Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖLÜMÜNÜN 40. YILINDA
Şiirimizin yurtsever yürek işçisi:
Hasan Hüseyin!
Hasan Hüseyin şiiri 1960’lı yıllarda yükselen antiemperyalist savaşımla birlikte büyümeye başlayarak ülkemizdeki özgürlük
kavgasıyla bütünleşen bir şiirdir. Yurtseverliğin, öz dil duyarlılığının, baskısız sömürüsüz bir dünya özleminin, barışın, acının,
öfkenin, sevginin, sanatın toplumsal işlevi bilincinin sarmaladığı Hasan Hüseyin şiiri, görkemli toplumsal damarımızın en değerli
meyvelerinden biridir. Ülkemizde 1960’lardan bu yana yaşananlara, toplumsal istemlere, özgürlük kavgasına şiirin tanıklığıdır.
Cezaevi günlerim sürüyordu, Çanakkale’deydim. O günlerde yazdığım “Hasan Hüseyin” adlı şiirimden birkaç dizeyle 26 Şubat
1984’te aramızdan ayrılan şiirimizin yürek işçisi, onurlu damarı Hasan Hüseyin’i saygıyla anıyorum: “Hastaydın yatağında nehir/
açtık şiirini hüzünlendik/ okuduk ‘nehirler aka aka’yı/ konuştuk nehir olmak nedir…/ Yolları acılarla dolu olsa da/ yolcusu
tükenmez denizin/ ve nehirler denize varacaktır/ bilirsin hasan hüseyin.”
68 Kuşağı’nın dilinden düşmeyen “silah cüğü?/ zincir görmemiş bilek ne anlar zin-
ÖNER YAĞCI
ve şarkı/ ben bütün karanlıkları bun- cir sesinden?/ sen ipe giden suçsuzun
larla yendim” dizeleriyle başladı- aranan gözlerindesin ey kızılku-
“Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin/ çünkü aş-
ğı tek şiirlik bu destanıyla, örne- ğu!/ sen kurşuna dizilen devrim-
kın kendisidir senin şiirin” Hasan Hüseyin
ğin “ve der ki kitabın orta ye- cinin kenetli dişlerindesin!”
ŞİİRİMİZDE ESTİRDİĞİ FIRTINA VE ‘KAVEL’… rinde/ bütün ırmakları dün- dedi çıktığı bu yolculukta.
Şiirleri 1959’dan beri Dost, İmece, Ataç, Yelken, Var-
yanın/ kızılırmak’tan ge-
‘AĞLASUN
lık, Yön, Sosyal Adalet dergilerinde yayımlanan Hasan
çer”… “vurun karanlı-
AYŞAFAĞI,
Hüseyin (4 Mart 1927 / 26 Şubat 1984), 1963’te kablo
ğa kanatlarınızı kuşla-
‘OĞLAK’
ve elektrik işçilerinin dillere destan grevinden yola çıka-
rım/ geçin sıcak ırmakla-
Hasan Hüseyin’in şi-
rak ilk kitabı Kavel’i yayımladı. Ertesi yıl Yeditepe Şiir
rı kuşlarım/ kızılırmak
ir serüveni bu temel-
Armağanı’nı kazanan bu yapıt şiirimize bir fırtınanın gir-
kızılırmak akın kuşla-
de ve ülkemizde ya-
diğinin de habercisi oldu.
rım” dizeleriyle öfke-
şananlarla koşut ola-
Kavel fabrikası emekçilerinin dayanışma örneği olan di-
yi coşkuyla bütünleş-
rak sürdü. Ağlasun
renişi destanlaştırılmış, Hasan Hüseyin şiiri olarak çıkmıştı
tiriyordu.
Ayşafağı’nda (1972)
karşımıza. Güncelin şiire yansıtılmasının, şiirin toplumsal
68 Anadolu’ya, Anado-
savaşımdaki yerini almasının başarılı örneklerinden biri ola-
KUŞAĞIYLA lu kadınına yöneltti
rak “Emek en yüce değerdir” sloganının şiirleştirilmesiydi:
BÜTÜNLEŞEN destanını. Bir ırmağa
“İşime karım dedim/ karıma kavel diyeceğim/ ve soluğum
ŞİİRLER benzeyen Ağlasun’un
tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada/ güneşe karışmadık-
“ne de çok özlemi- suyu Anadolu’nun zen-
ça etim/ kavel grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim/ ve izin
şiz gökyüzüne kansız gin tarihi, yatağı insan,
verirlerse istinyeli emekçi kardeşlerim/ izin verirlerse ka-
bakmayı”… “şah ve al- halk, doğa, yaşam, yurt
vel grevcileri/... ilk çocuğumun adını/ kavel koyacağım...”
lah ve dolar üçlemesi”… sevgisi, barış, özgürlük,
TEMMUZ BİLDİRİSİ
“yanki gohom’lu bir mi- adalet özlemiydi.
Hasan Hüseyin fırtınasının coşku ve duygu dolu yüreği
ting”… “seslenir yüzyıllar Tarihi bu özlemle yorum-
1965’te Temmuz Bildirisi ile esti:
ötesinden pir sultan abdal’ı- layıp sergiledi, halkın bu ta-
“Ben bu kapıları bir bir açarım açmasına ama kıra-
mız/ üstü kan köpüklü meşe se- rih içindeki değişmez durumu-
rım” dizeleriyle başlayan, “bütün kapıları birden zorla-
liyiz” dizeleri 68 Kuşağı’yla bü- na parmak bastı, yüzyıllardır ezi-
manın o korkunç güzelliği”; “nasıl sığar o koskoca evren
tünleşiyordu. len, sürülen, yoksul ve bilgisiz bıra-
daracık zindanlara söyle”; “bir ateş yanar bir yerlerde
Amerikan askerlerinin ülkemize kılan halkın üzünçlü serüvenini zama-
bir ateş bir ateş bir ateş daha/ bir yumruk sıkılır bir yer-
gelişlerini ve yaptıklarını anlattığı, “bir nın akışıyla birlikte ortaya koydu.
lerde bir yumruk bir yumruk bir yumruk daha/ düşer ba-
gün çekip geldiler... ve sonra çekip gitmediler Oğlak (1972), Hasan Hüseyin’in umudu
rış cemreleri sabah çaylarımıza/ biter kahpelik/ biter bu
gemilerine.../ ve artık o kadar çok şey getirdiler ki/ ba- yücelttiği şiiriydi. Şiirle düşsel bir Anadolu gezisine çık-
gökyüzünün çok uzaklığı” diye seslenen, “susarak haykı-
ğımsızlığa yer kalmadı ülkemde” dizeleriyle biten bölü- tı, Anadolu’nun yoksul köylülerinden Durmuş Durbak’ı
ranların öfkesiyle haykırıyorum ey emekçiler” diye biten
mün çarpıcılığıyla vurgun yemiş gibi olurken “elbet bir simge olarak aldı ve onun yaşam serüvenini şiirleştirirken
bir güzellemeydi Temmuz Bildirisi.
bildiği var bu çocukların/ kolay değil öyle genç ölmek/ aşkına da yer verdi:
yeşil bir yaprak gibi yüreği/ koparıp ateşe atmak/ pek öy- “karanlıkta kurşun yağarken üstüme/ kan etmişler elle-
KAVGANIN VE BARIŞIN ŞİİRİNİ YAZDI
le kolay değil” dizeleriyle şiirin insanla ve yaşamla sar- rimizi düşlerimizi/ canım gülüm kan/ gayri bize ölüm yok/
“Bayrakları severim tutsaklığa yumruk gibi savrulan
maş dolaş olmasını yaşıyorduk. kavgayı/ şiiri/ ve seni çok seviyorum”.
bayrakları/ insanları severim haksızlığa yumruk gibi sıkı-
Kızılırmak’taki, “bir oğlum olacak adı temmuz/ uykusuz/ Onun derdi, “öyle bir kargaşada açtık ki gözlerimizi/
lan insanları” dizeleriyle kavganın, “düşer barış cemre-
korkusuz/ beter mi beter/ ben beynimi satarak yaşıyorum/ o soygun çalar vurgun oynar” diyerek tanımladığı düzenin
leri sabah çaylarımıza” dizeleriyle barışın şiirini yazıyor,
benden proleter... bir oğlum olacak adı temmuz/ karataşın verdiği acıları yok etmekti.
“Belki en güzeli/ en yiğitçesi/ denize dalar gibi dalmak
göbeğinde aşk/ karataşın göbeğinde barış/ karataş çatladı
kavgaya/ anılarda yaşamak” deyip ardından, “sevda tür-
‘ACIYI BAL EYLEDİK’, ‘KELEPÇEMİN
çatlayacak/ bende bitmeyen kavga/ onda yeniden başlaya-
küleriyle ölesiye sarhoşum” diye bağırarak insani güzel-
KARASINDA BİR AK GÜVERCİN’,
cak.../ ben direndim yorulmadım/ o yorulup yıkılmayacak”
likleri süzerek katıyordu şiirine. Şair yüreğinin halkın yü-
‘KOÇERO VATAN ŞİİRİ’
dizelerini içeren bölümle de 68 Kuşağı’yla buluşup örtüşen
reği olduğunu bir kez daha anımsatmıştı bu şiirler.
1973’te yayımlanan Acıyı Bal Eyledik’te acıyı ve hüz-
bir şiir olarak özgürlük savaşımının tarihinde yerini aldı.
nü işledi. Kitaba adını veren, “Bak şu bebelerin güzelliği-
ANTİEMPERYALİST DÜŞÜNCELERİNİN
‘KIZILKUĞU: ŞİİRİN UYANIŞI’ ne” diye başlayan, bestelenerek şarkılaştırılan, dilimizden
DORUĞA ÇIKTIĞI DESTANI: ‘KIZILIRMAK’
Hasan Hüseyin, masaldan, türküden, tekerlemeden, Şiir, hayat gibi, kavga gibi, aşk gibi bir ırmaktı ona gö- düşmeyen “Acıyı Bal Eyledik” şiirini bilmeyenlere yazık.
re ve o da bir ırmaktı, Türk şiir ırmağının kollarından biri, “ekilir ekin geliriz/ ezilir un geliriz/ bir gider bin geli-
günlük gazete haberlerinden damıtarak oluşturduğu gür,
alaycı, yergici, öfkeli ve lirik şiir diliyle kendi şiirini ya- dünden yarına akan, dünü yarına bağlayan ve denize ko- riz/ beni vurmak kurtuluş mu?” deyişi bilinçli kalabalık-
ratmıştı. 1966’da “komünizm propagandası” suçlama- şan bir ırmak. 1971’de Kızılkuğu: Şiirin Uyanışı dedi, şi- larda öfkenin, direnmenin simgesine dönüştü. Kelepçemin
irin derinliklerine yolculuğa çıkardı okuyanı. Kızılkuğu- Karasında Bir Ak Güvercin (1974) ve Koçero Vatan Şiiri
sıyla yargılanıp mahkûm edilen ve Yargıtay’da aklanan
Kızılırmak’la coştu yeniden. Kızılırmak, ozanın antiem- nun kılavuzluğunda ateş cehennemine girerek karanlıkla- (1976) adaletsizliğin, umarsızlığın, barışın, mahpushanenin,
peryalist düşüncelerinin doruğa çıktığı bir destandı. rı yırtmak istedi. “ne söyler balta tutmamış ele balta söz- dayanışmanın, acının, sevginin şiirlerinden oluştu.
>>
4 22 Şubat 2024