Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Satürn’ün gölgesinde bir yaşam:
Paul Verlaine ve ‘Zühal Şiirleri’
1866 yılında yayımlanan, bütün özelliklerini gösteren
Fransız şiirinin yeniden koyan bu kitap Verlaine’in
canlanışına damgasını dünya görüşünü Satürn’ün
vuran bir estetiği de habis etkisi altında dizelere
beraberinde getiren döktüğü gençlik şiirleridir.
Zühal Şiirleri (Poèmes Yıllar sonra adının
saturniens) melankolinin anagramını oluşturarak
kötücül etkisiyle boğuşan kendini “Pauvre Lelian”
22 yaşındaki şair Paul (Zavallı Lelian) diye
Verlaine’in (30 Mart 1844-8 tanıtacak olan Paul
Ocak 1896) ilk başyapıtıdır. Verlaine’in, mutsuzluk
Tüm kişiliğini ve yaşamına yön verecek olan bütün içsel eğilimlerini içinde geçen kişisel yaşamına karşın, bugün hâlâ Fransız
açıklıkla ortaya koyduğu, gelecekteki çalışmalarının ana temalarını edebiyatının en müzikal ve en izlenimci şairi olarak bilinmesi de
oluşturacak ve edebi yaşamının önemli aşamalarını belirleyecek edebi yaşamında ne kadar başarılı olmuş olduğunun göstergesidir.
lık Paris sokaklarında yürürken betimler ve “rüzgâr bir fa-
FERDA FİDAN
got gibi ağlarken” yeraltı dünyasının tanrısı Pluton’u düşler.
Uykuları da sıkıntılıdır. Kapkara giysiler içinde “bir elinde
LANETLİ ŞAİR VERLAINE VE KENDİSİNE
kılıç, bir elinde bir kum saati” taşıyan, katil suratlı ve hayalet
SAYISIZ DERTLER HAZIRLAYAN SATÜRN!
bir atlının, bir anda karşısına çıktığı müthiş karabasanlar görür.
1866 yılında yayımlanan Zühal Şiirleri (Poèmes saturni-
Okyanus kıyısında, bir yandan şimşekler çakarken dalgala-
ens) melankolinin kötücül etkisiyle boğuşan 22 yaşındaki şair
rın kayalara çılgınca saldırdığı korkunç fırtınalar hayal eder.
Paul Verlaine’in (30 Mart 1844-8 Ocak 1896) ilk başyapıtıdır.
Betimlediği dekorların çoğu gece manzaralarıdır. Gotik bir
Kitabın önsözünde Verlaine, kendisi için “sayısız dertler”
kentte, geceleyin gökten boşanan yağmurun altında, idam seh-
hazırlayan Satürn gezegeninin etkisi altında doğmuş olduğunu
pasında sallanan büzülmüş cesetleri seyreder. Bu yüzden de
yazar. Şair içgüdüsüyle, daha 22 yaşında, kendisini bekleyen
gözde mevsimi en hüzünlü dönem olarak gördüğü sonbahardır:
yaşamın ne kadar zor ve sıkıntılı geçeceğini öngörmüş gibidir.
“Sonbahar kemanlarının/ uzun hıçkırıkları/ kalbimi mo-
Bu kadere olan inanç Verlaine’in kişiliğinin irade zayıflığı,
noton bir/ halsizlikle yaralar. “Şaşırtıcı olan şudur: Da-
pasiflik, eylemden kaçınma gibi ana bileşenlerine ışık tutar. Bu
ha yirmi iki yaşında olan genç şairin yüreği, yaşamının son
yüzden kendini “lanetli şair” olarak betimleyen Verlaine’in
demlerini yaşayan bir ihtiyar gibi geçmişin acı anılarıyla
yaşamında bu lanet iki temel şekilde ortaya çıkar:
doludur: “Eski günleri/ anımsıyor/ ve ağlıyorum.”
Gezginliğe mahkûmiyet ve yeryüzünde olduğu kadar ru-
Verlaine, bu melankolik ruh hali yüzünden, idealindeki ya-
hunun derinliklerinde de yaşadığı sürgün hissi. Yaşamı bo-
şama kavuşma şansının hiç olmadığını duyumsar ve ironik ola-
yunca hep kuru bir yaprak gibi sağa sola savrulduğu duygu-
rak “Kabullenme” adını verdiği şiirinde başına gelen talihsiz-
sundan sıyrılmayı başaramayacaktır.
likleri bir türlü kabullenemediğini, görkemli olana ulaşmaya
SATURNIEN ŞAİR: MELANKOLİK, HÜZÜNLÜ,
çalışmanın bir delilik olduğunu kabul etse de sakin ve vasat
SOLGUN VE AĞIR!
olan her şeyden yine de nefret etmeye devam edeceğini söyler:
Tüm kişiliğini ve yaşamına yön verecek olan bütün içsel eği-
“Çılgınlığımı dizginlemek zorundaydım/ Ama kendimi çok
limlerini açıklıkla ortaya koyduğu bu kitap Verlaine’in tüm ya-
fazla koyvermeden.”
şamının önceden yapılmış bir özeti, dünya görüşünü Satürn’ün
HÜZÜN VE ISTIRAPTAN OLUŞAN
habis etkisi altında dizelere döktüğü gençlik şiirleridir.
ESTETİK BİR MELANKOLİ!
Gelecekteki çalışmalarının ana temalarını oluşturacak ve
Hüzün ve ıstıraptan oluşan melankoli, her şeyden önce es-
edebi yaşamının önemli aşamalarını belirleyecek bütün özel-
tetik bir rol oynar. Verlaine bu duyguyu tıpkı kuzey manza-
şekilde kınanması bu şiirlerin Parnasizm akımından da esin-
liklerinin daha bu ilk yapıtta karşımıza çıktığını görüyoruz.
raları gibi sever, hüzün ve güzellik çoğu zaman birbirinden
Başlıkta kullandığı ve kitaptaki metinleri karakterize eden lendiğini gösterir.
ayrılmaz ve melankolik ruh hali hayal gücünü tetikler:
Şair “Kötücül bir etkinin mantığıyla/ satır satır çizilmiş
“saturnien” sıfatı, melankolik, hüzünlü, solgun ve ağır anla-
“Beni öldüren keder ironiktir/ ve alaycılığı azapla birleş-
mına geliyor. bir yaşam planı” diye betimlediği kaderini anlatır. Şimdi-
tirir/ ve açıkça işkence etmez/ ama sahte bir gülümsemeyle
Bu anlam astrolojide Satürn’ün zararlı etkisine ve bu ge- ki zaman geçmişten kesinlikle kopamaz ve geçmiş tarafın-
sokar/ ve çilemi bir eğlenceye dönüştürür.”
zegenin soğuk bir yıldız olduğu gerçeğine atıfta bulunur.
dan tehdit altında tutulur. Başlıktan da anlaşıldığı gibi kita-
Mutluluk sözcüğü hemen hiç geçmez bu şiirlerde; zira
Verlaine, ilk gençliğinden itibaren baht kapısının kapalı ol- ba melankoli hissi hâkimdir.
mutluluk ender duyulan ve hemen silinip giden, geçici bir
duğu ve yıldızların yaşamı üzerinde kötü bir etkisi olduğu
‘İTİRAFLAR’
histir. Benliğin çözülmesine neden olan ender yatışma ve
hissine kapılmış ve bu fikri çok kez yinelemiştir.
Otobiyografik yapıtı İtiraflar’da çocukluğundan bahseder-
sükûnet anları dışında, şair mutluluğu hiç tatmamıştır:
Şairin şiirlerini bu sıfatla nitelemesi lise çağlarından itiba-
ken “Oldukça neşeliydim ve gün içinde çok fazla koşuştur-
“Mutluluk benimle yan yana yürüdü/ Ama KADER ateş-
ren tutkuyla okuduğu Kötülük Çiçekleri’nin yazarı Charles
madığım ya da gevezelik etmediğim zamanlarda güzel uy-
Baudelaire’e hayranlığının bir ifadesidir: kes tanımaz/ Kurt yemişin içinde, uyanış rüyanın içinde/ Ve
ku çekerdim. Yaşamımda hiç melankolik olmadım” diyen
pişmanlık sevgidedir: Böyledir yasa.”
Baudelaire okurlarına seslendiği bir şiirinde yapıtını “Sa-
Verlaine’in gerçek kişiliğini gizlemeye ne kadar meyilli ol-
türn kitabı” (livre saturnien) olarak tanımlamıştır: “Huzur- Öyle ki çektiği acıları abartılı tümcelerle ifade etmekten
duğunu gösteren bölüm “Melancholia” başlığını taşır.
kaçınmaz: “Cennetten kovulan ilk insanın ilk iniltisi/ benim-
lu, kırsal okur/ Ağırbaşlı ve saf, iyi insan/ At elinden bu se-
Zira yazdığı sayısız otobiyografik metinlerde söyleye-
fih ve melankolik satürn kitabını.” kinin yanında bir pastoral şiir sayılır!”
mediği, yazıya dökemediği bütün duygularını yani aslında
KADININ BİRÇOK YÜZÜ VARDIR
PARNASİZM AKIMINDAN İZLER
Verlaine’in gerçek otobiyografisini, yüreğini burkan bütün
Bu arada Verlaine’in yapıtında dönemin öne çıkan akımı ŞİİRLERİNDE
tasaları dile getirdiği şiirlerinde aramamız gerekir.
Bu karamsarlıktan insanı ancak aşkın kurtarabileceğini
Parnasizmden de izler bulabiliriz. Önsözde karşımıza çıkan,
şiiri her türlü sosyal ya da sağtöresel mesajdan arıtma kay- ZÜHAL ŞİİRLERİ VE HÜZNÜN BOYUTLARI… düşünür bazen ama zamanla sevgi denen şeyin de ulaşılmaz
gısı ve salt güzelliğe tapınma isteği, sonsözde ise ilham kav- Zühal Şiirleri’nde Verlaine bu adeta doğuştan gelen hüznü bir menzil olduğunu anlamıştır şair. Yine de tutkudan arın-
ramının hor görülmesi ve kişisel lirizmin enikonu ironik bir çeşitli boyutlarıyla ifade eder: Bir metninde kendini karan- mış, huzurlu bir aşk arzulamaktan alıkoyamaz
>>
8 4 Ocak 2024