24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAYDAR ERGÜLEN’DEN ‘YÜZEYSEL’ VE ‘YAYAN YAPILDAK’ ‘Yoldayım yazıyorum, yazmamanın yolu yok!’ Bahtsız Bedevi, Münkir Münafık, Gönül Adamı, Sabah Şekersizi, Vefa Abidesi... 29 harf, 29 toplumsal tipik... Bir de “Yüzeysel Alfabe”! Haydar Ergülen yeni kitaplarından Yüzeysel - Toplumsal Tipikler’de (Karakarga Yayınları), internetin ve salgının yalnızlaştırdığı çağımızda az çok belirmiş toplumsal tipiklerimizi, “dışarıda içeridekinden daha çok olan” karakterlerimizi yazıyor. Yayan Yapıldak’taki (İthaki Yayınları) denemeleri ise dünden bugüne, bugünden yarına uzanan bir yol alfabesi niteliğinde. Bazen nesnelere, bazen kavramlara, bazen de hayvanlara yepyeni anlamlar katıyor, Göğ’e ve Su’ya götürmek için önce yola çıkarıyor Ergülen. Nüfus çoğalmış ama farklılıklar azalmış, li olarak değil, özgürlüğün kanatları ola- ALİHAN IRMAKKESEN dünya mı hayat mı muhafazakâr yönetim- rak görenlerin. ler mi, belki de hepsi birden bizi birbirimi- İçinde bunca çok “mülk”ün geçtiği n Düzyazıların çoğaldıkça, yazacakla- ze benzetmiş, “yok birbirimizden farkımız, bir dilde yaşayanlar, adaleti, merhameti, rın da çoğalıyor gibi, doğru mu? Yeni ki- ama biz muhafazakârız!” olmuş toplum! şefkati, yani kimsenin mülkü olmayan tapların Yüzeysel (Karakarga) ve Yayan 29’da bitirdim. Dil de tutuculaştı iyice, bir şeyleri ne yapsınlar? Ne işlerine yarar Yapıldak’tan önce halihazırda başladığın arkadaşım babasını yitirmişti, sosyal med- ki? Bilgece değil önerdiğim yöntem, (daha) büyük bir külliyatın parçaları bu yada “devri daim olsun” diye yazdım, ar- eski bir şey, iyi bir şeyken bozulmuş, iki kitap sanırım. dından o ne demek diye sorular ve yorum- şimdi aslına çevirmek gerek! Aslında Büyük suskunluktan önceki konuşma ge- lar gelmeye başladı. hepimizi! reksinimi ya da susuzluk çeken birinin su- Biraz da kışkırtıcı, genelin dışına çıkmanı ya kavuşması, belki de yapılacak en iyi şey istemiyorlar bir ölüyü uğurlarken bile, “Ale- ‘YENİ KİTAPLARIM YOLDA’ yazmak. Pek çok şeyin yerine elbette. n Bu küçücük dünya daha kaç alfa- viliğin arkasına saklanan zerduşt” diyorlar Dünya kötüledikçe, zaman kısaldıkça, be kaldırır? “Narın içinden geçenler hemen! Birbirimizi iyi tanıyoruz aslında! dostlar azaldıkça bir tür inzivaya çekilmek merak etmektir biraz da yola çıkmak” de sayılır. İnzivada insanın kendisiyle ko- demişsin ya kitapta, merak ediyorum: ‘YOLDAYIM, YAŞIYORUM, nuşması da. “Yaşadım diyebilmek için”. Sırada ne var? YAZIYORUM’ Sevdim, sevindim, üzüldüm, gördüm, yor- Gece hayatım yok yazıdan başka! Ki- n Yayan Yapıldak bir devam kitabı san- dum, yoruldum, inanamadım, şaşırdım, taplarımın sayısı 50’yi geçti. Çok sevdi- ki. “Yol alfabesi” denmiş arka kapakta. coştum, sustum, konuştum... ğim romancı ve öykücülerin bir bölümü Neden “yol”, biraz açar mısın? n Düzyazı ile şiiri karşılaştırmak an- için yazdıklarım Büyülendiklerim adıyla Güzel demişsin, devam kitabı “Yı- lamlı mıdır? Sol Kültür’den bu sıralarda çıkacak. İki kılmadım hayattayım!” der gibi. Şarkı Belki anlamlıdır ama ben karşılaştırmıyo- anlatı yazıyorum, biri Şu Benim Mavi “Hastayım yaşıyorum” der ya, benimki rum. Yazı, 65 yaşımda da çalışkan bir çocuk Babam güzün Günışığı’ndan çıkacak. de öyle “Yoldayım yaşıyorum”, “Yolda- olduğumun göstergesi, şiirse o çocuğa pek ya- Gençlik yıllarım Ankara Blues’da, yım yazıyorum”. kışmayan, orta ikiden terk arkadaşım! Gözü sen de geçiyorsun içinde. İki mü- Ön kapakta da “Yolyazı” yazıyor. De- okulda değil sokakta, hayatta olan! Tembel zik kitabı; biri Âşıklar Cemi, vamı mı sayılır bilmem, yolun alt kat değil o da, fakat gözü yazıda değil yaşamak- Âşık Veysel’den Neşer Ertaş’a, komşusu var sırada “suyazı”, sonra da ta! Farklı olan şeyler birbirini tamamlar ya da Mahzuni’den günümüze Alevi-Bektaşi üst kat komşusu “gökyazı”. Nereye git- VEDAT ARIK birbirlerini arar, bende olan da bu! ozanları, ikincisi Anadolu rock ve sev- sek yol yani, yazmamanın yolu yok! diğim kimi hafif müzik şarkıcıları için n Kitaptaki yolyazılarının felsefi bir tadı ‘BİZ ONU BÖYLE BİLMEZDİK rıncaya önerdiğin paylaşım yöntemi bilgece. yazdığım, adı şimdilik Potpuri yıl sonuna da var. Denemelerinde felsefenin payı nedir? DENİLEBİLECEK TİPİKLER DE Farklı dinlerden inananlar için söylüyo- doğru bitecek, İthaki’den çıkacak. “Mandıra Filozofu” olmak gibi bizim- OLSUN İSTEDİM’ rum: Onlar bile aynı Tanrı’yı paylaşamaz- Adını bilmediğim şiir kitabım Kırmızı ki de! Benim kitaplarımdaki felsefe de kah- n Yüzeysel’deki “29 toplumsal tipik”te, ken, insanların hiçbir şeyi paylaşamaması Kedi’den, mektuplar, tanışma anları ve öy- vede yancılık gibi bir şey, kâğıt oynayan- Hayat Kadını’ndan Gönül Adamı’na adıy- şaşırtıcı değil! küler, ikincisinin adı 33 Öykü, 2 bölümü- ları seyreder ya, öyle! Fakat kültürümün ve la sanıyla bildiğimiz “tip”lere ek olarak, Dünya onu paylaşamayanların olsun, yer- nü yayımladım kitap-lık’ta, 7 bölümde bite- inancımın metinleri, yol kılavuzları çokça huyunu suyunu bilsek de adlandırmadığı- yüzü ondan başka paylaşacak bir şeyi olma- cek, kitap olacak, ilkinin adı çoook yıllardır okuduğum kaynaklar, belki onlardan payı- mız tip(ik)lere de ad koymuş ve yazmışsın. yanların, yani bizim! Ağaçlar, yollar, bitki- Fazlalıklar olan, şimdi Öykünmeler diye ma birkaç lokma düşmüştür. Birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez mi? ler, dağlar, sular, gökler, hayvanlar, kuşlar, değiştirdiğim uzunlu kısalı öykülerim... Biz onu böyle bilmezdik denilebilecek tipik- biz onlarla kardeşiz çünkü eşitiz! Ona insan Şairin Bavulu ne yazık ki yeni eklerle sü- ‘YERYÜZÜ HEPİMİZİN!’ ler de olsun istedim. 50 tip yazacaktım fakat n Neyi paylaşamıyoruz şu dünyada? Örne- buna hayvan diye değil, can diye bakanla- rüyor, Salâh Birsel için yazmayı sürdürü- yorum o da bir kitapta toplanacak... yazdıkça birbirine benzemeye başladı tipler. ğin, Ağustos Böceği başlıklı denemende ka- rın kardeşliği. Yani, adaleti mülkün teme- n PROF. DR. İLYAS GÖKHAN’DAN ‘FELAKETLER ÇAĞI’ aşırı arttığını, bazı ürünlerinin ise yüz kat paha- rof. Dr. İlyas Gökhan, Felaketler Çağı: ya koyan Gökhan yanı sıra söz konusu dönemler- Orta Doğu’da Kıtlık, Kara Veba ve Salgın de hüküm süren Eyyübi ve Memlük devletlerinin landığını ifade eden Gökhan, kıtlığın açlığa dö- nüştüğü dönemlerde insanların hayatta kalabil- P Hastalıklar: 1200-1405 (Timaş Yayınları / yönetici unsurlarıyla halkın yaşanan bu felaketler 296 s.) isimli çalışmasıyla, Türk etkisinin bin yıl karşısındaki tutumlarını da gözler önüne seriyor. mek için kedi, köpek ve hatta insan eti yemek zo- runda kaldığına dikkat çekiyor. sürdüğü Ortadoğu’yu özellikle, 13. ve 14. yüzyıl- Kıtlık ve salgın hastalıkların kent, kasaba ve larda Mısır ve Suriye’yi merkeze almakla birlikte köylerin demografik yapısını nasıl etkilediği- Asırlar önce milyonlarca insanın ölümüne ne- den olan Kara Veba ile günümüzde dünyayı ka- bu coğrafyanın geniş hinterlandında görülen kıt- ne değinen yazar, ölümler ve göçler nedeniyle lık, Kara Veba ve salgın hastalıkları, bunların çı- Mısır’da tarım alanlarının, çiftliklerin ve köylerin sıp kavuran Covid-19 arasındaki benzerlikle- re değinen Prof. Dr. İlyas Gökhan, her iki salgın kış nedenlerini, yayılmalarını, etkilerini ve so- terk edildiğini, kentlerde ise pek çok mal, mülk nuçlarını anlatıyor. ve servetin sahipsiz kaldığı için devlet hazinesine arasında yüzlerce yıl olmasına karşın ortak siya- si, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlar doğur- Kara Veba’nın Asya’da çıkışı ile Avrupa ve aktarıldığını belirtiyor. Afrika kıtalarına yayılışını ayrıntılı şekilde orta- Kıtlık nedeniyle gıda maddelerinin fiyatlarının duğunun altını çiziyor. n 18 21 Nisan 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle