08 Eylül 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AHMET BÜKE’DEN ‘KIRMIZI BUĞDAY’ Toprağın hafızası: Sınıf, direniş ve yeryüzü! “Eski dünya ölüyor, yenisi doğmak için mücadele ediyor.” büyüyen halkların acısını ve direnişini yazıyor. Gördes dağlarında, Manisa ovalarında, Çanakkale cephesinden kasaba kahvelerine dek Gramsci’nin bu cümlesi, Ahmet Büke’nin Can Yayınları tarafından yayımlanan Kırmızı Buğday adlı romanının hem düşünsel uzanan bu anlatı; bize bildik tarih kitaplarının ve resmi anlatıların hem de anlatısal omurgasını oluşturuyor. dışında kalan, “altta kalanların” sesini taşıyor. Büke, bu romanında yalnızca bir coğrafyayı değil, Edebiyatın yalnızca estetik bir uğraş olmadığını, aynı zamanda bir sınıfın tarihini; yalnızca bir savaşı değil, o savaşın gölgesinde siyasal ve toplumsal bir müdahale biçimi olabileceğini gösteriyor. SINIF ROMANI OLARAK DOĞAN SEVİMBİKE ‘KIRMIZI BUĞDAY’ Ahmet Büke’nin bu romanı, BİR ROMAN DEĞİL, TOPRAKTA YAZILMIŞ pekâlâ bir “sınıf romanı” olarak BİR EFSANE! okunabilir. Ama bu, kuru bir ideolo- Kırmızı Buğday (Can Yayınları), klasik anlamda bir köy ro- jik söylemle değil, yaşantının için- manı değildir. Çünkü burada köy, sadece bir mekân değil, bir den gelen, içselleştirilmiş bir sınıf bellek mekânıdır. bilinciyle yapılmış bir anlatıdır. Ahmet Büke, Anadolu coğrafyasının 20. yüzyıl başlarındaki Büke, sınıf mücadelesini Marksist halini romantize etmeden, yoksulluğu estetikleştirmeden, geç- bir referans sistemine yaslamadan mişi bir nostalji perdesiyle örtmeden anlatmayı başarıyor. ama sınıfsallığın her dokusunu işle- Romanın dili yalın ama her cümlesi yüklü. Yaşanmışlık, gör- yerek anlatır. gü, deneyim ve sezgiyle örülmüş bir anlatım söz konusu. Burada toprak, yalnızca üretim aracı Her karakter, her mekân, her çatışma sadece olay örgüsünü değildir. Aynı zamanda bir çatışma ze- değil, aynı zamanda bir tarihsel-tinsel zemini taşıyor. mini, bir kimlik ve bir aidiyet alanıdır. Romanda köylülerle şehirli eşraf arasındaki çelişki, ağalarla Tıpkı “kırmızı buğday” gibi: Kan- yoksulların kavgası, kadınların görünmeyen emeği ve savaşın la sulanmış, umutla büyümüş, yokluk- halk üzerindeki yıkıcı etkisi sınıfsal bilinçle ama ideolojik di- la yoğrulmuş bir ürün! Halk bu buğ- daktizme düşmeden işlenmiş. dayın peşindedir. Ve bu uğurda, kendi tarihini yazmaya çalışır. Büke, karakterlerini “iyi-kötü” ikiliğinde değil, çelişkilerinin Yazdıkça da özgürleşir. ve çabalarının içinde kuruyor. Arap Ali, yalnızca bir “Kuvvacı” değil, halkın hayal kırıklıklarını, öfkesini ve özgürlük arzusunu EDEBİYAT VE BELLEK ARASINDA üzerinde taşıyan bir figür. Gani Dayı ise geçmişten bugüne ta- Kırmızı Buğday, aynı zamanda güçlü bir bellek romanıdır. şınan halk bilgeliğinin, Maya ve Dünya karakterleri de patriyar- Bellek, yalnızca geçmişi hatırlamak değil, geleceği kurmak için kanın baskısına karşın ayakta kalmaya çalışan kadınların sesidir. gerekli olan siyasal bir eylemdir. Roman boyunca anlatılan her hikâye bize şunu söyler: “Unu- KURTULUŞUN SINIFSAL YÜZÜ tursan, tekrar eder.” Bu yönüyle Büke, belleği politikleştirir. Resmi tarih anlatılarında Milli Mücadele genellikle teksesli Unutulmuş köyleri, yakılmış tütünlükleri, terk edilmiş evle- ve tek sınıflı bir yapı içinde sunulur. Ancak Kırmızı Buğday bu ri, isimsiz mezarları anlatır. Çünkü bunlar hatırlandıkça, müca- anlatıyı ters yüz eder. dele de sürer. Ahmet Büke, Kurtuluş Savaşı’nın yalnızca emperyalizme karşı TARİHİN ALTINDA KALANLAR değil, aynı zamanda içteki egemen sınıflara, işbirlikçilere, ağa- BU ROMAN BİZİMDİR Roman boyunca, anlatıcı bizleri görünmeyen tarihle, yani lara ve bürokratik zorbalara karşı da verildiğini ortaya koyar. Kırmızı Buğday, edebiyatın yalnızca estetik bir uğraş olma- “altta kalanların tarihi”yle buluşturur. Romanın birçok yerinde görülen isyan hali, yalnızca silah- dığını, aynı zamanda siyasal ve toplumsal bir müdahale biçimi Tütün üreticilerinin, ırgatların, dul kadınların, kaçkın çocuk- lı mücadeleye değil, açlığa, sömürüye, toprak gaspına ve keyfi olabileceğini gösteren bir roman. ların, köy öğretmenlerinin tarihidir bu. Resmi belgelerde adı şiddete karşı da yöneliktir. Ahmet Büke, bu romanında büyük laflar etmeden büyük ger- geçmeyenlerin, fotoğraflarda çıkmayanların tarihidir. Bu anlamda yaklaşımı, epik değil dramatiktir. Kahramanlar çekleri anlatıyor. Ne kahramanlık taslıyor ne de didaktikleşi- Her bir karakter, Anadolu’nun farklı bir kırılma noktasına değil, sıradan insanlar konuşur bu romanda. yor. Ama halkı dinliyor, toprağı okuyor, tarihe kulak veriyor. işaret eder. Bu yönüyle roman, yalnızca geçmişi değil, bugünü Eylem, destansı değil gündeliktir: bir ekin biçimi, bir isyan Bu yüzden Kırmızı Buğday, bugün hâlâ süren eşitsizliklerin, de tartışmaya açar. Büke, tarihe bir “kahramanlar geçidi” fısıltısı, bir terk ediş, bir yas... toprak üzerindeki mülkiyet kavgalarının, emeğin görünmeyen Halk kendi yaşamının öznesi olmaya çalışır, çoğu zaman ba- olarak değil, acılarla ve umutlarla yoğrulmuş bir mücadele yüzünün romanı olarak okunmalı. şarısız olur, kimi zaman kazanır. Ama hep ayaktadır. İşte bu alanı olarak yaklaşır. Bu yaklaşım, romanı belgeselci ya da Her satırı, her karakteri, her suskusu bize şu soruyu sorduru- yüzden Kırmızı Buğday halkın romanıdır. akademik değil, şiirsel ve politik kılar. yor: “Bu topraklar gerçekten kimin”. n ABRAHAM MERRITT’TEN ‘TİLKİ KADIN’ .P. Lovecraft’ın üstadı saydığı, fantastik edebiyatın ve tarafından yayımlanan Tilki Kadın - Toplu Öyküler adlı öykü bilimkurgunun kurucu isimlerinden Abraham Merritt, koleksiyonu, insanlığın en ilkel korkularını sanatsal ustalıkla Hgazetecilik mesleğinden aldığı disiplin ve araştırmacı harmanlayarak yetkin bir deneyim sunuyor. kimliğiyle edebiyatın sınırlarını zorlamış, büyüleyici Uzak Çin’in ıssız tepelerinde işlenen intikam draması üslubuyla “pulp” türünü sanat seviyesine taşımıştır. Tilki Kadın’dan, yeraltı krallıklarının dehşet verici sakinlerini Gary Gygax’ın “Dungeons & Dragons” evrenine, Michael betimleyen Çukurun İnsanları’na uzanan bu seçki, fantastik Moorcock’un epik fantezileri ve daha birçok kişiye etkisi edebiyatın zirvesindeki yapıtları okuyucuyla buluşturuyor. bilinen Merritt’in “weird fiction” usulü, modern fantastik ve Her sayfa, bilinen dünyanın sınırlarını yıkan bir kapıya bilimsel kurgunun temel taşlarını inşa etmiştir. dönüşürken Merritt’in eşsiz hayal gücü gerçeklikle rüya Kayıp uygarlıkların gölgesinde yankılanan çığlıklar, arasındaki çizgileri belirsizleştiriyor. n metal canavarların sessiz tehdidi, mistik Doğu’nun kan donduran sırları... Tilki Kadın - Toplu Öyküler / Abraham Merritt / Abraham Merritt’in Hazal Sevdi’nin çevirisiyle Fihrist Kitap Çeviren: Hazal Sevdi / Fihrist Kitap / 180 s. / 2025. 4 Eylül 2025 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle