Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUSTAFA BALBAY’DAN ‘100 YILA BAKIŞ (1923-2023)
‘Türkiye Cumhuriyeti’nin
en büyük kalesi milletin yüreğidir.
O kaleye karşıdevrim işlemez.’
Cumhuriyet her kesimin malumu olduğu üzere (Bilgi Yayınevi), devrimlerle ekilen tohumların
spot
“benimsemişlikten, öğrenilmişlikten, bu iyidir öyleyse darbelerle sarsılan bir toplumda nasıl yeşerdiğini,
devam gibisinden” bir duygu, bir yaklaşım değil bir Cumhuriyet ağacının köklerinin nasıl sağlam
kök, enerji. Rüştünü, doğruluğunu, gerekliliğini,
olduğunu anlatıyor. Bir asırlık toplumsal dönüşüm
ruhunu, güvencesini Mustafa Kemal Atatürk
tarihini sosyal, siyasal ve kültürel yansımalara
önderliğinde olağanüstü bir kurtuluş mücadelesiyle
bakarak okuyan Balbay, “Tarih, toplumların
ortaya koymuş, insanı, yurt sevgisini, bağımsızlığı,
oksijenidir. Ona ne kadar çok sahipse, onu
adaleti yüceltmiş bir sevda.
ne kadar iyi bilirse, o kadar sağlıklı yaşar”
Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihini kırılma noktalarıyla diyerek okuyuculara Cumhuriyet’e sahip çıkma
ele aldığı 100 Yıla Bakış (1923-2023) kitabında sorumluluğunu hatırlatıyor.
başyazarlığımı mektupla sürdürüyordum.”
GAMZE AKDEMİR
O günden bugüne varmanın 100. yılda
[email protected]
duyumsattıklarını hele ki o “Korkacak bir şey yok,
yapacak çok şey var!” duygunuzu, heyecanınızı
“Korkacak bir şey yok. Uğruna mücadele
burada da paylaşır mısınız?
edilecek çok şey var.” Mustafa Balbay
Tüm Türkiye’nin bildiği başlıca marş sözü İstiklal
Marşımızdır. “Korkma” diye başlar. Kurtuluş Savaşı’nı
‘HAPİSTE 9 KİTAP YAZDIM!’
yapanlar, örgütleyenler bu duyguyla hareket etti ne
n Cumhuriyetin 100 yılının üçte birinde köşe yazarı
düşmandan korktu ne onun çağı aşan silahlarından.
olan, Meclis’te kırmızı halılar üzerinde yürümekten
Kuruluş mücadelesi verirken de ne karanlıktan ne de
hapishane hücrelerinde demir, beton, nem ve rutubetle
hareket halindeki cehaletten korktular.
birlikte yaşamaya kadar memleketin hemen her
Bugün de zamanın ve mekânın farklı olduğu
yerinde bulunan bir gazeteci ve yazar olarak 2023’ün
ama özünün değişmediği bir mücadele sürecinden
başında kendinize bir görev verdiniz ve...?
geçiyoruz. Kimi zaman şu ikilem paylaşılır: Bugün
Bu görevi kendime Cumhuriyet 80. yaşlarını
Kurtuluş Savaşı günlerinden daha kötü durumda
bitirirken Silivri’de vermiştim. Hiç unutmuyorum.
değiliz. Elbette doğru bir söz ama unutmamak
Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü yaştaydım ve demir
gerekir ki o günlerin karşıdevrimci akımlarının
parmaklıkların arasında hapisteki üçüncü kitabımı
devamı da bugün dersler çıkardılar. O nedenle hep
yazmıştım. Cumhuriyet 90’lı yaşlara, devamında bir
tarih bilincini rehber edinmek gerekiyor.
asra yürüyordu. Yüzyılın son çeyreğinin tam göbeğinde
Bugünkü karşıdevrim, cumhuriyet
yaşamıştım. Bir tarihçi gözüyle değil ama tarihin içinde
devrimcilerine, “Yenildiniz”, “Bizim koşullarımıza
yaşamış, gündemdeki her konuda gözünü budaktan,
teslim olun”, “Yakında tümüyle yok olacaksınız”
sözünü dudaktan, kalemini kitaptan sakınmamış bir
diye özetleyebileceğimiz bir “öğrenilmiş
gazeteci olarak yazmalıydım.
çaresizlik” aşılamak istiyor.
1729 günlük hapislikte 9 kitap yazdım. Bunlar
İnsan korkmaya başladı mı, her şeyi korku olarak
hem özgürlük arayışı ve mücadelesi hem de Türkiye
görür. Her şeyden korkmaya başlar. Korkuya
üzerineydi. 90’lı yaşlar hızla geçti ve 100. yıla girerken
teslim olmak, düşmana teslim olmak demektir.
tek işim 1920’lerden başlayarak Cumhuriyet tarihinin
Bunu yenmenin yolu umudu büyütmek ve tarihi
önemli olaylarını bir araya getirmek, gerçeği eğip
iyi bilmekten geçiyor. Bunu başardığımız an
bükmeden yorumlamak oldu.
“kaybettik” duygusunun yerini şu alır: Haydi…
Atatürk’ün dediği gibi tarihi yazanın, yapana saygı NECATİ SAVAŞ
Zaman kaybetmeyelim!
duyması, gerçeğin dışına çıkmaması gerekir. Ben
de olabildiğince öyle yaptım. Yazarken bilincimi
kurmaya çalışırsanız, derinliği kaybedersiniz.
‘BU KİTAPTA TÜM BİLGİLERİ ÜST ÜSTE
tazeledim. Okurun da aynı duyguyu yaşamasını dilerim.
Tarihi bir bütün olarak bilmek, geleceğe de bir bütün olarak
YAZMAKLA YETİNMEDİM, OLAYLARIN
bakmak demektir. İşte bu nedenle Cumhuriyetin kuruluşundan
‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇOK GÜÇLÜ IŞIKLAR SONUÇLARINA DA DEĞİNDİM’
bugüne tarihin hangi dönemeçlerinden geçtiğimizi, sıcak
n Bu yönde incelemelerin tarih bilincine, halkın
EŞLİĞİNDE TARİH SAHNESİNE ÇIKMIŞTIR!’
savaştan soğuk savaşa kadar dünyanın hangi halleriyle karşı
n 100. yılında hele ki son 25 yılda ince ince ne denli aydınlanmasına, gerçeklerin unutulmamasına ve ders
karşıya kaldığımızı, dünyada olanlardan Türkiye’nin nasıl
zorlu bir sınava tutulduğuna, halkın yüreğinde kök çıkarılmasına katkıları tartışılmaz.
etkilendiğini yan yana koymak istedim.
salmış dirençli sevdasına, yıl yıl hangi aşamalardan Ayrıntılı araştırmalar ve incelemeler sonucunda kaleme
Yüz yılın toplamından sadece bir cümle çıkarın
geçtiğine ve bugüne nasıl vardığına, başarılarına, aldığınız 100 Yıla Bakış’ı (1923-2023) nasıl bir tarih
derseniz, şunu söyleyebilirim: Türkiye Cumhuriyeti çok
deneyimlerine ilişkin nasıl bir şanlı muhasebe 100 Yıla yaklaşımıyla kaleme aldığınızı ve metnin okuyucuyla
sağlam temeller üzerinde kurulmuş, çok güçlü ışıklar
Bakış (1923-2023) adlı incelemeniz? nasıl bir bağ kurmasını amaçladığınızı anlatır mısınız?
eşliğinde tarih sahnesine çıkmıştır. 1923’ten sonra
44. yıla giren meslek yaşamımda gördüğüm o ki,
Bu kitapla tüm bilgileri, tüm olayları üst üste yazmakla
2023’e dek karşılaştığı iç-dış engelleri işte bu temeller ve
insanlarımız olaylara genellikle dar açıdan bakıyor. yetinmedim, olayların sonuçlarına da değindim. Örneğin,
ışıklar sayesinde aşmıştır. Aşmaya da devam edecektir.
Sadece gündemdeki konuya odaklanıyor. Öncesine,
1960’tan beri her askeri müdahaleden sonraki ilk seçimde,
sonrasına çok fazla kafa yormuyor. Oysa tarihsel derinlik müdahaleyi yapanlar neyi hedeflemişse toplum onun tam
“BUGÜNKÜ KARŞIDEVRİM, BİR ‘ÖĞRENİLMİŞ
içinde bakınca daha sağlıklı sonuçlara varmak mümkün.
ÇARESİZLİK’ AŞILAMAK İSTİYOR!” zıddı olan partiye oy verdi. Askerler hangi partilere oy
Örneğin, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına
n Yazıyorsunuz ki “100. yılın heyecanı beni vermeyin demişse, toplum ağırlıklı olarak o partilere oy verdi.
odaklanırsanız bugünü yakalamanız zor olur. Sadece son
Cumhuriyetin 89. yılında sardı. O yıl Silivri Örneğin, 90’lı yıllarda Deniz Baykal ve Bülent Ecevit
10 yılı ya da sadece 80’li yılları dikkate alarak gelecek
Mapushanesi’ndeydim. Cumhuriyet gazetesindeki birbirlerine karşı dura dura solu eritti, Tansu Çiller
>>
4 4 Ocak 2024