24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 24 Nisan 2021 Cumartesi Alper Hasanoğlu Sisi Sendromu de anima ra günlüğüne “Bir terzi olsaydı onu Korfu’dan döndükten sonra o içine kapanık, daha çok severdim” diye yazmıştı. utangaç ve uslu genç kız gitmiş, yerine kendiİmparator karısına tapıyordu ne güvenen, canlı, ne istediğini bilen bir impaBaştan söylemiş olayım, bir hastalık olarak Sisi Sendromu diye bir şey yok. Ama insanlara acı veren bir yaşantı olarak Sisi Sendromu, ciddi ölçüde ve çok yaygın gözrülen bir tinsel durum. Kendinden emin, çekici, bakımlı bir dış görünüşü olan, performans odaklı, her şeyi deneyimlemek isteyen, hayat dolu bir duruşa sahip, hiçbir şeyden şikâyet etmeyen, sinirli ya da stresli gözükmeyen, olduğundan daha genç izlenimi bırakan, hareketli bir insan canlandırın gözünüzün önünde. Hiç de zor olmayacaktır bunu yapmak. Biraz daha yakından tanısak bu kişiyi ya da gözlemleme şansımız olsa –doğrudan ya da sosyal medya aracılığıyla– düzenli ve yoğun bir şekilde spor yaptığını, sağlığına ciddi özen gösterdiğini, mesleki ve kültürel olarak gayet etkin olduğunu, beslenmesine çok dikkat ettiğini, bedensel şikâyeti olduğunda hemen tıbbi kontrollerini yaptırdığını ve normal ya da normalin üstünde bir zekâya sahip olduğunu da görebiliriz. ama mutlulukları çok uzun sürmedi. Aslında Sisi’nin mutsuz olacağının ilk işaretleri Viyana’da düğün sırasında kendini göstermeye başlamıştı; uzayan tebrikler sıkılmasına, kalp çarpıntıları ve ter içinde kalmasına neden olmuştu. 19 yaşına geldiğinde iki kız çocuğu annesiydi. Sarayda kendisini bir kafeste gibi hisseden Sisi kendisine delicesine tutkun imparatoru ikna edip sık sık seyahatlere çıkıyordu. Bu seyahatlerden birinde iki çocuğu da hastalandı ve büyük kızı Sophia birkaç gün içinde öldü. Bu ölüm Sisi’yi derinden etkiledi. Kızının ölümünden kısa bir süre sonra 1858 yılında oğlu Rudolf dünyaya geldi. Depresif bir ruh hali, ilişkide artan kavgalar, ciddi solunum şikâyetleri ve sık sık tekrarlayan sinir krizlerine abartılı açlık kürleri eşlik ediyordu. Sarayın doktorlarının tavsiyesi üzerine haratoriçe gelmişti. Öylesine enerjikti ki saatlerce spor yapıyordu. Ata biniyor, kilometrelerce yürüyor ve eskrim sporuyla uğraşıyordu. Ava merak salmış ve atla çıkılan av merakı nedeniyle sık sık İngiltere’ye gider olmuştu. Zamanının en güzel kadınıydı ve bunun da farkındaydı. Güzelliğini koruyabilmek için beslenmesine çok dikkat ediyor, günlerini neredeyse aç geçiriyordu. 172 cm olan boyuna göre kilosu çok azdı, 50 kg’ı hiç geçmiyordu. Beli çok ince, 46 cm kadardı. Her gün tartılıyordu, yüzü kırışmasın diye o günün koşullarına göre yapılabilecek her şeyi yapıyordu. Dişlerine çok iyi bakıyordu, saçlarının günlük bakımı saatlerce sürüyordu. yasa bürünüyor Güne sabah saat 05.00’te başlıyordu. Soğuk duş, masaj, spor ve birkaç yudumdan oluşan bir kahvaltının ardından saatlerce yürüyüş ve sonra eskrim ya da at sporu. Haftalarca teknesiyle Akdeniz’de dolaşıyor, Yunanistan’a, Macaristan’a, İsviçre’ye seyahatlere çıkıyor, Avrupa’nın bütün sağlık merkezlerinde haftalar geçiridoğuştan ‘şanslı’ 3045 yaşları arasında, işinde gücünde, bol bol seyahat eden, mümkün olduğunca yurtdışına gitmeye çalışan, gündemde olan aktüel etkinliklerden haberdar ve çoğuna istekle, katılan benlik bilinci yüksek, takıntılı denebilecek kadar mükemmeliyetçi, kolay beğenmeyen, hayatta ne istediğini bilen kadınlar ve erkekler. AvusturyaMacaristan Kraliçesi Elisabeth, herkes tarafından anlamlı bir işaret olarak yorumlanan kutsal bir akşamda, 1837 Noel akyor, yeni insanlarla tanışıyor, onlarla sohbet ediyor, şiir okuyor ve yazıyordu. 1889 yılında kocasıyla çıktığı bir seyahatte hayatını tamamen değiştiren bir haber aldı. Oğlu Rudolf önce sevgilisini öldürüp sonra silahı kendi şakağına sıkarak intihar etmişti. O andan sonra yasa bürünen Sisi bir daha siyah renkten başka bir şey giymedi. Neredeyse çileci bir hayat benimsedi, kısa sürede gözle görünür bir şekilde yaşlandı, yüzü kırış kırış oldu. kalbe saplanan törpü şamında dünyaya geldi. Süt dişlerinden biri çıkmış olarak doğması da sevinç içindeki ailesi tarafından bu güzel bebeğin şanslı bir hayatı olacağı şeklinde yorumlandı. Münih şehrinde hayata gözlerini açan ve daha sonra yakınları tarafından Sisi olarak adlandırılacak olan Elisabeth’in babası Bavyera Düküydü, annesi de genç yaşta Avusturya İmparatoru olacak olan FranzJoseph’in teyzesi Ludovika’ydı. Bir arkadaşına, “ruhumun kalbimde açılacak küçük bir delikten çıkıp gitmesini o kadar çok istiyorum ki” demişti. 1898 yılında Cenevre’de bir anlamda bu isteği gerçekleşti. İtalyan anarşistlerinden Luigi Luccini Cenevre Gölü kıyısında yürüyen Sisi’ye saldırdı, tam kalbine incecik bir törpüyü saplayıverdi. Ne olduğunu bile anlayamayan imparatoriçe 10 dakika içinde iç kanamadan öldü. keşke terzi olsaydı Sisi çok hareketli, neşeli bir çocuktu. Annebabası liberal görüşlere sahipti ve sarayın şaşasından, sıkı kurallarından uzak, mütevazı bir hayat yaşamayı seçmişlerdi. Aristokrat bir aileye mensup bir kız çocuğunun alması gereken derslere karşı çok ilgisizdi Sisi ama şiir ve doğa büyük bir tutkuydu onun için. O 15 yaşına geldiğinde, artık imparator olmuş olan ve I. FranzJoseph olarak adlandırılan kuzeni de 23 yaşına girmişti ve imparatorun annesi Sophia oğlunu bir an önce evlendirmek istiyordu. O zamanın saray geleneklerine uygun olarak da yeğenlerinden birini gözüne kestirmişti. Düşes Ludovika ve ablası Sophia’nın aklında büyük kız Helene vardı ama yakışıklı ve çekici İmparator I. FranzJoseph 15 yaşındaki Sisi’nin güzelliğine tutuldu. Tanıştıktan iki gün sonra nişanlandılar, birkaç ay içinde de evlendiler. Sisi de FranzJoseph’ten etkilenmişti ama keşke imparator olmasaydı diye düşünmüştü. Daha sonKendinden emin, çekici, bakımlı bir dış görünüşü olan, performans odaklı, her şeyi deneyimlemek isteÇİZEN: Özge Ekmekçioğlu yen, hayat dolu bir duruşa sahip, hiçbir şeyden şikâyet etmeyen, sinirva değişikliğine karar verildi ve imparatoriçe ay li ya da stresli gözükmeyen, olduğundan daha larca süren yolculuklara çıkmaya başladı. Viya genç olduğu izlenimi bırakan, hareketli bir kana’daki saraydan uzak kaldığı zamanlar iyile dındı Sisi. şiyor, kocasıyla neşe içinde mektuplaşıyor ama İçsel olarak huzursuz olduğunu, yerinde duraViyana’ya döner dönmez benzer şikâyetler yeni mamasının nedeninin bu mutsuz huzursuzluğu olden başlıyordu. duğunu, hiçbir şeyden zevk almadığını, sevinç korfu’yla gelen değişim diye bir duygu tanımadığını, hiçbir şeyin ilgisini çekmediğini, hayatı anlamsız bulduğunu, kenSeyahatlerinden birinde Korfu adasına gelmiş disini değersiz, sevilmeye layık olmayan, kötü bir ve burayı çok sevmişti. Bir dediğini iki etmeyen anne olarak gördüğünü, yaşlanmaktan çok korkkocası adada 120 odalı bir saray yaptırdı. Şii tuğunu, yalnız kalmaktan ödünün koptuğunu, re ve özellikle Heinrich Heine’ye o kadar tutkun benlik değerinin tamamen kilosu ve nasıl göründu ki, şairin bir sürü dizesini ezbere biliyordu. düğüyle ilişkili olduğunu, içindeki kocaman boşYunanca öğrenmiş ve Homeros’u Yunanca oku luğu doldurabileceği umudunu çoktan yitirdiğini maya başlamıştı. Korfu’daki sarayın bahçesine hiç kimse bilmiyordu. Heine’nin heykelini yaptırtmış ve Homeros’ta en Başımı kaldırıp etrafıma baktığımda ne kadar sevdiği kahraman olan Akhilleus’a ithafen sara çok “Sisi” görüyor ve şaşırıyorum. Siz de görüyor yın adını Akhilleion koymuştu. musunuz? Özellikle de aynaya baktığınızda… 10 soruda Müge Su Şahin 1Ruh haliniz nasıl? Değerlendirilmesi gereken çok etken var ama genel olarak kendim için “sabırsız” diyebilirim. Hem hep geç kalmış hissi hem daha hiçbir şey olmadı, hemen her şey olsun hissi karışımı. Seviyorum ama bu sabırsızlığın verdiği heyecanı. 2Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir? Hayatta beni en mutlu eden şey bir şeyi yaşatmak... Bir rolü canlandırmak, boş bir tuvali renklendirmek, bir hayvanı hayata döndürmek, bomboş odanın yankısıyla şarkı söylemek. Hayatta hissettiriyor bir şeyleri yaşatabilmek. Parçası olduğum bütün için iyi gelen her şey diyebilirim. 3En büyük korkunuz? Benim en büyük korkum unutulmak. Kendimi bildim bileli hep olduğum ortama kendimi sevdirmeye, anılar bırakmaya çalıştım. Ben öldükten sonra hatırlanmak, iyi anılmak istiyorum. Sanatımla unutulmamak istiyorum. Bunun için çabalıyorum. 4Pandemi bitince ilk nereye yolculuk yapacaksınız? Yurtdışına gitmek, dillerini bilmediğim insanlarla birkaç gün geçirmek istiyorum. Biraz uzaklaşmak kime iyi gelmez ki? 5Yaşamak istediğiniz başka bir yer var mı? Gezmek istediğim çok yer var ama yaşamak istediğim özellikle şurası diyebileceğim bir yer yok. Sanki dönüp dolaşıp yine İstanbul’da olacağım gibi geliyor. Ama belki hayatımın birkaç yılını başka bir ülkede geçirmek isteyebilirim. 6Arkadaşlarınızla nerede buluşmayı seversiniz? Dünyanın en üşengeç insanlarından biri olduğumu düşünüyorum o yüzden hep evde buluşuyorum... Ev kuşu olmak hep en rahatı gibi geliyor. Bir de gençliğim pandemiye denk geldiğinden ev dışında pek bir şey göremiyorum malum... Biz şanssız bir nesil olduk! 7En son hangi filmi izlediniz? En son “Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum”u izledim. Netflix’teki en iyi iş olduğunu düşünüyorum. 3. kez izledim yine büyülendim. Filmden ya nefret edeceksiniz ya da benim gibi çok seveceksiniz. 8Son okuduğunuz kitap? Ahmet Altan’ın Aldatmak kitabını okudum. Bir erkeğin bir kadının dünyasını bu kadar derin yazabilmesi beni çok etkiledi. 9Hayattaki kırmızı çizginiz? Hayatta asla yapmam diyebileceğim çok az şey vardı ama hayatı öğrendikçe çoğaldı. Ama hiçbir zaman değişmeyen ve değişmeyecek olanları söyleyebilirim. Asla hayallerimden daha önemli bir şey olmayacak. Asla sanattan vazgeçmeyeceğim. Kim için, ne için olursa olsun bu değişmeyecek. 10En sevdiğiniz hayvan? Hayvanlara deli olduğumu beni birazcık tanıyan herkes bilir. Ama kedilerim Böcek ve Mathilda şu an bu cevapları verirken gözüme bakıyorlar. Baskı altındayım (gülüyor). Kedi diyorum. Uzaktayken de tekno ev bir tuşun ucunda Şehriban KIRAÇ sehriban.kirac@gmail.com Gelişen teknoloji evleri de akıllandırdı. Artık evde yokken de telefondan tek tuşa basarak, evin ısıtma sistemini açabilir, robotlarla evi temizleyebilir, kahve makinasına ses komutuyla kahve yaptırabilir, ışıkları ayarlayabilir ya da kapatmayı unuttuğunuz televizyonu kapatabilirsiniz. Fortune Business Insights, akıllı ev pazarının 2026 yılına kadar 622 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. İşte son dönemlerde piyasaya sunulan ve kullanıcının işini kolaylaştıran bazı akıllı ev sistemleri. leyebiliyor. Homend Alex Robot Süpürge, temizleyeceği alanın haritasını çıkararak ideal rotayı oluşturuyor. Alex 20 m2’lik bir alanı 1015 dakika içerisinde temizlerken aplikasyonu sayesinde ev dışından kontrol edilebilme özelliğine sahip. Karaca Grup Marka Direktörü Dilek Terliksiz, Alex’in Türkçe konuşabilmesi nedeniyle tüketiciler tarafından da daha çok tercih edileceğini düşündüklerini söyledi. Işıkları sesinizle açın Philips Hue uygulaması ışıklarınız üzerinde evde olmadığınızda bile tam kontrol sahibi olmanızı sağlar. Hue Bridge’ye bağlandığınızda, ışıklarınızı Alexa, Apple HomeKit ve Google Assistant ile eşleştirebilir ve yalnızca sesinizi kullanarak ışıklarınızı kontrol edebilirsiniz. Basit sesli komutlar ışıkları açıp kapatmanızı, ışıkları kısmanızı veya aydınlatmanızı ve hatta bir ışık sahnesi ayarlamanızı sağlar. Aklınız arkada kalmasın Canlı yayın özelliği sayesinde evinizi an be an takip edebilmenize imkân veren EufyCam 2C ve Eufy Security 2K Pan & Tilt Indoor güvenlik kameraları, bir kişiye ya da özel bir alana odaklanabiliyor. Dahili mikrofonu ve hoparlörüyle karşı tarafa sesinizi iletebilmenizi sağlıyor. Cihaz, yapay zekâ desteğiyle insanları ve evcil hayvanları tanıyabiliyor ve 12 güne kadar kayıt yapabiliyor. Unutsanız da sorun değil Akıllı ev uygulaması LG Thin’i bugüne kadar 30 milyondan fazla kez indirildi. LG ThinQ ile uzaktan kumanda ve izlemeyle, çamaşır makinesi evde yokken bile çalıştırılabiliyor. Buzdolabının kapısını ya da televizyonu kapattığını hatırlamayan bir kullanıcı bunları telefonundan kontrol edebiliyor. Uzaktan ısı kontrolü Vaillant ecoTEC Exclusive Green iQ 36 Multi Yoğuşmalı Kombiye, VR 921 sensoNET internet modülü ile cep telefonu veya tablet ile uzaktan erişim sağlanabilir. VRC 720f kablosuz oda termostatı sayesinde, günü 12 zaman dilimine ayırarak farklı sıcaklıklarda evinizi kontrol edebilir, evinizin sıcaklığını uzaktan yönetebilirsiniz. Evi robotlar süpürsün Robot süpürgeler siz evde yokken dahi evinizi temizSöyleyin kahveniz gelsin Tüm ev aletlerini akıllı telefonunuz üzerinden kontrol edebileceğiniz gibi sesinizle de kontrol edebilirsiniz. Apple Siri, Google Assistant ve Amazon Alexa evinizi sesle kontrol edebileceğiniz dijital asistanların başında geliyor. Tek bir sesli komutla evinizdeki perdeleri açabilir, kahve makinenizi çalıştırabilirsiniz. HAFTANIN YENİSİ Şarj problemine son Kompakt yapısı ve kaymayı önleyen üst yüzey tasarımıyla kullanışlı olan Legrand masa üstü kablosuz şarj cihazı akıllı telefonların ortak sorunu olan şarj problemini ortadan kaldırıyor. Cihaz sadece 8 cm çapında bir alana sığabiliyor. TCL’den üç yeni model TCL Communication, TCL 20 Pro 5G, TCL 20L+ ve TCL 20L olmak üzere üç yeni akıllı telefon modelini tanıttı. 20 Serisinin tamamı, Google tarafından Android Enterprise tavsiye edilen cihazlar olarak teyit edildi. TCL 20 Pro, kavisli 6.67 inç AMOLED ekrana sahip.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle