22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 HUKUK 25 OCAK 2004 / SAYI 93 AHMED OTHMANİ, Tunuslu bir muhalif. Uzun yıllarını cezaevinde geçiren Othmani, Uluslararası Ceza Sistemi Reform Örgütü Başkanı. Türkiye'deki cezaevi sorununa kimi hukukçuların ve aydınların getirdiği çözümü destekliyor. Kapısı içerden de açılabilen hücreleri, tutuklu ve hükümlünün mahremiyetinin korunmasını öneriyor. Turkıye ıçın çalışabilirim' Çünkü bu tür bir yargı, birçok çatışmanın ve intikam meselesinin engellenmesini, kimi suçlar için hapsin gereksizleşmesini sağlayan bir uzlaşma yaratabiliyor. Yargının devletin kontrolünde olduğunu kabul ediyorum, ama her çatışmanın yargıyagötürülmesini engelleyebiliriz. Önemli olan, polisin, savcının, mahkemelerin rolünün sınırlanması ve bu yolla onların ciddi sorunlar, çatışma ve suçlarla uğraşmasının sağlanmasıdır. Var olan bir sistemi, yani geleneksel hukuku kullanmamiz, onun daha fazla köldeşmesme de yol açacaktır. Ancak, bir denge sağlafiması gerektiği de ortada. Bu, karmaşıkvezorbirsorun. Kesinlikle. Bu konuda kesin bir cevap olmadığını düşünüyorum. Biz de böyle bir cevaba sahipmişiz gibi davranmıyoruz, sadece belli sayıdaki apaçık olan ve dünyanın hertarafında, en zengin ülkelerde bile var olan olguları dikkate alıyoruz. Ayrıca, sorunlara saplanıp kalmak yerine harekete geçmenin daha doğru olduğu dabirgerçek. Gerçekten de öyle. Bizim dikkate aldığımız, yargının kötü kullanımı, ihlalleri. Hapse atmanın son çare yerine ilk yapılan şey haline gelmesi ve bunun yol açtığı her düzeydeki zararlarkişisel, ailevi, sosyal, ekonomik, gelişimsel, bütün alanlarda. Ve bunun sonucunda da, tıkış tıkış dolu hapishaneler, son derece az olanak, niteliksiz ve yetersiz personel, bulaşıcı hastalıklar ve yargının inanılmaz gecikmelerinin yol açtığı sorunlar. îşte üzerinde düşünmeye ve hareket etmeye çalıştığımız düzlem budur. Kitabınızda kısaca Türkiye'deki hapishane sorunundan da söz ediyorsunuz. "Tek kişilik odaların" bir açıdan daha iyi bir alternatif olduğu öne sürülüyor. Türkiye'de, hücreye karşı çıkan aydınlar kapısı tutuklu tarafından açılıp kapatılabilen bir hiicre ve bunun yanı sıra bir ortak mekân çözümünii öneriyorlar. Bu aynen, benim de bazı toplantılarda önermiş olduğum çözüm. Maalesef Türkiye politikasını istediğim kadar ıyi tanımıyorum. Hapishane durumlarını da. Ancak kendi tecrübemden de biliyorum, hapishane içindeki her türlü dayanışma engellenmek istenir. Buna karşı çıkılmasını tamamen anlıyorum, ancak hapishanedeki yaşamın komünal olması fikrine de karşı çıkıyorum Ideal olarak, iki ihtiyacın birleştirilebilmesi gerekir. Eğer devlet ve koşullar buna izin verirse, bireysel hücreler en iyi çözüm olacaktır. Kimi ülkelerdehücrelergünün belirli saatlerinde, bazen de bütün gece boyunca açık. Tutuklular mahremiyetlerinikoruyarak, istedikleri zaman hücrelerinekapanabilirler. Ayrıca, busayede komünal ortamlarda karşı karşıya gelebilecekleri şiddetten korunmuş olurlar. Başkanlığını yürüttüğünüz PRI, dünyanın çeşitli yerlerindeki kültürel ve yöresel farklılıkları da dikkate alarak, ceza sistemine reform getirmeyi amaçhyor. Bu konudaki savaşınızı kitabınızda da anlatıyorsunuz. Yazarken neyi amaçlamıştınız? Bu kitabın genel fikri, kişisel bir deneyimi aktarmaktı.. Ayrıca çeşitli ülkelerde başarılı olmuş çalışmalarımızı da tanıtarak, ceza reformlan konusundaki tartışmayı genişletmeyi amaçladım. Bu ülkelerdeki çalışmalarımız, sivil toplum ile siyasi iktidar arasındaki işbirliğini güçlendirerek olumlıı değişimlerin yolunu açtı. Soyutlanmış ve incinebilir kesimlerin durumlarını iyileştirmeyi hedefliyoruz ve sadece politik suçluları değil, yasayla çatışma içinde olan ve ceza ve hapishane sistemi içinde yer alan herkesi çalışma alanımıza alıyoruz. Bu insanları hapse atıp unutmak yerine onlara yardım etmemiz gerekir, bunu yaparken kendimize de yardım etmiş oluruz. Gelecek kuşakların, hapishane kültürüne maruz bırakılması engellenmeli. Çünkü, hapishane kültüryıkıcıdır;suçu engellemek yerine, insanları suç için yetiştirir... O zaman, biraz da hapishanenin alternatifi olarak ya da "hapishaneden çıkış" yolu olarak, önerdiğiniz yöntemlerden bahsedebilirmisiniz? Bizim için, artık hapishanelerdekı uygulamaların kötü ve insanlık dışı, kapatılma koşullarının korkunç olduğunu; insanların hücrelere kapatüdıklarını; koğuşların aşırı kalabalık olduğunu; buralarda bulaşıcı hastalıkların büyük bir hızla yayıldığını, insanların tüberküloza, AIDS 'e yakalandıklarını ve hapisten çıktıklarında izlenmedikleri için ailelerine de bulaştırdıklarmı vb. söylemek yeterli değil. Artık uluslararası ve uzman topluluk ile birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz.Bu uzman güçler, insani yardım derneklerini ve hukuk alanında çalışan dernekleri kapsıyor. Birlikte çalışmamız, yargıyıerişilebilirhalegetirmemizgerekiyor. Biliyorsunuz ki, davalan görülmeden, aylar, yıllar boyunca bekleyen insanlar var. Yargıya erişimin mümkün ve hızlı olması, avukat tutma imkânı olmayan insanlara destek verilmesi gerekiyor. Ayrıca, BM tarafından da belirtildiği üzere, yargdanan ve suçlu bulunan insanların çoğu, ufak tefek suçların sanıkları. Son derece önemsiz ya da tehlikesiz şeyleryüzünden hapisteIer. Hapishaneler gereksiz demek mümkün mü? Hapishane gerekli, ancak herkes için değil. Toplum için tehlike teşkil etmeyen, korkunç suçlar işlemeyen insanları hapse atmak hiçbir işe yaramaz. Bazen bir hapishane nüfusunun yüzde 6O'ı hapiste 6 aydan fazla kalmayan insanlardan oluşuyor. O zaman hapse neden atıyoruz? 6 aydaıslahedilmişmiolacaklar? Kesinlikle hayır. O zaman önerdiğiniz alternatif ne? Hapishane yerine belirli bir süre boyunca çalışma cezasına çarptırılan kişi, boş zamanlarında kamusal kurumlar için çalışarak cezasını ödeyebilir. Böylece hem devlete masraf yaratmazlar, hem de yararlı şeyler üretebilirler. Pozisyonlarını, evlerini ya da işlerini kaybetmezler, aileleri bölünmemiş olur. Türkiye için de bir reform çalışması yapmayı düşünür müsünüz? Hükümet tarafından davet edildiğimiz durumda, ben ve örgütüm böyle bir çalışma için Türkiye'ye gelmeye hazırız; ceza koşullarının iyileştirilmesi için fon bulma imkânımız da var. • Dünyanın en çok tutuklusunu barındıran ABD'den bir cezaevi görüntüsü... Aslıgül Berktay hmed Othmani, Uluslararası Ceza Sistemi Reformu Örgütü (Penal Reform InternationalPRI) Başkanı. "Hapishaneden Çıkış: Dünyadaki Cezaevi Sistemlerinde Reform Mücadelesi" adlı kitabı Metis Yayınları'ndan çıktı. Othmani ile yargı sistemleri ve cezaevlerine yönelik reform önerileri üzerine konuştuk: Hindistan'dan Ortadoğu'ya kadar dünyanın sömürgeleştirilmiş her bölgesinde "geleneksel hukuk" var ve genellikle geleneksel yargı sistemlerinin kolonyalizmin amaçlarına uygun olarak dondurulmasmdan oluşuyor... Çok doğru. Bizim Müslüman ülkelerimizde, geleneksel hukuk meselesinin insanları rahatsız ettiğinin ve son derece ciddi sorunlar taşıdığının bilincindeyim. Şeriat yasalarının yarattığı sorunlar bunlara örnek olabilir. Örneğin Pakistan'da, "geleneksel hukuk"tan söz edilmesi, biiyük bir endişeye neden oluyor. Ama aynı zamanda, çatışmaların sonuca bağlanmasına yarayan düzeltici yargı da önemlidir. A Ahmed Othmani 1943 'te Fransız protektorası altındakiTunus'unyarıgöçebekabilelerinden birinde doğdu. 1965 te Tunus Üniversitesi'ndeöğrenimebaşladı.GEAS I a Tunus Sosyalist Inceleme ve Eylem Grubu katıldı ve Habib Burgiba'nın yerleştirdiği tek parti diktatörlüğüne karşı mücadelede aktif olarak yer aldı. O dönemde ders vermek amacıyla Tunus'ta bulunan MichelFoucault'yladüzenli olarak görüştü. Foucault 1967'de polisin peşine düştüğü bu genç öğrenci liderini bir süre yanında sakladı. tlk kez 1968 yılında tutuklanan Ahmed Othmani, ikinci kez tutuklanacağı 1973 yılına kadar yasadışı bir yaşam sürdürdü. On ikiyıl hapse mahkum edildi, tam tecrit koşullarında hapis yattı. Ağustos 1979'da serbest bırakıldı. Uluslararası Af Örgütü'ne katıldı. 1971 'de kurulan Af Örgütü'nün Fransa şubesinın kabul ettiği ilk düşünce suçlusu Othmani'di. Eşi Simone'la birlikte, Arap dünyasındaki ilk birim olan Tunus şubesinin kurulmasına katkıda bulundu.l989'da Uluslararası Cezai Sistem Reformu (PRI) adh örgütü kurdu. • VILÖNCE Ü Ziya Gökalp, "Çınaraltı" adlı köşesinde şunlan yazmıştır: il J J J J / J Türk ailesi Türk ailesi, aile enmüzeclerinden (tiplerinden) hangisine mensuptur? Aile iptida maderi aile (ana ailesi) halinde başlamıştır... Eski Türklerde ana soyu ile baba soyu birbirlerine müsavidir (eşittir). Bunun neticesi olarak kadın da erkeğe müsavi oldu. Sonraları, soy inkısama uğrayarak (bölünerek) pederi aile admı alan daha küçük zümreleri doğurdu. Pederi aile de ailevi bir cumhuriyet olup, baba bu cumhuriyetin reisi, ana da reisesi hükmünde idiler. Velayet ikisi arasında müşterekti. Baba, hiçbir vakit ananın muvafakatı olmaksızın kızını bir erkeğe veremezdi. Aileye ait bütün işlerde ananın reyi alınmak lazımdı. Çocukların da hukukuna tecavüz olunamazdı. Binaenaleyh, pederi aile, pederşahi aileye hiç benzemez. Aralarında cezri (radikal) bir fark vardır ki müsavatla (eşitlikle) hürriyetten ibarettir. Pederi ailenin inkisamından, izdivacî aile doğmuştur. îzdivacî ailedc esas, gerek güveyin gerek gelinin babalarının ve analarının oturdukları evleri terk ederek yeni bir ev kurmaları suretinde başlar. Eski Türklerde bu kaide mevcuttu. Fakat bu kaidenin bir töre halinde mevcut olması kâfi değildir. îzdivacî silenın asıl temeli, asri bir devlet tarafından yapılmış asri bir aile kanunundan doğmasıdır. Avrupa milletlerinde bugünkü ailenin mcnşei Roma hukuku değildir; Cermenlerin ananevi töreleridir. Fakat, Avrupa milletlerinde asri devlet teşkil edip de, asri aile kanunları yapılmasaydı, Avrupa'nın Cermen milletlerinde bile izdivacî aile teşekkül edemeyecekti. Latin ve Islav milletlerde aileler pederşahi ve zaderuga enmüzeclerine mensup olduklarından, bunlardan kendi kendine izdivaci ailenin doğması hiç mümkün değildir. Demek ki, bugün Avrupa milletlerinde ailenin izdivacî aile tipinde olmasını temin eden, asri devletin yaptığı asri aile kanunlarıdır. Bu kanunlar, eski törelere ve ananelere nihayet vererek hürriyet ve . müsavat kaidelerine uygun bugünkü demokrat aileleri vücuda getirmiştir. Bu • sebeple, eski Türklerde izdivacî ailenin fiilen mevcut olması, ta o z^manda bile '•' % • milletimizin izdivacî aile devrinetatlamış; olduğunu isbat etmez. O zaman Türklerde asri bir devlet tarafından yapılmış bir aue kanunu olmadığı için, yalnız töreve istinad eden $u kaidenin istikrarlı bir mahiyeti •yoktu,. Bundan dolayıdır ki, biz izdivacî aile devrine ancak yeni yapılacak aile kanunuyla geçebiliriz. O halde, yapacağımız aile 'kanunundaki vecihemiz (bize uyguntikn şey), en eski ananelerimizde yalnız fiilibir anane, suretinde mevcut olan izdivacîajje sistemini hukuki müeyyidelere ı olarak kabul etmemizdir. GAZETEDEN BAŞLIKLAR 7 526 Mayts I924 Irak'ın ahvali vahim Kerkük'te katliam Afgan isyanı bastırılıyor Şehrimizde kolera yok Son zamanlarda Türk deniz ticareti ' fevkalade inkişafa başlamıştır. Avrupa'da yeni bir ittifaka doğru Bu akşamdan itibaren bazı lokanta ve gazinolarda bira ve likör satılacak. İyi futbol nasd oynanır? Veba tedbirleri kaldırıldı. Dünyaya hakim olmak isteyen bunu sıkı tutmalıdır: Petrol! Arnavutluk Başvekili'nin katli. Fuhuşa karşı mücadele (Ahlak Zabıtası Ne yapıyor) Adnan Işık 56'sı hastahanede daimi surette tedavi edilmektedir. Geriye kalanı her gün tedavihaneye gidip kendilerine şırmga yapıldıktan sonra evlerine avdet etmektedirler. Bunlar çakal, kedi, köpek gibi muhtelif hayvanlar tarafından ısırılanlardır. Tedavi edilenlerden 28'i Istanbul civarına mensuptur. Izmir'den 12, Gönen'den 10, Bandırma'dan 5, Kandıra'dan 3, Samsun'dan 4, Biga'dan 2, Söke'den 3, Akhisar'dan 1, Terval, Kuşadası, Kemerburgaz, Bursa, Ordu, Kirmastı, Bafra ve Giresun'dan da birer, Alemdağ'dan 2, Adana'dan 2, Edremit'ten 2, Rize'den 3, Inebolu'dan 2, Konya'dan 1, Görele'den 2 kişi tedavi maksadıyla dâülkelb tedavihanesine gelmiş bulunmaktadır. 19Mayısl924 Avrupa'ya gönderilecek talebemiz Ziraat Vekâleti müdürleri encümeni, Avrupa'da bulunan ziraat talebemizin vaziyeti ile gönderilecek yeni talebenin haiz olması lazım gelen şartları tetkik ve tesbit etmiştir. Alınan kararlara göre Avrupa'da bulunup kendilerine hükümetçe muavenet (yardım) edilen talebeden bazısının tahsilleri kâfi görülmüştür. Bunlar memleketimize celp ve istihdam olunacaklardır. Bunların yerine de orman, baytar ve ziraat mektepleri mezunlarından kabiliyetli olan ve icra edilecek imtihanı kazanan sekiz efendi tahsil için Avrupa'ya gönderileceklerdir. Kuduz çoğalıyor Son günlerde şehrimizde kuduz vukuatı çoğalmaya başlamıştır. Tahkikatımıza göre 1 Mayıs'tan 18 Mayıs'a kadar Istanbul ve Anadolu'nun muhtelif mahallerinden dâülkelb (kuduz hastalığı) tedavihanesine gelenlerin adedi 90'a ulaşmıştır. Bunlardan 27Mayısl924
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle