Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Deniz insanına yepyeni bakış:
Ömer Koray!
Ömer Koray’ın Tuz Kokulu Öyküler* adlı kitabındaki öykülerini her okuyuşta, denize farklı bakacağınıza eminim. Denize tutkun
bakışın, denizi anlayan / yaşayan bir anlatıcının öykülerini okudukça, sonrasında nelerin yazılacağını da merak ediyorsunuz ister
istemez. Deniz terimlerini özenli, yerli yerinde kullanması ve bizi o sözcüklerle buluşturması ise edebiyatımız için zenginliktir.
Ben bu öyküleri okuyunca onun, Herman Melvillevari bir deniz romanı (belki de bizim Moby Dick’imizi) yazabileceğine inandığımı
belirtmeliyim. Yani babası Yaman Koray’dan edebiyat bayrağını devralıp ileriye taşıyabileceğini söylemek istiyorum sevgili okurum.
“Babası gibiydi o da. Damarlarında İNSANIN DENİZLE ALIŞVERİŞİ…
deniz dolaşıyordu deniz, kan değil.”
Onun öykülerini okurken adeta de-
Ömer Koray nizin, balığın kokusunu hissediyorsu-
nuz. Denizdeki fırtınanın bu ustalık-
ÇAĞDAŞ EDEBİYATIMIZDA
lı anlatımında, denizin doğasını göz-
‘DENİZ’ ÇOĞUNLUKLA BİR İMGE
ler önüne seren bu bakışta denize ni-
/ METAFOR!
ye gidildiğini de öğrenirsiniz.
Roman ve öykümüzde denizi, de-
Denizin her hali, her gerçeği, insa-
niz insanının gerçekliğini anlatan ya-
nın denizle her alışverişi birçok yönüy-
zarların sayısı pek azdır. Düşünsenize,
le yer alır onun öykülerinde.
Anadolu yarımadası; üç yanı denizler-
Tersanedeki tekne ustası Halim
le çevrili, Karadeniz, Marmara, Ege ve
Usta’nın tutkusu, uzun yol kaptanı
Akdeniz’e kıyıları olan bir deniz ülke-
Akay Kaptan’la kaçak yolcu Samuel
si. Bunun edebiyatımıza yansıması ise
de Arjona’nın yollarının kesişmesi…
yetersiz. Elbette bunun hem sosyolo-
Uzak yerler, uzak denizler Koray’ın öy-
jik hem de tarihsel nedenleri var.
külerinin rengi, soluğudur adeta. İyi bir
Evet, deniz edebiyatı deyince her-
deniz anlatıcısı olduğu kadar, etkili bir
kesin aklına ilkten Halikarnas Balıkçısı
insan gözlemleyicisidir de aynı zamanda.
gelir. Onu, “Mavi Sürgün”lüğe gönde-
Öyle ki size denizin doğasını derinden
ren öykü, yazarın da denizle tanışma-
hissettiren bir bakış, gelir karşınızda du-
sının miladıdır.
rur anlatısında: “Hava sertleşmiş, kara
Ardından öyküleri, romanları, denizlerin
bulutları önüne katıp, koşturuyordu. İri-
ve Anadolu coğrafyasının tarihsel / mi-
leşen denizler Haydarpaşa mendireğin-
tolojik öykülerini anlattığı kitapları gelir.
de, Salacak kıyısında patlıyor, lodos tüm
Kuşkusuz Anadolu coğrafyasının ilk deniz anlatıcıları
Onun yazdıklarına tüm bu birikimini ve gözlemleri-
hışmıyla Boğaz’a girmeye çalışıyordu.” (“Vardiya”, s. 46)
Homeros’tan Heredot’a kadar gider.
ni yazdıklarına yansıtması, özgün bir anlatımla denizi /
Denizin doğası öylesine canlı, etkili biçimde anlatılır
Nuh Tufanı ise belki bir başlangıç sayılmalıdır, Gılga-
deniz insanını gerçekçi bir biçimde anlatması, edebi-
ki, bilen / gören / anlayan / yaşayan bir gözün iklimin-
mış Destanı da öyle.
yatımız adına önemli bir kazanım. de yaşarsınız okurken.
Gelin görün ki çağdaş edebiyatımızda “deniz” ço-
Onun ben’li bakış açısıyla anlattığı öykülerinde Sait Fa-
DENİZİN GERÇEKLİĞİNİ BİLEN BİRİ O!
ğunlukla bir imge / metafor! Balıkçı’nın yanına elbette
ik duyarlılığını aşan bir tınıyı görmek görmek ise Ömer
Rahatlıkla diyebilirim ki; deniz hiç böyle anlatılmadı!
Sait Faik’i koyarız. Bir de Zeyyat Selimoğlu’nu.
Koray’ın deniz edebiyatına getirdiğini yeni bir rengin ken-
Evet, yukarıda andığım adlar bu yönelimin yol açıcıları.
dine özgülüğünün nişanesidir diyebilirim. Denize uzak-
ASIL ‘DENİZ ANLATICISI’; YAMAN KORAY!
Ama Ömer Koray denizi bilerek, adeta yaşayarak ve
tan değil, tam içinden bakan bir anlatıcı var karşımızda.
Hele hele bir de Yaman Koray’ımız var ki, bence asıl
hissederek anlatıyor. Denizden gelen, denizin gerçekliği-
İşte şu sözleri de bu anlatıcının denize yakın duru-
“deniz anlatıcısı” odur. Neden derseniz? Çünkü kendi-
ni bilen biri o. O, önümüze bir deniz coğrafyası çıkardığı
şunun bir simgesidir adeta: “Deniz bu adamları yıllarca
si bir deniz insanıdır.
gibi, deniz insanlarının yaşadığı girdapları da getiriyor.
çektirmelerde, tur teknelerinde, tratalarda, kosterlerde
İlk romanı Deniz Ağacı’nı 1962’de yayımlamıştı Ko-
Ayrıca şunu da eklemeliyim ki denizin dilini kuran bi-
yontmuş, oyup işlemiş ve bu hale geldiklerinde usulca
ray. Onu bir yıl sonra Gelin Taşı izleyecek, Büyük Orfoz
rinin getirdiği inandırıcılık, ister istemez öykülerini anlat-
gerisin geriye bırakmıştı.” (“Sezon”, s. 93)
ise 1979’da okurun karşısına çıkacaktı.
tığı insanların psikolojisini yansıtmada da öne çıkıyor.
Yeniden edebiyata dönüşünü muştulayan Kuyuda-
DENİZE TUTKUN BAKIŞIN, DENİZİ ANLAYAN / YA-
Karşımızda ilk kez bir Akdenizli yazarımızın olduğu-
ki Adam onun biyografik nitelikteki romanıdır. 2004’te
ŞAYAN BİR ANLATICININ ÖYKÜLERİ…
nu söyleyebilirim. Denizin dilini yer bilgisiyle sentezle-
yayımlanan Ne Cennet Şey Şu Deniz ise tam olarak
Ömer Koray’ın öykülerini her okuyuşta, denize fark-
yip bize aktarması önemlidir.
Koray’ın deniz anlatıcısı yanını bize gösterir.
lı bakacağınıza eminim. Denize tutkun bakışın, deni-
Ele aldığı konular denizi / deniz insanına dair öykü-
zi anlayan / yaşayan bir anlatıcının öykülerini okuduk-
leri içeriyor. Gören, hisseden, duyumsadıklarını insa-
OĞUL ÖMER KORAY’DAN ‘TUZ KOKULU ÖYKÜLER’
ça, sonrasında nelerin yazılacağını da merak ediyorsu-
nın ve denizin doğasıyla buluşturarak anlatan bir anla-
Kuşkusuz tüm bunlar ayrı bir yazı konusu. Bense si-
nuz ister istemez.
tıcı görüyoruz.
ze oğul Ömer Koray’dan ve onun, aldığım bir iletinin
Deniz terimlerini özenli, yerli yerinde kullanması ve
İşte o gerçekliğe ilk öyküsü “Hüdaverdi”de Ethem
ardından buluştuğum Tuz Kokulu Öyküler adlı kitabın-
bizi o sözcüklerle buluşturması ise edebiyatımız için
Dayı’nın yaşadıklarının anlatımında tanıklık ediyoruz.
dan bahsedeceğim. (*)
zenginliktir. Ben bu öyküleri okuyunca onun, Her-
Şu anlatımı, onun denize dair her bir sözünün ne kadar
Kendisiyle yağmurlu bir şubat günü, mezarlıkta baba-
man Melvillevari bir deniz romanı (belki de bizim Moby
inandırıcı ve etkili olduğunu nasıl da gösteriyor:
sını uğurlarken karşılaşmıştık. Ailenin, (büyükanne) Meb-
Dick’imizi) yazabileceğine inandığımı belirtmeliyim.
“Ethem Dayı boş alıp, suların nasıl aktığına baktı. Ge-
rure Alevok’la başlayan edebiyat öyküsünü biliyordum.
Yani babası Yaman Koray’dan edebiyat bayrağı-
çişi uzatmak için bir tornistan vurup, makineyi sustur-
Sonraki süreçte de bir deniz insanı olan Ömer Koray’ın
nı devralıp ileriye taşıyabileceğini söylemek istiyorum
du. Tapayı açıp, akşamdan temizlenmiş livarı suyla dol-
nice yılların birikiminden çıkıp gelen öyküleri beni sardı.
sevgili okurum.
n
Deniz, onun tutkusu. Eğitimini de aldı, şimdilerde durdu. ‘Bismillah!’ deyip tektekle yemlediği oltasını in-
kendisi uzak yol kaptanlığından yat üretimine kadar dirdi. Tekrar nişanı kontrol etti. Az daha vardı taşa. (*) Tuz Kokulu Öyküler, Ömer Koray, Eksik
Beklemeye koyuldu.” Parça Yayınları, 128 s., 2024.
uzanan bir denizcilik deneyimine sahip.
10 5 Aralık 2024