Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5OCAK2004/SAYI931 İNSANLAR 5 /EDAT GÜNYOL yazıları, çevirileri ve jğrencileri ile kültür dünyasına yön verdi. lalide Edib'in öğrencisi, Adnan Adıvar'ın lostuydu. Sabahattin Eyuboğlu, Azra ırhat'la Mavi Yolculuklar'ın rotasını çizdi. )rhan Burian'ın bıraktığı "1 lira" mirasla !5 yıl Ufuklar dergisini yayımladı. Comünistlikten yargılandı. Onu en iyi nefis bir şair, onurlu bir insan" dediği ^emal Süreya tanımladı. 29 Ocak'ta TRT2'de. Türk edebiyatınin cumhurbaşkanı ugün entelektüel olaraktanınanlann biiyük çoğunluğıı mutlaka Vedat Günyol 'un tedıisatından geçti. Öğrencisi olmadıysa da onun çevirdiğı kıtaplarla düny a edebiy atını tanıdı. Çevresine onun kitaplanyla bir başka türlü bakmayı öğrendi... Eli şiire ya da öyküye yatanlar, ilk eserlerini onun çıkardığı dergılerde duyurdular... Onlardan biri Orhan Duru'ysa, diğeri Demir Özlü'ydü... TRT 'de izleyeceğimiz bir belgesel, Günyol 'a dair daha pck çok bilgiyi içeriyor. Handan Kümbetlioğlu'nun yönettığı, Cumhuriyct döneminın sanatçı ve felsefecilerinin anlatıldığı" Yıllar, Yollar, Yüzler" 26 bölümlük belgeselin Vedat Günyol'a aynlan bölümü 29 Ocak Perşembe gecesi TRT2'de, 23.05'te yayınlanacak. Biz de belgesel için Vedat Günyol 'la yapılan röportajdan bölümleryayımhyoruz: B Başka ülkede doğsaydınız ne olurdunuz? Zannedersem aynı şey olurdu. Eğitımcilik, öğrencilık, yazarlık, yayıncıhk. Yani elımden geldiği kadar kendımi aydınlatıp, başkalannı aydmlatmaya verdiğımbirşey... 1911 'de tstanbul'da doğuyorsunuz, annenizin Diyarbakırlı olması nedeniyle ilk ve ortaokulu Di dim. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde 2.5 yıl öğretmenlikyaptım. Gördüğüm ilgi benı çıldırttı, sevındırdı Çünküoradaöğretmendençoköğrencıoldum. Bana çok soru soruyorlardı. Öğrencilenn karşısına hazırlanıp geliyordum. Öğretmenliği nasıl tanımlıvorsunuz? Bir öğretmen olarak benım görevlerimin başında, öğrencılerimın ınançlannı sarsmak gelir. Yani bir öğretmenin ilkgörevı bılinç yolundainançlan sarsmak olacaktır. Yayıncılığınız da çok eski yıllara dayanıyor... 193637 yıllarında Fransız SaintBenoit Lisesı'ni bitirdim ve Hukuk Fakültesi'ne yazıldım. Fakülteye gidip gelirken " Yücel" admda dergi çıkaran ıkı arkadaşla karşılaştım. Fransızca bilen bir yardımcıya gereksinim duyuyorlarmış. Maupassant'ın " ö ç " öyküsünü çevirdim. Sonra Orhan Burian'la tanıştık, Londra'dan yazı gönderiyordu, Türkiye'ye döndükten sonra dergideki yamal ı bohça durumunu kaldırmaya çalıştık. Hümanizmaya odaklanan bir yol rutturduk. Orada aşağı yukarı lOyılçalıştım. Bir de sizin çıkardığınız Ufuklar dergisi var... Yücel dergisi kapandıktan sonra Orhan Burian "Kitap boyutunda kendi halinde bir dergi çıkaralım" dedi, likteolduk Sonderece saygılı, kafası çokişleyen,yüreği Türkiye için çarpan bir aydındı. Sabahattin Eyuboğlu ise bütün yapıtlanyla kendini tanıtmış nefis bir insandı. Adnan Adı var'a gelince, ben Halide Edib'le onu Paris 'te doktora yaparken tanıdım. Beni çok benimsediler. Adnan Bey doktordu, Paris'te bjr öğrenci mahallesinde, bir apartman daıresinde oturuyorlardı. Halide Edib kocasına "Otlar gıbi durma, kafanı işlet, bir şeyler yap" diyordu, bunun üzerine AdnanBey de felsefeye merak sardı. 1939'da dönünce, kaybettim onlan. Bir gün Beyazıt'ta dolaşrrken Adnan Bey'le karşılaştım. "Islam Ansiklopedisi'ni çıkanyorum. Gel, bize yardım et, ama önce sana bir metin vereyim, çeviri yeteneğinı anlayayım" dedi. Bana ufak bir yazı verdi. Ben de çevirdim ve götürdüm. Ertesi gün buluşunca kahkahalar attı. "Seninyazın çok güzel, ama bir yerde yanılmışsın" dedi. Müslüman din adamı için hoca diyeceğime papaz demişim. Neyse, 13 sene orada çalıştım. Adnan Adıvar'ın büyüklüğü şuradan gelir: BunIar Atatürk'e karşı gehnişler, "diktatör" diye yurtdışına gitmişler ve gelmemişler. Ama Adnan Bey çalışma sonunda bana dedi ki, beni oğlu gibi benimsemişti, çok sıcaktı "Vedat, Halide Edib'le birlikte yanılmışız. Atatürk çok haklıymış." Bu, bir düşünce adamınınnamusunu gösteren bir belgedir bence. GECE MÜKEMMEL YAZIYORDUM Kusursuz insan olmak mümkttn mü? Kusursuz bir insan yoktur bence. Hiç kimseyi de kusursuz tanımamalı. Nepeygamberleri, ne şahlan.ne padişahlan... Hepsinin de insan olarak kusurlan var. Yazar çağının tanığı mıdır? Cumhurıyetuı ilk dönemlerini ele alırsak, ben Hüseyin Rahmi 'yi başa koyarım. Çünkü, Hüseyin Rahmı biraz alaycı bir anlatımla Türk insanırun, özünü ortaya koymuştur. Onun dışında yazı ustası, Türkçeyi çok iyi kullananlar olarak Reşat Nuriler, Falih Rıfkılar var. Tevfik Fikret Türkçeyi en iyi kullanan ve sevdirenlerden bindir. Bunun dışında biliyorsunuz, Ömer Seyfettin den başlayarak Sabahattin Ali, Sait Faik, Adalet Ağaoğlu, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Atilla tlhan gibi bırtakım yazarlar Türkçeyi bir kuyumcu gibi işledıler... Nasıl yazıyorsunuz? Okuyorum, bir yerde bir tümce ilgımi çekiyor, onun üzerine düşünüyorum. Gece mükemmel yazı yazıyorum. Sabahleyinhiçbirşeyyokortada. Daha çok beni uykuda bile rahatsız eden, rahatsız eden değil, aylak bırakmayan konular oluyor. Herhangi bir şey. Atasözleri mesela onu alıp bugünün koşullanyla karşılaştıran yazı yazıyorum. Yani, yazı yazmak konusunda ilk saün yazdıktan sonra sonu geliyor. Sabahattin Ali de öyleydı. Daktilonun başına oturur, bir satır yazar, 10 gün sonra yazı bittı diye gelirdi. Ben de ona öykünerek aynı yöntemi uyguluyorum. Cemal Süreya... Cemal Süreya hem nefis bir şair hem de onurlu bir insan. Onun bir öyküsünü anlatayım size. Darphane'de müdür olarak çalışıyor. Bir gün Maliye Vekili teftişe geliyor. Kusurbulamıyor, sonra bir yerde bakıyor "aa burası çok kırli" diyor. Cemal Süreya "Efendim" diye karşılık veriyor "Siz gelmeden önce temizdi". Ertesi gün işine son veriyorlar. Çok karakter sahibı, çok güzel bir insandı. Bana da lütfeöniş, "Türk edebiyatınin cumhurbaşkanı" demiş. Cumhurbaşkanı olmak, benim haddime mı? BENtM YURDUM TÜRKÇEDtR DU? Dil çok önemlidir bence. Çunkü yurt sevgisinin vazgeçilmezbir unsurudur. Fransız devriminde Danton'a kaç diyorlar, "Kaçamam çünkü, yurdumu tabanlanmda götüremem" diye yanıt veriyor. Ama şimdi bana kaç deseler, ben kaçanm. Çünkü, benim yurdum Türkçedir. Nereye gitsem Türkçeyle beraberim. Bir aydın diyor ki, sürgündekı yazar için dil, gerçek vatan YAŞAM İLKELERİ Bir derviş gibi yaşar, azla yetinırim. Mideme çok düşkün bir insan değilimdir. Lükse kaçmam. Bakın şu gördüğünüz odada bir kanepe var mı? Şöyle oturup da rahat yok. Bendeniz tahtada otururum. Gözüm yukanlarda değil, ama bir iş yapmak, yararlı ohnak isterim. Hastalıklar da bırakmıyor yakamı, hastane de uğrak yeri oldu. Gir çık, gir çık. Yaş da, ayıptrr söylemesi 92'ye geldi. Vedat Günyol başka bir ülkede doğsa da aynı işleri yapacağını düşünüyor: öğrencilik, öğretmenlik, yazarlık, yayıncılık... JÖLÜM Bir anlamda doğaya dönüş oluyor. Yani ne dünyada yeni bir şey var, ne de bir şey doğada kayboluyor. O vakit Edip Cansever'in dediği gibi bir çiçeğin tersine yere saplanması yeniden bir çiçeğin canlanmasına yol açar. Yani bu insan ölüyor, gidiyor toprak oluyor. Doğadan geliyor, doğaya karışıyor. Cennetcehennem diye bir şey yok. Asıl cennet cehennem bizim ülkemizde yaşıyor. Zenginler ki, haklı olarak, bir yerde zengin olmak çok güç bir şeydir cennet'te, yoksullur cehennemde yaşıyorlar. Ötekisi uydurma, cennetcehennem diye bir şey yok. 12 Mart'ta cezaevine girdiniz, sizin için nasıl bir süreçti? Cezaevi dönemi nasıl oldu bilemıyorum. Paşalar gelınce maşaların kanalıyla hapse davet ettiler. Maltepe Cezaevi'nde 4.5 ay konuk olduk. Ondan önce 13 gün Emnıyet'te kaldık. Sabahattin Eyuboğlu, Magdi Rufer, Thilda Kemal, Azra Erhat ve beni gizlı Komünist Partisi kurma suçundan hapsettıler. öğrencılerimle benı bir koğuşa koydular, temizlik günü temizlik yaptım ve hiç gocunmadım, yorulmadım. Bütün candan solcu aydın gençler ile tanışma onurunu orada kazandım.# Günyol ve Sabahattin Eyuboğlu, mahkemede... >ldan sağa: zra Erhat, ıbahattin yuboğlu, [agdi Rufer • Vedat ünyol... yarbakır'da okuyorsunuz, sınıf arkadaşınız da Cahit Sıtkı Tarancı. Babanız ise Lice Kavmakamı Ali Fikri Bey. Anılarınızda babanızın Mustafa Kemal'e ilişkin düşüncelerinizi etkilediğini söylüyorsunuz... Babam, Gazi Mustafa Kemal'e hayrandı. Fakat, Ne hikmetse, Atatürk gelip de şapka yasasını çıkardıktan, yazı devrimini yaptıktan sonra Atatürk'e soğuk davranmaya başladı. Ben önce babamın etkisindeydim. Zamanla, üniversitedeki öğrenciliğim, okuldaki öğretmenliğım sırasında Mustafa Kemal' in ne kadar büyük adam olduğunu anladım. Hukuk mezunusunuz, yedi yıl da avukatlık vapıyorsunuz, "Beceremedim, gözüm lise öğretmenllğindeydi" diyorsunuz. Öğretmenlikdeneyiminiz sizi nasıl yönlendirdi? Öğrenciler beni ilk çelimsiz adam olarak gördüler.canıma okumak istediler. Sınıfa girdım, ayağa kalktılar, sonra oturdular. Sınıfın mümessili imzalamam için defteri getirdi. Sınıfa baktım, kitnse yok, hepsi masalann altına girmişler. tmzayı attım, kafamı kaldırdım, baktım hepsı karşımda. Yani bırtakım maskaralıklar yaparak benı denediler, ben de soğukkanlı davrandım. Ögretmenlıöe bövle eirdim ve cok «MIVçıkardık. Ufuklar adını verdik. Yücel'inherzamanki dağıtıcısına götürdüm, "ufak tefek, ne bu böyle" diye attı önüme. "Akıllı bir dergi çıkann da öyle getirin" dedi. Bir yıl çıkardık Ufuklar'ı. Burian öldübu arada. O vakit, çok değerli olan "bir lıra" bırakmış ablasına, "Günyol bu parayı alsın, dergiyi yaşatsın" demiş. Ben, ona olan minnetimin, sevgimin dile getirilmesi olarak, dergininkurucusu olarak Orhan Burian'ın isminiyazdım ve dergiyi 25 yıl kadaryaşattım. MAVt YOLCULUKLAR Tercüme bürosunda da çalışmıştınız... Evet, Sabahattin Eyuboğlu yönetiyordu, üç yıl orada çalıştım. Çok mutluydum... Azra Erhat başta olmak üzerebirçok insanı orada tanıdım. Erhat'la uzun süre bir arada bulunduk. Beraber çevınler yaptık. "Mavi Yolculuk"adıaltında"HalikarnasBalıkçısı"nınbaşlattığı, Sabahattin Eyuboglu'nun sürdürdüğü, Ege kıyısından içeriye doğru kalıntılann üzerinde gezdıktozduk. Hayatınıza baktığımızda üç insan öne çıkıyor: Orhan Burian, Sabahattin Eyuboğlu ve Adnan Adıvar bu üç insanla neler paylaştınız? Orlmn Rıırîon'ia V onîpt K«« nnrlin nn *n***A~i'