Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayat, şiddet
sarmalında...
İster doğanın zoru halinde gelsin, isterse kişi, aile, devlet, sermaye vb.
kökenli siyasal-eril erk olarak kendini göstersin her birey, şiddet sarmalıyla
iç içe sürdürüyor yaşamını. Doğum-düğün-ölüm üçgeninde geçen yaşam
döngüsündeki her aşamada insan, söz konusu şiddete karşı toplumsal
zeminde verdiği bu savaşımla varlığını sürdürüp ayakta kalabiliyor ancak.
iddet, sanki hayatın dinamizmi yoğunlaşıp, yer yer açık biçimle bir ka- sürprizle öğrenecektir. Öldürülmesi is-
için gerekli birer katalizörmüşçe- tenen kişi aracılığıyla Edirne’deki in-
mera göz sıralamasına alıp anlatıya se-
ÖYKÜDENLİK…
Ş
sine yaşanırken, bunun sarmalın- naryo akışı kazandırırken temel karakter san kaçakçılığı, uyuşturucu trafiği, sı-
daki akış ve çevrinti nedeniyle bede-
Ruhi’yi gerçektenlik zemininde yapılan- ğınmacı sorunsalı peş peşe sökün et-
ninde, ruhunda oluşan vuruğa, kırığa,
dırmadaki tutumuyla dikkati çekebiliyor. mekte gecikmez.
Dilek Karaaslan:
yarılmalara, çiziklere karşı hep bir kol-
Ruhi, yoksul bir aileden gelmiştir, pek İnsanlar “yaşamdan keyif aldıkları
tuk değneği arayışında oluyor insan.
çok gencin günümüzde yaşadığı ger- anlarda” toplum dışı bir karakter ola-
‘Tatlı Bir Şey
Bu çerçevede sanattan, türlerinden,
rak Ruhi’nin ruhuna “hasar” veriyordur
çeklik anlamında onun payına da özel
elbet edebiyattan da yararlanıyor.
güvenlikçilik düşmüştür. Ancak bu işi (41). Biz, bu polisiye örgü içinde onu,
Yok mu?’
Sonuçta varoluşun gizlerine dönük
yapan ötekilerden farklı olarak Ruhi giderek daha yakından tanımaya ko-
tutku kadar, temel dürtülerin yöneli-
için mesleği, hayatının en önemli işi yuluruz. Ancak bütün polisiyelerde ol-
minde gözlenen davranış benzeri ey-
ir ilk kitap da öyküde. Dilek
olup çıkmıştır. duğunca anlatının buna uygun koşul-
lemleri de enikonu örtükleştirip daha Karaaslan, Tatlı Bir Şey Yok
Bu, sorunlara yol açmakta gecikmez, larda yol alması kaçınılmazdır.
bir yeğinleştirebiliyor. Ne ki nice çaba- B mu? (Edisyon, 2022) başlıklı
işinden uzaklaştırılır. Askerlik sonrası çe- Sertaç, kendi kırılganlıkları içinde, yer
lasa da bu şiddetin çevrintisinden ya- ilk öyküler demetinde, alanda adı-
şitli işlere girer çıkar, bir ara otobüs fir- yer kişisel yarılmaya dayalı sanrılarla
nı pekiştirecek bir öyküleme bütü-
kasını kolayca sıyıramıyor kişi.
malarında muavinlik yaptığı süreçte ta- boğuşarak yaşayan Ruhi’yi, bu polisi-
nüyle geliyor denebilir. Kadıncı ba-
Bu doğrultuda kolayca kestirileceği
nıştığı biri aracılığıyla bu kez kiralık katil ye evrenine ustalıkla yerleştirirken me-
kışın feminist bir edayla bütünleşti-
üzere sözcük, renk, nota koşuyor yar-
olarak görürüz Ruhi’yi. Roman zamanı, rak duygusunu sürekli kamçılayıp okuru,
ği de açık bu öykülerde.
dımına, sahne, dans yetişiyor, şiir, öy-
bu aşamada başlar, sonrasında geriye anlatısının peşinden sürüklemeyi biliyor.
Elöyküsel bir anlatımı yeğliyormuş
kü merhem oluyor, elinde bunlar tan-
dönüşlerle yayılıp sürer. Ancak, deneyim eksikliği, yaza-
izlenimi bıraksa da dolayımlı anlatı-
rıyla yarışıp kendisine farklı evrenler
rı, yığma ayrıntılarla boğuşmakta kimi
Ancak Ruhi, iki ayrı kez tetiği çeke-
cılar aracılığıyla kuruyor yine anla-
yaratmaya çabalıyor doludizgin.
memiş, işi aldığı kişiden üçüncü kez gereksizliğe düşürüyor (örnekse kent
tısını yazar. Böylece yaklaşımı, yo-
süre istemeye kalktığında bu kez pat- içi, park, yollar, sular vb.), rastlantıyı
rumuyla ama bunlara anlatılan kişi,
SERTAÇ YUMUN: ‘KENARA YAKIN’
ronu kendisine bir yardımcı gönder- yerli yerine yerleştirme tutumunda (ör-
Yaşamöyküsüne göre adını sinema olay, nesne her neyse o an bunlar-
miştir: Ateş. İki “iş” ortağı infaz için nekse Karali) ille bir neden-sonuç bağı dan sızan somut çıktıların katkısıyla
çalışmalarıyla duyurduğu öngörülebi-
küçük insandan başlayıp bir duyuş-
çaba harcıyor görünür, patronun taş- yaratma boşluğuna çekebiliyor. Söz-
lecek Sertaç Yumun, ilk romanı Kena-
lar dizisine yoğunlaşıyor.
cük yelpazesiyle sözdizimlerinde de
ra Yakın’la (h2O, 2022) yazın dünyası- radaki evinde birlikte yaşamaya ko-
O zaman öykü, ekonomik, sınıf-
yulur. zenginlik gerekiyor ama bir ilk kitap
na bir dalış da sergiliyor diyebiliriz.
sal çaba göz ardı edilmeksizin fe-
Sertaç bu ilk romanında olay dizisine Ama kimdir Ateş, okur, sonradan için hadi buncasıyla yetinelim.
minist eda tabanında yükselen bir
dolayımlı anlatıcı öykülemesi olarak
geliyor denebilir okur önüne. Er-
Sertaç’ın Ruhi’sinden sonra bir dünya damlası başlıyor, ken-
kekler baba, kardeş de, koca, sev-
uzun sıçramayla Max Frisch’in Mavi
di iç dünyasın-
gili de olsa hatta cin, kiklop, şu bu,
Sakal (Çev. Dürrin Tunç, YKY, 2020)
da. Üstelik bu
bir saldırgan güruhtur.
romanındaki Doktor Schaad’a geçe-
Max Frisch: yargılama, her
Belki “[t]ek eşli, evcimen”, “ma-
biliriz. Bizde, yıllar içinde farklı pek
an sürmekte-
yasında evlilik olan”lar (60) dışında
çok topluluk tarafından sunulan Bie-
dir. Doktorun
‘Mavi Sakal’
hemen her erkek, kadına hükmet-
dermann ve Kundakçılar adlı oyunuy-
tüm yapıp et-
meyi ister, yatakta ondan oynaşlık
la ünlü Frisch’ten sıkı bir metin.
meleri, eylem-
bekler, evde şefkat emekçisi, vit-
Toplumun ezik insanı Ruhi’nin, öldürmeyi “iş” bağla-
leri kendisine dönük sorgulama- rine çıkardığı sokaktaysa asaleti-
mında alırken bu arada sevdiği kadını kıskançlık nede-
nin göstergesi olarak kullanmak is-
sı, öte yandan mahkemede ge-
niyle öldürmesi, Schaad’ın da başkalarıyla birlikte oldu-
ter onu, o kadar. Eril ahlakla boğu-
çen tanıklıklar, ifadeler vb. eşli-
ğu için kıskandığı altıncı eşini öldürmesi okuru ister is-
şan bu kadın kahramanlar, söyle-
ğinde yeniden yeniden yaşanma-
temez derin düşüncelere yöneltiyor. Çünkü işlediği ci-
mek gereksiz ama öyküleri yüksek-
ya koyuluyor. Sorgulama ya da
nayetin ardından bu “iş”in eylem anlamında derinliğine
lere çıkarmakta gecikmiyor.
artalanlarıyla metni sıkılayan so-
inip tartışması okur ufkunu genişletici açılım getirmekte
Dilek Karaaslan’dan üzerinde du-
ru-yanıt biçimi, ister istemez bir
gecikmiyor. Üstelik Schaad, bir süre tutuklu kalmış an-
rulması gereken, dikkat çekici bir
tiyatral yaklaşım havası sezinletiyor, belki daha çok rad-
cak beraat de etmiştir.
ilk öykü kitabı: Tatlı Bir Şey Yok
yo oyunu. Bu da hoş.
Peki “suç”u, “yargı” tek başına ortaya çıkarabilir mi,
mu? Devam Dilek!
Kuşkusuz kötülüğe bulaşmanın, şiddetle içli dışlı ya-
“şiddet”, hayatın kılcal damarlarına dek girmiş, yayılmış-
www.sadikaslankara.com,
şamanın nesnel koşulları da yer buluyor anlatıda. Bu ya-
ken? İki roman birlikte okunurken farklı tatlar salıyor bu
her perşembe öykü-roman, ti-
yanıyla. nıyla düşünsel ziyafet getirirken roman bireysel sorgula-
yatro, belgesel alanlarında gün-
Asıl yargılama Schaad’ın beraat etmesi sonrasında manın da önünü açıyor ayrıca. Bir büyük okuma lezzeti.
cellenerek sürüyor.
4 26 Ocak 2023