Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(17 ARALIK 1934 / 29 TEMMUZ 2009)
Umudun devrimci kalemi:
Demirtaş Ceyhun!
50 kuşağının önde gelen temsilcilerinden Demirtaş Ceyhun herkesin eşit ve özgür olduğu bir dünya” düşü olduğunu, “utopia”
(17 Aralık 1934 / 30 Temmuz 2009), roman ve öykülerinde toplumcu kavramının dilimizdeki tam karşılığının “umutsuzumut” olması
gerçekçi edebiyatçı kimliğiyle insanlık durumlarını anlatırken gerektiğini ve bunun edebiyatçılarda hiç eksilmeyeceğini yazdı.
sömürü düzenlerinin ezdiği, yoksunlaştırdığı, umutsuz kıldığı, baskı
Bir edebiyatçının, ülkede yaşanan sorunlarla ilgisinin nasıl olması
düzenlerinin sindirmeye çalıştığı, aşağıladığı direnen insanlara
gerektiğinin örneğini vererek düşünceler ve öneriler üretti; kültür,
umutla ve sevgiyle yaklaşarak iyimserlik aşısı yaptı.
edebiyat, siyaset dünyamızda özgün önermeleriyle yeni bir ufuk açtı.
12 Eylül sonrasında karşılaştığımız küreselleşme, postmodernizm,
Son yazısında, sanki kendisinden sonra gelen aydınlara bir çeşit
türban, kimliğimiz, aydın çürümesi, laiklik, edebiyatın
vasiyetini sundu: “Aydınlarımızın, emperyalizmin ülkemizde iki
soysuzlaştırılması gibi yaşamsal konulardaki özgün düşünce ve
yüzyıldır çevirdiği dolapların, oynadığı oyunların farkında olduğunu
önermeleri, birikimle, umutla, iyimserlikle doluydu.
söyleyebilmenin galiba gerçekten olanağı yok... Galiba külahımızı
“Utopia”nın “gerçekleşmesi olanaksız bir düş” olmadığını, önümüze koyup, önce aydın kavramını sil baştan irdelemeliyiz.”
“insanlığın asıl utopiası”nın “kimsenin kimseyi sömürmediği, Anısına sonsuz saygıyla…
za ışık tutan Haç’lı Emperyalizmi, Yağma Edilen
ÖNER YAĞCI
Türkiye, 1977’den sonra Yeni Bir Dev-Çağımızın
Trajiği, Yirminci Yüzyıl ve Edebiyat, Babıali’nin
TOPLUMCU GERÇEKÇİLİĞİN
Şu Son Kırk Yılı, Can Çekişen Kitap, Bütün Dün-
SÜRDÜRÜCÜSÜ OLDU
yadan Özür Diliyorum adlı yapıtlarıyla emperya-
Demirtaş Ceyhun (17 Aralık 1934 / 30 Temmuz
lizm, aydın, edebiyat, kitap, yayıncılıkla ilgili dü-
2009) öykücülüğümüzde 50 kuşağının önde gelen
şünsel önermelerle dolu kitaplarıyla kendine özgü
temsilcilerinden biriydi.
bir denemenin yaratıcısı oldu.
1961’de Tanrıgillerden Biri (Zemin Matbaası,
1961) adlı kitabı ile başladığı ilk öykülerinde sıra-
DEMİRTAŞ CEYHUN: ‘12 EYLÜL,
dan insanları anlattı. Küçük insanların buruklukla-
YOZLAŞTIRILMADIK, SULANDIRILMADIK
rını, düş kırıklıklarını öyküleştirirken yaşama se-
KAVRAM BIRAKMADI DESEK YERİ!’
vincini aradı. Toplumundan kaçan, bunalan insan-
12 Eylül sonrasında karşılaştığımız küreselleş-
ları anlatırken umut ışıklarını aradı.
me, postmodernizm, türban, kimliğimiz, aydın çü-
Ruhi Su’nun “…Kayboluverdi gecem gündüzüm/
rümesi, laiklik, edebiyatın soysuzlaştırılması gibi
Bu nasıl İstanbul zindan içinde” türküsünde anlat-
yaşamsal konulardaki özgün düşünce ve önermele-
tığı İstanbul Sirkeci’deki “tabutluk” olarak ün ya-
ri, birikimle, umutla, iyimserlikle doluydu.
pan işkencehaneyi anlattığı Sansaryan Hanı adlı
“12 Eylül, bir yandan örgütleri hızla yok etmeye
öykü kitabıyla dikkatleri çekti.
çalışırken bir yandan da toplumsal bellekteki örgüt-
Çamasan (1973 Sait Faik Hikâye Armağanı), Apart-
lenme kavramını ve bilincini de yok etmeyi, yozlaş-
man, Babam ve Oğlum, Eylül Öyküleri (Ayı İzi) adlı
tırmayı, aşınıma uğratmayı, temel hedeflerden biri
kitaplarındaki öykülerinde insanımızın göç serüve-
olarak seçmiştir. Bu amaçla da kültüre el attı, di-
nini, 12 Mart ve 12 Eylül baskı dönemlerini işledi.
le el attı, edebiyata el attı. Yozlaştırılmadık, sulan-
Hüzünle acıyı, korkuyla öfkeyi, sevinçle umudu
dırılmadık kavram bırakmadı desek yeri…” dedi-
birlikte yaşayan insanları anlatarak toplumcu ger-
ği Entelektüel’den Entel’e (1989) ve Türk Edebiya-
çekçiliğin sürdürücüsü oldu.
tındaki Anadolu (1996) ile edebiyatımızı sorguladı.
Bu öykülerinden seçtiklerini Belki Yarın Anlar-
‘UMUTSUZUMUT’
lar adıyla sundu. Aynı yaklaşımla yazdığı roman-
Yazarlık, yazarlık onuru, yazarlık kimliği, ya-
larında toplumsal uyanışı hızlandırmayı amaçladı.
yozlaşmış solcu bir ailedeki baba-oğul çatışmasını aktardı.
zar hakları konularındaki yazılarının yer aldı-
YAPITLARINDA SİYASAL, TOPLUMSAL
Roman ve öykülerinde toplumcu gerçekçi edebiyatçı ğı, 1999’da yayımlanan Eksilmedi Bendeki Umut: Çün-
SORUNLARIMIZA IŞIK TUTTU
kimliğiyle insanlık durumlarını anlatırken sömürü düzen-
kü Ben Edebiyatçıyım adlı kitabındaki yazılarla okurunu
1970 TRT Roman Başarı Ödülü alan Asya’da, annesi
lerinin ezdiği, yoksunlaştırdığı, umutsuz kıldığı, baskı dü- umuda yolculuğa çıkardı.
ve kardeşiyle büyük zorluklar içinde yaşayan, ülke sorun-
zenlerinin sindirmeye çalıştığı, aşağıladığı direnen insan-
Bu kitabında, “utopia”nın “gerçekleşmesi olanaksız bir
larına duyarsız kalmadığı için hapislere giren, sürgünlere
lara umutla ve sevgiyle yaklaşarak iyimserlik aşısı yaptı. düş” olmadığını, “insanlığın asıl utopiası”nın “kimsenin
gönderilen, biricik kızı Asya’sına tutunan Abuzer’i anlattı.
Ufuk açıcılığını yaşanmışlıklardan yola çıkarak dene-
kimseyi sömürmediği, herkesin eşit ve özgür olduğu bir
Yağmur Sıcağı’nda, 12 Mart döneminden kesitler sunarken
me ve incelemeleriyle de sürdürdü. dünya” düşü olduğunu, “utopia” kavramının Türkçedeki
Cadı Fırtınası’nda, 12 Eylül öncesinin Çukurova yöresinde,
1960’ların sonunda siyasal, toplumsal sorunlarımı-
tam karşılığının “umutsuzumut” olması gerektiğini
>>
4 25 Temmuz 2024