28 Nisan 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Dizgesel eleştiri, bizde 1940’larda toplumcu gerçekçi edebiyatçılar kanalıyla bir toplu eylem halinde doğdu denebilir’ ‘MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE Kuşağı öykücüleriyle edebiyatçıları, ELEŞTİRİ YOK DEĞİLDİ varoluşçuluğun uzak ardılları konumuyla AMA BUNLAR SALTIK salt birer bireyci olarak algılanabiliyor. Ne var ki şu da bilinen bir olgu; DİZGESELLİKTEN UZAKTI!’ İç içe sorarsam ağabey; Türk 1950’li yıllarda yapılan, yapılmak n istenen yeterince kavranamadığı için bu yazınında en verimli dönemin hangisi sönümlenmiş, 1960’lı yıllarda “sanatın olduğunu düşündüğünü anlatır mısın? altın yılları” denilerek eski hava Sonra akımlarla ilişkini ve/veya sürüyormuş gibi bir izlenim yayılsa da mesafeni... bu dönemde sanatın toplumla bağında Günümüz yazarlığına ilişkin kopuşlar da yaşanmıştır. yargılarını, günümüz yazarlığındaki Derken 12 Mart, ardı sıra bütün toplumu kimi kaymaları, naylon çağın pek bir iğdiş eden 12 Eylül yaşandı; bu cehennem, geçer akçelerine ilişkin görüşlerini... artçı sarsıntılarla sürerken yeni fakat şaş- Ve Cumhuriyet Kitap’ta kaleme kın bir başkaldırışa, genç bir kuşağın ön- aldığın “Kitaplar Adası” 22 yaşında! cülüğünde yine topluca 1990’lar ortasında Neredeyse çeyrek yüzyıla varan bu tanıklık etmeye koyulduk sanki. uzun soluklu verimi, eleştiri-irdeleme Bu da farklı yönsemeler, eğsinimler, yaklaşımını açımlarsan ve sadık sapmalar eşliğinde bağdaştırılması zor okuyucularınla etkileşimini anarsan akışlar sergilemedi değil süreç içinde. neler söylersin? Ancak önemi asla yadsınamayacak Tanzimat döneminde yazarlar bir eylem bağlamında almalıyız yine de anlatmaya, ille anlatmaya yönelmişti, 1990 Kuşağı edebiyatını. onlar da yeni toplum yaratma peşindeydi ama onların öngörüsü aile “‘KİTAPLAR ADASI’, GENÇ ölçeği ötesine geçemiyordu. YAZARLAR İÇİN BİR BULUŞMA, M. SADIK ASLANKARA, GAMZE AKDEMİR Milli edebiyat dönemindeyse elbette KESİŞME, SANATSAL DÜZLEMDE yine anlatmaya yöneldi yazarlar, bu arada yeni ne yazık ki 1950’lere dek bir biçimde ertelemiş gibi HABERLEŞME MEKÂNI OLDU!’ bir vatan yaratılıyordu, üzerinde yaşayacaklar da İşte “Kitaplar Adası”nda yirmi iki yıl önce tam da olduk. Bugünün hercümerç ortamındaysa “yazınsal yeniden kurulup yapılandırılacaktı zorunlu olarak. eleştiri”nin hiçbir değeri yok zaten. bu son evreyle buluştuk, bu dönemin genç yazarları Söz konusu toplum yurttaş ölçeğine dayanacaktı için bir buluşma, kesişme, sanatsal düzlemde bu kez. 1950’LERİN ÖNEMİ... haberleşme mekânı oldu “Kitaplar Adası”. Özetle kaçınılmaz biçimde anlatacaklardı çünkü 1950’lerin önemi şuradan geliyor: Bütün sanat Yazınımızın bütün türlerini hiçbir ayrım onlar için yaşamsal bir konuydu bu, zaten anlatmak ortamları, edebiyattan tiyatro sinema dansa, gözetmeden kucaklasam da yıllar içinde resimden heykel müzik mimariye adeta kurtuluş için edebiyat yapıyorlardı. öykücülerimizin doğrudan alışveriş kurduğu bir Eleştiri yok değildi ama bunlar saltık dizgesellikten savaşı benzeri bir tür topyekûn tartışmaya katılmış, edebiyat köşesi niteliği kazandı yine de “Ada”. uzaktı yine de. Ayrıca akademik eleştiriden değil sanatın kendi içine girerek yapılmakta olan üretimi, Hele Ankara Öykü Günleri’yle başlayan yazınsal tür olarak yazarların işlediği eleştiriden söz üretim nesnesi bağlamında yapıtı verimleyen eylemlenme, yurdun her köşesine uzanan öykü ediyorum. Nurullah Ataç’ları örneğin. sanatçının kendi nesnesine bakışını çok katmanlı enerjisi yayılımı / akımı, öykü dergisi, öykü kitabı Ama dizgesel eleştiri yine de 1940’larda toplumcu boyutla masaya yatırmıştır. yayıncılığıyla genç öykü yazarlarında gözlenen gerçekçi edebiyatçılar kanalıyla bir “toplu eylem” Oysa daha önceleri hep bireysel çabalar olarak fışkırma, sonra 14 Şubat Dünya Öykü Günü halinde doğdu, kökleşti, kaldığı, şiir, hikâye gibi geleneksel sanatlarımız çerçevesinde öykü sanatına dönük odaklanma, öykü bu nedenle bir “yazınsal dışında hep dışarıdan öykünmeyle ele alınıp yarışmaları, süreç içinde “Kitaplar Adası”nı başlı değer”e de kavuştu. geliştirilmesiyle kurulduğundan tartışmalar, “olması başına bir öykü merkezine dönüştürdü neredeyse. Öncekiler bireysel gereken” yerine “olan” üzerinden yürütülmüştür. Bu, günümüzde de sürüyor. Bunun da etkisiyle Çünkü edebiyatımız zaten benzeşen üretimle işe bir edimdi salt, 1940’lı olsa gerek bir büyük projenin altına girmekten de yılların yazarları bunu koyulmuştu başlangıçta, ayrışarak başlayabilseydi çekinmedim diyebilirim. toplumcu dünya görüşü sonuç farklı bir evrilişe dönebilirdi. Yine Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan 100. temelinde dizgesel açıdan Düşünsenize “adaptasyon” ya da “uyarlama” diyoruz, Yılında Cumhuriyet’in Yazını (2023) adlı yapıtta akademik denebilecek ne demektir bu? Sanat, Ali okulu değildir ki, o zaman ele alışımın çok farklı boyutuna uzanıp yayılan bir disipline uyarlı kavrayışla hadi gelin işin başında bu zanaatı tartışalım önce. çalışmanın son aşamasındayım artık. Bunu merak yapmaya girişti. Bu yüzden 1950’lerde sanatın tümüne, edebiyata eden de çok okur-yazar var ayrıca. Ama yapılanlar sanatın dönük yapılan bu derinlikli kazıyı, İkinci Savaş Başlığın değişebilirliği olasılığından ötürü kendi içine dönük tartış- sonrası yaşanan özgür açılıma mal eder, salt anmayayım yapıt adını ama kaç yıldır üzerinde madan uzaktı enikonu. varoluşçu felsefeye irca edersek asla doğru olmaz. çalıştığım bu dosyayla öykücülüğümüze değgin Biz sanatın kendisini, tüm 1950’lerde sanatın bütününe yönelik derinleşerek başlangıcından günümüze görece ansiklopedik bir sanat ortamlarıyla birlikte ele yenileşen bu hareketi başka türlü kavramak zor yayın ortaya çıkarabileceğimi umut ediyorum. Hele alıp tartışmayı, didiklemeyi olabilir. Nitekim kimi düzayak yaklaşımlarda 1950 yayımlansın, bunu da o zaman konuşuruz. n 24 Nisan 2025 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle