Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ve bunun edebiyatçılarda hiç eksilmeyeceğini yazdı. Bir oluşumu, değişen yaşam kültürleri, yerleşiklik-göçebelik” mizdeki bir Demirtaş Ceyhun gerçeğinin farkına varıyor.
edebiyatçının, ülkedeki sorunlarla ilgisinin nasıl olması ge- gibi pek çok konuyu işleyerek bir romancı tavrıyla Türk- Onun adını duymayan veya herhangi bir yapıtını okuma-
rektiğinin örneğini vererek kültür, edebiyat, siyaset dünya- lerin kısa tarihini çıkardı. Ah Şu Biz Göçebeler’de “izle- yan ya da ancak birkaç yapıtını bilenler, onun öyküleri,
mızda yeni bir ufuk açtığı Edebiyatımı Geri İstiyorum’da, nimleri, yorumları ve soruları”nı aktardı: romanları ve düşünsel irdelemeleri, özgün önermeleri ve
“Edebiyatımı geri istiyorum; postmodernizm Amerikan im- “6-7 yüzyıl önce geldiğimiz bu topraklar üzerinde, siyasal yaşamımıza ilişkin yapıtlarıyla önceki usta edebi-
paratorluğunun yeni ideolojisidir çünkü” dedi. Avrupa’nın da neredeyse yarısını içine alan, dünyanın en yatçıların mirasını geleceğe aktarmaya çalışan çağdaş ve
“Soğuk Savaş bütün dünyada değil, özellikle Sovyetler uzun ömürlü imparatorluklarından birini kurmuş olduğu- çalışkan bir usta yazar olduğunu da öğrenmiş oluyor.
Birliği’ni kuşatan Müslüman ülkelerde yaşanmıştır asıl.
muz, yani en az 6 yüz yıldır bir ayağımız sürekli Avrupa’da
AYDINLARA VASİYETİ…
Dolayısıyla Batılı aydınlar zaten yaşamlarını etkilememiş bulunduğu halde, üstelik son 2 yüzyıldır Avrupalılaşabil-
Yaşama örgütlü bir insan ve aydın olarak katılma so-
bu olguyla fazla ilgilenmemişlerdir. mek için Avrupalıların bir dediğini iki ettirmediğimiz hal-
rumluluğuyla uzun yıllar Mimarlar Odası’nda, Türk Ede-
Bu nedenle ‘Soğuk Savaş’ bizim sorunumuzdur ve ‘So- de gerçekten hâlâ niçin Avrupalılaşamamıştık acaba?”
biyatçılar Derneği’nde, TYS’de yöneticilik yapan Demir-
ğuk Savaş’ ile yeterince hesaplaşılmadan gerçeğimizi
‘OSMANLILARDA AYDIN KAVRAMI’, taş Ceyhun, günümüz aydınının yurtseverlik damarına
kavrayabilmemiz bizce kesinlikle olanaksızdır” düşünce-
‘AYDINLARIMIZ VE LAİSİZM’ bağlı olmaksızın var olmayacağını düşündü ve yazdıkla-
siyle Soğuk Savaş Yazıları’nda (2001) yakın tarihimize,
Osmanlılarda Aydın Kavramı’nda şöyle dedi: rıyla, konuştuklarıyla bu düşüncelerinin yaygınlaşmasına,
sorunlarımıza yönelik sorular ve yanıtlar oluşturdu.
“Hiçbir Osmanlı sultanı küçücük de olsa sarayda tartışılmasına, etkin olmasına çabaladı.
“MODERNİZM, POSTMODERNİZM VE ‘TÜRBAN’” bir fizik veya kimya laboratuarı kurmaya niyetlenme- “Melih Cevdet, Telgrafhane adlı şiirinde ‘Düzelmeden
Modernizm Postmodernizm ve ‘Türban’da, “Laiklik ne din miş ya da bir matematik problemini çözmek için beş da- memleketin hali/ Uyumayacaksın/ Bir sis çanı gibi gece-
ile ilgilidir ne de ideolojik bir kavramdır. Devletin meşrui- kika uğraşmamıştır. Ama Fatih’ten bu yana şiir yazma- nin içinde/ Ta gün ışıyıncaya kadar/ Vakur metin sade/
yet kaynağı ile ilgili bir yönetsel terimdir. Devletler meşru- mış padişahımız da yok gibidir doğrusu. Oysa Osmanlı Çalacaksın’ derken şairlerin işinin halkı uyandırmak ol-
iyetlerini ya Tanrı’dan ya da halktan almaktadırlar. Üçün- İmparatorluğu’nun tek eğitim kurumu olan medreselerde, duğunu mu kastetmektedir yoksa önce ulemalığı hâlâ en
cü bir meşruiyet kavramı da yoktur. Meşruiyetini halktan edebiyat dersi hiç okutulmamıştır.” üst aşama kabul eden aydınların içine kolayca düştükleri
alan devlete de ‘laik devlet’ denilmektedir” dedi. aymazlıktan kurtarılması gerektiğini mi acaba?
Kimliğimizin, edebiyatımızın, kültürümüzün, toplum-
Erikler Çiçek Açtı mı?’daki yazılarında postmoder- sal varlığımızın nereden gelip nereye gittiğine özgün Halkımızın okuma özürlü bir toplum olduğu düşünülür-
nizm, yapısalcılık, kültür emperyalizminin roman üzerin- önermeleriyle ışık tuttu: Aydınlarımız ve Laisizm, Kod se, doğrusu Melih Cevdet ağabey de yazılı edebiyatın te-
deki tehlikesi üzerinde düşünceler üretti. Adı Ulu Hakan-1: Türk Aydınının Dramı / Medrese’den mel görevinin halkı değil, önce aydınları uyandırmak ol-
Anayasa Yasa mıdır?’da “Dünya tarihinde laik dev- İmam Hatip’e, Kod Adı Ulu Hakan-2: Ah Şu Osmanlılar. duğunu kastetse gerektir ola ki...” diye başladığı bu son
let düzeni devrimle kabul edilmiş toplumsal sözleşmeler- “Türk edebiyatına, Türk düşün ve siyasi hayatına dam- yazısında, sanki kendisinden sonra gelen aydınlara bir çe-
le kurulmuştur. Anayasa bir toplumsal sözleşmedir ve an- gasını vuran çağdaş mizah yazınımızın öncü ismi” dediği şit vasiyetini sunmuştu:
cak karşıdevrimle değiştirebilir” dedi. Aziz Nesin’le ilgili anılarını Çağımızın Nasrettin Hocası “Aydınlarımızın, emperyalizmin ülkemizde iki yüz yıl-
12 Eylül’den sonra “Biz kimiz” sorusu kafasına takılın- Aziz Nesin’de anlattı. (Daha sonra genişletti: Asılacak Adam dır çevirdiği dolapların, oynadığı oyunların farkında ol-
ca çok ilgi çeken Ah Şu Biz “Karabıyıklı” Türkler’le yine Aziz Nesin, Yaşasın Aziz Nesin, Yakılacak Adam Aziz Nesin). duğunu söyleyebilmenin galiba gerçekten olanağı yok...
kendine özgü yöntemiyle tarihe yöneldi. Yüksel Pazarkaya, Kara Bıyıklıların Aksakalı Demirtaş Galiba külahımızı önümüze koyup, önce aydın kavramını
“Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya gelişi, gelenek- Ceyhun adlı kitabında, Demirtaş Ceyhun’un yaşam, yazın sil baştan irdelemeliyiz.”
leri, aile ve sosyokültürel yapısı, savaşçı kimliklerinin ve siyasal serüvenini aktardı. Bu kitabı okuyanlar ülke- Anısına sonsuz saygıyla...
n
YILDIRIM KOÇ’TAN ‘KISA TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI TARİHİ’
ürkiye özellikle son 20 yıllık dönemde, hızla işçileşen bir top- Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi adlı incelemesi kesinlikle bir “işçi sınıfı gü-
lum yapısına sahiptir. Türkiye’deki toplumsal ve siyasal geliş- zellemesi” değil. İşçilerin bazı örgütlerini ve eylemlerini övme ama-
T meleri kavrayabilmek ve etkileyebilmek için Türkiye işçi sınıfı-
cı da taşımıyor.
nı tanıyabilmek, anlayabilmek, davranışlarını analiz edebilmek gerekir.
İşçi sınıfının önümüzdeki dönemde gerçekleşmesi öngörülen eko-
1908 devriminin hemen öncesinden Cumhuriyetin 100. yılına kadar
nomik, toplumsal ve ekonomik gelişmeler karşısında olası tepkilerini
olan dönemi işçi sınıfı perspektifinden izlemek, pek çok sorunun ya-
bugünden anlamaya çalışmanın amaçlandığı incelemede ayrıca çalış-
nıtını verecektir.
ma yaşamına ilişkin yasal mevzuat ve kazanılan hakların tarihsel bağ-
Sendikacılık hareketinin yurdumuzda gelişimini günü gününe izle-
lamda uğradığı değişiklikler de ortaya konularak bütünlüklü bir tab-
mek, işçi sınıfı bilincinin ve kimliğinin yerleşmesini gözlemlemek, üre-
lo çiziliyor. Anlatılan bizim, hepimizin hikâyesi…
n
timden gelen gücünü kullanan bir kitlenin eylemliliğini kavrayabilmek,
taşların yerine oturmasını sağlayacaktır. Kısa Türkiye İşçi Sınıfı Tarihi / Yıldırım Koç / Cumhuriyet Kitapları
Yıldırım Koç’un Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Kısa / 303 s. / 2024.
6 25 Temmuz 2024