23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

METE KAAN KAYNAR İLE ‘TÜRKİYE’NİN 70’Lİ YILLARI ÜZERİNE... “70’lerin ‘sokağını’ anlamadan, 80’lerin ‘evini’ anlayamayız!” 12 Mart Muhtırası, anayasa değişikliği, hürriyet gömleğinin daralması, radikalleşme… Ecevit, Kıbrıs Bunalımı, TÜSİAD, 24 Ocak Kararlarına giden yol… Süleyman Demirel, Milliyetçi Cephe hükümetleri, antikomünist şahlanış, Aydınlar Ocağı… Alparslan Türkeş, Ülkücü Hareket, komünizme karşı paramiliter mücadele… Necmettin Erbakan, Millî Nizam, Milli Selamet, Akıncılar, mücahitler… 1516 Haziran, Kanlı 1 Mayıs, Maraş Katliamı, “darağacında üç fidan”… DİSK, İlerici Kadınlar Derneği, emek ve kitle örgütleri… Müzik, sinema, edebiyat; sanat ve siyaset ilişkisi, plaklı propaganda… 1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Mete Kaan Kaynar ile hazırladığı ve 48 yazarın yazılarıyla katkıda bulunduğu, ayrıntılı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı niteliğindeki derleme, Türkiye’nin 1970’li Yılları’nı konuştuk. ZÜMRÜT MUŞTALI SOKAĞA ÇIKMAK, SOKAĞA DÖKÜLMEK… n “70’li yılların Türkiyesi” denilince aklınıza ilk ne geliyor? Türkiye’nin 70’li yıllarını tanımlamak gerekseydi, nasıl tanımlardınız? Kitabın önsözünde yazdığım gibi, 70’ler bana hep “sokak”ı çağrıştırır. Bu on yılı tek bir kelime ile tanımlayacak olsaydım o kelime kesinlikle “sokak” olurdu. Ancak “sokağa çıkmak”, “sokağa dökülmek” gibi kavramların tıpkı dönemin başbakanlarından Demirel’in meşhur “siyasetin camiye, kışlaya, okula girmesine izin vermemek” sözünde olduğu gibi yönetenlerin tüylerini ürperten kelimeler olduğu da bir gerçek. Bu, bugün de böyle dün de, yani 70’lerde de öyleydi. Bugün, Gezi Direnişi’nin AKP iktidarında neden ve nasıl bir travma yarattığını anlayabilmek için, dün, sokağın 70’lerin iktidarlarında neden ve nasıl bir travma yarattığını iyi çözümleyebilmek gerekiyor. Sadece şu noktanın altını çizmek bile yeterli olur diye düşünüyorum: Tabiri caizse, siyasi sözlüğümüzün “sokak” maddesinde kelimenin ilk anlamı olarak “hakkın aranması” ya da “kitlelerin taleplerini daha cüretkâr ve sert bir dille ifade etmesi” değil, “anarşi” yazıyor. Sokak, bu sözlükte yeniçerilerin “kazan kaldırması” gibi bir anlamda. Bunu anlamadan 70’lerin sokağını, o “sokak’ı anlamadan da örneğin 2000’lerin Metin Lokumcu olayını anlamak kabil değildir. Türkiye’nin 1970’li Yılları kitabımızda “sokak”ı sadece bu yönüyle ele almadık. Çünkü 70’lerin “sokak”ı siyasal ve sosyal taleplerin örgütlendiği ve dile getirildiği ya da yöneticilerin “anarşi” olarak kodlayıp da bastırmaya, susturmaya çalıştıkları bir mekân / kavram olduğu kadar, insanların günlük sosyal yaşamlarını geçirdikleri de bir mekândı: Hava güzel olduğunda ailece mesire yerlerine gidilirdi, yazlık sinemalar toplumun bir parçasıydı, kadınlar evlerin önünde toplaşıp otururlardı. Hatta sadece 70’lerin ekonomik krizleri tartışılırken akla gelen “kuyruklar”ı bile “sokak” kavramının içine dahil etmek gerekiyor. Unutmamak gerekiyor ki “sokak”, çocuklar için de sosyalleşmenin mekânıydı. İKİ AYRI 70’LER… n Dünyada ve Türkiye’de olmak üzere iki ayrı 70’lerden bahsedebilir miyiz? Ortaklaşmalar, farklılıklar neler? Hem evet hem de hayır. Ancak 70’lerin kapitalist dünya ekonomi sistemindeki tüm gelişmelerin bu yapı içerisindeki toplumlara benzer şekillerde etki ettiklerini, ama o toplumun da kendi toplumsal yapısı ekseninde reaksiyon gösterdiğini unutmamak gerekiyor. Mesela 70’ler Türkiyesinin bu küresel etkilere maruz kalışı, dünya kapitalist yapısı içindeki kendi konumuyla, yani Türkiye’nin bir “çevre” ülkesi olmasıyla da ilgilidir. n Türkiye’nin 1950’li Yılları ile başlayan proje, 70’li yıllara ulaştı. Peki, bu kitapların seslendiği okur kimlerden oluşuyor? Kitapta tüm yazarlarımızı ve mutfak ekibimizi, tabii ki beni NECATİ SAVAŞ de, en çok zorlayan çalışmamızın bu yönü oldu. Kitabımızın hem akade lenen anlamları iyi anlamadan 80’lerin mik camiaya hem de genel okura hitap et “ev”ini anlamak mümkün değil. Tıpkı mesi için elimizden geleni yaptık, 80’li yıl 70’lerin insanlarındaki “cüret”i anlamalar kitabında da yapmaya devam ediyoruz. dan 80’lerdekilerin ki eni sonu bunlar Ama bunu başarmanın öyle mükemmel bir aynı insanlar tedirginliğini, suskunluğureçetesi de yok. Popüler olanın “sıcaklığı nu anlamanın mümkün olmayacağı gibi... nı” akademik olanın “analitikliği” ile de 80’ler “siyaset yapmak”ın iyiden iyibuluşturabilmek gerekiyor. ye gözden düştüğü, üniversiteye başlan 70’li yıllarda siyaset, ekonomi, dış yan gençlerin “Sağa sola bulaşma da ne politika, etnik/dinsel sorunlar gibi alan yaparsan yap!” diye tembihlendiği, “her larda yaşanan tüm gelişmelerin bırak koyunun kendi bacağından asıldığı” lafıtığı mirası nasıl değerlendirmek lazım? nın kulaklara küpe edildiği, daha doğrusu “Seksenli yıllar Türkiyesine yetmişler ettirildiği yıllardı. den bakmadan” yapılacak bir 80’ler in 80’li yıllarda toplumun tamamına sicelemesi neleri eksik bırakır, ıskalar? nen bu tedirginliği, topluma yaydırılan 70’lerin “sokağına” her açıdan yük “nemelazım”cılığı, “Herkes kaçar olan sana olur”culuğu anlayabilmek için de 70’li yılları iyi anlamak gerekiyor. TÜRKİYE’NİN 1980’Lİ YILLARI ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ n Oldukça geniş ve genç bir yazar kadrosuyla karşılaşıyoruz 70’li yıllar kitabınızda. Serinin önceki kitaplarında da bu durum geçerli. Böylesi genç bir ekiple çalışmanın avantajları ve dezavantajları hakkında ne söylemek istersiniz? İlk kitaptan bu yana yaklaşık yüzden fazla insanla birlikte çalıştık. Bu isimlerden bazılarıyla tek bir yazı, bazılarıyla da şimdi yoğurmakta olduğumuz 80’li yıllar kitabıyla birlikte dört kitaptır teşriki mesai ediyoruz. Hiçbir yazarla ne sadece genç olduğu ne de sadece akademik titri sebebiyle işbirliği yaptık. Tüm seride, elimizden geldiğince becerikli “genç”lerle yeteneğini tecrübesine harman etmiş dostları bir araya getirmeye gayret ettik. n Türkiye’nin 1980’li Yılları kitabı için de hazırlıklarınızı sürdürdüğünüzü belirttiniz. Bu serinin yeni halkalarını bekleyenler için ne söylemek istersiniz? Formatımızı değiştirmedik, yine siyasetten sanata, futboldan ekonomiye; kadın, emek, Alevi, Kürt, LGBTİ hareketlerine yer veren geniş bir yelpazeyi kitabımıza taşımaya çalışacağız. Dilerim 50’ler, 60’lar ve 70’ler kitaplarında olduğu gibi serimizin Türkiye’nin 1980’li Yılları kitabında da önce yazarların ve mutfak ekibinin, sonra da okuyucusunun içine sinen bir çalışmaya imza atabiliriz. n Türkiye’nin 70’li Yılları / Hazırlayan: Mete Kaan Kaynar / İletişim Yayınları / 1120 s. / 2020. 6 11 Şubat 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle