23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘SEN BURANIN KIŞINDASIN-GÜNLÜKLER (1964-1967) Hulki Aktunç’un delikanlılık güncesi! Sevdiğiniz yazarın yaşamını merak etmez misiniz? Yazdıklarının kendi yaşamıyla ne kadar örtüştüğünü, yazmasına nelerin yol açtığını, ona o romanları, öyküleri, şiirleri yazdıran olayları, çocukluğunu, aşklarını, gençliğini, hangi yazarları sevdiğini, hangi yazarları sevmediğini... İşte meraklılarına güzel bir olanak: Sen Buranın Kışındasın-Günlükler 1964-1967 (Yapı Kredi Yayınları). Hulki Aktunç’un (1949- 2011) 15 yaşında tutmaya başladığı, Erzincan’da askeri ortaokul ve lise yıllarından başlayıp, okulu terk edip 18 yaşında İstanbul’a dönüşüne kadar tuttuğu günlükler, Doğan Yarıcı tarafından yayıma hazırlanmış. madığını da… Çetin bir işe girişilerek onlarca defterin tara- NURSUN EREL nıp, elektronik ortama aktarıldığını, okunamayan bölümle- rin didik didik edilip tekrar tarandığını, eksik parçaların bu- oğan Yarıcı tarafından yayıma hazırlanan, deli- lunup kayıtlara eklendiğini öğreniyoruz ardından. kanlı Hulki Aktunç’un (27 Ocak 1949-29 Hazi- Aktunç çocukluk yıllarında el yazısıyla tutmaya başladığı ran 2011) neredeyse her gününü “dolmakalem- günlüklerini, adeta “eline ne geçerse” yazarak 2000 yılına Dle” kaydettiği günlükleri Sen Buranın Kışında- değin aralıksız sürdürmüş. Binlerce sayfalık kayıtlar bölü- sın-Günlükler: 1964-1967 (Yapı Kredi Yayınları), sadece nerek yayıma hazırlanmış ve Sen Buranın Kışındasın gün- iç dünyasını, Erzincan-İstanbul gözlemlerini, askeri okul- lüklerin kitaba dönüşen ilki. lardaki disiplin anlayışını, o yılların edebiyat ve yayın dün- üzüldüğüm şey babamın takınacağı tavır.” yasını yansıtmakla kalmıyor, siyasi çalkantılardan, Türkiye Süreç sonunda da “Yaşım 17, fakat yaşamımca yaptı- ASKERLİKTEN KOPUŞ üzerindeki hesaplaşmalara değin uzanıyor. ğım en kendini bilir hareketim askeri okuldan ayrılmak ol- Genç Hulki o yıllarda sinemaya çok meraklı, Erzincan’da Delikanlılığa adım atan Hulki Aktunç’u, çocukluğundan baş- du. Benim yerim değil orası, 11 yaşın özenti ve benliğini izin günleri hep sinemalar ve kitapçılarda geçiyor, Berlin Film layarak tam bir kitap kurdu olarak okuduğu kitaplar, hayran- bilmezliğiyle girmiştim okula” diyerek okula veda ediyor. Festivali’nde ödül alan “Susuz Yaz” için “Çok lık duyduğu yazarlar, Erzincan, askeri okul di- Ancak o yıllarda bu o kadar kolay değil, aile TSK’ya yüklü güzeldi” derken, 10 liralık maaşı için “Aldık siplini, İstanbul ve ailesine duyduğu özlem sa- bir tazminat ödemek durumunda kalıyor. ama hemen bitti, 7-8 lira kaldı, bu hafta da ki- tırlarıyla izliyoruz. Sonra aralıksız sürdürdüğü tap almak istiyorum. Ama neyle ve neyi?” diyor. okuma maratonunun gözlerine yansıdığını, mi- TÜRKİYE’NİN BÜYÜK ÇIKMAZI EĞİTİM! Bir başka notta ise, “Şehrin istasyona doğru yopluğun büyük dert olduğunu, tahtayı bile gö- İlk şiirini 13 yaşında yazdığını, roman, öykü, hatta oyun- bitiminde yaşlı bir kitapçı var. Dükkanı bir es- remediğini dahi paylaşıyor Aktunç: lar kaleme aldığını anlıyoruz, Türk siyasi yaşamıyla da çok kici dükkanı gibi. Maaş alır almaz ona gittim. “Eve şöyle yazıyorum ‘Bir gözlük gönderin ilgili: “Türkiye’nin büyük çıkmazı EĞİTİMdir. Halkın sö- Diriliş, Delikanlı ve Yeni Dünya’yı ayırdım. bana acele. O tavan arasında Allah’ın günü mürülen tabakaları, eğitimden yoksundur, kolayca istismar Çok para istedi, alamadım.” diye yakınıyor. bin sayfalar okursan işte sorun. Hocalar ge- edilebiliyor. Örneğin din konusundaki en adi birkaç fikir Peki şiir-yazı denemeleri, resim çalışmalarıy- lip tahtaya bir şeyler yazıyorlar, gözlerimi kı- bozuntusuna itimat edebiliyor. la öne çıkan, münazaraların en iyi ismi, askeri sıyorum, yok okuyamıyorum onları. Fena şey Erzincan’da 65 seçimlerinde NUTUK ATARKEN, ezan okulun parlak öğrencisi Aktunç, kendi isteğiyle miyop. İnsan ne de acı cezalanıyor. Sen oku sesiyle ellerini kaldırıp dua okuduktan sonra yüzüne kapa- girdiği askeri okuldan sonraları nasıl soğuyor? daha, gülerek böyle diyor bana. Oku oku ki- yan, sonra devam eden bir AP adayını anımsıyorum, şimdi- Günlüklerinde bu durumu ayrıntılarıyla anlatı- tapları. Kaç zamandır ağlamamıştım’.” ki AP iktidarının eğitim çalışmalarını bilerek aksattığı, hat- yor. Askerliği “Her gün aynı şeyler. Uyan, tü- ta köylülerin eğitilmesine alttan alta karşı durduğu, öğret- fek al, yorucu bir cimnastik yap, yat-kalk, 10 ‘TİTRİYORDUK PARASIZLIKTAN!’ menlere yapılan baskılarla artık gün gibi açık. dakikalarda gölgelerde sigara iç. Günler böylece gelip gi- Oysa “yatılılık günleri”nin en büyük derdi İktidar ileride bilinçlenip kendini saf dışı edebilecek bir diyor.” sözleriyle anıyor. “parasızlık”tır. İstanbul’dan, babasından gelen harçlık köylü tabakanın hayalinden bile korkmaktadır. Onlarca mu- Annesinin en ufak ayrılıklarda bile gözyaşı döktüğünü, ba- okumak istediği kitaplara yetmez. O yıllarda Erzincan’daki halefete düşmek, aç kalmakla birdir adeta. AP iktidarının te- bası ve ağabeylerinin esnaflıkta didinip durduklarını bir “vic- kitapçıların, eski kitap satan bütün dükkanların da müdavi- röre, faşizme giden davranışlarında hedef aldığı kişilerin tek dan yükü” gibi taşıyor: “Kendimi düşünüyorum bu arada, ah midir. O kadar ki, hafta sonu izinlerini hep kitapçılarda, sa- kelimeyle AYDINLAR olması yadırganacak şey değildir.” subay alayı olmakla ne aptalca bir iş yapmışım.” haflarda geçirdiğini öğreniyoruz. Günlükleri, o yıllarda kaleme aldığı kimi öykü taslakları Türkiye’de 1967’de zirveye çıkan gerilimli siyasi atmosfe- Erzincan’da onca kitapçının, sahafın varlığı, Aktunç’un ve şiirlerinin yanında Hulki Aktunç’un geniş bir yazar yel- rin askerliğe yansımaması olası mı? Pek çok olay yaşanıyor, merak sardığı türden kitapları raflarda bulundurmaları ise pazesinden okuduklarıyla ilgili izlenimlerini, yazarlara dö- ABD yine devrede, perde gerisinden yönetiyor! bunca yıl sonra Türkiye’de giderek gerileyen eğitim siste- nük eleştiri ve beğenilerini de ortaya koyuyor. Siyaseti yakından izleyen, sert eleştirilerini kendine sak- mi, nüfus artışına karşın azalan kitap basımı ve satışı dik- Aktunç, bir dönem hayranlık duyduğu Reşat Nuri Gülte- lamayıp, gün be gün sayfalara aktaran Hulki Aktunç’un ko- kate alındığında şaşırtıyor. kin için, “Türkiye’me üzülüyorum, Yeşil Gece’yi yazdıktan İstanbul’u çoktan geride bırakan Hulki Aktunç, doğduğu ğuş dolabındaki kitaplar öğretmenlerinin dikkat çekiyor: sonra o tür konulardan elini eteğini çeken Reşat Nuri’ye Dürrenmatt, Lefebvre, Maublanc gibi yazarların kitapları kenti, yazı, denizi, kızları, gencecik bir delikanlı olarak ne acıyorum” derken Dostoyevski için “Peygamberim” di- kadar özlese de günlüğüne düştüğü “Yener’le parasızlıktan bunlar, ayrıca Yeni Dergi, Eylem, Dost gibi dergiler de var. yor. En favori ressamlarını “Bosc, Daumier, Munch ve Aktunç başarılı bir öğrenci olup, sınavlarda yüksek notlar titriyorduk” notuyla, düşlerine “Sen buranın kışındasın” ekspresyonistlerin çoğu” diye sıralıyor. diyerek nokta koyuşunu anlatıyor. Acaba Hulki Aktunç, almasına karşın “okuduğu kitaplar” nedeniyle Erzincan As- keri Lisesi’nin Disiplin Kuruluna çıkarılıyor. Kurul, nedense “günlüklerinin kitaba dönüşmesini ister miydi?” Kendisine ÇEVRESİNDEN DESTEK GÖRMEDİ! bunu soran Doğan Yarıcı’ya bir keresinde “Ben bunları ba- dolaptaki Türk Dili, Türk Yurdu dergilerini görmezden geliyor. Doğuştan gelen “yazma, çizme ve resim yapma yeteneği”ni sılsın diye yazmıyorum ki” dediğini öğreniyoruz. Aktunç’a kurulda yöneltilen sorulardan biri, “Eylem Dergi- düzyazı, şiir ve çizimleriyle erken yaşlarda ortaya koyma- Öte yandan günlük yazmak onun için bir direniş eylemi: sinin neden hep sol içerikli sayılarını alıp okuduğu?”. Yanıtı ya başlayan, tüm hevesi ve yaşam amacı “yazmak” olan “Gün gün anıları yazmak, gündelik kişisel ve toplumsal olay- ise “Derginin bu içerikler dışında yayını yoktur ki”. İç muha- lardan paylar çıkarmak çok güzel bir eylem, direnmeyi çağ- sebesine 18 yaşında nokta koyuyor genç Hulki: “Bu Ağustos Aktunç’un çevresinden destek görmediği de anlaşılıyor: “Ara sıra öyle şeyler oluyor ki, 17 yaşımda olmama üzü- rıştırıyor bana, sürekli bir özeleştiri eylemini çağrıştırıyor.” sıcağında Erzincan’da ter dökmek bana hangi kararlar ve bir Doğan Yarıcı, “Ustam gitti çırak kaldım” dediği Hulki kaçış kazandırabilir. Hayatımı değiştiren bir kaçış. Ben Hul- lüyorum, koca koca adamlar kendilerine rakip sayıyorlar Aktunç’un ardından, ustanın eşi Semra Aktunç ve aileyle or- ki olmalıyım ASKER değil… Belki de soğuk bir akşam bavu- beni… Neden kendilerini mahvedebilecek ufak görünüşlü, taklaşa kitap kararı aldıklarını anlatıyor, bunun pek kolay ol- lumu yüklenip dönerim eve… Bu yedi gün kurula çıkıyorum, kapanık insanlara yükleniyorlar. Tanrı kahretsin…” >> 14 21 Temmuz 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle