05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Edward W. Said’in gösterdiği, hatırlattığı... Filistin sorunu, Edward W. Said’in hikâyesini de belirleyen bir olgu. Ailesinin 1948’deki sürgünlüğüyle başlar bu öykü… İsrail’in devlet kurma hikâyesiyle eş bir öyküdür bu. Onun, bir Filistinli olarak yaşadığı yer, uğraş edindiği ülke ABD olsa da doğduğu yer, onu tanımlayan Filistin, hayatının tüm dalga boylarında yer almıştır. Entelektüel çabasının her alanında bunu gündemde tutmak adeta yaşama ilkesi olmuştur. avid Barsamian’la (yazar, sivil aktivist, radyocu) Askeri ve siyasal yenilgilerle birlikte sürekli top- yaptığı konuşmalara (*) yansıyan, Edward W. rak kaybı yaşayan Filistin’in dramı uluslararası si- D Said’in bir dava insanı olmanın ötesinde, ente- yasi arenada sürekli gündemde olmasına karşın, lektüel bakışının Ortadoğu’ya, Filistin sorununa na- bir türlü çözüm yaşanamıyor. sıl bakmamız gerektiği konusundaki ufuk açıcılığıdır. Filistin üzerine yazdıklarına, yaptığı konuşmala- ra baktığımızda Edward W. Said bu sorunun arka ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının gerçekliğine sıklıkla değinirken, şunun altını çizer Said: planını iyi bilen biri olarak karşımıza çıkıyor. “Amerika olmasa İsrailliler bu yaptıklarının hiçbi- Bir yanda meselenin analizini siyasal ve toplumsal bağlamda belli bir yere oturturken, Filistin ve Orta- rini gerçekleştiremezler.” Kuruluşlarından beri İs- raillilerin Filistinlilere yaptıklarının adeta dökümünü doğu gerçeğini uluslararası arenada da farklı bağ- lamlarda tartışılmasına neden olmuş bir isimdir Said. çıkarır Edward Said. Sürekli işgal, yayılmacılık, savaş hali, dinsel oto- 1948, İsrail devletinin kuruluşu… 1967, İşgal sü- recinin yoğunlukla başlaması… 1982, Lübnan sa- ritenin egemenliğinde bir devletin yayılmacı politi- vaşı ve işgal… 1987-2000 İntifada… kası karşısında Filistinlilerin yetersizliği… Özellikle Edward W. Said tüm bu süreçlerin tanığı / oku- yönetim zafiyeti, Said’in önerdiği “iki- uluslu dev- yanıdır. Getirdiği bakış / yorum / çözüm bu anlam- let” çözümünü gerçekleştiremeyen bir siyasi aklın da önemlidir. teslimiyetçiliği… “Ortadoğu’nun Müslüman fundamentalistlerden ABD’nin İngilizlerin öncülüğünde, Ortadoğu’ya el ibaret olmadığını kabul etmek” derken bu bölgede atması Türkiye’yi de ilgilendiren bir meseledir. liberal kültürü artırmak, tek parti tiranlığını kaldır- “Soğuk savaş” sürecinin hemen başlaması son- mak, oligarşik yönetimlerden vazgeçmek gerekti- rasında, 1951’de İran’da Muhammed Musaddık’ın ğinin kaçınılmazlığının altını çizer. iktidara gelmesiyle başlayan kriz, 1953’te darbey- Sorunun bugüne değin çok boyutluluk içermesin- le başka bir sürece evrildiğinde, İngilizlerin ABD’yi de tüm bunların etkisinden söz eder Edward Said. bu coğrafyaya taşımasıyla Ortadoğu gerçeği bam- başka bir boyutta şekillenir. ENTELEKTÜEL VE SÜRGÜN Kuşkusuz bu süreçte Türkiye ve Mısır’daki deği- Filistin “sorunu”nu (bence düşüncesini) en yalın, en anılarıyla (**) yan yana getirdiğimizde; bambaş- şim ABD’nin Ortadoğu’da “aktör” olarak (egemen açık biçimde anlatanlardan biridir Edward W. Said. ka bir Filistin / İsrail / Mısır öyküsü çıkar karşımı- güç) varlığını göstermesinde etkili olur. Demokrat Filistin, Said’in gözünde her, bakımdan bir sim- za. Said, akılcı bir yol önerir sürekli; Filistin’in “en- Parti’nin kuruluşunu hazırlayan süreç, Menderes ik- gedir. Bir yer, kara parçası coğrafya olmanın öte- telektüel önderlik”ten yoksunluğundan söz eder- tidarının ABD’nin jandarmalığına soyunması, Nasır’ın sindedir. Kendisinin ailesin yurdu, sürgün edildiği ken şunları söyler: Mısır’daki hükümranlığının İngiliz egemenliğine zarar yer... O kopuş, gidilen yerde (Amerika’da) her şe- “Bizim ihtiyacımız, disiplinli bir şekilde baş aktör- vermesi, “büyük birader” olarak ABD’nin Ortadoğu’ya yiyle bağlanılan bir düşünceye dönüşür. lere odaklanmak. Bunlardan birisi İsrail; bizler iyice yerleşmesine zemin hazırlar… Yazdıklarının, konuşmalarının, eylemlerinin izleri- İsrail halkına hitap etmeliyiz. Bu yola daha önce ni sürdüğümüzde bütün yollar Filistin gerçeğine çı- BAMBAŞKA BİR FİLİSTİN / İSRAİL / MISIR hiç başvurmadık. kar. Terk edilen değil, düşte / düşüncede / eylem- ÖYKÜSÜ... İkincisi, Amerika ve Amerikan halkı. En azından, de bağlanılan bir ülküye dönüşür Filistin. Edward W. Said tüm bu süreçlerin tanığı biridir. bu dev ülkenin bu bitmek bilmez savaşta bizim sa- Onun yaşamında bu bakış, düşünce adanmışlığı Onun öyküsünü Muhammed Hasaneyn Heykel’in fımızda yer alabilecek kesimlerine hitap etmek.” içerir. Muhalif kimliği, duruşu- nun bize anlattığı “yersiz yurt- suzluk” halindeki hümanist ba- kış, her bir çalışmasının tözünü de var eder. Ondaki yersizleşme hali ya- zıda kendine bir “ev” kurdurur; Yurtsuzluğunu ise “Filistin” ger- çeğinde simgeleştirir. Bir inan- ca, itaatsizliğe, vicdana, ahlaka, eyleme dönüşmenin simgesidir artık Filistin onun dünyasında. Bir ulusun mülksüzleştirilme- sinin öyküsünü ondan okuyup dinleyince, ister istemez kendi gerçeğimize de dönüp >> 8 9 Kasım 2023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle