Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
ünyanın çeşitli köşelerin-
de zarar görmüş coğraf-
D yalardaki çeşitliliğin öykü-
sü olan, kapitalizmin beklenme-
dik köşelerini keşfetmek için za-
manımızın en tuhaf emtia zin-
y
‘Yabancı’ ı okumak
cirlerinden birini, doğanın ken-
dini yenilemesinin simgesi hali-
Albert Camus adını, 1957’de Gazi Eğitim İçimden bunda benim bir suçumun
ne gelmiş bir mantarı takip etti-
ği Dünyanın Sonundaki Mantar:
Enstitüsü’nde öğrenciyken, sınıftan olmadığını söylemek geldi ama kendimi
Kapitalizmin Enkazlarında Yaşam
bir arkadaşın Yabancı (Çeviren: tuttum. (...) Hiçbir anlamı yoktu bunun.
İmkânı Üzerine ile ünlü antropo-
Vedat Günyol, Can Yayınları) adlı İnsan her zaman az buçuk suçludur.”
log ve yazar Anna Lowenhaupt
romanını tanıttığında duymuş, onu İçten içe herkesin algı düzeyinin aynı
Tsing kapağımızda.
Herhangi bir mantar değil
okumaya başlamıştım. Daha şu sahneyi olmadığını varsayarak, Meursault,
Tsing’in izini sürdüğü; bugün
okurken konu ilgimi çekmişti: geleneksel anlamda “az buçuk suçlu”
gurme lezzetlerin en önde ge-
sayılsa da yazarı suçlamak
“Marie beni siyah boyunbağıyla görünce
lenlerinden matsutake! Kitap bo-
aklımdan geçmemişti. Onun gibi
çok şaşırdı, ‘Yaslı mısınız’ diye sordu. yunca matsutake ticaretinin tu-
haf dünyalarına tanık ediyor ya-
düşündüğümden değil, önümde
‘Anam öldü’ diye karşılık verdim.
zar. Japon gurmelerin, kapitalist
yeni bir yazınsal dünyanın açıldığını
Ne zaman öldüğünü sorunca
tüccarların, Hmong orman sa-
görüyordum...
‘Dün’ dedim. Hafifçe irkildi. (...)
vaşçılarının, endüstriyel orman-
ların, Yi Çinli keçi çobanlarının,
CAMUS GERÇEĞİ
Fin doğa rehberlerinin ve daha
Camus her yazar gibi olmadığının ayrımındaydı. O, yazınsal
fazlasının hikâyelerine davet edi-
dünyada absürd (saçma) ölüm-yaşam-mutluluk-yalnızlık gibi,
yor. Ege Yatır’ın yazısı...
insanın kendini bir türlü nereye oturtacağını bilemediği bir an-
Üçüncü sayfamızda Albert
latı dünyasının yaratıcısıydı. Nice yazarı bunaltan böyle konu-
Camus’nün Yabancı romanı mer-
lar, onun romanlarında yalnızlık, yokluğa götürücü ölüm, in-
kezinde yazın ve düşün yolunu
sanın varoluş nedeniydi. Annesinin ölümünü günlük bir olay
irdelediği aynı adlı yazısıyla Ad-
gibi algılaması, ağır suçlanmasına yol açmasına karşın, anla-
nan Binyazar yer alıyor.
tının bel kemiği olan üslubunu değiştirmemişti.
Feridun Andaç, “Değişimin,
Ona Nobel Roman Ödülü’nün kapısını aralayan Yaban-
dönüşümün anlatıcısı: Latife Te-
cı (Çeviren: Vedat Günyol, Can Yayınları), gerçekle kurgunun
kin!” başlıklı yazısında Rüyalar ve
birbiriyle kaynaştırılması sonucunda oluşturulmuştur:
Uyanışlar Defteri’nden Ormanda
“Bir insanın yapıtları, çoğu kez, onun özlediği, heveslendi-
Ölüm Yokmuş’a usta yapıtlarıy-
ği şeylerin öyküsüdür. Ama yapıtınız hiçbir zaman kendi öykü-
la Tekin’in muhalif kimliğiyle bi-
nüz değildir, hele yaşamöykünüz olduğu savındaki yapıtlarda.
leşen doğanın dönüştürücülüğü-
Hiçbir insan, hiçbir zaman, kendini olduğu gibi anlatmayı gö-
ne inancını, bilincini ve yaşama /
ze alamaz. Her sanatçı, kendi doğrusunun peşindedir.”
yazma yolunu inceliyor.
Yazar yazmaya hemen başlamaz, yazmakla-yazmamak
Necdet Neydim, “Çocuklar için
arasında uzun yol koşucuları gibi günlerce, aylarca, yıllarca
felsefenin öncü ismi: Nuran Direk!”
konu-biçim-üslup arayışları içinde kendine bir yol çizdikten
başlıklı yazısında, Türkiye’de son
re, Stalin terörünün büyüklüğünü inkâr ediyor, Camus, Sartre’ın
sonra alır kalemi eline.
30 yıla damgasını vurmuş çok de-
Ultra-Bolşevizm’inde kasten ikiyüzlü bir tutum görüyordu.
Öner Yağcı, Cumhuriyet Kitapları arasında yer alan Yedive-
ğerli bir çalışma olduğunu imledi-
Rivayete göre, Sartre ve Camus bir daha asla birbirleriyle
ren adlı romanını yazarken kimi yerde sözü kendi üstleniyor,
ği Çocuklarla Felsefe; Gençler için
konuşmadılar. Gene de Camus öldüğü zaman Sartre, Fran-
yeri gelince olayların içinde yetişmiş kişilere bırakıyor. Böyle-
Felsefe gibi yapıtlarıyla usta yaza-
ce-Observateur adlı gazetede, onun yaşamını ve eserlerini
ce ortaya çok yazarlı bir roman çıkıyor.
rı merceğe alıyor.
öven içten bir methiye yazıyor.
Anlatıcıların arasında hayatı roman olan, aşklarının sonradan
Kübra Bodur, George Orwell’in,
Jean-Paul Sartre, bu bağlamda Camus’nün ölümü üzerine
ayrımına varan, toplumlarını belli bir düzeye erdirmeye çalışan
16 denemesinden oluşan, 1984,
yaptığı konuşmada onun “zamanımızda insan vicdanının so-
muhtarlar, işini örnek alınacak düzeyde gerçekleştiren belediye
Hayvan Çiftliği, Burma Günleri, Pa-
runlarını aydınlatan ileri görüşlü“ yanına değinmiştir:
başkanları, aydınlıklarını gittiklere yere saçan yurtseverler var.
ris ve Londra’da Beş Parasız gibi
“Geçici bir süre için sessizliği seçmişti. Ama ağır ağır geçen
kült yapıtlarının esin kaynaklarını
ve seçtiğine bağlı kalan ender insanlardan olduğu için, sessiz-
‘YABANCI’
açımlayan, çeşitli edebiyat yapıt-
liğin sonu beklenebilirdi. Bir gün konuşacaktı. Söyleyecekle-
Camus denince akla Yabancı gelir. 1942’de yayımlanan roman,
ları ve yazarlara ilişkin fikirlerini de
ri üzerinde tahminde bulunmak yürekliliğini bile bile göze ala-
varoluşçuluğun yansıması sayılır. Olay, bir Arapi öldüren kendi-
ortaya koyan Neden Yazıyorum’u
mayacaktık. Ama hepimiz gibi, yeryüzü ile birlikte değiştiğini
ne bile yabancı, yaşamı anlamsız bir süreç sayan Mersault’un
inceliyor.
düşünüyorduk. Varlığının canlı kalmasına yetiyordu bu.
öyküsüdür. Ona göre insan, öleceğine göre, bunun nasıl, ne
Y. Bekir Yurdakul, “Resim dile
Dargındık; dargınlık -hiç görüşmeyecek bile olsak- bir şey
zaman olacağının önemi yoktur. Kumsalda karşılaştığı adamı
gelince…” başlıklı yazısında Asu-
değil; olsa olsa, içinde bulunduğumuz dar, küçük dünyada,
öldürürken, doğal bir görevi yerine getirircesine soğukkanlıdır.
man Portakal’ın, ünlü ressam Henri
birbirimizi gözden kaçırmadan, birlikte yaşamak bir çeşit. Bu,
Yıllarca tatile çıkarken yanıma hep Don Quijote’yi alırdım.
Matisse’in adeta retrospektif sergi-
onu düşünmeme, okuduğu bir kitap sayfası ya da gazete üze-
Cervantes’in romanını okudukça insanın vardığı yaşama ko-
sinde gezdirirken sanatçının renk,
rindeki bakışını duymama ve kendi kendime ‘Ne diyor? Şu
şullarının kaynaklarına iniyordum. Aradan yıllar geçti, baş-
desen, çizgi, leke, ışık ve kompo-
anda ne diyor?’ dememe engel değildi.
ta Yabancı olmak üzere Camus’nun kitapları da katıldı Don
zisyonlarını hoş bir sakinlik, akıcı
Olaylara ve içinde bulunduğum ruhsal duruma göre, bazen
Quijote’ye. Camus’üyü okurken yazarın kendine özgü düşün-
bir yalınlıkla sözcüklere çevirme-
çok sıkıntılı, bazen çok acı algıladığım sessizliği; sıcaklık ya da
ce dünyasına giriyor, onun sıradan olaylar karşısında kendini
yi başardığı öykülerinden oluşan
ışık gibi, her günün niteliği idi, insancıldı. İnatçılığıyla çağımı-
var eden algılarının, arayışlarının özüne varıyordum.
Matisse’in Işığı’nı merceğe alıyor.
zın ortasında, ahlakın varlığını savunuyordu.”
Vitrindekiler ve Mustafa
SARTRE’A GÖRE CAMUS Yazarlık bu, geçmişte aralarında gerilimler yaşansa, olayları
Başaran’ın hazırladığı Bulmaca
1952 yılında Sartre ve Camus arasında sert bir kopuş meyda-
aynı mantıkla algılamasalar da birbirlerini değerlendirme du-
ile düşün trafiği sürüyor!
na geldi. Bu kopuşun parlama noktası, Sovyetler Birliği’yle ilgili rumuna düştüklerinde, sevecenliklerinden, insancıl yaklaşım-
İyi okumalar…
fikir ayrılığına düşmeleriyle ortaya çıktı. Görünen oydu ki Sart- larından bir şey yitirmiyorlar.
n
l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır
Aktaş l Sorumlu Müdür: Aslan Yıldız l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi:
Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72
64 l Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.
com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.
KITAP No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.