Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(15 HAZİRAN 1929 / 11 EKİM 1999)
Anadolu uyanışının yazarı:
Fakir Baykurt!
“Engelleri aşmak ve hayatı değiştirmek sanatın görevidir” diyen hapisliklerdedir. Bilincini ve duyarlığını, yaşamın
Fakir Baykurt’un (15 Haziran 1929-11 Ekim 1999), yaşamının sanatlaştırılması, sanatın yaşamlaştırılması için yazarlıkla
ve yazarlığının özü, bir köylü çocuğunun Köy Enstitüsü denilen bütünleştirmesindedir. Zorlu yazarlık maratonundaki sıkıntılarla
bir kurumda özgürleşmesi, bu özgürleşmenin verdiği bilinçle ama atılımlarla, kazanımlarla dolu “uzun yol”dadır.
yeşeren bir filizin koca bir aydınlık çınarına dönüşmesidir.
Cumhuriyet aydını olmasındadır, düşünceleri doğrultusundaki
Köy Enstitüsü’nde özgürleşen bir öğretmenin, yaşamın ödünsüz ömründedir, ülkemizin çağdaşlık, demokrasi,
çağdaşlaştırılmasında örgütlü savaşımın zorunlu olduğu özgürlük, barış, sosyal adalet savaşımının aydını olmasındadır.
bilinciyle Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) Dilini, yurdunu bunca seven bir aydının zorlu gurbet
92 kurucusundan biri ve genel başkanı olmasındadır, devrimci sınavındaki başarılarda, kıvançlardadır. Çıktığı bu uzun yolun
öğretmenin kıyımında ve savaşımında, Devrimci Eğitim aydınlık kitaplığındadır.
Şûrası’nda, Büyük Eğitim Mitingi’nde, Büyük Öğretmen
70 yıllık bir yaşam, yarım yüzyılı aşan yazın emekçiliği,
Boykotu’ndadır. Çevresine ışık olmayı amaçlamış bir öğretmenin
toplumsal, siyasal, kültürel savaşım, sayısı 60’ı geçen yapıtları
sevdasının karşılaştığı saldırılar, dövülmeler, sövülmeler,
bizi, önünde saygı ile eğileceğimiz bir Fakir Baykurt
sürgünler, açığa alınmalar, sorgulanmalar, yargılanmalar,
bilgeliğiyle buluşturur.
hak mücadelesini, ağaya karşı çıkışını, do-
ÖNER YAĞCI
kuz köyden kovulsa bile “Yaşasın onuncu
köy” demesini, kolektif yaşam özlemiyle do-
FAKİR BAYKURT: ‘EDEBİYAT TIPKI
lu bir genç için tatlı düşler sunan Irazca’nın
EĞİTİM GİBİ İNSANLARIMIZI
Dirliği’nde, Irazca Ana’nın muhtarla ve köyün
BİLİNÇLENDİRME ARACIDIR’
“varsıl”larıyla tek başına savaşımını okuyoruz.
Nüfusunun çoğunluğu kırsal kesimde ve her türlü
olanaklardan yoksunluk içinde büyük bir yoksullukla
FETHİ NACİ: “‘KAPLUMBAĞALAR’,
ağa, jandarma, imam, töreler baskısı altında yaşayan
TÜRK KÖYLÜSÜNÜN YARATICI
milyonlarca köylünün aydınlatılması bir yazarın boy-
GÜCÜNE İNANCIN ROMANIDIR!’
nuna borçtur bilincinde olan Fakir Baykurt, köyünde
Kara toprağın rengini değiştirmek için savaşan
ilkokulu okurken hece ölçüsüyle şiirler yazdı ilkin,
Tozak köylülerinin üretimiyle, eğitimiyle, töresiy-
dönemin birçok dergisinde şiirleri, öyküleri, köy
le yaşamını okuduğumuz Kaplumbağalar için Fet-
notları yayımlandı.
hi Naci, “Türk köylüsünün yaratıcı gücüne inan-
Türkiye Öğretmenler Sendikası’ndaki (TÖS)
cın romanıdır” derken Şükran Kurdakul şu yargı-
çalışmalarından ve öğretmenlikten arta kalan sını aktardı: “Kaplumbağalar, kendi çalışma, sa-
zamanlarını okuyup yazarak edebiyata ayırdı.
bır ve istem gücünü ortaya koyan topraksız köylü
Ve “Türkiye toplumunun, en ağır üre- ile çağdışı kurumlara dayanan devletin kendi hal-
tim işini yapan bu insanların bilincindeki ve
kına yabancılaşması olayının romanıdır.”
bilinçaltındaki istekleri, sevgiyi, tepkileri ve bel- Amerikan Sargısı, “Kahrolsun Amerika, Kah-
li başlı çelişkileri, sanatın gereklerini göz önünde rolsun Emperyalizm, Bağımsız Türkiye, Ya Ba-
tutarak yazmanın bir görev olduğunu anlıyorum. ğımsızlık Ya Ölüm” çığlıklarıyla yaşamının en
Edebiyat tıpkı eğitim gibi insanlarımızı haya- coşkulu günlerini yaşayan, bu coşkulu günlerin-
ta karşı devrimci tavırlı ve davranışlı yapma- de ilk copu yiyen, kelepçeyi taktıran, gözaltını
da önemli bir bilinçlendirme aracıdır. Eğitim tanıyan, kurşunlanan gençlerin kendini bulduğu,
elinden bırakmadığı bir romandı.
ve edebiyat çalışmalarımın amacı bu noktada
birleşmektedir” diyerek sürdürdü yazarlığını. Leyla Erbil’in “Baykurt’un değişmez inancını, insanın
hak ve özgürlük istemlerine coşku katan, Yaşar Kemal’in,
kendi kurtuluşunun kendi eline olduğunu, içinde bulun-
Kendi deyişiyle, “gecelerini, düşlerini, yolculuklarını,
“Bizim romanımızda bir yeniliktir. Diliyle konusu, insanları
hep yazdığı, yazacağı insanların sorunları, özlemleri” duğu koşulları değiştirme potansiyeline olan güvencini
tutuşu, düşünüşüyle bir yeniliktir” dediği Yılanların Öcü’nde,
açıkça görürüz” dediği, toplumumuzun yarısını oluştu-
doldurdu ve böylece asıl işinin yazarlık olduğunu hiç
Irazca Ana’nın insan görünümlü yılanlarla savaşımı vardı.
ran kadınların dramını sergileyen bir roman olan Tırpan’ı
unutmayan bir yazar oldu. Omurgasını eğitimcilikle
Hasan Âli Yücel’in, “Romanın kahramanı Irazca, Türk
Adnan Binyazar şöyle tanımladı: “Tırpan, bir direnmenin
gözlemciliğin oluşturduğu yapıtlarında insanın yaratıcı
köylüsünü madde ve ruhça sömürenlere karşı savaşı
umudunu yaşatır topluma. Dürü’süyle, Uluguş’uyla, Lin-
gücüne olan inancını aktardı, Anadolu insanının sö-
İstiklal Savaşı’nın devamı belleyen Atatürk devrimlerine
lin’iyle… alınyazısı karşısında direnç gösteren bir toplu-
mürüye ve baskıya karşı uyanışını, savaşımını yazdı.
sahiden inanmış bütün Türklerin anasıdır. Oğlu, kuvvetl-
mun dosdoğru öyküsü anlatılmıştır. Türkiye bir uyanışın
iler tarafından yapılmış baskılar karşısında ezilip susuy-
YUNUS NADİ ÖDÜLLÜ ‘YILANLARIN ÖCÜ’
eşiğine gelmiştir. Artık Kabak Musdular, istedikleri gibi
or da Irazca Ana dimdik. Teslim olmuyor, peki demiyor,
İlk öykü kitabı Çilli’den (1955) sonra kırsal kesimin
giremeyeceklerdir Dürülerin koyunlarına…”
boyun eğmiyor, dövüşüyor” diye tanımladığı Irazca Ana
sorunlarını, köylülerin hak arama serüvenlerini işlediği
1970’li yıllarda Fakir Baykurt’un yeni romanlarını,
edebiyatımızın unutulmaz tiplerinden oldu.
“1958 Yunus Nadi Roman Armağanı”nı alan Yılanların
bilgisizliğin, bakımsızlığın, yoksulluğun, batıl inançların
Öcü (1959), Fakir Baykurt adının duyulduğu, kuşağımın
TAHSİN YÜCEL: ‘NEREDEYSE HER ROMANI
ve köylüyü köyünden eden bir otun simgesiyle anlatıldı-
birçok insanı gibi hüzünlenerek, öfkelenerek, sevinerek,
BİR SAVAŞIMIN ÖYKÜSÜ (OLDU)’
ğı, köyün, köylünün toplumsal sorunlarını ışıldak altına
coşarak okuduğum ve ülkemiz kültür yaşamında önemli
Sonra romanları, öyküleri, yazıları ardı ardına çıktı ve
alan, ülkede yaşanılan gerçekleri anlatan Köygöçüren’i;
bir yeri olan romanının adı oldu.
doğal, yalın, şiirsel bir Türkçeyle ülkemizin bilge, usta,
emperyalizmle işbirlikçilerinin ülkemizi nasıl sömürdükle-
Filme alınması, yasaklanması, gösteriminin an-
aydınlıkçı bir yazarı oldu ve Tahsin Yücel’in deyişiyle “her
rini köy boyutuyla aktaran Keklik’i; Morsay yaylalarında-
cak Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in el koymasıyla
romanında neredeyse bir savaşım başlat(tı), neredeyse her
ki köylülerin yaşamlarının zorlu koşullarını, gelenek göre-
gerçekleşmesi, tiyatroya uyarlanması ama oynanmasının
romanı aynı zamanda bir savaşımın öyküsü (oldu).”
neklerini, çevrelerindeki bürokratları, aydınları, öğrencileri,
engellenmesi bu destansı, gerçekçi romanın daha çok
1960’lı yıllarda çıkardığı Onuncu Köy’de,
yozlaşmış kasaba memurlarını, kişilerin devletle ilişkilerin-
yaygınlaşmasını sağladı.
öğretmenlerin yazgısı haline getirilen baskıları,
deki aksaklıkları anlatan Yayla’yı; Irazca’nın torunu olan
Ezilmiş, ezilmekte olan Anadolu insanının 27 Mayıs
yıldırmaları, sürgünleri aktaran köylüleri güçlü ve haklı
Ahmet’in kentteki öğrencilik yaşamını, ülkede süren siyasal,
Anayasası’ndan sonra bir çığ gibi büyüyen, sevdaya dönüşen
olduklarına inandırmak isteyen Köy Enstitülü öğretmenin
toplumsal kavgayı içeren Kara Ahmet Destanı’nı okuduk.
>>
4 13 Haziran 2024