Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Edebiyat akıl kamçısı...
Her söz, çizgi, desen, ezgi, renk, dans, oyun akla çentik attığında ortaya koyduğu ne olursa olsun sonuçta alımlayıcının
kafasına bir sorunun çengelini de takıyor. Böylece kişi sanat yapıtını kendisine akıl kamçısı yaparken amok koşucusu
halinde soyutlama şölenine katılıyor doğallıkla…
irer farklı soyutlayım, dönüştü- lik tanıdık bir yazarın imzasını taşı-
rüm değil midir sanat yapıtı? yor olabilir. Ama ileride bu yazarın
B Bunlar değil midir yapıta sanat YZ’yle kol kola girmeyeceği, yazar
niteliği kazandıran? Öyleyse yazın- beyninde bir YZ’nin gezinmeyeceği
sal metnin “akli metin” olduğu ortada. öne sürülebilir mi?
Çünkü akıl, olgusal olanı işleyebilece- İşte Susan, “Bu kitap zihnin
ği gibi herhangi yaşantısal veriye yas- geleceği hakkındadır,” diyerek girdi-
lanmaksızın da yazınsal metin kura- ği, zevkle okunan çalışmasında
bilir. Edebiyat, bu tür yapıtların parlak insanoğlunun YZ’ye dönük yaklaşı-
örneklerini sergiliyor bin yıllardır. mıyla konuya eğilirken okur ufkunu
Sine Ergün, Kopuk’ta (Can, 2021) üst dürtüklüyor. Uyarısı da dikkat
soyutlayıma Erdal Beşer, Ruhun Ayrıksı çekici yazarın:
Tangosu’nda ([Ressamın tablolarından “Bugüne kadar yazılan hiçbir kitap zi-
seçmelerle] Altınordu, 2022) doğrudan hin-tasarım alanının sınırlarını tam ola-
yaşantıya dayalı akli metin kurarak ba- rak öngöremediği gibi, onun altında
şarılı örnekler sergiliyor. İki yazar da bi- yatan felsefi gizemler de bilimsel bil-
zi bir çalım Susan Schneider’ın “Yapay gimiz ve teknolojik hünerlerimiz arttığı
Kendisi de “kababa” olarak algıla- luklara dayanamadan ölebiliyorlar. On-
Zekâ ve Zihnin Geleceği” alt başlığıyla halde ortadan kalkmayabilir.” (28) “Go,
nabilen dolayımlı anlatıcımız, toplumu ların sesi olabilir miyim? Seksüel taciz-
yayımlanan Yapay Sen (Çev. Tülay To- satranç ve Jeopardy! oyunlarında hali-
kanser benzeri kuşatmış bütün kaba- lerden kızları nasıl koruyabiliriz! Baş-
sun, Tellekt 2022) adlı deneme-incele- hazırda dünya şampiyonu olan YZ’leri
balardan biridir. Kimdir onlar; “duvar- ta biz kadınlar gözlerimizi dört açmalı-
me yapıtında adeta “yapay zekâ” (YZ) düşünün mesela. Her seferinde YZ’ler,
dan kaç(an ama) her gün dört duvarın yız,” (213) diye düşünen Alman-Mısır-
olarak gezindiriyor görece. insanların bu oyunları oynarken kullan-
arasında sıkış tepiş (yaşayan)”, “Her lı ressam, dansçı Nasrah Nefer’i anla-
dıkları tekniklere hiç benzemeyen yön-
tıyor yapıtında.
şeyi bilip de böyle, bir şey yapmadan,”
SİNE ERGÜN: ‘KOPUK’ temleri kullanarak onlara karşı üstünlük
(77) zaman harcayanlardır. Ancak Erdal, yaşantı aktarmayla ye-
Sine Ergün, on yıllık kitaplı yazarlığı- kurmayı başardılar.” (44)
tinmenin ötesine geçip Nasrah’ı yazın-
Gazetede çalışsa da insan dramının
nın daha ilk örneklerinde kuşakdaşı ya-
tanıklığını yapan fotoğraflarıyla sergi aç- sal karaktere dönüştürüyor. Böylece
zarlar arasında kendine özgü biçemiy- AKLIMIZ BAŞIMIZDA OLSUN
Ruhun Ayrıksı Tangosu’nda ilginç bir
mış foto muhabiridir karakterimiz. Ama
le dikkati çekip başarılı öykücü portre- roman bütünlüğü yakalıyor, pek çok Sine Ergün kurmacasal, Erdal Beşer
kuşatılan birey her gün sapır sapır öl-
si sunmuştu. olgusal temeldeki akli yapıtlarında bilinç
dürülmekte, yaşadığı kentler duvarlarla ayrıntıyla birlikte yoğun bir artalan kur-
Kısa tümcelerle eylemi sıralayan, ama mayı başarıyor. eşgüdümünde bizi “vicdan” sorunsalıy-
“üstlerine örülü(üp)” (26) karanlığa gö-
derinliğiyle okuru artalana çeken yazar, la yüzleştiriyor. Susan da bu doğrultu-
mülmekte, onları “dirlik düzenlik sağla- Yazınsal işçilikle Nasrah’ı yapıta yer-
biçemsel anlamda varoluş sıkıntılarının leştirirken asla duygusallık tuzağına kap- da, “Bilinç, ahlak sistemlerimizin felsefi
yan koruyucular olarak hareket etmeye
dışa yansıdığı bohem görünümlü nihilist köşe taşıdır,” (52) diye ekliyor.
çağır(an)” “karar adamları”nın (58) hot tırmıyor kendisini; bu akli yapıtın gerek-
uçlarla okuru buluştururken sokak dili- zotu altında bir cehennem yaşamaktadır. lerini yerine getirip yazında bir yaşa- Soru kendiliğinden geliyor bunun ar-
ne yaslanıyormuş havasında incelikli dil möyküsünden nasıl yararlanılabilece- dından: YZ’yle yazarlığa soyunulduğun-
Aranan “Vicdanı, geçmişi olan, gele-
işçiliği de sergiliyor sürekli. cek hayali kuran bir insan”sa (29) “vic- ğinin ipuçlarını döşüyor, anlatısına cid- da nereye gidilebilir? Susan, uyarmak-
Anlatı biçemini koruyan Sine, bu tutu- di yükseklik kazandırıyor. Özellikle farklı tan geri durmuyor: “gelecek, bizim dü-
dan” mı “gömülmüştür”? Kahramanı-
munu ilk romanı Kopuk’ta da sürdürü- mız “unutacak mı(dır) her şeyi?” Değil- iki toplumsal yapının (Almanya ve Tür- şünce deneyimlerimizde tarif ettiğimiz-
yor; distopik temelde ama bilimkurgu- se “bir hayat kur(malıdır o zaman) ken- kiye) değer yargıları, dünyada yaşanan den daha da çetrefilli olacak.” (58)
değişim gözler önüne serilirken evren-
sal yapıda, tüm verimlerinde karşımıza dine,” (66, 67), öyle değil mi? Melih Cevdet gibi bitireyim yazıyı:
çıkan “kopukluk” örüntüsüyle içli dışlı, sel değerler bağlamında karşılaştırılabi- “Aklınız başınızda olsun!”
lir hale geliyor.
bir büyük sorunsal olarak getiriyor önü- ERDAL BEŞER:
müze. “Olmakla olmamak arasında, ol- ‘RUHUN AYRIKSI TANGOSU’ www.sadikaslankara.com, her
SUSAN SCHNEIDER: ‘YAPAY SEN’
mamaya yakın” (74) temel karakteriyle Bilimci yazar Erdal Beşer, “Başıma perşembe öykü-roman, tiyatro,
Sine, okurun önüne, adeta karanlık bir gelenleri dünyaya anlatmalıyım,” di- Kurgusal ya da olgusal temelde belgesel alanlarında güncellenerek
yapılandırılan her “akli metin”, şimdi-
dehliz çıkarıyor da denebilir. yen, “Çocuklar şiddete, tacize ve zor- sürüyor.
‘DEĞIŞEN DÜNYADA SOSYODRAMA’ TAYYIBE UÇ’TAN
Sosyodrama, içinde yaşadığımız ve nizasyon geliştirme, hikâye anlatma,
‘DIL KIMLIKTIR’
bizi etkileyen sistemleri araştırmak haberleri anlama, gelecek planlaması
TDK Sözlük Kolu emekçilerin-
için hem büyük hem de küçük grup - ve politik değişim gibi meselelerdeki
den Yrd. Doç. Dr. Tayyibe Uç de-
çalışmalarda kullanılmaktadır. Bu ki-
larla çalışmanın esnek, yaratıcı, ken-
neyimlerini ve tanıklıklarını pay-
tap, yetkin sosyodramatistlerin çalış-
diliğinden bir yoludur. Başlangıçta J.
laşıyor. Cumhuriyetin 100. yıldö-
malarından örneklerle güncel tartış-
L. Moreno’nun öğretisinin bir parçası
nümünde yayımlanan kitabında
malara ilişkin geniş bir görüş yelpa-
olan sosyodrama, dünya çapında ça-
Türk Dil Kurumu’nda ve o dö -
zesi sunuyor.
tışma yönetimi, okul ve üst düzey öğ -
n
nemde yaşananları aktarıyor.
retim, takım oluşturma, kültürler ara- n
Değişen Dünyada Sosyodrama /
sı keşif, problem çözme, değişim yö-
Kolektif / Çev. Mehmet Can Ger / Dil Kimliktir / Tayyibe Uç /
netimi, rol eğitimi, topluluk ve orga-
Pan Yayınları / 392 s. Barış Kitap / 314 s.
12 21 Temmuz 2022