Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Değişimin, dönüşümün
anlatıcısı: Latife Tekin!
Güne, zamana, dünyanın ve içinden geçilen günlerin ağrısına bakan anlatıcıdır Latife Tekin.
Muhalif bir kimliktir. Hayata bakışının izlerinde bunu görüyoruz. O; doğanın dönüştürücülüğüne,
kılavuzluğuna inanan biri. İçindeki / ruhundaki uyanışı da o bilinçlilik haliyle dile getirir.
Doğa bilinci, doğa bilgisi bir yazarın yaşama / yazma yolunu zenginleştirir.
Bir Latife Tekin okuması yaparken, sanki Rüyalar ve Uyanışlar Defteri’nden başlayıp yol almalı
sevgili okurum. Latife Tekin’in unutma ve hatırlama yolculuğunu yansıttığı
Ormanda Ölüm Yokmuş’a geçtiğinizde akıp giden hayat ırmağında doğanın nasıl bir sığınak,
ama bir o kadar da keşif / anlama yolu olduğuna tanıklık ediyorsunuz.
atife Tekin anlatılarında söz dengini
birden çözmez. İlk adım / söz sonra-
L sı dura ede, bazen akışkanca ilerler.
Adeta ağ serpercesine ilerler hem de. An-
lattığı geçiş ve dönüş süreçlerinin insanı,
tüm varoluşuyla orada renk renk biçim verir.
Şu bir gerçek ki Tekin, akılda olanla düş-
te gezineni buluştururken çıkış noktası ya-
şamsal olandır. Yani, “Hakikat”! Bu da onun
Gece Dersleri, 1986; Buzdan Kılıçlar, 1989; Aşk İşaret- landı yani” sözünü bir yazı metaforu olarak değil, anla-
anlatı gerçekçiliğinin kuruluşunda, gerçekle olabileni bi-
leri, 1995) ve sonrasını yansıtıyor aslında.
tıcılığının da dönüştüğü durum olarak görmeli.
çimlemede en temel öğe olarak karşımıza çıkar.
Dahası onun hayata / dünyaya / yazıya bakışının ma-
İşte bu noktada onun çevreci bakışı / bilinci bize Orman-
Ardı ardına yayımlanan üç romanı (Sürüklenme,
nifestosu da diyebiliriz. Bugün karşımıza çıkan üç roma-
da Ölüm Yokmuş ile Unutma Bahçesi anlatılarını getirir.
Manves City, Zamansız) bu anlamda onun kurmaca
nı o “öfke”nin, itirazların bir sonucudur. Dünyanın karar-
Bunu da Latife Tekin anlatıcılığında bir kırılma nokta-
yolculuğunun yöne bir denemecinin örnekleri olarak
tılması, yıkımı, insanın hiçleştirilmesi…
sı olarak görüyorum. Kurgudan vazgeçmez, ama edebi
çıkıyor karşımıza.
“Bugünle aramıza uzaklık girdi. Bugünümüze başka bir
kurgu yolunu / yönünün bu kez doğaya dönmüş olması
Tekin, burada, hem konu / izlek ekseninde hem de
duyguyla bakıyoruz” diyor Tekin.
ona yeni bir bakış / duyuş kazandırmıştır.
anlatı/kurgulamada “yeni” bakışla bir öykü anlatıyor
Bu kopuşun, yitimin, çözülmenin taşındığı yer insa-
Bakıp gördüğü hatta yaşadığı her şey değişmiştir ar-
bize. İçte ve dışta olanı karşılaşmaların öyküsüyle gös-
nın aidiyet sorgusudur. Ülkeye ve insana dair bu yitikli-
tık. Zira yer / yurt / çevre / mekân değişikliği ondaki bu
teriyor bize. Bu da, kapitalizmle yaşanan küresel salgı-
ğin nerelerden / nasıl kaynaklandığını görebilen bir an-
kırılma ve başlama noktasını yaratmıştır.
nın ülkemizde nerede / nasıl, hangi boyutlarda kuşatıl-
latıcının ne söylediğine kulak vermek gerekir.
Bu anlamda birbirini tümleyen bu iki yapıtın yanına, bu
dığının öyküsüdür.
Ülkenin tahribatı önce toprakla / tarımla başlatıldı. Bu-
kez, kurgusal olmayan deneysel anlatı ile çıkıyor. Kendi
Giderek yoksullaşan bir ülkede, artan işsizlik, çökün-
nun insandaki yansımaları ise her türlü çözülmeyi getirdi.
yalın / saydam bakışını odaklandırdığı bitevi “otoport-
tü, yağma, çürüme ve yozlaşma toplumsal sınıfları ne-
Bunu romancılığımızda ilk kez diye getirenlerin ön-
re” diyebileceğimiz anlatısıyla karşı karşıyayız: Rüyalar
rede/nasıl etkilediğinin tanıklığı onun kurduğu anlatı
cülü Köygöçüren (1973) romanıyla Fakir Baykurt, Hü-
ve Uyanışlar Defteri.
evreninin çerçevesini oluşturuyor.
yükteki Nar Ağacı (1982), Dağı Öte Yüzü üçlemesi: Or-
Onun yazma yolu/yordamı burada karşımıza çıktı-
Anlatılarında karşımıza çıkan en temel gerçeklik ülkenin
tadirek (1960), Yer Demir Gök Bakır (1963), Ölmez Otu
ğı gibi; hayatı görme / algılama, anlama biçimlerine de
siyasal / toplumsal sorunlarının birer yansımasıdır aslında.
(1968), Deniz Küstü (1978) ile de Yaşar Kemal’dir.
tanıklık ederiz.
Kırdan kente göç, bir yerli olamama halinin taş-
Her bir romanda toplumsal çözülmenin yansılarını
Sesler, renkler, kokular, tatlarla dokunulan / hatırla-
ra gerçekliğindeki durumu…Mesleksizlik, sanayi işçili-
adım adım izleriz. Değişim ve dönüşümün odağındaki
nan her bir şeyin öyküsünü anlatır bize.
ği (ucuz işçilik), yoksulluk, cehalet, çözülen geleneksel
insan-doğa bir bakıma romancıların yansıttığı gerçek-
Bir söz, düş ve düşünce arayışındadır anlatıcı. Güne,
yapı, köylülüğün giderek ortadan kalkması, orada ya-
liklerin çıkış noktasıdır.
zamana, dünyanın ve içinden geçilen günlerin ağrısına
şanan dönüşüm…
Burada Latife Tekin, soran / sorgulayan bir anlatıcı
bakan anlatıcıdır Tekin. Muhalif bir kimliktir.
İnsanın sürükleniş>savrulma>çözülme ilişkisinin an-
olarak çıkıyor karşımıza. Gören, gözleyen, tanıklık eden;
Hayata bakışının izlerinde bunu görüyoruz. O; doğa-
latılması… Yolda / yolculukta olma hali… Yaşamın sü-
“bugün”ün gerçekliğine daha yakından bakan biri üstelik.
nın dönüştürücülüğüne, kılavuzluğuna inanan biri. İçin-
rükleniş metaforu… Genç yoksullar / işsiz ve meslek-
Tüm bunları bir araya getiren anlatıcılığında akışkan
deki / ruhundaki uyanışı da o bilinçlilik haliyle dile getirir.
sizlerin yola düşüp gitmesi…
bir dil duygusu var. Okurunu etkileyen bir yandır bu da.
Doğa bilinci, doğa bilgisi bir yazarın yaşama / yazma
Tekin, sürekli “bugün”ü yazan bir romancı olarak
Tekin, bize, insanın bu altüst oluş sürecindeki yaba-
yolunu her daim zenginleştirir.
karşımızda durdu. Anlatıcı olarak içe çekildiği zaman-
nıl yolculuklarından söz eder.
Bir Latife Tekin okuması yaparken, sanki Rüyalar ve
larda da yazdıklarında “bugün”ün ruhu / dokusu vardı: “Yaşamak yazmaktan daha çok heyecan veriyor” di-
Uyanışlar Defteri’nden başlayıp yol almalı sevgili okurum.
Ormanda Ölüm Yokmuş (2001), Unutma Bahçesi
yordu bir yerde. Hayata kapılarak yaşamak onun için
Latife Tekin’in unutma ve hatırlama yolculuğunu
(2004), Muniar (2006) onun bu bakışının/çağrısının sesi bir sürükleniştir, öyle ki anlatıcılığını yazma kıyısına ge-
yansıttığı Ormanda Ölüm Yokmuş’a geçtiğinizde akıp
olarak karşımıza çıkan anlatılarıydı. tirendir de.
Benim “eşik metin” diye adlandırdığım Rüyalar ve Uya- giden hayat ırmağında doğanın nasıl bir sığınak, ama
Gene şunu diyordu, Tekin: “İçimde bir şey taştığı za-
nışlar Defteri (2009), Tekin’in anlatıcılığının öncesini (Sev- man yazıyorum.” Önce yaşamak ve damıtmak gereki- bir o kadar da keşif / anlama yolu olduğuna tanıklık
gili Arsız Ölüm, 1983; Berci Kristin Çöp Masalları, 1984;
yor onun için. “Benim aslında yazım epey önce çatal- ediyorsunuz.
n
4 28 Eylül 2023