13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tutkuların diliyle yazmak Ferzan Özpetek dördüncü anlatısı Saklı Yürek* romanıyla okurunun karşısında. Yaratıcı benlik, kör benlik, tutsak benlik… İç huzursuzluk, yaratma süreci… Kesintiye uğrayan hayatlar, sanrılarımız… Kıskançlık, ruh ikizini arayış, kayboluş, yalana tutunmak, terk edilmek, kendini unutmak, masumiyet, büyü, umut / umutsuzluk, mutluluk, yetinmek… Her biri bir bakıma “hayat dersi” niteliğinde izlek olarak romanda karşımıza çıkar. Ötede ise Özpetek’in bir ayrıntı ustası olduğunu söylemek isterim. Başta renklerin anlatımında, mekân duygusunun betimlenişinde, yemeklerin tarifinde… Okurun beş duyusuna seslenen bir bakışın anlatıcısı olarak karşımıza çıkar. erzan Özpetek’in Saklı Yürek* ro- sine ayrıntılı biçimde anlatıyor ki; görsel- manı Alice’in anne travmasını an- lik, yazınsal dilin kurulmasında ne denli F latışıyla başlıyor. Bir bakıma anah- etkileyicidir bunu gösteriyor okura. Bilen tar / önmetin. Özpetek’in sıradüzen içer- / gören / hisseden bakışın, anlayan dilin meyen kurgusunun ipuçlarını barındırı- iklimini kuruyor anlatılan öyküde. yor üstelik. ÖZPETEK ANLATILARININ BAŞAT 1970’lerden 1990’lara uzanan öykü- ÖĞESİ ‘GİZEM’! de Alice’in özgürleşme, kendi olma yol- Özpetek anlatılarında “gizem” hep ba- culuğu anlatılır. Çocukluğundan beri şat öğedir. Yakıcı / yıkıcı aşkı, tutku- “hikâyeler hayal eden” biridir Alice. yu anlatsa da, imkânsıza göndermeler Doğduğu, çocukluğunun geçtiği yapsa da hayatın bu yanına iyicil / iyim- Sicilya’nın küçük kasabası Polizzi’de- ser bakar, ama bir o kadar da gerçekçi ki bir karşılaşma anı, Irene Teyze’nin bir tutum izler. Alice’e ilgisi, sonrasından sürdürülen Anlatıcının bakış açısı da insana / haya- yakınlaşmalar… Yıllar sonra beklenme- ta dair yeni sözler etmeye dönüktür. Rast- dik bir günde; ondan Alice’e kalan mira- laşmalar, karşılaşma anlarına, hayatın kı- sın devri için Roma’ya gelişi… rılgan zamanlarına dönüklüğünde o anla- İşte her şey, elbette Irene Teyze’nin ma bilinci / anlatma tutkusu vardır. öyküsü de buradan sonra adım adım gün yüzüne çı- Alice’nin taşradan çıkıp geldiği Roma’da karşısına kıyor. Kayboluş / arayış / saklı olanın gizemi; sürükle- çıkanlarda bulduğu hem kendi tutkularıdır hem Irene niş… Özpetek anlatısının bir yanını oluşturur; diğer ya- Teyze’nin sırlı dünyası ile onun hayatının akışını değiş- nı ise tutkulu aşk, yaratıcılığın gizemi, insanın kendi ol- tiren “asal gerçeklik”tir anlatının özünü oluşturan. ma yolculuğu… Bütün bunlar Alice / Irene öyküsü ek- Aşk, tükenen değil; üretilen bir şeydir, aşkın imgesi seninde oluşturulur. / öznesi ne / kim olursa olsun; yaratıldığı ânda varlığını SİNEMADAKİ DURUŞU / BAKIŞI EDEBİ METİN- ölümsüzleştirir. Irene’nin “saklı” dünyasında bunu göz- LERİNDE DE KENDİNİ GÖSTERİR leriz. Yetenekli Tancredi’nin varlığına bağlılığı onun ya- larımız… Kıskançlık, ruh ikizini arayış, kayboluş, yalana Her birimiz, bir biçimde hikâyeler yaşayan, anlata- ratıcığını keşfetmesine de kapı aralamıştır. tutunmak, terk edilmek, kendini unutmak, masumiyet, nızdır. Bunlar ya başımızdan geçenlerdir ya da baş- büyü, umut / umutsuzluk, mutluluk, yetinmek… HİKÂYESİ OLAN İNSANLARIN YOLU kalarının yaşadıklarıdır. Hele damıtılmış bir yaratıcı bi- Her biri bir bakıma “hayat dersi” niteliğinde izlek ola- AŞKTAN / TUTKUDAN GEÇİYOR! linciniz / bakışınız varsa; size gelen, sizde oluşan bir rak romanda karşımıza çıkar. Sanatın / sanatçının tutkusal / aşkınsal aşka bakı- “hikâye” her biçimde çok şey söyleyen bir anlatıya / şı bize tutkunun yaratıcılıkta nasıl boyutlandığını gös- kurmacaya dönüşebilir. BİR YANIYLA ‘HÜSRAN’ ÖYKÜSÜ... terir. Hatırlayalım Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm’ü- Ferzan Özpetek işte öylesi bir anlatıcıdır. Onun sinema- Ötede ise Özpetek’in bir ayrıntı ustası olduğunu söy- nü… Dostoyevski’nin Beyaz Geceler’ini…Hikâyesi olan daki böylesi duruşu / bakışı edebi metinlerinde de ken- lemek isterim. Başta renklerin anlatımında, mekân insanların yolu aşktan / tutkudan geçiyor. dini gösterir. Konusunu meraklı bir boyutta biçimlerken, duygusunun betimlenişinde, yemeklerin tarifinde… Unutulana değil, duyguda / düşüncede yaşanılana anlatılan hikayeyi de “eğlenceli”, bir o kadar da “renk- Okurun beş duyusuna seslenen bir bakışın anlatıcısı bakıyor anlatıcı. Yaratıcılığın bir biçimde hatırlama bi- li” kılan. Bu da onun görme / bakma / hissetme bilinciy- olarak karşımıza çıkar. linci olduğunu da imliyor. Anlatarak, yazarak, resme- le ilgilidir. Çünkü o, her şeyden önce görselin anlatıcı- Bir yanıyla “hüsran” öyküsüdür anlatılan. Irene’nin derek… İki yaratıcının karşılaşmasını şöyle tanımlatır sıdır. Yazınsal dili kurarken de bunu önemser, önceler. tutkuyla bağlanışı, kaybedişi. Yaratıcılığını ortaya çı- anlatıcı kahramanına: “…bizi birbirimiz için hayatta tu- karan, bunu alıp daha da öteye taşıyabilecek “ruh MEKÂN, AŞK / SEVGİ SARMALINDA TUTKU! tan ve birlikte yakıp kül eden bir ateşe kapıldık.” ikizi”nin kayboluşu… İlk üç anlatısı; İstanbul Kırmızısı (2014) özyaşamsal Giderek anlatı bir sarmala dönüşür. Irene’nin günlükle- Alice ise o “yarım kalan” öykünün tamamlayıcısı ola- izler taşıyordu. Sen Benim Hayatımsın (2015) aşka / rine yansıyan notlarında, rastlaşıp hayatına kattığı ressam rak karşımıza çıkar. Beklentilerin, umutların yeniden fi- tutkuya, bir yerin anlamına ilişkin bir romanstı adeta. Tancredi ile aşkını anlattığı metinlerle karşılaşırız. Ötede lizlenişi… Onu bekleyen ise hiç de ummadığı bir ger- Bir Yaşam Gibi (2020) ise, Özpetek’in sinemadaki iz- ise Alice’nin oyunculuk tutkusunun sürüklenişi izleriz. çekliktir. Bu da hem acı, hem de derin bir hüsran ya- leklerini yazınsal anlatıya taşıyan, onun anlatıcılığında Figüranlık seçmelerine katılışı, hayal kırıklıkları… şatacaktır. belirgin olan mekân / yer, aşk / sevgi sarmalındaki tut- Karşısına çıkan insanlarla yaşadıklarından bir tür “ha- Bunu da, anlatıcı, anlatının bir yerinde, galericinin yar- kuyu dile getiren bir roman. yat dersi” alışı, kendi gerçeğini kavrayışı… dımcısı Sebastiano’yla şöyle dillendirecektir: “Gerçeği Özpetek’in anlatı ustalığını öne çıkardığı gibi yaşam- Irene onun için bir “idol”e dönüşmüştür artık. Hele o her zaman tüm çıplaklığıyla anlatmayı sevmeyiz, çoğu kez dan beslenen yazının gerçekliğini göstermesi açısın- “saklı oda”nın gizini adım adım çözümlemeye çalışır- bizim için en yararlı olan, bizi en iyi gösteren kısmını se- dan da etkileyici. ken, beklenmedik bir gerçeklikle karşılaşması da onu çeriz. Kendimize bile söyleyemediğimiz şeyler vardır…” Özpetek bu kez, Saklı Yürek ile gene tutku / aşk / kent, başka bir boyuta taşır. İşti bunları görebilmek için belki de Ferzan Özpetek yaratıcılık / arayış izleklerinin coğrafyasını genişletiyor. Özpetek bu iki kadının öyküsünde hayata / aşka / tut- anlatıları okunmalı derim sevgili okur. Alice’in öyküsünde tutkunun sürüklenişini, bir kentin ru- kuya / sevgiye / sevgisizliğe dair pek çok şey anlatır. hunu, Irene’nin gizemli öyküsünü buluşturuyor. Yaratıcı benlik, kör benlik, tutsak benlik… İç huzursuz- * Saklı Yürek, Ferzan Özpetek, Çeviren: Neval Bir anlatıcı olarak renklerin, mekânların ruhunu öyle- luk, yaratma süreci… Kesintiye uğrayan hayatlar, sanrı- Barlas, Can Yayınları, 168 s., 2024. 4 4 Temmuz 2024
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle