Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(20 EKİM 1854 / 10 KASIM 1891)
Arthur Rimbaud:
Cehennemde Bir Mevsim!
Cehennemde Bir Mevsim (Hazırlayan ve Çeviren: Özdemir İnce / Can Yayınları) dâhi şair Arthur Rimbaud’nun (20 Ekim
1854 / 10 Kasım 1891) hayattayken ve kendi olanaklarıyla yayımlattığı tek yapıtıdır. Kahin’in Mektupları’nda (Çeviren:
Ayberk Erkay / Sel Yayınları) ilkelerini açıkladığı şiirsel deneyimi nasıl hayata geçirmeye çalıştığını ve bu çalkantılı dönemde
yaşadıklarını 9 düzyazı şiirden oluşan bu kitapta inceler. 1873’te şair dostu Verlaine ile yaşadığı firtınalı ilişki sonrasında
kaleme aldığı ve “Lanetli defterim” diye betimlediği bu başyapıtta Verlaine’in deyimiyle, “olağanüstü bir psikolojik
otobiyografi” ortaya çıkarmıştır.
tır: “Ne yaşam! Gerçek yaşam yok. Dünyada değiliz biz” der
FERDA FİDAN
Deli Bakire ve kocasının dünyayı değiştirme hasretini anım-
sar: “Belki de yaşamı değiştirecek gizleri vardı? Hayır, diye
ehennemde bir Mevsim (Hazırlayan ve Çeviren:
yanıtlıyordum kendimi, bu gizleri arıyor yalnızca.”
Özdemir İnce / Can Yayınları), başından itibaren
“Sözün Simyası” adlı ikinci bölümde ise Rimbaud giriştiği
C genç şairin içinden yeni çıkmaya başladığı huzur-
insanüstü kâhinlik deneyiminin bir sayıklamadan ibaret ol-
suz bir dönemin öyküsü gibidir. Daha ilk satırlarda Rim-
500 adet basılan eser dağıtılamamış, okuyan birkaç yakı-
duğuna hükmeder. 1871’de, “Kâhin’in Mektupları”nda (Çe-
baud geleneksel güzellik kavramına savaş açtığı tuhaf bir
nı da değerini kavrayamamıştır. Rimbaud, yazdıklarının ne
viren: Ayberk Erkay / Sel Yayınları) tasarlamış olduğu gele-
buhrandan çıktığını bildirir: “Güzellik’i dizlerime oturttum
anlama geldiğini soran annesine şu keskin yanıtı verir: “Ne
ceğin şiiri “Bütün duyuların düzeninin uzun süre, sonsuzca
bir akşam. -Ve acı buldum onu. -Ve sövdüm ona.”
anlama geliyorsa o anlama… Hem sözcüğü sözcüğüne hem
ve bilinçle bozulması” kuralına dayanır ve bu mektuplar da-
Şair tarih, din, ırk ve aile kavramları arasında kendi-
de her anlamda!”
ha 17 yaşındaki genç Rimbaud’nun geleneksel şiiri bir çır-
ne bir kimlik arayışındadır. Her şeyi bırakıp başka ufukla-
pıda silip attığı ve yeni bir şiir arayışına giriştiği belgelerdir. MALLERMÉ: ‘RIMBAUD, ‘KENDİNİ
ra doğru yelken açmak arzusunu dile getirir: “Ayrılıyorum
Rimbaud bu yöntemi delice uygulamaya çabaladığını anla- ŞİİRDEN CANLI CANLI KOPARDI!’
Avrupa’dan. Yakacak ciğerlerimi deniz havası, yağızlaştı-
tır: “Dinleyin beni. İşte çılgınlıklarımdan birinin öyküsü.” Cehennemde Bir Mevsim’den hemen sonra
racak derimi yitik mevsimler.”
O dönemde, bir simyacı gibi uğraşmış, “bütün duyuların Illuminations’u da (Hazırlayan ve Çeviren Özdemir İnce
İnsanlığı soysuzlaştırdığını düşündüğü için uygarlıktan kaç-
bozulması” kuralına uyarak kendi istenciyle her türlü halü- / Can Yayınları) tamamlayarak, henüz 22 yaşında şiiri ta-
mak ister, ilkel ve yabanıl bir yaşama özlem duyar: “Evet,
sinasyonun esiri olmuştur: “Alıştım basit sanrıya: bir fab- mamen bırakmıştır. Bu yüzden, Mallarmé, Rimbaud’nun
gözlerim kapalı sizin ışığınıza. Bir hayvanım ben, bir Zenci.”
rikanın yerine bir cami görüyordum düpedüz, meleklerin “kendini şiirden canlı canlı kopardığını” söyler.
Ama kaçış fikrinin gerçekleşebilecek bir hayal olduğundan
Hayatının son bölümünde Aden ve Harar’daki ticari se-
oluşturduğu bir davulcu topluluğu, gökyüzünün yollarında
kuşkuludur zira “Zenci”nin sığınabileceği en ıssız adalar bile
rüvenlerine atılır. Uzun yıllar sürecek ve çok zor koşullar-
Batılı sömürgecilerin tehditi altındadır: “Hiçliğe yuvarlana- faytonlar, bir gölün dibinde bir salon.”
da sürdürülen sıkıntılı bir yaşam sonunda dizinde kanser-
cağım günü kestiremiyorum bile, beyazlar karaya çıkınca”.
DELİLİĞİN VE ÖLÜMÜN EŞİĞİNDE!
li bir tümörle Fransa’ya dönecektir. Marsilya hastanesinde
Hıristiyanlığa şiirlerinde yaptığı tüm saldırılara karşın,
Böylece deliliğin ve ölümün eşiğine gelmiştir: “Geliyordu
sağ bacağı kesilir. Birkaç ay sonra, 10 Kasım 1891’de öl-
din kavramına kayıtsız değildir. Lanetli olduğu fikrine takı-
büyük korku. Dalıyordum birkaç günlük uykulara ve kalkıp
düğünde Rimbaud, 37 yaşındadır.
lıp kalmış ve inançsız olduğuna pişman gözükür: “İsa ne-
sürdürüyordum en kederli düşleri. Ölecek durumdaydım.”
den yardım etmiyor bana, soyluluk ve özgürlük bağışlaya-
RIMBAUD: ‘HAYATIM GEÇTİ, ARTIK
Avrupa’yı terk etmeye kararlıdır ve Doğu bilgeliğiyle
rak ruhuma? Yazık! Doldu vadesi İncil’in!”
HAREKETSİZ BİR KÜTÜĞÜM BEN!’
karşılaştırdığı Batı uygarlığına duyduğu nefreti ifade eder:
‘DELİ BAKİRE VE ÇEKİLMEZ GÜVEY!’ “Cehennemin dibine diyordum, şehitlerin onur çelenkle- Son aylarında ona bakan kızkardeşi Isabelle’e söyledikleri
ve yazdıkları yıllar sonra bile içindeki şairin ölmemiş oldu-
“Sayıklamalar” başlığı altındaki iki bölüm farklı söylemler ri, sanatın ışığı, bulucuların gururu, yağmacıların şiddeti:
aracılığıyla iki eleştirinin ifadesidir. “Deli Bakire ve Çekil- Doğuya dönüyordum, ilk ve ölümsüz bilgeliğe.” ğunu gösterir. Bacağı kesildikten sonra Isabelle’e bir mek-
tup yazar: “Hayatım geçti, artık hareketsiz bir kütüğüm ben.”
mez Güvey” adlı birinci bölümde Verlaine ile yaşadığı çılgın Daha sonra, bir ara dine döner gibi olduğunu ama hemen
ilişkiyi anlatır. Aslında Verlaine’in ağzından kendini betim- vazgeçtiğini yazar. Geçici bir istektir bu, hemen zihninden Ölümün yaklaştığını hissettiği son günlerinde ise kız kar-
ler Rimbaud, zira Deli Bakire Verlaine’dir, Çekilmez Güvey söküp atmıştır zira dinin temelindeki ölüm fikrini kesinlik- deşine söyle seslenir: “Ben toprağın altına gireceğim ve sen
de Rimbaud. Bu sıra dışı yöntemle, şair Kahinlik dönemin- le reddeder: “Hayır! Hayır! Başkaldırıyorum şimdi ölüme!” güneşte yürüyeceksin!” Aslında bu son günlerini bile yıllarca
deki şeytani karakterini çizerken Verlaine’in kadınsı ve za- Yapıtın sonunda, şiir yoluyla hayatı değiştiremeyeceği- önce Cehennemde bir Mevsim’de bir kâhin gibi öngörmüştür:
yıf yaratılışını yerer. Mesafeli bir itiraftır okuduğumuz: “Bir ne göre, artık somut dünyayla yüzleşmesi gerektiğini ka- “Sıcak ülkelerden dönen kıyıcı sakatlara bakar kadınlar.”
cehennem yoldaşının itiraflarını dinleyelim.” bullenmiş görünür: “Ben! her türlü aktöreden bağışık, mü- Çoğu birbiriyle çelişkili kitaplar dolusu yorumlar yazılmış-
Çekilmez Güvey, Deli Bakire’nin dediklerini aktarırken tır bu eşsiz şair hakkında ama en doğrusu Yves Bonnefoy’nın
neccim ya da melek olduğunu ileri süren ben, toprağa ge-
Deli Bakire de kocasının dediklerini anlatır. Bu bölümü ri döndüm, araştırıp bulunacak bir görev ve kucaklanacak söylediğini uygulamaya geçirmek olsa gerek: “Rimbaud’yu
Rimbaud’nun kendisiyle oynadığı bir ayna oyununa benze-
kaba bir gerçeklikle!.” Ve yürek burkan şu sözleri ekler: anlamak için Rimbaud’yu okuyalım, onun sesini ona karış-
tebiliriz. Sonuçta düşlenen hayatın mümkün olmadığı açık- “Ama bir dost el yok! ve yardım için nereye başvurmalı?” mış olan bir sürü başka sesten ayırmayı arzulayalım.” n
14 10 Kasım 2022
Çizim: Claude Jeancolas