Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M. SADIK ASLANKARA’DAN ‘HALLEY’DE YEDİ KADIN’
Sanatta, edebiyatta 50 yıl!
Öykücü, romancı, eleştirmen,
tiyatro yazarı, yönetmen, oyuncu,
dramaturg, belgesel sinemacı
M. Sadık Aslankara, ödüllü yapıtlara
da imza atmış, çok yönlü, usta bir edebiyatçı,
sanatçı, dergimizin de 22 yıllık yazarı.
Kısa süre okuyucularla buluşan Halley’de
Yedi Kadın, M. Sadık Aslankara’nın
Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan
yeni romanı.
Yapıt, yaşamındaki yabancılaşmalardan
kaçarak sığınacak yer arayan yalnız bir
erkeğin, “devlet dersinden” kalan kadınların
“petek” halinde kullanabildiği bir “ada”
keşfetmesiyle değişen yaşamını getiriyor.
“Yeni bir ülke, başka bir deniz” bulmaya
çalışan roman kişilerinin çabalarını ustalıkla
aktaran yazarımız, ağabeyimiz M. Sadık
Aslankara ile yeni romanını, edebiyat ve
sanat yaşamını konuştuk.
re de ulaştım. 1965 yılındaysa ilk imzalı öykülerim, yazıla-
rım yayımlanmaya başlamıştı.
Le adlı romanımı kendisine sunduğum çocuk Sadık’ın ilk
editörü Sami Karaören’i burada bir kez daha minnetle an-
mak isterim. Bu özetlemeyi yazarlığımın ilk evresi sayalım.
‘İLK ÖYKÜLERİMDE ORHAN KEMAL’İN ETKİSİ
ÇOK DAHA YOĞUNDU! YAZINSAL DONANIM
OLARAK OKTAY AKBAL, TAHSİN YÜCEL,
ORHAN HANÇERLİOĞLU, CEYHUN ATUF
VEDAT ARIK
KANSU’YU DA ÖZELLİKLE ANMAK İSTERİM’
Varlık Yayınları “Bütün Eserleri” dizisi olarak 1965’te
Sait Faik’le Sabahattin Ali’nin yapıtlarını yeni bir basım-
düşünürsek sanat yolculuğuna bu tür yaratı oyunlarıyla ayır-
GAMZE AKDEMİR
la sunmaya başladı. Ne var ki yayımlanan ilk evre öykü-
dında olmadan başladım demektir.
lerimde bu yazarlardan önce kitaplarına ulaştığım Orhan
gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr Tiyatro, sinema demişken ayraç açıp şunu eklesem;
Kemal’in etkisi çok daha yoğundu.
Halley’de Yedi Kadın’dan kalkarak edebiyat üzerinde dura-
‘OKUMA-YAZMAYI ALABİLDİĞİNE ÖNEMSEMİŞ Zaten Sabahattin Ali, 1960 sonrası ilk kez yayımlanıyor-
cağımız ortada, bunları bir başka söyleşinin konusu yaparız
CUMHURİYETÇİ BİR AİLENİN ÇOCUĞUYUM’ du, Sait Faik de yenilerde aramızdan ayrılmıştı, Denizli’de-
belki ileride, ne dersin?
ki kitapçılarda bulamadığımı anımsıyorum, sahaf da yok-
Ağabey, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan
n
Özetle sevgili Gamze, çocukluğum cumhuriyetçi bu alüvyo-
Halley’de Yedi Kadın’dan önce en klişe soruyla başlayalım tu kentte, birkaç kitabına dayımlarda ulaşmıştım ama dizgeli
nal ortamda geçti, böylesi etkilenimlerle ergenliğe yürüdüm.
okuyup eksiksiz tanımam sözünü ettiğim bu yayınlarla oldu.
derim. Her şey nasıl başladı? O ilk seziş, izleyişler, gözlemler
ve yazını adımlamaya ilk karar verişten başlayarak bugünlere ‘İLK İMZALI ÖYKÜLERİM, YAZILARIM Varlık’taki yazar yelpazesinden de çok etkileniyordum.
O yıllar dergide sürekli yazan, yazınsal donanım kadar dili
gelen süreci bir bütün halinde göz önüne alıp da anlatır mısın? 1965’TE YAYIMLANDI’
Okumayı yaşam boyu sürdürmüş cumhuriyetçi bir öğret- Yazında, düşünde yolunu yordamını sormamak olmaz kullanma hüneri bağlamında da etkiler aldığım Oktay Akbal,
n
men babanın, okuma yazmayı alabildiğine önemsemiş bir ağabey. Sonra sende iz bırakan ustaları... Sonra ülkemiz- Tahsin Yücel, Orhan Hançerlioğlu, Ceyhun Atuf Kansu ad-
ailenin çocuğuyum. deki yazında bir zamanlar yakalanmış ivmeye ilişkin de- larını özellikle anmak isterim.
Kurtuluş Savaşı gazisi babam, ödünsüz bir Türkçeciydi. ğerlendirmelerini... Varlık Yayınları yoluyla dünya yazınına da açılıyordum
Tümceleri, sözcükleriyle çok düzgün konuşur, tonlamaya, Biz dört kardeştik, son üçümüz hep bir aradaydık. Anne- ayrıca. Ad sıralamayayım ama Balzac’tan Çehov’a Varlık’ın
seslemlerdeki tınılara, vurgulara olağanüstü dikkat ederdi. baba iki taraflı okuyup yazan aile yapılarından geliyordum. yayımladığı akla gelebilecek dünya klasiklerinin tümü-
Babamın bir sözcüğü yanlış söylediğine hiçbir zaman ta- Dayımların evi, evimiz dışındaki ilk kütüphanemiz oldu bana. ne de bu evrede ulaşabildim, hem de eksiksiz, bu alabildi-
nık olmadım, anadil üzerinde öylesine egemendi. Bu beni Varlık dergisiyle dayımın kızı ve dergiye derin hayranlık ğine zenginleştirdi beni. Sahaflarla İzmir’de tanıştım, sonra
duyan ablam yoluyla tanıştım. 1950’lerin Varlık’larını Ankara’da sürdürdüm ilişkimi.
derinden etkiliyordu.
Edebiyatın aracı dil. Çocukluğum böyle bir “dil görgüsü” böylece “gözleme” fırsatı yakaladım. Ne büyük zenginlikti Geniş yelpazedeki okuma hızımla, yazar çeşitliliğimle
birlikte öykülerim de alabildiğine gelişip değişiyordu. 1950
ağı içinde geçti, çocuk Sadık da bütün bu tanıklıkları kuşa- benim için.
narak yola çıktı. Çalıkuşu’nu, İnce Memed’i, yaşım on iki falan, sözde Kuşağı yazarlarından ilk tanıdığım Leylâ Erbil oldu. Onu
İşte bu yaşlarda sözümona şiir falan döktürmeye koyul- okudum ama bu bende, okul kitaplarımızdakiler dışında çok okuyunca “bir tuhaf delikanlı” olmaktan kurtaramadım
dum, bir iki yıl sonrasında hikâyeler uydurup kaleme alıyor- farklı metinler bulunduğu düşüncesi, bununla örtüşen algı kendimi. Bu arada İkinci Yeni şiiriyle de tanışıyordum. Haa
dum artık, çok geçmedi defterlerimden artan boş yaprakları genişliği / esnekliği yarattı sanırım, o kadar. dedim, demek bu sular göllere, denizlere, okyanuslara böy-
toplayıp bunlarla kitaplar da yayımladım. Düzenli Varlık okuru olmam 1963’tür, sürdürümcüsü ol- le de kavuşabiliyor.
Hep çocukça ama yazma oyunu odağında gezinen eylem- mamsa 64. Yine bu yıllarda Türk Dili, Yeni Ufuklar, Yelken Bu arada 1968’e doğru yol alıyorduk. Yön, Ant dergileri
lerdi. Bunların tiyatroya, sinemaya yansıyan yanlarını da dergilerinin de abonesiydim. Daha sonra tüm Yeni Dergi’le- de sürekli başucumdaydı. Duygu-düşünce dünyamda
>>
24 Nisan 2025
6