Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EYLÜL 2018, CUMARTESİ SAYFA 5 Bir Dost Bulamadım, 1972 Emre Karacan Garip Çoban, 1970Alper Özgün Yeşil Anadolu rock1964 tarihli Burçak Tarlası ile başlayıp 12 Eylül 1980’e uzanan bir hazine yeniden doğuyor ZEYNEP M İRAÇ Onları ilk kez Instagram’da gördüm. Önce nefis illüstrasyonlar dikkatimi çekti, sonra desenlerin üzerinde yazanlar. Moğollar, Cem Karaca, Tülay Germen, Barış Manço şarkılarının posterleriydi bunlar. Sonra ABD’de yapılacak bir kültür sanat festivaline katılabilmek için destek aradıklarını gördüm. Sonunda projenin yaratıcısı Gökhan Yücel’e ulaştım ve sorularımı yönelttim. ? Anatolian Rock Revival Project, adı üzerinde, bir ‘canlandırma’ projesi. Sizin kişisel olarak Anadolu rock ile nasıl bir ilişkiniz var? Benim Anadolu rock ile maalesef geç kalmış bir tanışıklığım var. Pek ilgimi çeken bir tür değildi. Bir gün internette müzik dinlerken TPAO Batman Orkestrası’nın Şeker Alalım parçasına rastladım. Daha önce hiç duymamıştım… Batman’dan bir grup, 60’larda… “Nasıl olabilir” derken Mavi Işıklar’a, Silüetler’e, 3 Hürel’e, kısacası geçmişe bir yolculuk başladı. Bu güzel parçaları dinlerken aklımda hep iki soru vardı: İlki “Ben nasıl olur da bu şarkıları bu kadar zaman duymamış olabilirim”, diğeri ise “Neden herkes bu parçaları bilmiyor?” ? Cevapları bulabildiniz mi? Öğrendim ki 80 darbesinin oluşturduğu kültürel dalgakıran, dönem müziklerinin sağlıklı bir biçimde sonraki kuşaklara ulaşmasını engellemiş. Ortada çok büyük bir miras var, ama varislerin haberi yok. “Bu şarkıları ve dönemi başkalarının da öğrenmesini nasıl sağlarız” sorusu böyle doğdu. Teknoloji çağındayız, bir hesaptan dümdüz link de paylaşabilirdik ama bu şarkıların daha iyisini hak ettiğini düşündüğümüz için sanatı sanatla kutlamaya karar verdik. O zamanın sanatını bugünün sanatıyla yeniden yorumlamak, insanların kolaylıkla tüketip dönemi öğrenmeye başlayacağı bir format oluşturmak için yola çıktık. Bunun için her illüstratör, o dönemden bir parça için ayrı bir poster yapacak, bu posterler de insanları YouTube’daki kanala, yani şarkıya yönlendirecekti. ? Neden kendinize İngilizce bir isim seçtiniz? İşleri internette paylaşacağımız için ne kadar evrensel olursa o kadar çok insana ulaşabileceğimizi düşündüğümüzden Anatolian Rock Revival Project adını seçtik. Bu işi bir kültürel sosyal sorumluluk projesi olarak görüyoruz. Bir dönemin yeniden gün yüzüne çıkarılmasının ötesinde, Türkiye’nin de kültürel olarak tanıtımına hizmet eden bir girişim. ‘Yüz posteri geçtik’ ? Yola nasıl çıktınız? Çalışmalara 2014 yılında yedi çizerle başladık. Yaptıkları posterler ortaya çıktıkça, paylaşıldıkça, başka katılmak isteyen gönüllüler de oldu. Benim de aklımdaki buydu açıkçası, çünkü çok fazla güzel parça var bu dönemden ve yedi ya da yirmi kişiyle hakkını vermek mümkün değil. Şu anda yüz posteri geçmiş bulunuyoruz. Yüzden fazla çok değerli illüstratör, dört yıllık bir zaman aralığında bu proje için gönüllü olarak çalıştı. Halen de devam ediyor. Kaçta biteceğini şu an için kestiremiyorum. Çizerlerin dışında, içeriklerin hazırlanması için çalışan ayrı bir grup daha var. Şarkıların dijital olarak temizlenmesinden, İngilizce altyazıların hazırlanıp videolara girilmesine kadar bütün işler gönüllüler tarafından yapılıyor. ? Proje 1964 ve 1980 yılları arasındaki eserleri kapsıyor. Bu zaman aralığını neye göre belirlediniz? Projenin başlangıcını Tülay German’ın 1964 yılında çıkan Burçak Tarlası’na dayandırdık. Balkan Melodileri Festivali’nde başarı kazanan Burçak Tarlası, festival dönüşü Türkiye’de piyasaya çıkıyor ve çok seviliyor. Sonra olaylar gelişiyor. Projenin bitişi ise 12 Eylül 1980 darbesi. Bu darbenin etkileri kültür sanat dünyasında çok ciddi şekilde hissediliyor. Bazı sanatçılar tutuklanıyor, yurt dışındaki şarkıcıların bir kısmı geri dönemiyor, şarkılar yasaklanıyor, plaklar saklanıyor. Kısacası sanat bıçak gibi kesiliyor. Zaten arabesk kültürü de takip eden dönemde zirveye çıkıyor. Sonra da hiç inmiyor galiba. ? Kâğıda ilk dökülen, deseni ilk çizilen şarkı hangisiydi? İlk posteri yapılan şarkı Özdemir Erdoğan’ın Aç Kapıyı Gir İçeri adlı parçası oldu. Benim ilk göz ağrım Şeker Alalım haftalarca beklemek zorunda kaldı. Şarkıları ben seçiyor olsam da kimin hangi şarkıyı çizeceğini ben belirlemiyorum. İşi yapacak sanatçının duygusal olarak kendini yakın hissedeceği, her şeyden önce seveceği bir parçayı yapması gerekiyor. Bu nedenle her katılan çizere 810 parçalık bir liste gön Anadolu rock şarkılarını yeniden canlandırmak için kurulan Anatolian Rock Revival Project, tasarlanan posterler ve Youtube kanalıyla bu müziği dünyaya tanıtmak için çabalıyor. deriyoruz. Bunların içinden en iyi ifade edebileceğini, kendine en yakın hissettiğini seçiyor. Projede hangi parçaların yer alacağına karar verirken birkaç kritere dikkat etmeye çalışıyoruz. “Mutlaka dinlenilmesi gereken parçalar” ve “Mutlaka bilinmesi gereken şarkıcılar/ gruplar” üzerinden ilerliyoruz. O dönemden her ismin en az bir parçası olsun istiyoruz ki, projeyi takip edenler ne kadar geniş bir skalada üretim yapılabildiğini görsünler; daha sonra isterlerse bu isimleri araştırıp daha fazla müziğe ulaşabilsinler. Yaratıcılığın evrimi ? Bu illüstrasyonları satın almak mümkün mü? Hayır, posterleri satmıyoruz. ? 60 ve 70’li yıllar popüler kültür içinde cazibesini koruyor. O yılların tılsımı nerede sizce? Bu, günümüzde yaratıcı işlerle uğraşan herkesin üzerine kafa yorması gereken bir konu bence. Nasıl olmuş da birden bu kadar parlak eserler çıkmış? Neden bugün çıkmıyor? Ben bunu yaratıcılığın evrimi gibi bir kavrama bağlıyorum. Bunu incelemek için 70’lerden daha geriye gitmek gerekiyor. Türkiye’de belirli bir döneme kadar yabancı müzikleri birebir seslendirme modası var. Oradaki şarkıyı burada bir orkestra, solist aynı şekilde seslendirmeye çalışıyor. Gayet güzel başarıyor da, ama içerik anlamında bir özgünlükten bahsetmek pek mümkün değil. Daha sonra aranjman dönemi başlıyor. Yabancı şarkılara Türkçe sözler yazılıyor. Bir dönemi de bu aranjmanlar domine ediyor. Daha sonra, kullandığımız Batı enstrümanlarıyla kendi ezgilerimizi, türkülerimizi yeniden yorumlamaya başlıyo ruz. Bu, son derece özgün eserlerin doğmasına yol açıyor. Anadolu rock denen dönemin özü de bu zaten. Moğollar’ın Ilgaz parçasını dinlerseniz ne demek istediğimi rahatlıkla anlayabilirsiniz. Türküler aynı şekilde söylenmiyor, yeniden düzenlenip yorumlanıyor; başka şeylere dönüşüyorlar. Zafer Dilek’in Yekte’sini ya da Fehiman Uğurdemir’in İnce İnce düzenlemesini dinlediğinizde bu yeni anlayışı çok net biçimde hissedebiliyorsunuz. Bunu takip eden dönemde ise türküleri geride bırakıp tamamen özgün, ama yine de bizden eserler üretmeye başlıyoruz. Dikkat ederseniz tüm bu olaylar domino taşı gibi birbirlerini etkiliyorlar. Zaten bu etkilenme, doğal gelişim olmadan sağlıklı bir yaratıcı evrimden bahsetmek de mümkün değil. Bana sorarsanız bu dönemin büyüsü, sağlıklı gelişmiş bir kültürde ve bu kültürün ortaya çıkabileceği özgürlük ortamında yatıyor. ? Projenizin amaçlarından biri de Anadolu rock’ı dünyada bilinir hale getirmek. Yakın zamanda ABD’de yapılacak bir buluşma için de imza topladınız. Bu doğrultuda başka çalışmalarınız var mı? Projeyi duyurmak için Amerika’da düzenlenen ve dünyanın en önemli kültür sanat festivallerinden biri sayılan South by Southwest’e başvurduk. Biz istiyoruz ki bu şarkıları sadece Türkiye değil, bütün dünya öğrensin. Tabii ki bizim vatandaşlarımız için anlamı çok daha farklı ama müzik evrensel, bunlar da dinleyen herkesin seveceği, öğrenmekten mutlu olacağı parçalar. Bu yüzden projedeki her içeriği hem Türkçe hem de İngilizce hazırlıyoruz. 2017 yılı boyunca çalışıp kanaldaki tüm şarkılar için İngilizce altyazı hazırladık. Bu yıl da öncelikle Almanca olmak üzere diğer dillerin çevirisi için çalışmaya başladık. Gönüllüler de, isterse kanala girip şarkıları çevirebiliyorlar. ? Bugüne kadar dışarıdan nasıl tepkiler aldınız? Açıkçası çevresi çok geniş insanlar olmadığımız için dört yılda projeyi pek duyuramadık, ama en azından çabalıyoruz. Bundan sonraki aşamada bu işlerin dünyayı dolaşması gerektiğini düşünüyoruz. Elimizde 100’ün üzerinde şarkı/ poster var. En büyük hayallerimizden biri bu çalışmaların Berlin, New York, Tokyo, Londra gibi büyük şehirlerde sanat severlerle buluşması, oradaki insanların da bu şarkıları dinlemesi. Ama önümüzdeki günler ne getirecek, şu anda kestirmek zor. Şarkılara ve posterlere www.youtube.com/ user/AnatolianRockRevival ya da www.instagram.com/anatolianrockrp hesaplarından ulaşabilirsiniz. C MY B İnce İnce, 1976Mehmet Özen Gurbet, 1972Kaan Demirçelik Dağlar Engel Oldu, 1974Nuri Keli