05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARİFE KALENDER ADİL İZCİ’DEN ‘O ADA SENİN BU ADA BENİM’ “Ada, ne güzel bir sözcüktür o! Söylemesi de, türlü türlü imgesi de…” O Ada Senin Bu Ada Benim (Oğlak Yayınları) derleme kitabı- nın önsözünde böyle diyor Adil İzci. Sonra- Her ada bir şiir! sında da Sait Faik’in “Haritada Bir Nokta” ile Zeyyat Selimoğlu’nun “Bir Ada Soyunu- yor” öykülerini anarak sözlerini sürdürüyor. Mavnalar, kayıklar, motorlar ADA SÜRGÜNLERİ! İstanbul’a gelip de Adalar’ın denizin ortasındaki gri-mor, sulardan hiç çıkmazlar. Adada sürekli oturanlara adalılar denildiği gibi, deniz in- yarı sisler içindeki büyülü görüntüsünü, geceleri ıraktan ışıl- Vapur saatleri, hangi iskele- sanları, ada sürgünleri, balık avcıları denildiği de olur. “Sür- tılarını görmeyen, merak etmeyen, oraya gitmek istemeyen gün” daha uygun bir ifade bana göre. Çünkü tarihçelerin- ye gidecekleri bellidir. Bir an- yok gibidir. Ada, denizin ortasındaki bir toprak parçası de- de bir sürgün yeri olduğu eskiden beri söylenegelir. Denize, da dolup boşalan vapurların ğildir yalnızca. Dokusu, kokusu, yaşamı, insanı, yosunu, mehtaba, balığa, yeşile sürgün… düdükleri alışkın olanlara saati martıları, gemileri, balıkçıları ve yazarlarıyla dünya içinde Adnan Özyalçıner, çoğumuzun vapurlara binerek keyifle sordurmaz. başka bir dünyanın imgesidir. Gizemlidir. gittiğimiz Ada yolculuklarını, piknikleri, bir an İstanbul’dan Adalar hareketlidir ve köşeden hangi güzelliğin çıkacağı USTA YAZARLARIN KALEMİNDEN ADALAR kaçma özlemlerini anımsatır. Lüks mevkileri, oturma yerle- belli olmaz. Kıyılara yığılmış renkli balık ağları, balıkçı anı- Sait Faik Abasıyanık, Orhan Veli ada sözcüğü geçince ak- rini, yolcuların telaşlı sevincini, Harbiyelileri, ince dert has- ları, sokak kedileri, yazlıkçıların bıraktığı köpekler, kızar- lımıza ilk gelenlerden. Melih Cevdet’in “Ada vapuru yan- talarını, faytonları, hafta sonu curcunasını, güvertelerden mış midye kokusu… Bahar gelince Adalar’ı işaret eden ve dan çarklı”sını, “Ada Sahilleri” vb. şarkıları unutmayalım… sarkan kolları bacakları, Heybeli’ye ilişkin tarihi bilgileri, kokusunu duyumsadığımız sarı bulut ağaçları, mimozalar… Bunlar gibi nice şarkıları, denizi, mehtabı, aşkı, vedayı martılara simit atanları usta kalemiyle gözler önüne serer. Ada iskelelerinde dal dal bizlere gelirken “mimoza yağma- koynuna alarak günlerimizi güzellemiştir. Demir Özlü, Büyükada’nın tahta köşklerini, kıyıdaki lo- cılığı” da adayı bitiren kurtlar olarak karşımıza çıkar. Adil İzci’nin kitabı eski yeni yaşamları, ada adları ve bir kantalarda tenteleri sallayarak esen rüzgârı, Musevice, Rum- Vecdi Çıracıoğlu, bizi tüm av gereçleriyle balığa çıkarır. bakıma tarihçelerini, semtlerini, her inanış ve kökenden in- ca şarkıları duyumsatırken pansiyonculuktan söz eder. Nihat Ziyalan, sokağa dağılan balık ve böreklerin kokusunu sanları ve onların dostluk içindeki ilişkilerini, denizi bölüş- duyumsatır. Haydar Ergülen, “Deniz gurbetçileri, gemi TARİH DOLU ÖYKÜLER me biçimlerini, yaşanmış aşkları, adalı yazarları, yolları, adamı” derken Sait Faik’i anarak “Adasıyanık” der. Ayşe Eski gazinolar, laternalar, ada aşkları, çıngıraklı, tokmak- koyları, günübirlik ada yolculuklarını, bitki-ağaç türlerini, Sarısayın, günden güne betonlaşan Heybeliada’yı eski, ye- lı ev kapıları, meydanlarda kullanılan Türkçe-Rumca söz- yeme içme alışkanlıklarını, köşkleri, faytonları ünlü yazarla- ni haliyle vermeye çalışır. Necati Tosuner lodosu, karaye- cükler, yaşayanların (Hristo, Eleni, Niko, Christofis, Kosta, rımızın kalemleri ışığında bizlere taşıyor. Yorgo, Mari, Elias, Garbis…) adlarının yanı sıra Aya Yor- li anımsatır. Yüksel Pazarkaya, adada yaşayan iki gencin Her öyküde başka adanın koylarına, sokaklarına gidiyoruz. gi Kilisesi, Ruhban Okulu, Heybeliada Askeri Lisesi, Trias Maria’ya aşkını yazar. Yabancı dillerde “Prens-Prenses Adaları” olarak anılan Manastırı, Heybeliada Sanatoryumu vb. tarihi binalar bir- Adalar, Selim İleri’nin Madam Jüliyet’inin ısrarlı yineleme- “Ah! Niko” ile benim de yer aldığım kitapta, adını ve öy- çok öyküde yer eder. siyle “Kızıl Adalar” adıyla geçer. küsünü burada anamadığım yazarların her biri Büyükada’yı, Adalar’ın fırtınasını duyar gibi olur, kabararak kendisi- Yazar yalnızca İstanbul’dan giden yazlıkçıları anarak de- Burgaz’ı, Heybeliada’yı, Kınalı’yı, Kaşıkadası’nı ustalıkla ni beyaz köpüklerle kayalıklara atan denize şaşarız! Bazen ğil, eski dönemlerdeki ev dekorlarını, kadın erkek giyimleri- işlerken keyifli bir pencere aralamışlar. Adil İzci derlemesi ni, ikram biçimlerini, zarafet ve dostluğu, yol ve yöre adları- de çamların koyu gölgesinde yürürken, denize atlayan, bağ- O Ada Senin Bu Ada Benim ile Adalar’a ışık tutuyor. n rışan çocukları izleriz. Yol dönemecinde ansızın bir uçuru- nı, Şükûfe Nihal’i, Hüseyin Rahmi yokuşlarını da anarak bin bir ağaç ve çiçek adlarıyla, 9 bölümlük öyküsünde incelikle mun kıyısında ortaya çıkan öteki adaların görüntüsü, sütli- O Ada Senin Bu Ada Benim / Der. Adil İzci / Oğlak Adalar’ı yazar. Anı da denir bir geçmiş zaman öyküsü de. man denizin mavisi içimizi şenlendirir. Yayınları / 240 s. / 2023. OWEN BOOTH VE JOHN WALTON’DAN ‘İkinci Dünya Savaşı Tarihi’ zi savaş makinesi, Barbarossa BARUT FIÇISINA DÖNEN AVRUPA! ALİ KAAN CERİT Harekâtı’nın başlamasıyla ken- Nazi Partisi, fikir dünyasını komünizm tehlikesi ve düş- KUSURLU BİR ANTLAŞMA: VERSAY! dini bir anda Rus steplerinde bul- manlığı üzerine inşa etmişti. Fransız mareşal Ferdinand Foch, Birinci Dünya Savaşı’nı du. Moskova kapılarına kadar da- Barut fıçısına dönen Avrupa, 1 Eylül 1939’da Alman as- sonlandıran Versay Antlaşması hakkında karamsar bir eday- kerlerin Polonya sınırını geçmesiyle infilak etti. yanan Naziler, önce bataklıklara la, “Bu bir barış antlaşması değil, 20 yıllık bir ateşkes” de- ardından da “General Kış”a sap- Polonya’nın bağımsızlığını garanti eden İngiltere ve Fransa, mişti. Tarih Foch’u haklı çıkaracaktı. landılar. iki gün sonra, 3 Eylül 1939’da Almanya’ya savaş ilan etti ve Zira Ian Kershaw’ın da belirttiği üzere, Almanya’yı inti- 6 yıl sürecek dehçetli savaş Avrupa’nın dört bir yanını sardı. Bu sırada çetin bir direniş gös- kam arzusuyla dolduracak kadar sert fakat onu intikam ala- teren Sovyetler, Müttefiklerden al- Alman ordusu, ağırlık merkezini zırhlı ve motorize birlik- bileceği araçlardan mahrum bırakmayacak kadar yumuşak dığı askeri yardımlarla ordusunu lerin yarma harekâtları ve kendisine yakın hava desteği sağla- ve kusurlu bir antlaşma olan Versay’ın yeni bir savaşa ze- yacak hava kuvvetlerinin eşgüdümüne dayanan Blitzkrieg ya- hızla toparladı ve çamur batağına min hazırlaması neredeyse kaçınılmazdı. saplanan Nazi savaş makinesinin ni “yıldırım savaşı” doktriniyle Polonya’yı üç haftada mağlup Almanya’da 1918 sonrasında yaşanan ekonomik ve top- üstüne dalga dalga akarak soluğu edecek, devamında ise komutanları, çağdaş doktrinleri, mo- lumsal huzursuzluklar, Büyük Buhran’la doruk noktasına dern silahlarıyla Avrupa’yı adım adım işgal edecekti. Berlin’de aldı. ulaştı. Adolf Hitler ve ırkçı Nazi Partisi’nin 1933’te iktida- İdeolojik temelli, on milyonlar- UZAKDOĞU’NUN YÜKSELEN GÜCÜ ra gelmesiyle sonuçlanan bu süreç, Avrupa’da ikinci bir fe- ca insanın hayatını kaybettiği, bir o kadar da insanın yaralan- JAPON İMPARATORLUĞU laketin taşlarını döşedi. dığı, insanlığın tanık olduğu en kanlı savaş olan İkinci Dün- Avrupa’da bunlar olurken Asya’da ise Uzakdoğu’nun ya Savaşı başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanı- NAZİ İMPARATORLUĞU! yükselen gücü Japon İmparatorluğu, Batı’daki savaşı fırsat nı yangın yerine çevirdi. Müttefiklerin izlediği “yatıştırma politikasından” fayda- bilerek Avrupalıların bölgedeki sömürgelerini ele geçirmeye Savaş bittiğinde ise dünya bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı. lanan Naziler, Avusturya, Sudetenland ve Çekoslovakya’nın yönelik yayılmacı bir politika izledi. Selçuk Uygur’un dilimize çevirdiği İkinci Dünya Savaşı Ta- geri kalanına yönelik oldukça saldırgan bir tavra büründü. Hammadde ihtiyacını kendi topraklarından yeterince kar- rihi, tarihin en büyük ve en trajik savaşının başlıca kişilikle- Hitler, Müttefiklerin bu politikalarını inatla sınadı ve ni- şılayamayan Japonya, Fransız Hindiçin, Hollanda Doğu ri, olayları, cepheleri ve muharebelerinin hikâyesini anlatıyor. sonunda Batı Avrupa’nın göbeğinde devasa topraklarıyla bir Hint Adaları gibi hammadde bakımından zengin toprakları 300’den fazla fotoğraf, harita ve görselle desteklenen me- Nazi İmparatorluğu ortaya çıktı. Fakat bu, buzdağının yal- bünyesine kattı. tin, askeri ve siyasi olaylarla sınırlı kalmayıp, cephe gerisin- nızca görünen kısmı olacaktı. Bu fetih politikaları sonucunda ABD’nin uyguladığı pet- deki toplumsal olaylardan Yahudi soykırımı ve savaş suçları- Saldırganlığına durmaksızın devam eden Hitler, İngiltere rol ambargosu ve Pasifik’teki adalar Japonya’yı ABD’yle na, kadınların savaştaki rolünden teknolojik gelişmelere kadar ve Fransa’nın Polonya için savaşacağına inanmıyordu. Doğu karşı karşıya getirdi. Bütün bu süreç nihayetinde Pearl Har- birçok konuyu sürükleyici bir anlatımla ele alıyor. n sınırlarını güvence altına almak adına Sovyetlerle imzaladığı bor Baskını’na yol açacak ve Avrupa’da başlayan savaş As- Molotov-Ribbentrop Paktı ise tüm dünyayı şaşkına çevirmişti. ya ve Pasifik’i de pençelerine alacaktı. İkinci Dünya Savaşı Tarihi / Owen Booth, John Wal- Çünkü Sovyetler Birliği, Nazi Almanya’sının doğal düşmanıydı. Balkanların zaptıyla birlikte Türkiye sınırına dayanan Na- ton / Çeviren: Selçuk Uygur / Kronik Kitap / 328 s. / 2023. 12 27 Temmuz 2023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle