Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAYDAR ERGÜLEN’DEN ‘YÜZEYSEL’ VE ‘YAYAN YAPILDAK’
‘Yoldayım yazıyorum,
yazmamanın yolu yok!’
Bahtsız Bedevi, Münkir Münafık, Gönül Adamı, Sabah Şekersizi, Vefa Abidesi... 29 harf, 29
toplumsal tipik... Bir de “Yüzeysel Alfabe”! Haydar Ergülen yeni kitaplarından Yüzeysel -
Toplumsal Tipikler’de (Karakarga Yayınları), internetin ve salgının yalnızlaştırdığı çağımızda az
çok belirmiş toplumsal tipiklerimizi, “dışarıda içeridekinden daha çok olan” karakterlerimizi yazıyor. Yayan Yapıldak’taki
(İthaki Yayınları) denemeleri ise dünden bugüne, bugünden yarına uzanan bir yol alfabesi niteliğinde. Bazen nesnelere, bazen
kavramlara, bazen de hayvanlara yepyeni anlamlar katıyor, Göğ’e ve Su’ya götürmek için önce yola çıkarıyor Ergülen.
Nüfus çoğalmış ama farklılıklar azalmış, li olarak değil, özgürlüğün kanatları ola-
ALİHAN IRMAKKESEN
dünya mı hayat mı muhafazakâr yönetim- rak görenlerin.
ler mi, belki de hepsi birden bizi birbirimi- İçinde bunca çok “mülk”ün geçtiği
n Düzyazıların çoğaldıkça, yazacakla-
ze benzetmiş, “yok birbirimizden farkımız, bir dilde yaşayanlar, adaleti, merhameti,
rın da çoğalıyor gibi, doğru mu? Yeni ki-
ama biz muhafazakârız!” olmuş toplum! şefkati, yani kimsenin mülkü olmayan
tapların Yüzeysel (Karakarga) ve Yayan
29’da bitirdim. Dil de tutuculaştı iyice, bir şeyleri ne yapsınlar? Ne işlerine yarar
Yapıldak’tan önce halihazırda başladığın
arkadaşım babasını yitirmişti, sosyal med- ki? Bilgece değil önerdiğim yöntem,
(daha) büyük bir külliyatın parçaları bu
yada “devri daim olsun” diye yazdım, ar- eski bir şey, iyi bir şeyken bozulmuş,
iki kitap sanırım.
dından o ne demek diye sorular ve yorum- şimdi aslına çevirmek gerek! Aslında
Büyük suskunluktan önceki konuşma ge-
lar gelmeye başladı. hepimizi!
reksinimi ya da susuzluk çeken birinin su-
Biraz da kışkırtıcı, genelin dışına çıkmanı
ya kavuşması, belki de yapılacak en iyi şey
istemiyorlar bir ölüyü uğurlarken bile, “Ale- ‘YENİ KİTAPLARIM YOLDA’
yazmak. Pek çok şeyin yerine elbette.
n Bu küçücük dünya daha kaç alfa-
viliğin arkasına saklanan zerduşt” diyorlar
Dünya kötüledikçe, zaman kısaldıkça,
be kaldırır? “Narın içinden geçenler
hemen! Birbirimizi iyi tanıyoruz aslında!
dostlar azaldıkça bir tür inzivaya çekilmek
merak etmektir biraz da yola çıkmak”
de sayılır. İnzivada insanın kendisiyle ko-
demişsin ya kitapta, merak ediyorum:
‘YOLDAYIM, YAŞIYORUM,
nuşması da. “Yaşadım diyebilmek için”.
Sırada ne var?
YAZIYORUM’
Sevdim, sevindim, üzüldüm, gördüm, yor-
Gece hayatım yok yazıdan başka! Ki-
n Yayan Yapıldak bir devam kitabı san-
dum, yoruldum, inanamadım, şaşırdım,
taplarımın sayısı 50’yi geçti. Çok sevdi-
ki. “Yol alfabesi” denmiş arka kapakta.
coştum, sustum, konuştum...
ğim romancı ve öykücülerin bir bölümü
Neden “yol”, biraz açar mısın?
n Düzyazı ile şiiri karşılaştırmak an-
için yazdıklarım Büyülendiklerim adıyla
Güzel demişsin, devam kitabı “Yı-
lamlı mıdır?
Sol Kültür’den bu sıralarda çıkacak. İki
kılmadım hayattayım!” der gibi. Şarkı
Belki anlamlıdır ama ben karşılaştırmıyo-
anlatı yazıyorum, biri Şu Benim Mavi
“Hastayım yaşıyorum” der ya, benimki
rum. Yazı, 65 yaşımda da çalışkan bir çocuk
Babam güzün Günışığı’ndan çıkacak.
de öyle “Yoldayım yaşıyorum”, “Yolda-
olduğumun göstergesi, şiirse o çocuğa pek ya-
Gençlik yıllarım Ankara Blues’da,
yım yazıyorum”.
kışmayan, orta ikiden terk arkadaşım! Gözü
sen de geçiyorsun içinde. İki mü-
Ön kapakta da “Yolyazı” yazıyor. De-
okulda değil sokakta, hayatta olan! Tembel
zik kitabı; biri Âşıklar Cemi,
vamı mı sayılır bilmem, yolun alt kat
değil o da, fakat gözü yazıda değil yaşamak-
Âşık Veysel’den Neşer Ertaş’a,
komşusu var sırada “suyazı”, sonra da
ta! Farklı olan şeyler birbirini tamamlar ya da
Mahzuni’den günümüze Alevi-Bektaşi
üst kat komşusu “gökyazı”. Nereye git- VEDAT ARIK
birbirlerini arar, bende olan da bu!
ozanları, ikincisi Anadolu rock ve sev-
sek yol yani, yazmamanın yolu yok!
diğim kimi hafif müzik şarkıcıları için
n Kitaptaki yolyazılarının felsefi bir tadı
‘BİZ ONU BÖYLE BİLMEZDİK rıncaya önerdiğin paylaşım yöntemi bilgece.
yazdığım, adı şimdilik Potpuri yıl sonuna
da var. Denemelerinde felsefenin payı nedir?
DENİLEBİLECEK TİPİKLER DE Farklı dinlerden inananlar için söylüyo-
doğru bitecek, İthaki’den çıkacak.
“Mandıra Filozofu” olmak gibi bizim-
OLSUN İSTEDİM’ rum: Onlar bile aynı Tanrı’yı paylaşamaz-
Adını bilmediğim şiir kitabım Kırmızı
ki de! Benim kitaplarımdaki felsefe de kah-
n Yüzeysel’deki “29 toplumsal tipik”te, ken, insanların hiçbir şeyi paylaşamaması
Kedi’den, mektuplar, tanışma anları ve öy-
vede yancılık gibi bir şey, kâğıt oynayan-
Hayat Kadını’ndan Gönül Adamı’na adıy- şaşırtıcı değil!
küler, ikincisinin adı 33 Öykü, 2 bölümü-
ları seyreder ya, öyle! Fakat kültürümün ve
la sanıyla bildiğimiz “tip”lere ek olarak, Dünya onu paylaşamayanların olsun, yer-
nü yayımladım kitap-lık’ta, 7 bölümde bite-
inancımın metinleri, yol kılavuzları çokça
huyunu suyunu bilsek de adlandırmadığı- yüzü ondan başka paylaşacak bir şeyi olma- cek, kitap olacak, ilkinin adı çoook yıllardır
okuduğum kaynaklar, belki onlardan payı-
mız tip(ik)lere de ad koymuş ve yazmışsın. yanların, yani bizim! Ağaçlar, yollar, bitki- Fazlalıklar olan, şimdi Öykünmeler diye
ma birkaç lokma düşmüştür.
Birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez mi? ler, dağlar, sular, gökler, hayvanlar, kuşlar, değiştirdiğim uzunlu kısalı öykülerim...
Biz onu böyle bilmezdik denilebilecek tipik- biz onlarla kardeşiz çünkü eşitiz! Ona insan Şairin Bavulu ne yazık ki yeni eklerle sü-
‘YERYÜZÜ HEPİMİZİN!’
ler de olsun istedim. 50 tip yazacaktım fakat n Neyi paylaşamıyoruz şu dünyada? Örne- buna hayvan diye değil, can diye bakanla- rüyor, Salâh Birsel için yazmayı sürdürü-
yorum o da bir kitapta toplanacak...
yazdıkça birbirine benzemeye başladı tipler. ğin, Ağustos Böceği başlıklı denemende ka- rın kardeşliği. Yani, adaleti mülkün teme-
n
PROF. DR. İLYAS GÖKHAN’DAN ‘FELAKETLER ÇAĞI’
aşırı arttığını, bazı ürünlerinin ise yüz kat paha-
rof. Dr. İlyas Gökhan, Felaketler Çağı: ya koyan Gökhan yanı sıra söz konusu dönemler-
Orta Doğu’da Kıtlık, Kara Veba ve Salgın de hüküm süren Eyyübi ve Memlük devletlerinin landığını ifade eden Gökhan, kıtlığın açlığa dö-
nüştüğü dönemlerde insanların hayatta kalabil-
P Hastalıklar: 1200-1405 (Timaş Yayınları / yönetici unsurlarıyla halkın yaşanan bu felaketler
296 s.) isimli çalışmasıyla, Türk etkisinin bin yıl karşısındaki tutumlarını da gözler önüne seriyor. mek için kedi, köpek ve hatta insan eti yemek zo-
runda kaldığına dikkat çekiyor.
sürdüğü Ortadoğu’yu özellikle, 13. ve 14. yüzyıl- Kıtlık ve salgın hastalıkların kent, kasaba ve
larda Mısır ve Suriye’yi merkeze almakla birlikte köylerin demografik yapısını nasıl etkilediği- Asırlar önce milyonlarca insanın ölümüne ne-
den olan Kara Veba ile günümüzde dünyayı ka-
bu coğrafyanın geniş hinterlandında görülen kıt- ne değinen yazar, ölümler ve göçler nedeniyle
lık, Kara Veba ve salgın hastalıkları, bunların çı- Mısır’da tarım alanlarının, çiftliklerin ve köylerin sıp kavuran Covid-19 arasındaki benzerlikle-
re değinen Prof. Dr. İlyas Gökhan, her iki salgın
kış nedenlerini, yayılmalarını, etkilerini ve so- terk edildiğini, kentlerde ise pek çok mal, mülk
nuçlarını anlatıyor. ve servetin sahipsiz kaldığı için devlet hazinesine arasında yüzlerce yıl olmasına karşın ortak siya-
si, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlar doğur-
Kara Veba’nın Asya’da çıkışı ile Avrupa ve aktarıldığını belirtiyor.
Afrika kıtalarına yayılışını ayrıntılı şekilde orta- Kıtlık nedeniyle gıda maddelerinin fiyatlarının duğunun altını çiziyor.
n
18 21 Nisan 2022