Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gerçek hazine!
M. Banu Aksoy’un ince bir mizahla bezeli diliyle çıktığımız yolculukta
hazineye ulaşmaya çabalayan denizcilerin heyecanını biz de içimizde
duyumsuyoruz. Ve oyunun her anında fark ediyoruz ki günlerin küçük,
şirin sürprizlerini büyük bir hazineye dönüştürmek hiç de zor değil. Yeter ki
hayatın, içimizdeki birikimin farkında olalım.
en çok hikâyesi olanlar denizcilerdir. Ve taca yerleştiren Aksoy aslında genellikle ıskalanan,
Y. BEKİR YURDAKUL
gözden kaçırılan gerçek hazinelere doğru çeviriyor
yolda olanlar bir de…
teknenin yönünü.
Ucu bucağı olmayan, huyu suyu de-
abahın erken bir vaktinde şarkı-
Bizim de oralara özenle yönelmemizi; farkında ol-
ğişken denizler her an bir heyecan su-
lar eşliğinde düşüyor yola balık-
madan sakladığımız ya da nerelerde nasıl unuttu-
nar kendisine sığınana… Sakin, çarşaf
S çılar. Akşamın alacasının ardın-
ğumuzu bile anımsayamadığımız asıl definelerimize
gibiyken ansızın alır yatırır.
dan ilkin şarkıları ulaşıyor kıyıya, sonra
yönelmemizi diliyor.
Denizlerin o büyük zengin sakinleri
Mavi Sardalya…
Bu çağrıyı dostluk, güven ve sevgiyle yürüyen ve
de her an bir sürprizle çıkabilir denizci-
Bir gün daha bitti. Şen şakrak inseler
gün geçtikçe büyüyen vazgeçilmez ilişkiler sarma-
de tekneden, birbirinin benzeri günler- nin karşısına… “Balık” niyetiyle çıkılan
lında; sıcacık, neredeyse baştan sona gülümseye-
den hoşnut değil gençler. Şarkılarına, av- yolculuklar gün olur hesapta olmayan
rek katılacağımız bir yolculukla aktarıyor bize.
lanan balıklara, heyecan içinde yaşaya-
sonuçlar yaşatır.
Birbirinin aynısı, kaba bir yineleme gibi akıp gitse
cakları birbirinden ilginç maceralar eşlik
de günler unutmayalım ki her anımız aslında içinde
BAŞTAN SONA GÜLÜMSEYEREK
etsin, işlerini yapmanın yanında heyecan
bin bir şarkı, bin bir macera barındırır. Yeter ki haya-
Banu Aksoy, Mavi Sardalya ve onun
da kuşatsın istiyorlar hayatlarını.
tın içinde olalım, yeter ki günün armağanına sırtımı-
mürettebatının bir gece yolculuğunu
Kaptan Hamsisever’in oğlu Yağlı-
zı dönmeyelim.
anlatırken aslında durağan seyretse de hayatın yal-
hamsi yüksek sesle dile getirince bu günlerin sıkıcı
Anlatı boyunca kendimizi bir an olsun Mavi Sar-
nızca denizlerde değil, insanın olduğu her yerde
benzerliğini kaptan ilkin kızıyor bu tavra ve bir baş-
dalya dışında düşünmediğimiz, şarkıları alttan al-
bambaşka hikâyeler barındırdığını fısıldıyor.
kaldırı gibi de değerlendiriyor oğlunun çıkışını.
ta duyulan heyecan dolu yolculuğu Ali Çetinkaya’nın
Balıkçı Korsanlar’ın öyküsüne de renk ve heyecan
O günün sabahında demir almıyor Mavi Sardal-
usta işi desenleriyle bezediğini de anımsatalım.
n
katan, denizin dibinden zorlukla çıkarılan sandık,
ya! Herkes şaşkındır. “Maceraysa macera” demiştir
onun barındırdığı düşlenen hazine ya da define ol-
kaptan, bu kez akşamüstü başlar yolculuk. Balıkçı Korsanlar / M. Banu Aksoy / Resimle-
Nedendir bilinmezi dense de bilinir bana kalırsa, gularının yarattığı tükenmez düşleri de anlatısına us- yen: Ali Çetinkaya / Can Çocuk / 9+ / 160 s. / 2023.
Bambaşka bir Kapadokya!
Ülkemizin doğal ve tarihsel varsıllığını bir sözlü tarih çalışması ya da farklı yazınsal türleri yaren kılarak anlatmayı
sevinçli bir ödev olarak benimsedi Esra Alkan. Rize, Ahlat, Tokat, Edirne, Mardin, Sinop, Çanakkale, Düzce’yi artık çok
iyi biliyorum diyecek kadar yakından tanıttığı “Kalk Gidelim” aynasını bu kez Kapadokya’ya çeviriyor.
ra Alkan, “kahkahalarını kanat yapıp” görmeye hiçbir şey okumadan gelenleri
Y. BEKİR YURDAKUL
Kapadokya’ya götürüyor bizi. de kolayca ayırt ediyorlar!
apadokya’ya yol düşürmüşlüğünüz var mı? Kaç
PERİBACASI ANLATIYOR YENİDEN GÖRME İSTEĞİ
kez gittiniz ülkemizin bu eşsiz doğal güzelliğiy-
İç içe rol alan, yan yana sahneye çıkan Okumadan çıkılacak bir Kapadok-
K le tanınan yöresine? Ya da şöyle sorayım: Hiç
farklı yazı disiplinleriyle kurduğu aynaya ya yolculuğunda bize “limonluk”lardan,
konuştunuz mu peribacalarıyla? Onların bizi duydu-
yansıyanların dile getiren / anlatansa bu “ayça”dan, ilk beyin ameliyatının yapıldığı,
ğunu biliyor musunuz?
kez bir peribacası…
keçiyle koyunun ilk kez evcilleştirildiği hö-
Esra Alkan’ın Kalk Gidelim Kapadokya’sıyla buluşun-
Peribacalarını, Kapadokya’yı görenimiz yükten, Orta Anadolu’nun on bin beş yüz
caya dek birkaç kez gördüğüm Kapadokya’yı “bildi-
çoktur da bilenimiz yine de azdır bana so- yıllık bilinen eski köyünden, dahası “Eşekli
ğimi” düşünmekteydim.
rarsanız. Alkan’ın sözcükleriyle söyleyelim:
Kütüphaneci” Mustafa Güzelgöz’den, yö-
Bilmediğimiz, merak ettiğimiz herhangi bir yere gi-
Kaldı ki “En bildiğimizi sandığımız yerle-
rede izi olan uygarlıklardan söz edecek
deceğimizde oraya ilişkin okumalar yapmak, kılavuz
rin bile hep bir bilinmeyeni illa ki vardır.” kimseleri bulamayabiliriz.
niteliğinde yapıtlar edinmek hele hele notlar almak
Ne zamandır var peribacaları, nasıl olu- Dolaz, aside, köftür, bulamaç, kayı-
gibi alışkanlığımızın yaygın olduğu söylenemez. Oy-
şup çıkmış ortaya ve neden bu denli yay-
sı yahnisi… daha niceleri! Bırakın her bi-
sa söz konusu yöreyi yazanların, daha yola çıkma-
gın Kapadokya’da? Hepsi birbirinin ben-
rinden tatmayı, adlarını bile duymadan gezer döner-
dan bizi bir öngeziye çıkaracağı aşikârdır.
zeri mi peribacalarını? Severler mi birbirlerini yok- siniz Kapadokya’yı. Esra Alkan, Kapadokya’yı bütün
Sahi, neden merak ederiz bir kenti, bir yöreyi?
sa çatlarlar mı hasetlerinden? Başta Nevşehir, biraz
doğal, tarihsel, kültürel birikimiyle önümüze sermekle
Sözlü ya da yazılı anlatılanlar beslemez mi mera-
Kayseri, biraz Aksaray, biraz Niğde, azıcık Kırşehir il-
/ bizim kılmakla kalmıyor yeniden ve bu yapıtın ışığın-
kımızı? Hakkında kulağımıza herhangi bir şey ça-
lerini anladığımız Kapadokya’ya kim ve neden “Gü-
da görmeye de çağırıyor.
n
lınmayan bir yer niye çeksin ki ilgimizi? Söze, “Ço-
zel Atlar Ülkesi” demiş? Yalnızca yazın mı gezilir Ka-
cukken seyahat kitapları okuduğumda, kitabı- Kalk Gidelim Kapadokya-İstikamet Nevşehir /
padokya? Benden duymuş olun: Peribacaları, onları
ma biner pencereden uçardım” diye başlayan Es- Esra Alkan / Varlık Yayınları / 80 s. / 10+ / 2023.
4 Ocak 2024
12
Desen: ALİ ÇETİNKAYA