Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Kasım 2020 Cumartesi Şakalar ‘keşke şunu 3 Baktım zaman geçiyor hayatımı dizi yapayım dedim diyeydim’den çıkıyor Doğu Demirkol. Gözlerinden zekâ pırıltıları saçan özel insanlardan. Ama aynı zamanda da sevecen, içten, samimi. Öyle çok konuştuk ki, hiç uzatmayayım, sahneyi Doğu’ya bırakıyorum. Fatih TÜRKMENOĞLU Ortaokulda patladı İlk başta her şey bir gaz ve toz bulutundan ibaretti. Bütün fikirler, şakalar, gelişigüzel laf cambazlıkları, her şey... Sonra big bang dediğimiz dönüm noktası geldi çattı ve iç dünyamda depreşip duran şaka deveranını zapturapt altına alma hususundaki beceriksizliğin verdiği hayata karşı oluşan lakayıtımsı yaklaşım ve bu şakaların gün yüzüne çıkıp kendini gösterme açlığı, iki dev karadelik misali çarpışınca olan oldu ve o çocuk “Arkadaş ben komedyen olmazsam ne faydam var insanoğluna” noktasına geldi. Bu tam olarak ortaokul yaşlarımdıydı. Zaman içerisinde işler değişti. Kendi kendime yazıp duvarlara anlattığım şakalar kitlelere ulaştı. Beni deli sanırsınız Önce bir denerim Uzun zamandır gösteriye çıkmadıysam önce setime ne kadarına hâkim olduğumu anlamak için, eski oyunları seyretmeden önce kendi kendime bi’ aklımdan geçiririm baştan sona oyunu. Unuttuğum yerleri asla eskilerden kopya çekmemeye özen göstererek hatırlamaya gayret ederim çünkü hatırlayamadığım yerlerde belki yeni şakalar çıkabilir. Sonra bu hatırladığım kadarını kâğıda döker, anımsatıcı kelimelerden oluşan oyun akışını baştan sona kâğıda dökerim. Oyuna çıktığımda akışına bırakmayı başarırsam unuttuğum yerler de eski bir şarkıyı hatırlarmışım gibi ağzımdan dökülüverir. Bir de her sahne öncesi yaptığım totemimsi garip şeyler de var ama söylersem beni deli sanabilirsiniz. Şovu aslında uzunca bir süre değiştirmeden sabit bir metne bağlı kalarak oynamam gerekiyor. Sinemadaki bir film gibi, ya da bir tiyatro oyunu gibi ne kadar sabit bir akış üzerinde kalabilirsem o kadar uzmanlaşır ve konunun derinlerine inme fırsatı bulabilirim. Televizyonda yayımlanan malzemeler artık kamuya mal olduğu için onları tamamıyla setten çıkardım ama sahnede anlattığım metnin sinema veya online bir platformda yayımlanana kadar oyundan oyuna değişiklik göstermemesine özen gösteriyorum. Ama yine de aklıma gelen yeni şakaları ilk çıktığım oyunda araya sıkıştırıp denerim, o şakaların akıbeti hakkında kanıya varırım. Bu oyunların yüzde onluk bir bölümüne tekabül eder yaklaşık olarak. Havalara girdim Şöhret beni şımarttı. Havalara girdim. Kırk yıllık arkadaşlarımı sokakta görsem tanırsam şerefsizim. Çünkü neticede onlar sıradan hayatlar yaşayan basit insanlar. Oysa ben bambaşka, biricik, eşine benzerine rastlanması mümkünsüz bir harikuladeyim. Annemle babamla bile iletişimimi azalttım. Çünkü onlar da basit, ünsüz insanlar. Bazen düşünüyorum da keşke annem Janet Jackson olsaydı. Ona ne kadar saygı duyar, en sevdiği çekirdeksiz üzümü bulup alana kadar pazarları arşınlarken asla söylenmezdim. Ama benim sıradan alelade annem için hiç kendimi yoramam işin doğrusu. Şöhret işte böyle bir şey. Şakasını yapsam da insanı içten içe sömürüp ilgi maymunu yapma potansiyeli olan bir zehir şöhret. Kerameti kendimizde bilmeden, bu güzel enerjiler için gereken merciye teşekkürümüzü ihmal etmeden devam edebilirsek çıldırmamayı başarabiliriz gibi geliyor. Yoksa şöhret ciddi bir depresyona dönüşebilir. FOTOĞRAF: Vedat Arık Işınlanana kadar Araba sevgisi bizde genetik. Babam tam bir klasik İngiliz tutkunudur. Royce ve Benty benim çocukluğumun vazgeçilmezleridir diyebilirim. Ama yalan olur. Babam arabayı sadece taşıt olarak görür ve en masrafsız, en ucuz seçenek neyse ona yönelir. Ben o konuda biraz seçiciyim ve bu işin de eğlence kısmına odaklanmış durumdayım. Neticede ışınlanmayı bulana kadar mecburen yollarda geçecek olan hayatımızı bir nebze çekilir hale getirmekle mükellefiz. Bu nedenle nispeten eski ve büyük motorlu ve az bulunan araçlar tercih etmiş bulundum bugüne kadar. Tercihlerimin de sonuna kadar arkasındayım. Empatim yüksek kahrolurum u Kız arkadaşın var mı? Bu ara yok. Ciddiyete dönecek bir durum olmadı. Müdahaleler gelince ben uzaklaşıyorum. Sahneye çıkıyorum, bin kişinin karşısındayım. Tat kaçıran birşey olmasın istiyorum. u Düşüyorsun, değil mi? Evet yaa! Gerek yok. Benim empatim yüksek. Ben de onunla bazen lüzumsuz şeylere kahroluyorum. Ortak, değecek şeylere birlikte üzülelim, orası ayrı. u Olgunluk zor elde ediliyor, öyle değil mi? Aradığım olgunluk da değil, sadece mantık. İnsan bazen çocuksu da olabiliyor, ama mantıklı olsun. Şu anda ilişki durumum yok yani. u Sen bu aksanı mahsus yapıyorsun, değil mi? Komik olsun diye? Hayır ya! Ben Amasya’da büyüdüm abi. Düzgün konuşabilirim, ama akışına gidince öyle çıkıyor. Babam Amasya’daki tek cerrahtı. Evin önünde kasalarca sebzeler, meyveler... Babam sosyalist ya, para da almıyor. Orada çok bilinen bir insan oluyor. Ben de doktor çocuğu gibi olmamak için uğraştım herhalde. Hatta evdekileri de bozdum. Babam da “N’apıyong lan” falan demeye başladı. u Hep böyle misin? Sahne insanlarında genelde iki ayrı kişilik vardır ya. Hep böyleyim. Persona oluşturmadım yani. Manik depresif bir durumum yok. u Ahlat Ağacı senin ilk fil Ahlat Ağacı’ndan sonra min. Nasıl böylesi bir filmde daha bir kabullenir oldular. başrol oynadın? Gösteriler de yıllardır kapalı Ben aslında filmleri izler gişe. Babam arkadaşlarından ken “ben bunu yaparım” di duyunca falan biraz daha anyordum. Oyuncunun yerinde lıyor. Ama hiçbir gösterime olsam öyle yapmazdım diye gelmediler henüz. düşünürdüm. Kendimi bilu Yok canım! dim bileli komedyen olmaTabii. Babam sinemada Ahyı, standup yapmayı hayal lat Ağacı’nı izlemedi. Annem ederdim. Kendi kendime or de “Aman canım, karman taokulda yazdığım metinler çorman bir şey” dedi. Dafalan var. Sınıfın komik çocu yım “oturmaktan popom ağğuyum yani. rıdı” dedi! Dizinin bir kısmı u İnsanları güldürmeyi, da dayım olacak. Türkiye’nin biraz ilgiyi mi seviyorsun? en pahalı arabalarıyla dolaşıEvet. İnsanları güldürmek yor. Öğrenciyken uğradığımgerçekten çok güzel bir şey. da beni o arabalarla metrobüTabii ortaokulda yazdığım şa se bırakıyor falan. kaların hepsi çok komik deu Adı belli mi? ğil. Şakaların bazıları yaş ge Muhtemelen Doğu olacak. reği cinselliğe kaymış falan. Yazdığım bir de film var, panu Ama oyunculuğu hep demiden sonra çekilir artık. düşünürdün yani. u Nereden besleniyorsun? Hep. Ben Sopranos’u altı Komedi genelde tezatlarkere izlemişimdir. Orada bir dan çıkıyor. Gıcık kapıp, sisahnede, at yarışı sahnesin nirlenip, içimizde ukde olade öyle incelikli bir şey var rak kalan, o an ağzımızı açıp dır ki. Çok küçük bir oyun söyleyemediğimiz şeylerla Tony’nin öteki paradan da den. “Keşke orada şunu dipay istediğini bize veriyor yeydim” diye o kadar çok, yönetmen. Bizde dizilerde da gece gündüz düşünüyorum da da da olan şey, burada kı ki... Sonunda şaka olarak çıkısacık bir anda oluyor. yor. Biz Türk toplumu da Dou Nasıl? ğu ve Batı’nın arasında, kenTony’nin gözü paraya kayı dimizi Müslüman olarak tayor. Hepsi bu. O minicik şey nımlarız, şapkasını ters takan den her şeyi anlıyoruz. rap’çi “Selamünaleyküm” u Ama oyuncuların ora der ya. larda çok çalışacak vakitleri de var. Adamlar gerçek karakter Şakanın matematiğinde yaratıyorlar. Mafya, çok güç daha çok uygulama lü, ama bir bölümde ishal oluyor mesela. Bizdeki gibi mafyalığıyla gurur duymuyor, tam tersi utanıyor, buönemli. Ben çocukluğumdan beri şakalarımı insanlar ruk yani. Çocuğuna “okuya üzerinde deniyorum. caksın, adam olacaksın” diAnkara’da okudum ye ısrar ediyor. u Annen baban ne yapar? Babam genel cerrah, annem avukat. Ben de İstanbul liseyi. O zaman ailem de Amasya’daydı, kız arkadaşım da Üniversitesi’nde Bilgisayar oradaydı. Her hafta Mühendisliği okudum. u Kaç yaşındasın? 32 yaşındayım. u Ne yapacaksın bundan sonu giderdim, otobüsle tabii. Yanımda oturanın sonra? üzerinde denerdim Hep böyle cool bir çizgim bütün şakalarımı. olsun istedim. Standup çok cool birşey, karizmatik. Şimdi artık baktım ki zaman geu Bunlar hepimizin ağzınçiyor. Kendi dizimi yazıyo dadır hep. Allah’a emanet ol, rum şu anda. inşallah, maşallah. u Aaa süpermiş. Ne yazıBir arkadaşımın annesinin yorsun? cenazesindeydim. Harley DaBenim hayatım çok değişik. vidson’larla geldiler. Deriler, Annem ekstra dindar, babam dövmeler falan. Herkes “Basosyalist. Evde muhabbet yok şın sağ olsun” dedi. Helva pek. Aslında Türkiye mozaiği yendi. Bir ikilemdeyiz ya. gibi. Yazdığım dizide ailemin u Aslında ikilem değil, bu bu garip halleri de önemli yer biziz. teşkil ediyor. Biz buyuz, evet. DünyadaBir de kız kardeşim var. ki kabul görmüş algılara bakŞimdi evlendi, onu çok sev tığımızda burada bir kültür diğimi anladım. Onlar dakombini var ya, işte mizaha farklılar ama. Ben daha hın tam da çıkacağı topraksamimi, daha halkla iç içe lardayız. Amerikan dizilerinyim. Böyle olmayı seviyode oradaki Müslümanları işrum. Kardeşim Galatasaliyorlar, ama oradaki çelişki ray ve Sorbonne’da sosyoloji kör gözüme parmak kalıyor. okudu. Şimdi ABD’de dokto u Buradaki çelişki? ra yapıyor. Bunlar böyle entel Şimdi benim de inancım insanlar yani! Ama ben o mo var. Seviyorum da bunu. Sahdu sevmiyorum. neye çıkarken aptes alırım, u Dizi senin hayatın mı böyle rahat ederim. Burada, olacak? neredeyse herkesin MüslüBenim hayatım. Böyle renk man olduğu bir toplumda yali bir ailede yetişen, mühen dırganıyor olmak, daha derin dislik okuyan bir çocuğun bir çelişki. kendi çizgisini bulması. Bun Ama hiç yadırgamayan bir dan yedi, sekiz yıl önce ko kesim de var. Senin aptes almedyen olmak da doğru bir manın da yadırganacak bir istek değil. İnsanlar “Cem tarafını göremiyorum. Yılmaz var ya” diyorlar... İnançlı biri de gelse “Niu O kota dolduruldu yani! ye aptes alıyorsun” diyebilir. Evet. Hani Türkiye’de bir “Sahneye çıkacaksın, namaz komedyen gerekli, o da bu kılmayacaksın ki” der! Bu belundu gibi. Bunu yıllarca ya nim totemim, belki de böyle şadım ben. Sanatçı diyorum, rahat ediyorum. İnsanın davama çok zor diyorlar. ranış biçimini sorgulamak, u Annen ve baban da mı yargılamak kimsenin hakkı algılayamadı? değil tabii.