kitabı kaleme aldınrz ? Almanya'da çalıştığım yıllarda, egemen kültiır ve ideolojiningerekkurumsalgereksetoplumsalolarak çeşitli biçim ve görünümle karşımıza çıktığı bir ortamda, dışlanmanm,aşağılanmanınvehiçlenmenin etkisiyle yıkıma uğramış, düş kırıklıklan içiıule kalmış sayısız öğrenci, genç gördüm. Sonunda bıı gençlerin dilegelmesigerektiği diişüncesinekapıldım. Birileriyaşananları dılegetirmeli; toplunıun bilincinevevicdanınaseslenmeliydl. . Kıtabımıdaha iyi bir Almanya için yazdım... Göçmenlerin kimlık arayışları veeşitlikmücadelesindedahabilinçliolarak toplumsalyaşama katılmalan; Alman toplumunun vicdanına seslenerek kimi gerçeklikleri görmeleri ve kendilerini sorgulamaya katkıda bulunmak için yazdım... Karakterler ve olaylar gerçek yaşamdan mı alındı? Evet,kitabıngücüdeburada,Alnıanya'dakitop "Bir Daha SusmaYüreğim" Almanya'daki üçüncü kuşağın kimlik arayışım anlatıyor. Kitabın yazarı Şakir Bilgin de bir süro Almanya'da eğitmenlik yapmış ve insan hakları üzerine çalışmış... şu'nun kısa tarihi urat ıtak . . . G azeteci yazar BakiKoşar, "Kilidi Sırlı Anahtar" ve "KaderOtelinde Bir Aşk Cinayeti" adlı kitaplarının ardından bu kez "Tarkuşu" adlı yenikitabıylaçıktıokıırların karşısına... Turuncu Medya'dan çıkan " Tarkuşu"nda Koşar, 80'li yılların sonları ile 9O'lı yılların sonlarındaki faili meçhulcina yetler, göz altında kayıplar, ölümler, terör, çatışmalar, yakılan koylerle örulü Güneydoğu'nun karanlık yıllarını, ona paralel Susurluk olaylarını hüzünlü, umutsuz ve yakıcı bir aşk eşliğinde anlatıyor. Romanda, gerçek hayatta hepsini kolayca anımsayacağımız pek çok kahraman yer alıyor; Abdullah Çatlı, Konca Kuriş, Musa Anter, canlı bombalar, radikal dınci militanlar, eroinmanlar, Beyoğlu, Madam Anahid... Karmaşık bir olay örgüsü olan romanda yer yer f antastik bir üslup deneyen Baki Koşar, Tarkuşu'nu "içındeyaşadığı topluma olan ödevini yerine getirmek amacıyla" yazdığını söylüyor. Koşar ile son romanı Tarkuşu'nukonııştuk. Tarkuşu, ilk kez duyduğumuz bir kuş adı. Özelliğine? Tarkuşu diye bir kuşun varlığını ben de tesadüfen öğren• \ dim doğrusu... Doğdukt an sonra sadece iki ay yaşayabilen bir kuşmuş tarkuşu... Bunu duyduğumdainanılmazetkilendım. Romandaki karşılığı ne tarkuşunun? Romanda, koyü yakıldığı ve siyasi bir cinayete tanıklık ettiği için îstanbul'a gelmek zorunda kalan bir Kürt genciyle, karlı bir kış gecesı Beyoğlu'nda tanıştığı eroinman genç kızın aşkı da iki ay sürüyor. Paralel kurgu yaptım. Bir kahramanım.altmetinlerhalinde tarkuşu olurken ana kahramanlarım da eroinman Buket ile Kürt genci Ismail... îkisinin aşkı, tıpkı tarkuşunun ömrü gibi sadece iki ay sürüyor... JİTEMYADAJİLET... Romanınızın tarihsel fonu 80'li yılların sonları ile90'lı yılların sonları. Karışıkbirsüreç. Romandaki karmaşık, girift olayiar örgüsiinün bir nedeni de sürecin böylesine karmaşık olması mı? Evet, kesinlikle!.. Çünkü ben, o sürecibir edebiyat malzemesi olarak işledim. Ben bir incelemearaştırma kitabı yazmadım. Bir roman yazdım yani bir edebi tür olan roman... Dola yısjyla, yazar olarak istedim ki öylesine karmaşık ve girift olan bir süreç yazdırken o karmaşıklık ve giriftlik, romanın ruhuna da yansısın... Ama bire bir isim ve mekân yerine göndermeler y apmayı tercih etmişsiniz. Sözgelimi Susurluk'a Kusurluk, Konca Kuriş'e Dinci Feminist Filiz, dönemin Batman valisine Kurdeşen, JlTEM'e JİLET demişsiniz. Ama sonuçta anlaşılıyor kim ve neolduklan... Söyledim ya, inceleme araştırma kitabı değil bu. Bu bir roman ve tabii ki bir edebiyat yapıtında yazarın kurmaca özgürlüğü, gerçek yaşamdaki isimlerle, mekânlarla, kavramlarla istediği kadar oynama hakkı ve tüm bunların üzerinde edebiyatını işletme yetkisi vardır. Benim Tarkuşu'nda yapmak istediğim, bir döneme damgasını vurmuş, sarsmış siyasal ve toplumsal bir süreci edebiyat malzemesi olarak işlemek, bir romana konu etmek. İLUH YANİ BATMAN... Kahrarnanlara gelelim biraz da... Sözgelimi Buket... Aslında eroinman ama aynı zamandaanarşist... Eroinman tanıdıklarım da oldu. Söyleşiler yaptım. Oturup sohbet ettim. Yaşamlarını gözlemledim. Ve gördüm ki aslında çoğu, gayet sıkı kitap okurları, ortalama entelektüel kaygıları olan, aklı başında insanlar... Eroini aslında sadecegündelik dertlerden, telaşlardan uzaklaşmak, bir tür keyif için kullanmaya başlıyorlar ama sonra bu bir yaşam duruşuna dönüşüyor ama bundan kurtulamıyorlar ve eroin, onları kıskacına alıyor, asla geri dönemiyorlar... Eroinman olan öz oğlunu kendi elleriyle Baki Koşar, yeni romanı "Tarkuşu"nda Susurluk, Güneydoğu ve u ötekiler"i anlatıyor... Sadece 2 ay yaşayan Tarkuşu'nun adını kitabına verme nedeni ise kahramanları Buket ve Ismail'in aşklarımn da 2 ay sürmesi. yiiksek dozda eroin vererek öldüren bir anne var, bu da gerçek mi yoksa sizin kurgunuz mu? Böyle bir anne tanıdım. Söyleşi de yaptım kendisiyle. Inanılmaz acı çeken bir anneydi. Oğlu gözleri önünde eriyordu günden güne ve ölüme gidiyordu. Ama etik olarak romandaki o olayı, halen yaşamakta olan bir anneye atfetmek doğru olmaz. O anne karakteri, aslında aramızda yaşayan onlarca eroinman anneyi sembolize ediyor. Romandaki tluh Şehri neresi, sizin yarattığınız bir şehir mi yoksa aslında var mı böyle bir şehir? Elbette var. Romanda, edebi atmosfere uygun düşsün diye eski adını kullandığım Batman orası. Yani benim doğduğum, büyüdüğüm ve romanda anlatılan 80'li yılların sonları ile 9O'lı yılların sonlarındaki karanlık, ölümcül sürecin en fazla yaşandığı Güneydoğu şehirlerinden biri olan Batman... Ama sadece Giineydoğu'da geçmiyor romanın örgüsü... Beyoğlu'na da uzanıyor... Madam Anahid karakteri var örneğin, akordeon çalan Ermeni Madam? Beyoğlu da Tarkuşu'nun önemli mekânlarından biri, evet. Bu biraz da benim iki arada birderedekalmışhğım belki, bilemiyorum... Madam Anahid ile Ismail'i Beyoğlu'nda buluşturmamın bir nedeni de "öteki" kavramına gönderme yapmak istemem. Çünkü hem îsmail hem Madam Anahid, aslında genelin içinde "öteki" olmayaitilen, zorlanan iki karakter.. . Suskunlann ortak diliylekonuşuyorlar ve aslında ikisi de suskunlann yenilgisinin kesin ve mutlak olduğunu içleri acıyarak biliyorlar... Zaten "öteki",benim asla vazgeçemediğim ve her zaman duyarlı olduğum çok önemli bir kavram... Sanırım romandaki yaşh Istanbullu eşcinsel Erkan Bey karakteri de bu "öteki" kavramının kapsamında? Kesinlikle!.. Erkan Bey de hem bir "öteki" hem "tutunamayan" olarak kocaman bir yalnızlık içine savrulmuş bir karakter.. . •