Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEORGE TRAKL (1887-1914)
“Gerçeği düşünmek / Büyük acı!”
Kalbinde akşamlar taşıyan, her vakti “gece” olan şair, Trakl.
İçe dönük, rüyalarıyla hep sarmaş dolaş, geçmişinden hiç kopamayan,
gelecekten bir beklentisi olmayan şair. Korkularıyla, hayalleriyle, sanrılarıyla,
intihar düşüncesini gerçekleştirmek için çabalayan, renklere sığınan,
sonbahara övgüler düzen şair. Nietzsche’, “Apollo” ve “Minerva”e tapan,
Goethe’ye uzak duran, burjuva yaşamına ve geleneklere karşı çıkan “Apollo”
ve “Minerva” grubunun beş üyesinden biri.
Doğumunun 136. ölümünün 109. yılında Trakl, unutulup gitmekten çok korkan
şair, bir bilseydi hiç unutulmadığını, hep okunduğunu,; bir bilseydi hep şairlerin
yüreğinde olduğunu ve şiirlerinden ne çok şairin el aldığını..
“Kızıl fırtınalar sağda solda/ Esip geçer aç kargalar akşam gururlu hüzün! Siz tunçtan sunaklar/ Dev bir acıyı besliyor
işte ruhun sıcak alevi,/ Doğmayacak torunlar.”
olunca/ Kederli ve solgun parkların üzerinden/ … /Tatlı tat-
sız çürük olan ne varsa/ Sessizce biçer gagaları onların” Trakl’ın şiirlerinde “erguvan rengi salkımlarla dolu”dur
Doğa hep karamsar duygularla yansır, varlığını yansıtır. geceler. “Mavimtırak gölgeler” sanki dans eder gibi “göl-
geler bir tepede döner ha döner”. “erguvan rengi gece” de
“Akıp gitmiş günlerin altın rengi,/ Akşamın kahverengi ve
mavisi:/ Ölümü çobanların tatlı kaval sesi/ Akşamın kahve- hep bir şeyler fısıldar. “Erguvan renkli vücut” ise parçalanır.
“Ruh” yalnızdır her zaman. “Akşam rüzgârı” da yalnız-
rengi ve mavisi:/ Akıp gitmiş günlerin altın rengi.” (Rondel)
GÜLTEKİN EMRE
dır. “Aşk ve sonbahar düşleri” “çürümeye” terk edilmiştir.
Akşamın bunca derinden duyumsanması, duyguların bun-
“Sonbahar mezarlığı” da “çöküşe doğru”nun belirtisidir.
ca karalı, mavili yansıması, dışavurumu, Ahmet Haşim’le
oplumda yabancı, ayrıksı tavırları benimseyen,
Bahçeler yozlaşmıştır “kahverengi sessizliği” içine sindi-
yer yer akrabalık var gibi geliyor, bana bunu düşündürtüyor
giysi ve düşünceleriyle de bunu kanıtlayan bir
remez. Güneş ise “karanlık bir uçurumdan çekip gider”.
dizeler çünkü: “Fırtına Akşamı”/ “Ey kızıl akşam saatleri!/
T grup “Apollo” ve “Minerva”. Varlıkları kısa sü-
Gece, “Sarhoş kanatlarıyla uçuşur”. “Düş Gezgini” şöy-
Asmalar darmadağın maviye dolanmış/ Sallanır açık pen-
rer. Geleneğe hep uzak durur Georg Trakl. Ve hep “çürü-
le düşünür mü acaba? “Bende gerçekleşsin en son acılar
cereden ileri geri,/ İçinde korku hayaletleri yuvalanmış.”
müş gözkapakları”na yenik düşer.
bende”. “Karanlık sessizce söndürür” şairi, çünkü “ölü bir
Akşamın yansıttığı ya da yarattığı duygularla geceye, ka-
Kendi içinde, iç dünyasında renklerle yol alan Trakl,
gölge”dir gün boyunca. “Kaybolan bahçelerin bir gölgesi”dir
ranlıklara, geçmişe, korkulara, yalnızlıklara bakan şair, “Ak-
doğayla, mevsimsel değişmelerle özgün bir şiir dünya- de. Çünkü, o, varmak istiyordur yolunun sonuna.
şamları Kalbim” diyor ve duygularını şöyle dile getiriyor:
sı kuran ender şairlerden biridir. Özellikle “sonbahar”
Sonra da şu yakarış: “Acı, gel gayri! Yara azıyor./ Böy-
“Akşam oldu mu duyulur yarasaların sesi./ Çayırda oy-
renkleriyle, insanın ruhunda yarattığı duygu dünyasıyla le acılara aldırmam ben!/ Bak yaralarım geceye beklen-
naşır karayağız iki at./ Hışırdar kızıl akçaağaç/ Gezgin ise
büyük bir yer tutar şiirlerinde. medik/ Yepyeni bir yıldız açıyor!/ Ölüm, gel gayri! Tü-
görür o küçük meyhaneyi yol kenarında./ Şahanedir lezzeti
Bulutlar, göçmen kuşlar, ağaçların yapraklarındaki kendim ben.” (Gece Türküsü)
taze şarabın ve cevizlerin./ Şahanedir çakırkeyif dolaşmak
renk değişimlerinin yanı sıra, onda “beyaz” uykudur ya 18 yaşında yazdığı “Ölüler Günü” adlı oyunu 1906’da
karanlık çöken ormanda./ Ses verir kederli çanlar dalların
Salzburg’da sahnelenir. Bir başka oyunu “Fata Morgana”
da kuş. “Kırmızı”, “akşam güneşi”dir. “Mavi” ise hem
arasında./ Yüzüne çiğ damlar insanların.”
“gece”dir hem de beyaz “buz”. “Karanlık, karaşın, ka- da, yine Salzburg’da sahnelenir ama fazla bir ses getirmez.
Resimde daha etkili olan dışavurumcu akımının özel-
1913’te Şiirler, sonraki yıl Sebastian Düş Görüyor kitapla-
ra...” dizeden dizeye benzerlikler gösterir gözle görüle-
likleri Trakl’ın şiirlerinde de görülür. Duygu ve düşün-
cek, elle tutulacak kadar. rı yayımlanır. Ölümünden sonra ise Yalnızların Sonbaharı
celerini imge ve simgelere yükleyen Trakl, akımın özgün
(1920) ve Ayrılanların Şarkısı (1933) yayımlanır.
Uyku, şairde, karabasanlar yuvasıdır; “yılanlar, örümcek-
şairlerindendir. Şiirlerinde yapıdan çok ses öne çıkar. İç
Şiirlerinin başlığı bile Trakl’ın şiir yolculuğunu, ruhu-
ler, yarasalar”la dopdulu, “gece kelebekleri”yle de beze-
dünyasındaki dalgalanma, çelişkiler, huzursuzluklar, kay-
nu, dünyaya, hayata bakışını apaçık gösteriyor: “Karga-
li “tuhaf bir bahçe”dir dünya, yaşam. Yalnızlığı kendine
gılar, olumsuzluklar, kırılmalar şairin benliğini ortaya ko-
lar”, “Kış Karanlığı”, “Fırtına Akşamı”, “Akşamları Kal-
cennet edinmiş bir şairdir, Trakl. Onun bu ruh hali, yalnız-
yarken, yaşama bakışını da gözler önüne serer.
bim”, “Melankoli”, “Geceleyin”, “Bir Yalnız’ın Sonbaha-
lığı sonbahar, sessiz ve tenha bahçeler ve gölgelerle işlenir.
Dışlanmışlık, korku, yalnızlık üçgeninde var olma sava-
rı”, “Düş Gezgini”, “Geceye Türkü”, “Gölge”, “Eski bah-
Sık sık intihara kalkışmış, hep kendini öldürme, bu
şım verir şair şiirleriyle. İntihar düşüncesinin sürekli his-
çeyi sever ölülerin sessizliği”, “Ah karanlık çöken bahçe-
dünyadan silip süpürme düşleri kurmuş, sonunda da, 27
settirilmesi, ölümün hep istenmesi, akşam, gün batımla-
nin sessizliğinde”, “Keder Saati”, “Gece İniltisi”, “Akşam
yaşında ölümüne, dileğine kavuşmuştur.
rı, kış, karamsarlık vazgeçilmez dışa vurulan duygulardır.
Saatlerinde”, “Düş’e Dalış”, “İnilti”…
Trakl, farklı, çarpıcı imgelerle de okuru sarsan bir şair-
“Kötülük, suç, acı, fanilik, ölüm” temalarını işleyen
“Bir Kış Akşamı”ı şiirini çeviren Behçet Necatigil’in
dir: “Siyah kar”, “kırmızı parmak”, “beyaz uyku “çıplak
Trakl, yaşamı boyunca ölüm korkusunu hissetmiş ve kur-
kendi sesini buluyorum burada; şiiri çeviren değil de, ya-
odalar” yinelenir hep farklı anlamlar yüklenerek. Şiirle-
tuluşu şiirde aramıştır. “Ekspresyonist şiire ve 1945 son-
zan sanki Behçet Necatigil: “Pencereye kar düşünce/ Ça-
rinde geçen “kız kardeş” ya da “genç kız”, aşkla bağlan-
rası Alman şiirine büyük etkisi olan bir şair” olduğunu lar akşam çanı uzun uzun,/ Evi düzen içinde /Hazır sofra-
dığı kız kardeşi Margarethe’dir. Şairin intiharından üç yıl
vurgular Behçet Necatigil. sı çoğunun. // Gezgin, göçebe kimi de/ Gelir karanlık yol-
sonra o da intiharı seçer.
Eczacılık eğitimi alır. Birinci Dünya Savaşı başlar ve şair, lardan kapıya/ Toprağın serin özsuyu/ Açar altın, kerem
“Gölge, akşam, gece, yıldız, orman, siyah, kara, ma-
“bir sıhhiye taburunda eczacı teğmen olarak...” çalışmaya ağacında. // Yolcu girer içeri sessiz,/ Eşiği taş yapar acı./
vi, batmak, ölüp gitmek, kırılmak...” şiirinin omurgasın-
başlar. Yaşama isteği kalmadığını paylaşır arkadaşlarıyla. Duru aydınlıkta, sofrada/ Ekmek, şarap parıltısı.”
da hep yer almıştır çeşitli, farklı anlamlar üstlenerek, yan-
Doğumunun 136. ölümünün 109. yılında Trakl, unutu-
İntihara kalkışır, arkadaşları kurtarır. Askeri hastaneye gön-
sıtarak. “Güzelle çirkin, iyi ile kötü...” gibi zıt anlamlar
lup gitmekten çok korkan şair, bir bilseydi hiç unutulma-
derilir. Ruh sağlığını iyice yitirir. 4 Kasım 1914’te “kokain
da dizelerine yansımıştır. Anılar, geçmiş, rüyalar, sarhoş-
dığını, hep okunduğunu,; bir bilseydi hep şairlerin yüre-
zehirlenmesinden ölür”, çok istediği intiharını gerçekleşti-
luk... onun dünyasını da yansıtır.
ğinde olduğunu ve şiirlerinden ne çok şairin el aldığını..
rir ve ölme isteğini yerine getirir sonunda.
Dünya ıstıraplarla dopduludur, hüzün ki şairin yüreğine
Georg Trakl’ın şiirlerini dilimize Hikmet Kayahan, Ah-
Son şiirlerinden biri “Grodek” pek çok şeyi sezdirir:
yuva yapmıştır. “Çürüme” ve “çürük” toplumsal yaşamı,
met Cemal, Getrude Durusoy - Ahmet Necdet ve Behçet Ne-
“Akşam oldu mu sonbahar ormanları/ Sarsılır sesiyle
hayatı, dünyayı imler. “Yok olma” düşleriyle kıvrana kıv-
catigil çevirdi: Hikmet Kayahan, Almanca aslı ile birlikte
kan kusan silahların,/ Altın ovalarda mavi göller üzerin-
rana imgelere sığınır şair. “Delilik, ölüm, fareler, karga-
yayımlar Trakl çevirilerini Akşam Vakti’nde (BFS Ağus-
de güneş/ Çoğalan kederiyle devrilir gider;/ Gecedir, ör-
lar, cesetler...” de şairin peşini hiç bırakmaz. Karamsar-
tos 1989). Ahmet Cemal de Trakl’ın “Bütün Şiirlerinden
ter can çekişen savaşçıları,/ Ve keskin çığlığını parçalan-
lık her yerde, her şeydedir.
Seçmeler”i Kavram Yayınları’nda, Haziran 1995’te şiir-
mış ağızların./ Ne var ki içinde, öfkeli bir Tanrı’nın/ Otur-
“Kargalar uçuşur göğün kararan köşesinde/ Keskin bir
severlerle buluşturur. Yüksel Pazarkaya’nın yayına hazır-
duğu o kıpkızıl bulutlar,/ Çayırların üzerinde sessizce top-
çığlık tam öğle vakti/ .../ Ah nasıl da bozarlar esmer ses-
ladığı Behçet Necatigil’in Almancadan yaptığı şiir çeviri-
lar/ Akıtılan kanı, ay ayazında;/ Bütün yollar siyah bir çü-
sizliği,/ Esrimiş olsa da bir tarla bundan,/ .../ Bir leşin
leri “yalnızlık bir yağmura benzer”de iki şiir yer alıyor.
kokusunu aldıklarında,/ Ve yönlerini ansızın kuzeye çevi- rümüşlüğe çıkar./ Altın dalları altında gecenin ve yıldızla-
rın/ Salınır kız kardeşin gölgesi suskun ormanda,/ Selamla-
rirler/ Ve cenaze alayı gibi yiter giderler/ Şehvetle titre- (Şiir alıntıları Getrude Durusoy ve Ahmet Necdet’in
şen o havalarda.” (Kargalar) mak için ruhunu kahramanların,/ Ve kanlı başları;/ o anda Trakl’dan çevirdikleri Akşamları Kalbim, kitabından /
“Kış Karanlığı” ise “siyah gökyüzü sanki bir maden”dir. sesi duyulur hafiften/ Sazlıkta sonbahar fülütlerinin./ Sen ey Broy Yayinevi / 1991)
4 25 Mayıs 2023