Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NEVRA BUCAK’TAN ‘BİR İSTANBUL RÜYASI’
Aşkları, insanlarıyla
50’li yıllar ve genç Türkiye!
Rüya gibi aşklar, rüya gibi bir İstanbul ve 50’li yıllar… Bir İstanbul Rüyası (Artshop Yayıncılık)... Nevra Bucak’tan
dönemin gerilimleriyle değil kentin romantizmiyle gelişen, insanların samimiyeti, zarafetiyle duygulanan /
duygulandıran nostaljik bir iç çekiş; özyaşamından anılara da hasretle bir selam.
dı ve çok şişmandı. Yaşamaktan elini
GAMZE AKDEMİR
eteğini çekmiş gibiydi. Güçlükle yü-
gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr
rüyordu. Mutfak masasının üzerinde
klasik Fransızca romanlar vardı. Hep-
‘YAZARKEN AİLEM TEK TEK
sini okumuştu.
GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN GEÇTİ’
Benimle fazla konuşmadı, yine de
n Bir İstanbul Rüyası ve 50’li yıl-
mutfak masasının üzerindeki kitapla-
lar… Esinlenişlerinizi ve romanınızın
dedenizin Çiftehavuzlar’daki, Çifteha- rı eliyle işaret edip “Yaşadıklarım, bu
vuzlar o iki katlı, çiçekli bahçesinin or- romanlardan daha ilginçti” dedi. Göz-
lerine baktım, konuşmasa da o sıra-
tasında, içinde kırmızı Japon balıkları-
nın yüzdüğü havuzlu evine benzer bir da bana ne çok şey anlatmıştı. Sonra
evle açılışını anlatır mısınız? onu Kontes Natalya adını verdiğim bir
Romanım 50’lerin, çocukluğumun öz-
öykümde kurguladım, bu romanda da
lem dolu, tasasız yıllarına bir selam san-
onu piyano öğretmeni yaptım.
ki. Evet, ben bahçesinde havuzu olan,
Romanımın kahramanlarından bir
içinde Japon balıklarının yüzdüğü iki
paşa torunu, ut ve piyano çalan, Eren-
katlı bir evde doğup büyüdüm. Hepimiz
köy’deki köşkünde yaşayan varlık-
aynı evdeydik, anneannemle dedem evi-
lı, dul bir kadın olan Saliha Hanım ise
mizin üst katında, annemle babam da alt
tamamen kurgudur. Kendisiyle barı-
katında beraber yaşardık.
şık bir hanımdır, şiir yazmasına karşın
Bir İstanbul Rüyası’nı yazarken, ailem
şair olmadığını söyler, her hafta evin-
tek tek gözlerimin önünden geçti. Yine
de pek çok edebiyatçıyı ağırlar, ziya-
de romanım benim özyaşam öyküm de-
fet sofraları hazırlar. Ayşe Hanım’ın
ğil. Birebir yazmadım ama pek çok esin-
kiracısı Zuhal ise ressam, yaşam do-
ti aldım. Örneğin, roman kahramanla-
lu bir kadın. Doktor eşi, kendi halinde
rımdan tatlı sert, dediğim dedik, otoriter
bir adam. Zuhal en çok eşinin yeğeni
Ayşe Hanım’ı anneannemden esinlene-
VEDAT ARIK
Yusuf’un resimlerini yapar ve araların-
rek yazdım. İrfan Bey de, herkes tarafın-
da farklı bir dostluk sezilir.
dan sevilip sayılan, bir İstanbul beyefen-
hemen sonra doğdukları için, bir kızına Yıldız, diğer
disi dedemden esinlendim.
‘GÜNEŞ, AŞKA VE YAZIYA AŞIK!’
kızına Güneş adını veriyor. Nedenini soranlara şöyle
İrfan Bey’in ikiz kızlarından Yıldız’ı, hoşgörülü,
n Romanda aşk, en içsel, en romantik, en doğal,
diyor: “Cumhuriyet ülkemize yıldız gibi, dahası gü-
ılımlı, yumuşak başlı bir kişiliği olan annemin yerine
en epik ve en alabora halleriyle yer alıyor geçişlerle,
neş gibi doğdu, elbette kızlarıma bu adları verecek-
koydum. Annem tek çocuktu, bir kız kardeşi olma-
iniş-çıkışlarla… Ve aşkın hakkını veren bir kahra-
tim.” Sonraki yıllarda DP iktidara geldiğinde, Hal-
sını istermiş, ben de romanda ona bir kız kardeş ver-
man Güneş. Sadece o değil aslında romanın tüm ka-
kevlerinin ve Köy Enstitülerinin kapatılmasına çok
dim: Güneş. Güneş, kurgu bir karakter olmasına kar-
dınları kendilerince aşkın hakkını vermiş kadınlar…
üzülüyor ve bunu fırsat buldukça dile getiriyor.
şın, onu biraz kendime benzettim…
Evet, Güneş aşka ve yazıya aşık bir kadın. Acı çek-
Güneş’le Yıldız’ın yapıları farklı. Yıldız dingin, gü-
Çocukluğumda, anneannem bana masal gibi anla-
tiğinde soluklanmak için yazıya sığınıyor. Onu terk
tırdı. Dedemin bozulan sağlığı nedeniyle 40’lı yıllar- venli bir evlilik yaşamı istiyor, sonrasında Faruk’u
eden erkeği yazarken unutmaya çalışıyor. İlk aşkını
da, ışıltılı, cıvıl cıvıl Harbiye’den sonra temiz havası sevip evleniyor. Güneş ise daha özgür ruhlu ve ba-
böyle unutmaya çalışmış. Şair Ahmet Sedat’ı da böy-
bol olan Çiftehavuzlar’a gelmişler.
ğımsız, öte yandan romantik, aşka ve yazmaya âşık.
le unutacağını düşünüyor.
O yıllarda Çiftehavuzlar oldukça ıssızmış, sokağı- Yazmaya, ilk aşkını yitirdikten sonra başlıyor, derken
Madam Olga’nın da günlüklerinden, onun gibi yap-
mızın sonundaki korudan bülbül sesleri gelen, bağ-
öyküler arka arkaya geliyor. Babası İrfan Bey kızını
tığını anlıyor, soluklanmak ve unutmak için yazdığını
ların, zeytinliklerin, alabildiğine uzandığı kırların ol-
destekliyor, ona daktilo bile alıyor.
masına karşın deniz kıyısından kurtların sesini duy- düşünüyor. Bazen de yazarken bir kez daha yaşamak
Ahmet Sedat ünlü bir şair, çocuk ruhlu bir adam.
duklarını söylerdi; öte yandan sokaktaki çeşmelerin- için... Aslında aşkın labirentli yollarında, kadın ve er-
Çalıştığı gazetede sosyal içerikli, işçi sınıfıyla ilgi-
den sular içilen, evlerin bahçelerinden mis gibi çiçek kek de (bilinçaltında) önce kendisi için sever.
li yazılar yazdığı için dönemin hükümeti onu sivil
kokusu geldiğini dile getirirdi.
Hâlâ aşk dolu bir kadın olan Saliha Hanım, roma-
bir polis tarafından takip ettiriyor. Güneş şaire yaz-
nın bir yerinde Güneş’e şöyle der: “Aşk kimseyi ceza-
dığı öyküleri göstermek üzere gazeteye gidiyor. Ah-
DÖNEMİN KARAKTERİSTİĞİYLE
sız bırakmıyor, yine de bu zalimliği biz hazırlıyoruz.
met Sedat onu görür görmez âşık oluyor. Araların-
BİÇİMLENEN KAHRAMANLAR
Aşkın suçu yok! İnsanlar zorlaştırıyorlar.”
daki yaş farkına karşın Güneş bu aşkı karşılıksız bı-
n Güneş… Sürekli yazıyor, en önce babası yürek-
Zuhal ise söze dökmediği gizli bir aşkla kocasının
rakmıyor.
lendiriyor onu… Güneş’in ikiz kardeşi Yıldız... Ba-
yeğeni Yusuf’a bağlı. Yusuf da ona. “Aşkın sırrı ölü-
Güneş’le Yıldız’ın annelerinin de piyano öğretme-
baları baskın karakterli annelerine karşı en büyük
mün sırrından derindir” demiş Shakespeare. Daha ne
ni olan Madam Olga, 1917 Sovyet Devrimi’nden ka-
müttefikleri…
çanlardan. Aristokrat bir aileden gelmesine karşın desin?
Şair Ahmet Sedat dönemin edebi çevresinden yet-
özel yaşamıyla ilgili kimseye tek söz etmiyor. Ama n Yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi.
kin bir çehre… Saliha Hanım da öyle… Zuhal ve
bir gün Güneş’e günlüklerini verip, ileride belki bir Bir öyküye başladım. Bundan belki uzun bir öy-
eşi farklı bir çekirdek… Madam Olga başlı başına
gün yazarsın diyor. kü ya da novella doğabilir. Yusuf ile Züleyha’nın
bir roman karakteri…
Romanın dönemin karakteristiğiyle biçimlenen Madam Olga’yı esinlendiğim aristokrat Rus ha- hikâyesinden yola çıkan, günümüzde geçen bir aşkın
tutkulu türküsü diyelim. Çünkü her kadının içinde bir
başlıca kahramanlarını anlatır mısınız? nım ile yıllar önce tanışmıştım. Beyoğlu’nda eski ve
İrfan Bey, ikiz kızları Cumhuriyet ilan edildikten izbe bir apartmanın giriş katında yaşıyordu. Yaşlıy- Züleyhalık vardır, az ya da çok...
n
12 9 Şubat 2023