23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Masalın fısıldadığı hayattır! Burnumuzdan gitmeyen o güzelim kokular; sade, alçakgönüllü, iddiasız yaşamlar; çocuklukta kaldığını sandığımız, umarsız terk ettiğimiz düş dünyamız, hayallerimiz... Nazlı Eray, kendine özgü “büyülü gerçeklik” rotasında ve pırıltılı anlatımıyla işte o kocaman ve sahici dünyayı anımsatıyor bize; yetinmiyor, hepimizi kucaklayıp o dünyanın kapısına kadar taşıyor, yorulmadan, yüksünmeden... İllüstrasyonlarıyla Oğuz Demir’in bu yolculuğa kattığı hoşluğu da unutmayalım. olasılıksız olduğunu büyüyünce anla- dı büyü”! Naz’ın düşler sahne- Y. BEKİR YURDAKUL mıştım. Onun içinde bir babaanne, bir sine ustaca çıkan kahraman- eski köşk, bir dut ağacı, bir gül perisi ların/karakterlerin (Hızır’ın, Gül CERYAN! vardı. O kokuyu algılayabildiğim süre- Perisi’nin, Romalı gladyatör Isınmanın, ısıtmanın, aydınlatmanın, ce bir çocuktum. Bunu anlamak müt- heykelinin, plaktan çıkıp konser pişirmenin, yolculukların... Aklınıza ne hişti.” veren Elvis’in...) taşıdığı pan- gelirse neredeyse hepsinin aynı kay- Ya sizin belleğinizde saklı kokulara kartlarda okuduklarımızın özeti; naktan, elektrik denilen “mucize”yle sinenler? O sınır-duvar bilmez hayal- bahçede olup biten her şeyi gö- karşılandığı bir çağa eriştiğine tanık lerimizle çocuk olmalarımızda; o ço- ren Dut Ağacı’nın anlattıkları da olduk insanlığın, şu kısacık zaman cukluğu kuşatan, besleyen varlıklarla bu işte. diliminde. mı açıklamalı unutulmaz Evet, bugün -hâlâ çoğumuz Oysa çok değil, elli-altmış yıl ön- kokuları, tatları? hak ettiğimizce erişemesek de- ce adı bile anılmazdı bugün hepimizi Naz’da bu sorunun da teknolojinin sağladığı inanılmaz her yandan kuşatan “elektrik” denen yanıtı var: bir kolaylıklar dünyasında sür- “mahir”in. “Ceryan”dı adı. “Sonraki yıllarda kar- dürüyoruz yaşamımızı. Sıklıkla kesilir, bir gitti mi de saat- şılaştığım kavanozlanmış Okul tahtalarımızdan telefon- lerce dönmeyi bilmezdi. Beş gün de hazır gül reçellerinde bu larımıza her şey “akıllı”, hep- sürmezdi belki “geldim işte” demesi yoktu. Çocukluğumu içine si bizim yerimize ve bir solukta ama işler eski usul kotarılıverir- koymamışlardı.” ayağımızın altına seriveriyorlar di o kesinti anlarında. Bugün çoktan ne istersek, ne dilersek! Sobalar, kuzineler, fırın- “ceryan”a kavuşmuş şe- Ya uğraşmanın, didinmenin, lar, ocaklar, tandırlar tat hirlerimizde çoğu fırının, birlikte yapmanın, imecenin se- verirdi her pişene. lokantanın camında dik- vinci... Onu da günümüzden Reçel de öyle, pekmez katimize sunulan “odun bir güzel çocuk, dört yaşındaki de öyle, salça da öyle; ek- ateşinde pişmiş” vurgu- Poyraz anlatsın. mek-yemek de öyle... su hepimizi o kokulara Geçmişler annesiyle televiz- Ve her birinden da- çağırmıyor mu? yonun karşısına, yemek prog- ha pişerken yükselen o “Şimdi nereden çık- ramı izliyorlar. Mantarlı-tavuklu nefis koku, aylar sonra pimizi kucaklayıp o dünyanın kapısına tı o güzelim kokular? makarna yapıyor ekrandaki konuk. da terk etmezdi sofrala- Niye sızlatırsın burnu- Poyraz, hadi diyor; bir koşu çarşı- kadar taşıyor, yorulmadan, yüksün- rı, evleri... meden, söylenmeden. muzun direğini?” dediği- ya... Gereçleri alıp mutfağa geçiyorlar. nizi duydum. Haklısınız, Tarif üzerine, mantarlı-tavuklu makar- İllüstrasyonlarıyla Oğuz Demir’in bu yol- ODUN ATEŞİ, İNSAN culuğa kattığı hoşluğu da unutmayalım. söylemedim değil mi be- na yapıyorlar güle şakalaşa, birlikte. SICAĞI! ni bu zamanda yolcu- Ve annesi, “Hadi, oturup yiyelim!” diyor. Naz’ın babaannesinin, “Tanrı mi- Naz’ın dedikleri çıkardı safirisiniz. Bu gece sizi köşkte misafir luğa çıkaranın sevgi- - Yemeyeceğim ben anne. beni geçen yüzyılın ortalık li Nazlı Eray’ın “Naz ve - Ee, istedin ya? Uğraştık o kadar. edelim” çağrısına uyduğunuz, Naz’ın yerine doğru bir yolculu- düşsel (aslında inanılmaz varsıl ve bir Köşkteki Vampir”i ol- Poyraz sarılıyor annesine: ğa. Bakın... duğunu? Naz’ı da bil- - Ben seninle yapmak istedim! o kadar da sahici) dünyasına konuk “O kokuyu bir daha hiç olduğunuz için çok sevineceksiniz. diniz işte! duymadım. Hiçbir yerde NAZLI ERAY’IN ANIMSATTIĞI! Ve “vazoda ne zaman bir demet sa- yoktu hayatımın ilerleyen yıl- EKSİLENLER, YİTİP Bir yanda burnumuzdan gitmeyen rı kırmızı lale görseniz, bir yusufçuk öt- larında. Dünyanın en gü- GİDENLER! (aklımızdan çıkmayan mı yoksa) o gü- se, mor bir salkım ilişse gözünüze” ya zel kokularından biriy- Murathan zelim kokular; bir yanda sade, alçak- da Elvis Presley’in o kadife sesi dol- di diyebilirim. Çocuk- Mungan’ın, o çocuk gönüllü, iddiasız, çevresini de düşü- sa kulağınıza kendinizi Anadolu’da bir luğumla, bahçey- sıcaklığıyla “Biz bü- nen yaşamlar; bir yanda çocuklukta köy fırınının önünde, çocukluğunuzun le, yeşilin ve mavi- yüdük ve kirlendi dün- kaldığını sandığımız, sessizce geçen erken alaca sabahlarından birinde kır nin tüm parlaklığıy- ya...” el sallayışının öte- yıllara gönüllüce/umarsız terk ettiği- çiçeklerine kesmiş bir bahçede Nazlı la, o zaman haya- sinde bir eksilmedir miz düş dünyamız, hayallerimiz... Eray’ın Naz’ıyla koşarken/söyleşirken tımda var olan kişi- Nazlı Eray’ın “büyülü Nazlı Eray, o kendine özgü “büyü- bulacaksınız. n lerle karışıyor ve eş- lü gerçeklik” rotasında ve pırıltılı anla- masal”ında altını çizdi- siz bir şey oluyordu. ği. Biliyorum, biz “bü- tımıyla işte o kocaman ve sahici dün- Naz ve Köşkteki Vampir / Nazlı Eray yayı anımsatıyor bize; yetinmiyor, he- Onu her zaman duyabilmenin yüyünce bozulma- / Everest Yayınları / 144 s. / 10+. Desenler: OĞUZ DEMİR 21 Temmuz 2022 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle