Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Bizim de Günümüz Gelecek’
İnsanlık tarihinde defter kolayına kapatılamıyor öyle, ne denli hesap kitap yapılsa da. Her şey
yeniden başlayabilecekmişçesine görece gepegenç evren. O, beşiğinde bizi sallarken birbirine
akan zaman önümüzde geçidini sunuyor. Böyle olunca “umut” kendi yolunda karşıcı çıkıyor
tabii. Savaş Al, hepimiz adına o umudu seslendiriyor işte: Bizim de Günümüz Gelecek.
avaş Al, yalnız kendisini tanıyanların, cephelerde çarpı-
adını duymuşların, dinlemişlerin bilip şanların marşıdır
S anacağı biri kalabilirdi partisi dışında. bu. İbrahim
Böyle olsaydı doğrudan adını anarak gire- Taşdelen isminde
mezdim herhalde yazıya. Ama partili parti- bir arkadaşımız
siz, tanıyan tanımayan herkesin eşit uzaklık- vardı. Bulgar
ta yakından dokunup onu yeniden yaratabi- göçmeniydi. (…)
leceği bir kitapta artık Savaş Al. Öyle yakın. Bu marşı okuyunca benim müthiş hoşu-
Ama ne denli tanısak da Savaş Al (1938- ma gitti. Güftesi, bestesi kulağa çok hoş
2020), “anlatı”da bildiğimiz “o” olmaktan geliyordu. Ha orijinal hali Bulgarca mıdır, ilk
çıkıp herkesin kendince tanıdığı kişiye dö- hangi dilde yazılmıştır, kimindir bilmiyorum.
nüşürken bir yanıyla bizden uzaklaşıyor, bu Neyse ben bunun makamını kaptım. Ondan
arada daha somut, daha canlı bir “anlatı sonra tuttum ve dizelerini yeniden elden
kahramanı” halinde onu ilk kez tanıyormu- geçirdim, eklemeler yaptım. (…) Türkçe
şuz gibi yeniden aramıza katılıyor. okunan bütün sözleri bana aittir.” (60, 61)
Yaşanılan günler yeniden kurulduğu için Savaş’ın, anlatısına sinen, kendine yöne-
bir yabancılaşma eşliğinde daha gerçekçi lik alaycı tavrı, bütün halk kahramanlarının
algılayabiliyoruz onu. bu türdeki kimi yansıtımlarında görülebile-
Sonuçta “Marksist” “devrimci” halk önderi ceği gibi enikonu farklı, çok daha doygun
Savaş Al’ın, bir kitapla “anlatı kahramanı” bir gerçeklik kazandırıyor yapıta kuşkusuz.
olarak ayrı düzlemde farklı bir boyuta taşı-
SÖZLÜ TARİH BELGESELİNDE
nabileceğini alımlıyoruz.
SAVAŞ AL’DAN BUGÜNE KALAN…
BİR ‘SAVAŞ AL KİTABI’: Oktay, Savaş Al’ın, bir eğretileme olarak
‘BİZİM DE GÜNÜMÜZ GELECEK’ adeta Binbir Gece Masallarına dönüşen
Oktay Duman’ın içtenlikli sevgiyle kucak- bu söyleşilere, işleri, ilişkilerinin yoğunluğu
ladığı bir “Savaş Al Kitabı” var karşımızda: nedeniyle, Can Yücel’in babasına dönük
Bizim de Günümüz Gelecek (Yayıma Haz. dizesine benzer “hep gidici” katıldığından
İlbay Kahraman, Ayrıntı, 2024). “Savaş Al ile bir araya gelip bu dosya üze-
O “devrimci” işte bu kitapla aramızda geziniyor rinde çalışamadık” notuyla sürdürüyor:
artık. Gün gün hep düşünmemizi sağlayacak, “Bu kitap anısı hep yaşasın diye kaleme alındı
bir devrimcinin bakışı, yaklaşımıyla. aynı zamanda. Ona olan borç ödensin diye…”
Kitap boyunca konuşan Savaş Al. Onun Savaş Al bir ara şöyle diyor:
dışında yazar Oktay Duman, listesini ver- “Bazen düşünüyorum, (…) Bu halka bir
devrim, bir sosyalizm borcumuz var. Öde-
diği azımsanmayacak sayıda kişiyle gö-
rüşmüş, ancak yapıtta oğlu Devrim Al’la yebilir miyiz bilmiyorum.”
yaptığı görüşme var yalnızca, bir de Metin Oktay, “Savaş ağabey” diye seslenerek
Çulhaoğlu’nun (1947-2022), Savaş’ın yitimi duru gönülle ekliyor: “Biz sizin gibi ömrü-
sonrasında Çark-Başak’ta yayımladığı yazı. nü sosyalizm uğruna verdikleri bu onurlu
mücadelede feda etmiş sosyalistlere, dev-
Bunun dışında kitap baştan sona bir Savaş
Al anlatısı, bu yüzden yazar da yapıtını bir ‘Sa- rimcilere olan borcumuzu nasıl ödeyebile-
vaş Al Kitabı’ bağlamında anıyor haklı olarak. ceğiz?” (216)
kucaklayabilen roman kişilerinin benimsenişine
Ben de tanımış, delikanlı yıllarımda çok ya- Gelenek dergisinin 1991 Ekim-Kasım sayı-
benzer ipuçlarıyla bezeli.
kınında bulunmuştum onun. Eşi Mücevher Al, sında yapılan bir röportajda da şunları söylüyor
12 Mart öncesidir, Savaş, “Ödemiş Tütün Mi-
İzmir Namık Kemal Lisesi’nde felsefe öğretme- Savaş Al:
tingini yaptık, dönüyoruz” diyerek anlatıyor:
nimdi, beni onunla tanıştıran da kendisiydi. “…tüm insanlara önerdiğimiz, tek kelime ile
“Cengiz Çandar bana işte ‘Ne yapıyorsun, ne
İkilinin sevgisini kazandığım o yıllar, Savaş’ı açıklamak gerekirse, emperyalizmin ve kapi-
ediyorsun?’ diye soruyor ben de anlatıyorum.
yakından tanıdım. Bütün içinde minnacık ayrın- talizmin bize dayatmak istediği ‘köle yaşam
Laflıyoruz. Biraz da gıcık edip kızdırmak için
tıyı dikkate almanın, bundan kalkarak bütüne biçimi’ne karşı, ‘kurumsal ve pratik çalışmalarınız
bana TİP’li olmamdan dolayı, ‘oportünist’ diyor.
varmanın kuramla eylemi bütünlemenin müthiş diyalektik bir bütünlük içinde belli bir hedefe (ik-
Konuşmamızın bir yerinde, ‘Oportünist, gel
ustasıydı Savaş. tidara) yönelmiyorsa politik bir çalışma yaptığınız
sana komünist marşı okuyayım’ dedi.
söylenemez.” (232, 229)
KENDİ ANLATISINDAN SIZAN Oku, dedim. Başladı okumaya. ‘Ege Denizi ka-
Demek ki neymiş; bu halka, onlar için yollara
rarınca / Dağlar uykuya dalar…’
ROMAN KAHRAMANI: SAVAŞ AL…
düşen “kahraman” çocuklarına borç, düze çıkı-
Halk önderi Savaş Al’ın yapıp etmelerine yönelik Bu komünist marşı mı, dedim. ‘Evet’ dedi.
larak, Savaş’ın deyişiyle “iktidar olunarak” öde-
devrimci kişiliği, herhangi çağdaş roman karakteriyle Sen bunun yazarını biliyor musun, diye sorun-
nebilir ancak.
örtüştürülebilir, işin bu yanlarına da değinilebilir ca ‘Hayır’ dedi. ‘Bunun yazarı benim’ dedim.”
Hele de şu 15-16 Haziran günlerinde…
kanısındayım kendi payıma. Çünkü bir roman, Söyleşisinde bunun nerelerden geldiğini
hikâye ediyor Savaş, Oktay’a:
karakteri üzerinden temellendirilip yapılandırılır. www.sadikaslankara.com, her perşembe
Nitekim her kesimden onun bu farklı kişiliğine “Yunan marşı falan filan derler ama aslı II. öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında
yönelik sergilenen yaklaşımlar, tüm toplumu Dünya Harbi’nde Trakya’daki bütün anti-faşist güncellenerek sürüyor.
12 13 Haziran 2024