Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Öyküde Cumhuriyet doruğu…
Öykü sanatına karşı gösterilen ilgi, hiç kuşkusuz insanların anlatacak hikâyeleri olmasından kaynaklanıyor.
Sıradan olguymuş gibi alınmamalı bu. 1 Kasım 1928 Harf Devrimi ile eksiksiz bir okuma yazma seferberliği yaşanmakla kalmadı;
Cumhuriyet, kendi hikâyelerini yazması, paylaşması için de yurttaşlarını yüreklendirdi çünkü. Artık bir öykücü ordumuz var.
ygar toplum için, okuyanların çokluğu kadar Hüseyin Akyüz, Cemil Kavukçu, Mahir Öztaş, Ahmet geçtiğinde bunlardan kimilerinin olgusal anıştırma-
yazanların da sayıca azımsanmayacak Önel, Ülkü Ayvaz, Murathan Mungan, Mario Levi, lardan oldukça uzak kaldığı öne sürülebilir.
U konum sergilemesi bir ölçüt elbet. Yazan Özcan Karabulut, Hasan Ali Toptaş, Ahmet Yıldız,
HÜSEYİN OPRUKLU: ‘TABLO SESSİZLİĞİ’
toplum olmak, yazan bireyler arasında yer almak
Hakan Şenocak gibi kalemlerden eksik kalmayan
Hüseyin Opruklu (d. 1967), Tablo Sessizliği’nde
önemli.
öyküleme anlayışına dayalı Fazlı, Bir Uzun Türkü
(Metinlerarası, 2024) düpdüzgün kurulmuş, iyi
Gerçekten Cumhuriyet bu büyük aydınlanma (1982) ardından yuvarlamayla ancak elli yıl kadar
yapılandırılmış bir dizi öyküyle karşılıyor okuru.
devrimiyle kısa sürede yazan toplum yaratmayı sonra üçüncü kitabı Güz Yıkımları’yla (Klaros, 2024)
Neredeyse tümünde, öykü okumanın getirdiği
başardı. gelip yeniden “Merhaba” dedi okura.
huzurlu bir duyarlık, duygudaşlık sunuyor
Nitelikçe, düzeyce durumuna bakılmaksızın
FAZLI YALÇIN: ‘GÜZ YIKIMLARI’
diyebilirim okura.
kaleme getirilenlerin aynı zamanda sözel bir
Fazlı Yalçın, tok duruşlu, doygun bir anlatıya
Zaten Hüseyin öykülerinde, olgusal yaşantının
belge haline dönüşeceği, kişilerin zaten başlangıç
dayanarak kuruyor öykülerini.
ince tel benzeri gerilip kopmaya hazır dokunulsa
aşamasında kendilerini odağa alıp hikâyelerini
Son dönem verimlerini topladığı yapıtı bunu bize
kırılacak yanına yoğunlaşıp odaklanarak bunu
kurmaya girişeceklerini öngörebiliriz.
bir kez daha gösteriyor.
yeniden kurmak, anlatabilmek için çabalıyor.
Çünkü artık özgürdür birey, yazma eyleminin
Öyküleme olanaklarını kullanırken sabırlı
Bu yüzden öyküleriyle okur arasında ince, uçucu
özgürlük şemsiyesi altında gerçekleştirilebildiği
yaklaşımla ama özellikle dile dönük geliştirilmiş bir
bir duygu akımı geçirip güçlü bir algı oluşturmaya
unutulmamalı bu arada.
kurulumla bunu öykü evrenine yayıp zengin sözcük
girişiyor hep.
Kendi hikâyesinin peşine düşüp eli yüzü düzgün
dağarıyla parlatma biçimiyle ilk ağızda buna dönük
Sonuçta öznel dokulu yanlarıyla okurun
biçimde, derli toplu bunu yazmaya girişenler,
ağırlığıyla kendisini ortaya koyuyor zaten.
sıcacık kucaklayıp tat alarak okuyabileceği bir
yanı sıra kaleme aldıkları hikâyeleri paylaşmaya
Bunu anlatısına yayıp zenginleştirmekle yetin-
öyküler toplamı.
yönelenler bu edimlerini Cumhuriyete borçlu
miyor Fazlı, dilde, sözcük üretimiyle harlandırdığı
oldukları da unutmamalı ama.
SELMA TONAY ELHAN: ‘KELİME AĞAÇLARI’
çeşitliliğin öykülerde kullanımına dönük başarılı me-
Neredeyse haftalardır Cumhuriyetle parlayan,
Selma Tonay Elhan (d. 1971), Kelime Ağaçları
tinler ortaya koyuşuyla da önem taşıyor.
alabildiğine yükselen öykümüz üzerinde durmam
(Yakın, 2024) adlı bu ilk öykü kitabıyla yumuşak,
Öykülerde özellikle görece uzun sayılabilecek
boşuna değil, nitekim her yıl farklı yaşlarda, uğraşta
ılık bir öyküleme getiriyor anlam dağarını kendi
olanlarda, yazarın zaman zaman kendini
Türkiye’nin her yerinden yazan beş yüz dolayında
üzerinde taşıyan bir anlatımla.
tutamayışı, yük bağlamında öykünün sırtına
insan ilk öykü kitaplarıyla ya da yayına hazır öykü
Bu yanıyla ille hikâyesini paylaşmak istediğini
alınabilecek kimi satırları geri çekemeyişi
dosyalarıyla alana katılıyor.
ortaya koyan, bunu öne çekmiş bir hikâye edişler
tökezlemeye yol açmıyor değil.
Ne demektir bu, varın siz düşünün bunu.
yazarı sonuçta Selma.
Ama buna karşın, özellikle 1980’ler birikimini
Bu hafta, alanda Cumhuriyetin sunduğu
Böyle olduğunda okura fazla iş düşmüyor.
tanımak isteyen genç öykücüler okumalı, tanımalı
olanaklarla kendini gösteren yedi öykü kaleminden
Çünkü öykü, kendi yüzünden kolayca okunuyor,
Fazlı Yalçın’ı.
üçü ilk öykü kitaplarıyla okur karşısına çıkıyor:
orada sonuçlanıp noktalanıyor.
Hüseyin Opruklu, Selma Tonay Elhan, Pelin MERİÇ RENKVER: ‘SANRI AŞKINA’
Her yazar kuşkusuz kendi hikâyeleri peşinde
Öztürk. Ötekilerse ikinci kitaplarıyla geliyor:
Meriç Renkver (d. 1962), Sanrı Aşkına (Telos,
giderek yolculuklarını belirliyor öykülerinde.
Meriç Renkver, İlke Mırık, Murat Ercan. 2024) adlı yapıtındaki geniş yelpazeye yayılı
Bekleyelim, görelim; yazar, bundan sonraki
Bu haftanın öykücüleri arasında Fazlı Yalçın (d. öykü evrenlerinde alabildiğine uçarı biçemsel
yolculuğunu nasıl sürdürecek, nerelere uğrayıp yol
açılımlarla çıktığı bir anlatı gezisi getiriyor diyebiliriz
1947) farklı bir örnek çünkü Sevgi Yoksa (1980)
alacak öykü alanında.
okur önüne.
başlıklı ilk öyküler demetiyle adını duyurup alanda
PELİN ÖZTÜRK: ‘ABRAKADABRA /
yer açmayı başaran bir kalem. Fantastik açılımlarla kuşatıyor okuru öykülerinde,
tamam, ne ki bunlar bir yandan ütopik, distopik ÖLÜMSÜZ HİKÂYELER’
Ne ki 1980’lerde 12 Eylül kırılmasına karşı yeni bir
açılımlar sergiliyor ayrıca kara anlatıdan groteske, Pelin Öztürk (d. 1983), Abrakadabra / Ölümsüz
dirilişle uç vermeye koyulan öykücülüğümüz içinde
nihilist uçlara da uzanıyor anlatı biçemi, öğeleriyle.
konumlanıp liyakat gösterse de arkasını getirmekte Hikâyeler (A7 Kitap, 2024) başlıklı ilk öykü kitabıyla
ısrarcı davranmadığını biliyoruz onun. Bu yanıyla öyküler, adeta sarkaç salınımı okur önüne gelirken farklı bir yoldan kente bakarak
yansıtıyor da denebilir gönül rahatlığıyla. kenti öykülerinin kahramanı yapıp bir tür kent
Dönemin örnekse Ayla Kutlu, Nursel Duruel,
söyleni kurmaya girişiyor diyebiliriz.
Erendiz Atasü, Feyza Hepçilingirler, Lüftiye Aydın, Bunun sakıncası yok elbette ancak Meriç, top-
Sezer Ateş Ayvaz, Jale Sancak, Ayfer Tunç, lumsal soyutlayıma dayalı öykülerinde dönüştürüme Kent böylece anlatı kişisi olmakla kalmıyor,>>
12 30 Ekim 2025

