13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DR. MURAT ÖZVERİ’DEN ‘BİREYSEL İŞ HUKUKU AÇISINDAN TÜRKİYE İŞÇİ HUKUKU’ İş hukuku mu işçi hukuku mu? İş hukukçusu Avukat Dr. Murat Özveri’nin bu yıl Halit Çelenk Hukuk Ödülü’ne değer görülen incelemesi Bireysel İş hukuku Açısından Türkiye İşçi Hukuku’nda (Emine Ceren Özveri Eğitim ve Dayanışma Vakfı Yayını, İstanbul 2023), iş hukukunun işçiyi koruma amacından doğduğunu, işçiyi korurken de “vahşiliğini” törpüleyip “ehlileştirdiği” kapitalizmin devamını sağladığını belirtiyor. İşçiyi koruma amacından doğan bir hukuk dalının adının da “işçi hukuku” olması gerektiğini özellikle vurguluyor. Kapsamlı kaynakçasında Marks, Engels, İbn Haldun, Lafargue, Server Tanilli gibi düşünce tarihinde yeri olan isimlere de yer vererek zenginleştirdiği incelemesinde “işçinin hukuku” penceresinden ciddi bir bakış sergiliyor. ki olumsuzluğun yol açtığı mağduriyetler anılan yasada bahsederek giriş yaptığı konferansta, AV. ABBAS BİLGİLİ ve alınmayan iş güvenliği önlemleri işin “Bu layihâ kanun haline gelince, memleke- özünün aynı olduğunu göstermiyor mu? timizde yeni bir iş ve sanayi nizamı kurula- İŞÇİNİN HAKKINI MERKEZE ALAN Murat Özveri vicdanlı bir birey ve yetkin cak; işçi ve iş sahibi münasebetleri, iş ve üc- VİCDANİ BİR ANLAYIŞ bir iş hukukçusu olarak kitabın ilk 224 say- ret şartları, işçilerin sosyal himayesi gibi me- Avukat Dr. Murat Özveri’nin kısa süre önce iki cilt olarak fasında iş hukukunun işçiyi koruma amacın- seleler yeni bir takım esaslara bağlanacak ve yayımlanan ve 1910 sayfadan oluşan kitabının daha kapağı- dan doğduğunu, işçiyi korurken de “vahşi- bu suretle ortaya yepyeni bir ‘İşçi Hukuku’ nı açmadan, ismiyle binlerce hukukçunun yıllardır ve sürek- liğini” törpüleyip “ehlileştirdiği” kapitaliz- çıkacaktır” diyor. li kullandığı “iş hukuku” kavramına işçiler adına yükseltil- min devamını sağladığını belirtiyor. Görüldüğü üzere merhum Başgil de “işçi miş bir itiraz olduğunu anlıyoruz. İşçiyi koruma amacından doğan bir hu- hukuku” kavramını kullanmıştır. Zira alışılagelmiş “iş hukuku” kavramını değil “işçi hu- kuk dalının adının da “işçi hukuku” olma- Bizdeki ilk iş hukuku yayını olan bu me- kuku” kavramını kullanıyor Özveri: Bireysel İş hukuku Açı- sı gerektiğini özellikle vurguluyor. tin 1936’da “Türk İşçi Hukukuna Giriş” sından Türkiye İşçi Hukuku (kendi yayını). Kapsamlı kaynakçasında Marks, Engels, adı altında kitap olarak çıkmıştır. Aslında yerleşik kavramın “iş hukuku” olduğunu biliyo- İbn Haldun, Lafargue, Server Tanilli gibi Bu metinde Başgil defalarca “işçi hu- ruz, nitekim yazar da bu yerleşik kavramı sıklıkla kullanı- düşünce tarihinde yeri olan isimlere de yer kuku” kavramını kullanmakta ve Borçlar yor fakat kitabın adına “işçi hukuku” kavramını alma tercihi vererek hayli zenginleştirilmiş metinde “iş- Kanunu’nun işçiyi yeterince korumadığını da üzerinde özellikle durmak gerekir. çinin hukuku” penceresinden ciddi bir ba- belirterek, işçilerin özel olarak korunması ge- Kitabın bütününde işçinin hakkını merkeze alan vicda- kış sergiliyor. rektiğini vurgulamaktadır. ni bir anlayışın söz konusu olduğu belli olmakla birlikte, ilk 224 sayfalık kısımda çalışma ilişkilerinin batıda ve bizdeki ÜCRETLİ İŞÇİLİĞİN DÜNDEN BUGÜNE BUGÜN İŞ HUKUKU DENSE DE ASLINDA BU KARAKTERİSTİĞİ DEĞİŞMEMİŞTİR! HUKUK ALANI ‘İŞÇİ HUKUKU’DUR’ tarihçesine yer verilirken “iş hukuku” denilen olgunun as- lında “işçinin hukuku” olduğu anlatılmaya çalışılmış. Batı’da Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan ücretli işçiliğin dünden İş hukukuna ilişkin tüm yayınlarda iş hukukunun ge- bugüne uzanan süreçteki karakteristik özelliği değişmemiştir. nel özelliğinin işçiyi korumak olduğu belirtilmektedir. Bu- SİYASETTE, EKONOMİDE, EDEBİYATTA Bu özellik, iş sözleşmesi denilen ilişkinin iki tarafını oluş- gün yaygın olarak iş hukuku dense de aslında bu hukuk ala- ‘VAHŞİ KAPİTALİZM’ SÜRECİNİN İZLERİ... turan işçi ile işverenin eşit olmadığıdır. Bu eşitsizlikte taraf- nı “işçi hukuku”dur. Batı’daki çalışma ilişkileri tarihine herhangi bir siyasal ya da ların “sözleşme özgürlüğü”nden bahsedilemez. İş hukukunun önemli isimlerinden biri rahmetli Nuri Çe- ekonomik düşünceler tarihi kitabından bakıldığında 18 ve 19. Başlangıçta sözleşme özgürlüğü çerçevesinde işleyen ça- lik de yıllardır hukuk fakültelerinde ders kitabı olarak oku- yüzyıllardaki “vahşi kapitalizm” denilen süreci açıkça görü- lışma ilişkilerinde işçinin durumu kelimenin tam anlamıyla tulan eserinde “İş Hukuku her şeyden önce ‘işçilerin özel rüz. Ama o dönemi Victor Hugo, Charles Dickens, Emile Zo- bir emek sömürüsü biçiminde kendini göstermiştir. hukuku’ olarak anlaşılmalıdır” demektedir. la romanlarında daha canlı ve daha yaşamın içinden görürüz. İşçilerin durumu tam bir sefalet manzarası arz ederken, ka- Bu açıklamalardan sonra Murat Özveri’nin kitabına Bi- Zola’nın Emek ya da Germinal’i dünde kalmış gibi düşü- dın ve çocuk işçilerin durumu daha da vahimdir. Eşit olma- reysel İş Hukuku Açısından Türkiye İşçi Hukuku adını ver- nülebilir. Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi’ndeki baş- yanlar arasındaki sözleşme özgürlüğü (!) durumu kurtarama- miş olmasının nedeni anlaşılmaktadır. langıç cümlelerinde “vahşi kapitalizm” denilen dönemi il- yınca iş hukuku yoluyla bu özgürlüğe “müdahale” edilmesi Kitabın son bölümünde yeni bir uygulama olan dava şar- ginç cümlelerle anlatırken İngiltere ve Fransa için “Her iki gereği duyulmuş ve işçiyi koruma amacı hatırlanmıştır. tı (zorunlu) arabuluculuğun iş hukukunun doğasına aykırı ülkede de halkın açlığı pahasına karnı doyan soyluların her İlk “İş Kanunumuz” olan 3008 sayılı kanun 1936’da yü- olduğu konusuna yer verilmiş ancak ihtiyari arabuluculuğa şeyin ilelebet böyle güllük gülistanlık devam edeceğine dair rürlüğe girmiş ve bizdeki ilk iş hukuku yayını da bir anaya- yer verilmemiştir. bir inancı vardı” diyor. sa hukukçusu olan Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’e aittir. Arabuluculuk, çalışma mevzuatındaki işçiyi koruyan nis- Aslında bir devamlılık yok mu? Germinal’daki maden iş- Aslında iş hukuku bağımsız bir alan olmadan önce diğer pi ve mutlak emredici hükümleri bertaraf ederek, 19. yüzyıl çilerinin çalışma koşulları bugün halen zehirli toprağın al- alanlardaki hukuk hocaları tarafından özellikle de yakın alan vahşi kapitalizmine dönüş adımından başka bir şey değildir. tında çıkarılmayı bekleyen Erzincan’daki dokuz maden işçi- olan “Borçlar Hukuku” hocaları tarafından geliştirilmiştir. Özveri’nin kitabı işçiler adına atılan bir çığlıktır. Vicdanlı ve sini hatırlatmıyor mu? 1936’da 3008 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmeden önce alanında oldukça deneyimli bir hukukçunun kaleminden çıkan Birebir aynı olmayabilir ama işçinin çalışma koşullarında- konu hakkında Meclis’te bir konferans veren Ali Fuat Başgil bu kitabın hukuk dünyasında karşılık bulmasını ümit ederiz. n FATMA GÜREL’DEN ‘HAYALLER KİTABI’ Yılmaz’ın izini sürüyor, hikâyeyi onun gözünden görüyor, şasından ve baştan çıkaran SUAT ÖKE sesinden dinliyoruz... Bu yolculukta roman kahramanının kandırmacalarından nasıl ko- gençlik masumiyetiyle yaşadığı, kimi eğlenceli kimi hüzün- runurduk? Onlar bir pusula omanlarını, öykülerini ve dergilerdeki yazılarını be- lü bir aşk öyküsünü de işliyor Gürel. gibi yönümüzü göstermese, ğenerek izlediğim bir yazar Fatma Gürel. Kısa süre Yanı sıra yurdumuzun 80’lerden başlayarak 90’ların ortasına yolumuzu dolandırmadan, R önce güçlü atmosferi, sahici karakterleri, düşündüren dek uzanan zaman dilimine tanık ettiği romanın geçtiği sanayi şaşırmadan nasıl yürürdük? felsefi bir bakışla kaleme aldığı romanı Hayaller Kitabı (Ka- şehri (İzmit) ve üretim boyutunu üç boyutlu canlandırdığı SE- Karşı konulması zor Müdür fe Kültür Yayıncılık) ile buluştu okuyucularla. KA Kâğıt Fabrikaları da romanın diğer önemli kahramanları. Beylere nasıl karşı gelirdik? Hayaller kurarız ve onlara ulaşmaya çalışırız. Ancak ger- Gürel, okuyucuyu bacalar, dumanlar, işçiler, eski kâğıt am- Yaşamın ağır can sıkıntısıy- çekleşmesinden umut kestiğimiz bir hayal, yıllar sonra kar- barları, yeni üretilmiş kağıt bobinleri, gönderilmek üzere ha- la, tekdüzeliğiyle, adaletsiz- şımıza çıktığında ve onun başta sandığımızdan farklı olduğu zırlanmış kâğıt balyaları, arasında dolaştırırken bu fabrikaların liğiyle nasıl baş ederdik?” gerçeğini gördüğümüzde ne olacak? Nasıl davranacağız? satılması ve / veya kapatılmasının hüznünü de duyumsatıyor. Hayaller Kitabı’nı en Hepimizin karşılaşabileceği insani ve evrensel bir soru bu… Hayaller Kitabı’nın ana sorusu da bu. Bir zamanların devlet düzeni içinde gördüğümüz üst dü- önce aşkı, gençliği, aileyi, Roman, teknik üniversite öğrencisi dört gencin onları ha- zey devlet memurlarının bir örneği olan Müdür Bey’in devlet kurumlarını, fabri- yallerinden yola çıkarak onları bekmleyen bekleyen haya- hikâyesi de dikkat çekici: kaları ve sevginin bitmezliğini, önemini anlamak / anımsa- tı adımlayışlarını anlatıyor. Romanda özellikle gençlerden “Bazen düşünüyorum; hayallerimiz olmasa, hayatın karma- mak için okumalı. n 20 Haziran 2024 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle