Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DAVID HARVEY’DEN ‘PARİS, MODERNİTENİN BAŞKENTİ’
Modernite serüvenindeki Paris durağı!
David Harvey, Paris, Modernitenin Başkenti (Çeviren: Berna Kılınçer / Sel Yayıncılık Düşünsel Dizisi) adlı incelemesinde, Balzac,
Baudelaire, Flaubert, Zola gibi edebiyatçıların tasvirleri ve gelecek vizyonları, Daumier’in karikatürleri ve
Marville’in fotoğrafları eşliğinde Haussmann’ın kenti “zorla modernliğe sürüklediği” ve baştan yarattığı
İkinci İmparatorluk Parisi’nden günümüze bakıyor.
Yaklaşık 200 yıllık süreci kent odağında özetleyen, Paris özelinde kentsel dönüşümle birlikte üzerinde yaşayanlara etkileri bağlamında
derinlemesine inceleyen Harvey, kenti; modern toplumun, hayatın ve bireyin politik bedenini merceğe alıyor-.
Kitap kapanışını din öğesinin toplumsal olaylarla ilişkilendirilerek kullanılmasının ilginç bir örneği olarak ve tarihin acı bir ironisi olarak
Komünde öldürülenlerin üzerinde yükselen ünlü Sacré-Coeur Bazilikası’yla yapıyor.
18 Mart 1871’de Komünard Ulusal Muhafızları tarafından kurulan bir barikat Sacré-Coeur Bazilikası inşaat halinde Çizim: Honoré Daumier
tavan yapmasıyla birlikte gelişen olaylar zinciri dö-
A. CELAL BİNZET
nemin değer yargılarının sorgulanmasını getirecektir.
Bu kısa değinmeler “Politik Bedeni Hayal Et-
TARİHİN DÖNÜŞÜMÜNE TANIKLIK ETMİŞ
mek” bölümünün temelini oluşturuyor.
İNSANLARI, EVLERİ VE SOKAKLARIYLA
CANLI BİR ORGANİZMA: PARİS! ‘KÖYLÜ İSYANI’
Sanat ve anlatı evreninde kahramanı kent olan birçok ör- Ondan da önce Balzac’ın gözünden yansıtılan in-
nek vardır mutlaka. Hiç kuşkusuz akla birçok ad gelebilir san karmaşası, onları kuşatan kent dokusuna eğil-
memizi ister. Ama bir başka romanı olan Köylü
ama bunlar içinde bir tanesi diğerlerinden daha önceliklidir.
Paris, dünya kenti ve düşler ülkesi. Kültür ve sanatın İsyanı’nda (Çeviren: Nesrin Altınova / İmge Kitabe-
vi) bu kez bakışlarını kır yaşamına çevirecektir.
yaşamsal odağı. Hepsinden önemlisi de tarihin dönüşü-
Bu eylem yanıltıcı olmasın. Asıl olan Paris’in kendi-
müne tanıklık etmiş insanları, evleri ve sokaklarıyla can-
sidir. Özellikle Balzac’ın romanlarında yaşayan kahra-
lı bir organizma!
manlar kadar yaşam alanlarının katılımıyla zenginleşen
Sanatçılar bakımından vazgeçilmez oluşu boşuna değil
bir anlatının katkılarını göz ardı etmemeli.
elbet. Binlerce yıllık kültürel birikimin süzülmesiyle olu-
Onun romanlarındaki sayfalar arasında gezinirken
şan katmanlara baktıkça onun derinliklerinde kolayca yi-
dönemin insan profillerini tüm tutku ve zayıflıklarıy-
tip gider insan. Salt bu nedenlerle olsa gerek sanat ve el-
la okuyabiliyoruz.
bette sanatçı için bir çekim merkezidir.
Dünyanın birçok ülkesinden gelen sanatçılar yanların-
BURJUVALARI, İŞÇİLERİ, PARİS KOMÜNÜ
Ancak belgeler üzerinden yola çıkarak yapılan inceleme
da getirdiği kültürel değerleri burada kaynaştırarak ye-
İLE DALGALANDIRILAN EMEK
gösteriyor ki öylesine hızlı bir kopma eylemi yok orta yer-
ni bileşimlerle farklı dönüşümlerin kapısına taşımıştır ki
BAYRAĞIYLA İMPARATORLUK
lerde. Tarihsel süreç içinde yaşanan çelişkilerin ortaya çı-
Paris’i “Modernite”nin merkezi yapan bu kaynaşma ol-
PARİS’İNİN ÇALKANTILI GÜNLERİ!
kardığı düşünsel birikimlerin baskınlığı söz konusu yalnızca.
muştur. Uzunca bir dönem bizim sanatçılarımızı da kuca-
Diğer yanda politik yapılanmaların gözden uzak tutulma-
19. yüzyılın ortalarına doğru başlayan serüveni yazar ve
ğında besleyip büyüttüğü bilinmez mi!
ması gerek. İmparatorluk Paris’inin çalkantılı günleri içinde
sanatçı tanıklıkları eşliğinde adım adım izleniyor.
Buradaki özgürlükçü havayı solumak amacıyla gerek ken-
Burjuvaların gösterişli yaşamlarını, işçi evrenindeki bunalım-
Yazar, ele aldığı kenti fiziksel olduğu kadar insancıl
di istekleriyle gerekse ülkelerindeki baskıcı ortamdan uzak-
lı süreçleri bu panoramanın içine yerleştirmek zorundayız.
yanlarıyla ele alarak inceliyor. Kentin görünür ve görün-
laşmak için varılan bir duraktır.
Paris Komünü ile dalgalandırılan emek bayrağını, barikat-
mez yüzlerini otopsi yaparcasına yatırıyor masaya.
Bunların tümünü anlatmak çok zor. Öyleyse yapılacak iş
ların kanla yıkanan sokaklarını acı içinde tarihe not düşmeli.
bir noktadan başlamak olmalı. İşte o nokta David Harvey’in
‘POLİTİK BEDENİ HAYAL ETMEK’
HUGO VE BALZAC’IN DA YAPITLARINDA
Paris, Modernitenin Başkenti (Çeviren: Berna Kılınçer / Sel
İmparatorluk yönetimi altında kıvranan bir toplum.
İŞLEDİĞİ YETERSİZLİKLERLE BOĞUŞAN
Yayıncılık Düşünsel Dizisi) incelemesinde öylesine bekle-
Tüm açmazları ve yaşam koşullarının güçlüğü içinde var
BİR KENT GÖRÜNTÜSÜ!
mede okurunu.
olma savaşı veren insanlar.
Victor Hugo’nun 1862’de yayımlanan Sefiller’inde ge-
Victor Hugo, Sefiller’inde (Çeviren: Volkan Yalçıntok-
YAZAR VE SANATÇI TANIKLIKLARI
çen yeraltı kanalizasyonları öncesindeki altyapıyla kıyasla-
lu / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) işte bu dönemin
EŞLİĞİNDE ADIM ADIM PARİS!
namayacak ölçüde ileridir.
Adından da anlaşılacağı gibi yazar, kente “Modernite” zorlu koşullarını anlatır.
Bu tarihe gelinceye değin kent sisteminde görülen atık
kavramı üzerinden yaklaşımı önceliyor. Çoğu kez bir değer- Orada asıl dikkat edilmesi gereken nokta, olayın geçtiği
suların açıkta akmasının getirdiği salgınlar ve ekonomik
lendirme modeli olarak algılanan kavramın geçmişten kopuş Paris’te yeraltı ağının ön plana çıkarılmasıdır kanımca. durumun çöküntüsü toplumun dengesini bozmaya yetmiş-
anlayışı biçiminde yorumlanmasının yanlışlığını vurguluyor. Sanayi Devrimi’nin yarattığı sorunlu yapı içinde işsizliğin ti. Değinilen yetersizliklerle boğuşan bir kent görüntüsü
>>
8 13 Haziran 2024