05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Öyküyü canlandıran usta: Füruzan ve ‘Akim Sevgilim’ 60’lı yıllarda bir durgunluk dönemine girmiş öykücülüğü sonra nicedir yeni bir kitapla görünmeyişi elbette dikkat yeniden canlandırmış, Bekir Yıldız’dan (Reşo Ağa, 1968) çekicidir. Füruzan herhalde bir daha yazmayacak derken, neredeyse çeyrek yüzyıl (1999-2023) sonra yeni öykü kitabı sonra (Parasız Yatılı-1971) 1970’lerdeki öykücülüğe Akim Sevgilim (Yapı Kredi Yayınları) çıkageldi. damgasını vurmuş, ilk kitaplarında kötü yola düşmüş kadın ve kızların, çöken burjuva ailelerinin, yoksulluk ve yalnızlıkla Yapıtta yaklaşık 100 yıllık bir zaman süreci içinde geçen üç boğuşan kadın ve çocukların, yeni ortamlarda bunalan ve yurt uzunca öykü yer alıyor: Kitaba adını veren “Akim Sevgilim”, özlemi çeken göçmenlerin dramlarına sevecenlikle yaklaşmış, “Sesi Olmayan Türkü” ve “Varoşlarda”. Akim Sevgilim, kişileri derinlemesine incelemiş, anlatımını ayrıntılarla derinlikli, usta anlatımıyla özellikle Füruzan’ın öykülerini beslemiş usta yazar Füruzan’ın, Sevda Dolu Bir Yaz’dan özleyen okurlar için bir okuma şöleni niteliğinde. ise aşkı ve sevişmeyi Akim’den öğrenmiştir: KEMAL GÜNDÜZALP “Akim beni sevişmekten utandırmadan sev- meye alıştırdı” (s. 45) diyor. ÖYKÜYE DAMGASINI VURDU! “Sesi Olmayan Türkü” sözleri bilinen ama 60’lı yıllarda bir durgunluk dönemine ezgisi bilinmeyen bir türküdür. Sonradan yer- girmiş öykücülüğü yeniden canlandırmış, li bir âşık ona bir müzik uydurmaya çalışı- Bekir Yıldız’dan (Reşo Ağa, 1968) son- yor. Yöreye ilk yerleşen konak sahibi bir aile- ra Sait Faik Ödüllü Parasız Yatılı (1971) ile nin yıllar sonra yeniden oraya gelen kızlarıy- 1970’lerdeki öykücülüğe damgasını vurmuş la yerli bir delikanlının bir gün ortadan yitip usta yazar Füruzan, özgeçmişinde de hak- gitmeleri sonucu yer yer masalsı bir anlatım- lıca belirtildiği gibi “İlk kitaplarında kötü la söylenceye dönüşmüş bir sevda öyküsüdür. yola düşmüş kadın ve kızların, çöken burju- Bu arada arka planda sahillerin nasıl yağ- va ailelerinin, yoksulluk ve yalnızlıkla bo- malandığının örnekleri de görülüyor. “Varoş- ğuşan kadın ve çocukların, yeni ortamlar- larda” şu cümleyle başlıyor ve günümüzde da bunalan ve yurt özlemi çeken göçmenle- geçiyor: “Kentlerin kenti düşmüştü.” (s. 111) rin dramlarına sevecenlikle yaklaştı; kişile- ri derinlemesine inceledi, anlatımını ayrın- DÜŞMÜŞ KENT! tılarla besledi.” Açıkçası bu üçüncü öyküyü anlatmak ko- Ardından devrimci bir süreci anlattığı roma- lay değil. “Varsılların siteleri”yle “konut de- nı Kırk Yedililer ile de ödül aldı: TDK (1975). nemeyecek bu garip barınak”lardan (naylon, 100 YIL VE ÜÇ ÖYKÜ! tahta, teneke, karton karışımı, bir in, bir ya- Füruzan yıllar sonra yayımladığı yeni ki- pay çıkıntıdan) oluşan koca kent... Bu mez- tabı Akim Sevgilim’de (Yapı Kredi Yayınla- belelikte çöplerden topladıklarıyla beslenen 5 rı) üç uzunca öykü yer alıyor. Kitaba adı- yaşındaki çocuğuyla yaşayan bir adamın öy- geçişler var. İlk öykü anlatıcıların diliyle de sanki eski za- nı veren öykü dışında “Sesi Olmayan Türkü” ve “Varoşlar- küsüdür anlatılan. İşin özeti topladığı izmaritleri sigara ola- manlarda geçen üç kız kardeşin öyküsü: Mihriban, Cavidan da” adlı iki öykü. Üç öykü yaklaşık 100 yıllık bir zaman sü- rak içen ve öksürüklerle boğulan adam bir gün gelmeyince ve Keriman kız kardeşler bir de yeğen Gönül. Asıl anlatıcı reci içinde geçiyor. çocuk ölüp gidiyor orada. “Parmakları artık kıpırdamıyor- Gönül gibi görünüyor. Birincisi Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş içinde. İkinci- du”. (s. 129) Bu kısacık cümle öykünün de kitabın da sonu. si büyük olasılıkla 1960’lı yıllarda geçiyor. Belirgin özelliği SEVGİ, SEVGİSİZLİK VE AŞK! FÜRUZAN’DAN BİR OKUMA ŞÖLENİ yerli turizmin başlangıç yıllarına denk düşüyor. Eski ve yeni Kız kardeşlerden “hayali fener” denilen Keriman’la bah- Anlatıcı kaynaklı olduğunu düşündüğüm kişi yerine “ta- varsıllarla, güneyde turizmin başladığı zamanlara götürüyor. çıvan sevgilisi Akim için Gönül şöyle diyor: “Bu iki insan ne” kullanımı dışında birçok yazarda olduğu gibi “göğüs- Her üç öyküde de olağanüstü ustalıklı bir dille anlattığı var- rüya gibiydiler. Çiçeklerden, güneşten, geceden, limonlukta- meme” (s. 11, 14, 23, 43, 122) ikilemi dikkati çekiyor. Bir sıl yoksul, kentli taşralı ilişkileri söz konusu. Öyküler üç farklı ki kokulardan oluşan bir rüya…” (s. 34) Gönül’e göre Keri- de bölünmüş ve alt alta yazılan cümleler var. uzamda geçiyor: Birisi kentte, birisi tatil kasabasında ve öteki, man aşktan “ayakları yere değmeden yürüyordu”. (s. 24). Benzer bir durum da yanıtsız sorularda görülüyor. Di- köy değil ama koca kentin dışında, “varoş”ta geçen bir öykü. Akim, Yugoslavya’dan gelmiş bir göçmen. Abla Zaman zaman benim gibi düz okurları zorlayan kertede yaloglar tek yönlü bir monoloğa dönüşüyor. Soru sorulu- Mihriban’a göre “gâvur” sayılıyor. O nedenle Keriman- yor ancak yanıtlar yer almıyor. Yanıt okuyucuya bırakılıyor bu ustalıklı anlatımla yepyeni bir biçem oluşturuyor sanki. Akim aşkına karşı. İlk başta okumakta güçlük çektiğimi ve özellikle ikinci öy- sanki. Akim Sevgilim, derinlikli, usta anlatımıyla özellikle Mihriban zaten “kadınlığını öldürmüş” birisidir. Bu ne- küyü yeniden okuduğumu belirtmeliyim. Füruzan’ın öykülerini özleyen okurlar için bir okuma şöle- İlk öyküde anlatıcı tek değil gibi, anlatıcıdan anlatıcıya denle de büyük bir aile sevgisizliği söz konusudur. Keriman ni niteliğinde. n 8 6 Temmuz 2023 YKKYS Arşivi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle