Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Saramago’nun ufku!
José Saramago okumalarımda karşıma çıkan hep şu olmuştur: Bir yazarın / romancının hayata durup baktığı
yerin neden önemli olduğu gerçeği... Zaman zaman karşımıza çıkan eklentili söylemlerde çağına bakışını, çağının
sorunlarını sorgulayışını gözleriz. Özellikle Körlük ve Görmek, anlatısının bu yanını öne çıkarır.
Yaşanan zamanların kırılgan yanlarına ütopik bakışı ise her zaman eleştirellik içerir. Onu ruhu olan bir anlatıcı
kılan da budur, bence! Yitik Adanın Öyküsü (1986) kirlenen / yozlaşan bir dünyadaki her türlü ayrışmaya /
ayrımcılığa “ada” ve “kopuş” metaforuyla bakışın öyküsüdür.
Saramago, gerçeğin ve olasılıkların romancısıdır. Okuruna gösterdikleri kadar düşündürdükleriyle de yeni ufuklar
açar. Aslında kendi ufkunu zorlayan her düşüncenin izinde bir anlatıcıdır O. Onun, dünyanın durumunu görme /
anlama hali romancılığının nirengi noktasını oluşturur.
‘YENİ GERÇEKÇİ’ BAKIŞ, TUTUM! düğü Lizbon onu yazıda tutundurur. Uzunca süre ki- tutarlılık, bir çizgi getiren belirli olayların bir araya getiril-
José Saramago’nun yazı dünyasında değişken bir tap yayımlamaz. Ama romana “devam” demeden ön- mesiyle oluşur. Bu çizgiyi yaratmak için çoğu şeyin çiz-
duruşu var. Başlayan ve süren roman yolculuğunda ce, 1966’da şiirleriyle (The Poems Possible / Olası Şi- ginin dışında kalması gerekir. Tarihe farklı bir algı geti-
konu / izlek açısından yeni, sorgulayıcı olanı önceler irler) okuruna dönüş yapar. 1977’de ikinci romanı Res- rebilecek gerçekler tarih sayfaları arasında yer almaz-
hep. “Yeni gerçekçi” bakış / tutumdur onunkisi. An- samın Elkitabı’nı yayımlar. lar. Tarihten kesin bir ders çıkarılamaz.”
latılaştırma eyleminde yazınsallaştırma tutumunu öne Yasaklanan romanı İsa’ya Göre İncil (1991) onun
çıkaran mekân / yer duygusu… ‘ADA’ VE ‘KOPUŞ’ METAFORU Lizbon’dan kopuşunu, adada yaşamaya gidişini hazırlar.
Ki, Manastır Güncesi (1982) bu bakışının temellen- 1960-1970’li yıllarda Diario De Noticias gazetesin- Saramago 1993’te, kendini tümüyle yazıya verebi-
diği bir anlatı olarak öne çıkar. Tarihsel olanın anlatı- de kültür editörlüğü ve çevirmenlik yapar. Aynı yıllar- leceği Kanarya Adaları’ndaki Lanzarote’ye yerleşir. İs-
lan hikâyeye taşıdığı derinlik mekân duygusuyla bü- da Portekiz Komünist Partisi’ne katılır. panyol gazeteci-yazar Pilar del Rio ile ikinci evliliğini
tünleşir. Zaman geçişlerini de kendi anlatı stili üzerine 1980’de üçüncü romanı Umut Tarlaları gelir. Taşra- yapmıştır. Bir bakıma çekildiği bu kıyıda yazıya ayır-
kurarak anlatısına süreklilik sağlar. ya dönüşü, köylünün sorunlarını dile getirişi roman- mıştır tüm zamanlarını. Bu çalışma ritmini şöyle açık-
Zaman zaman karşımıza çıkan eklentili söylemlerde cılığının ilgi odağı olmasının önünü açar. Bunun he- lar bir söyleşisinde:
çağına bakışını, çağının sorunlarını sorgulayışını gözle- men ardından Baltasar ve Blimunda’nın yayımlanması
riz. Özellikle Körlük ve ardından yazdığı Görmek anlatı- (1982) onu dünya edebiyat arenasına taşır. ROMANLARINI ANOLOJİ YAPARAK YAZAN
sının bu yanını öne çıkarır. Bir Fernando Pessoa romanı olan Ricardo Reis’in BİRİDİR SARAMAGO!
Yaşanan zamanların kırılgan yanlarına ütopik bakışı Öldüğü Yıl (1984), yalanla gerçeğin nasıl kurmacaya “…normalde çok planlı çalışıyorum. Disiplinli biriyim.
ise her zaman eleştirellik içerir. dönüştürülebileceğinin ustalıkla anlatımıdır. Gün içinde saatler belirleyip onlara göre çalışmak için
Onu ruhu olan bir anlatıcı kılan da budur, bence! Bir Yitik Adanın Öyküsü (1986) ise günümüz dünyasının kendimi zorlamam fakat genellikle iki sayfaya tekabül
yerin sesine, rengine, tarihine bağlı kalarak yazmak… en temel sorunlarına, kirlenen / yozlaşan bir dünyadaki edecek şekilde çalışırım. Bu sabah yeni romanım için iki
İşte iyi bir anlatıcının var oluşunu belirleyen… her türlü ayrışmaya / ayrımcılığa “ada” ve “kopuş” me- sayfa yazdım, yarın sabah da iki sayfa yazacağım. Gün-
“Yer kişiyi oluşturur, kişi yeri dönüştürür” diyordu Sa- taforuyla bakışın öyküsüdür. de iki sayfa yazmak az diye düşünebilirsiniz ama yapa-
ramago. Yazdıkça da beliren o dönüşme uğrakları an- Lizbon Kuşatmasının Tarihi (1989) kendi yaşamından cak diğer işlerim de var, diğer metinleri yazmak, mek-
latıcının yer / zaman bileşkesiyle neyi vermek istedi- izler taşıyan bir roman. “Kuşatma” metaforu bir yanıy- tuplara cevap vermek vs. İki sayfa dediğimiz şey bir yıl-
ğini de anlatır. Saramago’nun her bir anlatısının farklı la tarih / tarihsel olanı içerir, öte yanıyla da kendi haya- da 800 sayfa ediyor zaten.” (*)
anlam / konu / izlek oluşturmasını buna bağlayabiliriz. tını değiştirmeye karar veren bir karakterin içinde bu- Romanlarını analoji yaparak yazan biridir Sarama-
Kuşkusuz bir romancı başından geçenleri yazmaz ama lunduğu kuşatmayı aşma öyküsüyle karşılaştırır bizi. go. Onun yazı ufkunda bir izlek, düşünce belirir; an-
tanık olduğu hayat/lar onun yaratıcılığının debisini oluş- Kendisi de bunu “absürd” bir durum olarak değer- latının örgüsünü de bu beliren üzerine kurup geliştirir.
turur. Ötesi, kuyusundaki su oradan gelir. lendirir yıllar sonra, bir yanda tarih / tarihsel olan, öte- Bu yanını da şöyle açıklar gene aynı söyleşisinde:
1947’de, yirmi dört yaşındayken ilk romanı Günah de ise yaşamsalın yansıları: “Anlatı belirli bir anın ihtiyaçlarına özen göstermeli-
Ülkesi’ni yayımlar. Çıkıp geldiği Portekiz taşrası yazar- “Aslında gerçekler gerçektir ancak bu gerçeklerin bir dir, bu da demektir ki hiçbir şey önceden belirlenme-
lığının ivme gücünü oluştursa da asıl uğraşlarını sürdür- araya getirilmesinde çok kurgu vardır. Tarih hikâyeye bir melidir. Belirlenirse o kitap tamamıyla bir >>
18 10 Kasım 2022