Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tutkuların diliyle yazmak
Ferzan Özpetek dördüncü anlatısı Saklı Yürek* romanıyla okurunun karşısında.
Yaratıcı benlik, kör benlik, tutsak benlik… İç huzursuzluk, yaratma süreci… Kesintiye uğrayan hayatlar, sanrılarımız…
Kıskançlık, ruh ikizini arayış, kayboluş, yalana tutunmak, terk edilmek, kendini unutmak, masumiyet, büyü, umut /
umutsuzluk, mutluluk, yetinmek… Her biri bir bakıma “hayat dersi” niteliğinde izlek olarak romanda karşımıza çıkar.
Ötede ise Özpetek’in bir ayrıntı ustası olduğunu söylemek isterim. Başta renklerin anlatımında, mekân duygusunun
betimlenişinde, yemeklerin tarifinde… Okurun beş duyusuna seslenen bir bakışın anlatıcısı olarak karşımıza çıkar.
erzan Özpetek’in Saklı Yürek* ro- sine ayrıntılı biçimde anlatıyor ki; görsel-
manı Alice’in anne travmasını an- lik, yazınsal dilin kurulmasında ne denli
F latışıyla başlıyor. Bir bakıma anah- etkileyicidir bunu gösteriyor okura. Bilen
tar / önmetin. Özpetek’in sıradüzen içer- / gören / hisseden bakışın, anlayan dilin
meyen kurgusunun ipuçlarını barındırı-
iklimini kuruyor anlatılan öyküde.
yor üstelik.
ÖZPETEK ANLATILARININ BAŞAT
1970’lerden 1990’lara uzanan öykü-
ÖĞESİ ‘GİZEM’!
de Alice’in özgürleşme, kendi olma yol-
Özpetek anlatılarında “gizem” hep ba-
culuğu anlatılır. Çocukluğundan beri
şat öğedir. Yakıcı / yıkıcı aşkı, tutku-
“hikâyeler hayal eden” biridir Alice.
yu anlatsa da, imkânsıza göndermeler
Doğduğu, çocukluğunun geçtiği
yapsa da hayatın bu yanına iyicil / iyim-
Sicilya’nın küçük kasabası Polizzi’de-
ser bakar, ama bir o kadar da gerçekçi
ki bir karşılaşma anı, Irene Teyze’nin
bir tutum izler.
Alice’e ilgisi, sonrasından sürdürülen
Anlatıcının bakış açısı da insana / haya-
yakınlaşmalar… Yıllar sonra beklenme-
ta dair yeni sözler etmeye dönüktür. Rast-
dik bir günde; ondan Alice’e kalan mira-
laşmalar, karşılaşma anlarına, hayatın kı-
sın devri için Roma’ya gelişi…
rılgan zamanlarına dönüklüğünde o anla-
İşte her şey, elbette Irene Teyze’nin
ma bilinci / anlatma tutkusu vardır.
öyküsü de buradan sonra adım adım gün yüzüne çı-
Alice’nin taşradan çıkıp geldiği Roma’da karşısına
kıyor. Kayboluş / arayış / saklı olanın gizemi; sürükle-
çıkanlarda bulduğu hem kendi tutkularıdır hem Irene
niş… Özpetek anlatısının bir yanını oluşturur; diğer ya-
Teyze’nin sırlı dünyası ile onun hayatının akışını değiş-
nı ise tutkulu aşk, yaratıcılığın gizemi, insanın kendi ol-
tiren “asal gerçeklik”tir anlatının özünü oluşturan.
ma yolculuğu… Bütün bunlar Alice / Irene öyküsü ek-
Aşk, tükenen değil; üretilen bir şeydir, aşkın imgesi
seninde oluşturulur.
/ öznesi ne / kim olursa olsun; yaratıldığı ânda varlığını
SİNEMADAKİ DURUŞU / BAKIŞI EDEBİ METİN- ölümsüzleştirir. Irene’nin “saklı” dünyasında bunu göz-
LERİNDE DE KENDİNİ GÖSTERİR leriz. Yetenekli Tancredi’nin varlığına bağlılığı onun ya-
larımız… Kıskançlık, ruh ikizini arayış, kayboluş, yalana
Her birimiz, bir biçimde hikâyeler yaşayan, anlata-
ratıcığını keşfetmesine de kapı aralamıştır.
tutunmak, terk edilmek, kendini unutmak, masumiyet,
nızdır. Bunlar ya başımızdan geçenlerdir ya da baş-
büyü, umut / umutsuzluk, mutluluk, yetinmek…
HİKÂYESİ OLAN İNSANLARIN YOLU
kalarının yaşadıklarıdır. Hele damıtılmış bir yaratıcı bi-
Her biri bir bakıma “hayat dersi” niteliğinde izlek ola-
AŞKTAN / TUTKUDAN GEÇİYOR!
linciniz / bakışınız varsa; size gelen, sizde oluşan bir
rak romanda karşımıza çıkar.
Sanatın / sanatçının tutkusal / aşkınsal aşka bakı-
“hikâye” her biçimde çok şey söyleyen bir anlatıya /
şı bize tutkunun yaratıcılıkta nasıl boyutlandığını gös-
kurmacaya dönüşebilir.
BİR YANIYLA ‘HÜSRAN’ ÖYKÜSÜ...
terir. Hatırlayalım Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm’ü-
Ferzan Özpetek işte öylesi bir anlatıcıdır. Onun sinema-
Ötede ise Özpetek’in bir ayrıntı ustası olduğunu söy-
nü… Dostoyevski’nin Beyaz Geceler’ini…Hikâyesi olan
daki böylesi duruşu / bakışı edebi metinlerinde de ken-
lemek isterim. Başta renklerin anlatımında, mekân
insanların yolu aşktan / tutkudan geçiyor.
dini gösterir. Konusunu meraklı bir boyutta biçimlerken,
duygusunun betimlenişinde, yemeklerin tarifinde…
Unutulana değil, duyguda / düşüncede yaşanılana
anlatılan hikayeyi de “eğlenceli”, bir o kadar da “renk-
Okurun beş duyusuna seslenen bir bakışın anlatıcısı
bakıyor anlatıcı. Yaratıcılığın bir biçimde hatırlama bi-
li” kılan. Bu da onun görme / bakma / hissetme bilinciy-
olarak karşımıza çıkar.
linci olduğunu da imliyor. Anlatarak, yazarak, resme-
le ilgilidir. Çünkü o, her şeyden önce görselin anlatıcı- Bir yanıyla “hüsran” öyküsüdür anlatılan. Irene’nin
derek… İki yaratıcının karşılaşmasını şöyle tanımlatır
sıdır. Yazınsal dili kurarken de bunu önemser, önceler.
tutkuyla bağlanışı, kaybedişi. Yaratıcılığını ortaya çı-
anlatıcı kahramanına: “…bizi birbirimiz için hayatta tu-
karan, bunu alıp daha da öteye taşıyabilecek “ruh
MEKÂN, AŞK / SEVGİ SARMALINDA TUTKU! tan ve birlikte yakıp kül eden bir ateşe kapıldık.”
ikizi”nin kayboluşu…
İlk üç anlatısı; İstanbul Kırmızısı (2014) özyaşamsal Giderek anlatı bir sarmala dönüşür. Irene’nin günlükle-
Alice ise o “yarım kalan” öykünün tamamlayıcısı ola-
izler taşıyordu. Sen Benim Hayatımsın (2015) aşka / rine yansıyan notlarında, rastlaşıp hayatına kattığı ressam
rak karşımıza çıkar. Beklentilerin, umutların yeniden fi-
tutkuya, bir yerin anlamına ilişkin bir romanstı adeta. Tancredi ile aşkını anlattığı metinlerle karşılaşırız. Ötede
lizlenişi… Onu bekleyen ise hiç de ummadığı bir ger-
Bir Yaşam Gibi (2020) ise, Özpetek’in sinemadaki iz- ise Alice’nin oyunculuk tutkusunun sürüklenişi izleriz.
çekliktir. Bu da hem acı, hem de derin bir hüsran ya-
leklerini yazınsal anlatıya taşıyan, onun anlatıcılığında Figüranlık seçmelerine katılışı, hayal kırıklıkları…
şatacaktır.
belirgin olan mekân / yer, aşk / sevgi sarmalındaki tut-
Karşısına çıkan insanlarla yaşadıklarından bir tür “ha-
Bunu da, anlatıcı, anlatının bir yerinde, galericinin yar-
kuyu dile getiren bir roman. yat dersi” alışı, kendi gerçeğini kavrayışı…
dımcısı Sebastiano’yla şöyle dillendirecektir: “Gerçeği
Özpetek’in anlatı ustalığını öne çıkardığı gibi yaşam- Irene onun için bir “idol”e dönüşmüştür artık. Hele o
her zaman tüm çıplaklığıyla anlatmayı sevmeyiz, çoğu kez
dan beslenen yazının gerçekliğini göstermesi açısın-
“saklı oda”nın gizini adım adım çözümlemeye çalışır-
bizim için en yararlı olan, bizi en iyi gösteren kısmını se-
dan da etkileyici. ken, beklenmedik bir gerçeklikle karşılaşması da onu
çeriz. Kendimize bile söyleyemediğimiz şeyler vardır…”
Özpetek bu kez, Saklı Yürek ile gene tutku / aşk / kent, başka bir boyuta taşır.
İşti bunları görebilmek için belki de Ferzan Özpetek
yaratıcılık / arayış izleklerinin coğrafyasını genişletiyor. Özpetek bu iki kadının öyküsünde hayata / aşka / tut-
anlatıları okunmalı derim sevgili okur.
Alice’in öyküsünde tutkunun sürüklenişini, bir kentin ru- kuya / sevgiye / sevgisizliğe dair pek çok şey anlatır.
hunu, Irene’nin gizemli öyküsünü buluşturuyor. Yaratıcı benlik, kör benlik, tutsak benlik… İç huzursuz- * Saklı Yürek, Ferzan Özpetek, Çeviren: Neval
Bir anlatıcı olarak renklerin, mekânların ruhunu öyle- luk, yaratma süreci… Kesintiye uğrayan hayatlar, sanrı- Barlas, Can Yayınları, 168 s., 2024.
4 4 Temmuz 2024