29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARTUN ÜNSAL’DAN ‘İKTİDARLARIN SOFRASI’ Yemek, siyaset ve simgesellik! Daha önce “Anadolu’nun kutsal dörtlüsü” dediği ekmek, peynir, zeytin ve yoğurt hakkında öğretici eserler veren toplumbilimci Artun Ünsal, son kitabında da bizlere tarih boyunca “İktidarların Sofrası”nı anlatıyor. Bu kapsamlı eserde Ünsal, antik uygarlıklar, Eski Yunan, Roma ve Orta Asya TürkMoğol sofraları gibi “her biri ayrı bir kitap konusu olacak” alanlarda uzun bir gezintiden sonra, daha yakın tarihimize, Osmanlı toplumuna eğiliyor. TANER TİMUR ‘YEMEK SADECE YEMEK DEĞİLDİR!’ İktidarların Sofrası isimli kitabında “Yemek sadece yemek değildir” diyor Artun Ünsal; zaten kitabının altbaşlığı da “Yemek, Siyaset ve Simgesellik”. Bu üçlüde, “simgesellik”, yemek ile siyaset arasında bağlantı kuran bir işlev yükleniyor ve bu işlev de görkemli ziyafetlerle iktidarın “haşmet”ini sergilemek; davetlilerde katılım duygusu yaratarak meşruiyet sağlamak ve teşrifat kurallarıyla da davetlilerin statüsünü bildiren “sosyal mesaj”lar oluşturmak gibi şekiller alıyor. Eski uygarlıklarda ilk iktidar ziyafetleri tanrılara adanan “kurban”lar şeklindeydi. İlahi güçlerin himayesine sığınan ve iktidarlarını bu güçlere dayanarak meşrulaştıran hükümdarlar bu ihsana bir de karşılık vermek zorundaydılar. Ayrıca sel, fırtına, kıtlık gibi doğal afetlere karşı dilekler de “kurban verme” şeklini alıyordu. ‘TANRILAR HİÇ AÇ KALMADI!’ Eski Çin, Hint, Fenike, Mezopotamya, Roma hükümdarlarının hepsi tanrılara kurban verdiler. Aralarındaki fark sadece kurbanın niteliği ve ritüel şekliyle ilgiliydi. Bu genel tabloda tutsaklar, uşaklar, köleler kurban edildiği gibi, eşler ve çocuklar bile kurban edilebiliyordu. Tanrılara kurban ritüeli Batı uygarlığına temel teşkil eden Roma’nın tüm dönemlerinde (krallık, cumhuriyet, imparatorluk) korundu ve Ünsal’ın deyişiyle “Roma tanrıları hiç aç kalmadılar!”. Eski Yunan’da “yurttaş ziyafetleri” ise bir yandan site mensuplarında “barbarlar”a karşı birlik duygusu yaratırken öte yandan da tebaanın kontrolünü kolaylaştırıyordu. Eski Türklerde “yemek, siyaset ve simgesellik” ilişkisinin ilk ifadesini, Türkler henüz Müslümanlığa geçmemişken, Uygurca kayda alınan Oğuz Destanı’nda buluyoruz. Bu destandan, Kağan’ın boylara “toy” adı verilen şölenler verdiğini ve bu vesileyle de halka “benim ağzıma bakıp durmanızdır dileğim!” mesajı ilettiğini öğreniyoruz. Ayrıca kağanlar her yıl bir kez de saraylarını halka yağmalattırıyor ve ertesi yıl hızla yeniden oluşturacakları servetlerini halkla “paylaşmaktan” kaçınmıyorlardı. ‘YE KÜRKÜM YE! Osmanlı tarihinde de “iktidar sofraları”, daima “Ye kürküm, ye!” teşrifatına uygun oldular. Saray ve köşklerde verilen saltanat sofralarına, bunları konaklarında taklide çalışan paşa ve bey ziyafetleri eşlik ediyordu. Saray ve elçi sofralarının yanı sıra, meydan ve çayırlarda halk şölenleri de düzenleniyor ve bunlar için en uygun vesileler de düğün ve sünnetler oluyordu. Ne var ki muktedirlerin bu alışverişte aldığı hediyeler genellikle değer olarak ziyafet harcamalarını aşıyordu. İlk Osmanlı sultanları sofralarını yakınlarıyla paylaşıyordu. Oysa İstanbul’un fethinden sonra bu âdet, unvanlarından biri de “Kayseri Rum” olan Fatih Sultan Mehmet’le değişti ve sultanlar yemeklerini “inzivayı şahane” içinde yemeye başladılar. ‘BİRİ YER BİRİ BAKAR, KIYAMET ONDAN KOPAR!’ Osmanlı Devleti’nde “iktidar sofraları”, devletin Batı etkisine girmesiyle değişmeye başladı. Bunun ilk işaretlerini Lale Devri’nde görüyoruz. Sultan III. Ahmed’in, oğullarının sünnet düğününü Ok Meydanı’nda on beş günlük bir şölene dönüştürmesi, adeta Batı’ya “bakın, biz gücümüzden bir şey kaybetmedik!” mesajı gibiydi. Bu gibi müsrif gösteriler Damat İbrahim Paşa’nın öncülüğünde tüm yönetici zümreye yayıldı ve sonunda da dönem “biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” bir yeniçeri ayaklanmasıyla sona erdi. Osmanlılarda asıl dönüşüm 19. yüzyılda yaşandı ve “iktidarların sofrası” asıl bu dönemde köklü bir değişikliğe uğradı. Batı kolonyalizmi bölüp paylaşamadığı Osmanlı Devleti’ni yarı sömürge statüsüne sokmuş, ziyafet ve şölenler de bu bağlamda şekillenmeye başlamıştı. Ünsal, bu dönüşümü “yeni saraylar, yeni mobilyalar, yeni mutfaklar” başlığı altında inceliyor. OSMANLI’NIN HAŞMETLİ ÇÖKÜŞÜ! Aslında “haşmetli” Osmanlı’nın çöküşü de “haşmetli” olmuştu. Bu dönemde sedirlerin yerini kanepe ve koltuklar, şamdanların yerini kristal avizeler, sinilerin yerini de oymalı masalar ve zengin mönüler alıyordu. Yine de bu “modernleşme” hareketinde bazı eksikler vardı. Emperyal ziyafetlere yabancı sefirler eşleriyle katılırken, Osmanlı haremi mahremiyetini korumakta ısrarlıydı. Bir eksik de yemek aletleriydi. Yüzyılın ortalarına doğru yabancı elçi tabaklarına altın, gümüş çatal ve kaşıklar eklenirken Osmanlı ricali elle yemeğe devam ettiler. Oysa sultanlar da aynı dönemde “şahane inziva”ya son veriyor, “görünmeye” başlıyorlardı. Bu alanda Sultan Aziz öncü olmuş, Göksü Kasrı’nda Galler Prensi Edward’ı ağırlamıştı (Mayıs 1862). Örneği, sofrasında iki kez (1889, 1898) Alman İmparatoru’nu ağırlayan Abdülhamid döneminde de izlendi. II. Wilhelm, Osmanlı sarayında son yemeğini de 15 Ekim 1917’de, Dolmabahçe’de, Sultan Reşad’la birlikte yiyecek ve kısa bir süre sonra da birlikte tarihe karışacaklardır. EKMEK KAVGASI! Bir Osmanlı özdeyişi, “Şalvarı şaltak Osmanlı; eğeri kaltak Osmanlı; ekende yok, biçende yok; yemede ortak Osmanlı” der. Ünsal, bizlere sunduğu tarih “ziyafet”inde, aslında bu sözün tüm “iktidar sofralarını” özetlediğini anlatıyor ve çağdaş dünyada da neoliberal politikaların, “ucuz emek” arayışı içinde yabancı düşmanlığı yaparak “ekmek kavgası”nı körüklediğini söylüyor. Eser, “Dünya ölçeğinde kitlesel açlık ve işsizlik sorunları hâlâ sürüp giderken, yemeğin içerdiği bu simgeselliğin bizlere gerçek bir hümanizmi de işaret ettiğini varsayabiliriz” sözleriyle bitiyor. Sanırım kendisinden “muktedirlerin sofrası”ndan sonra bir de “yoksulların sofrası”nı anlatmasını bekleyemeyiz; çünkü bu sofralarda anlatılacak pek de bir şey bulunmuyor! n İktidarların Sofrası Yemek, Siyaset ve Simgesellik / Artun Ünsal / Everest Yayınları / 832 s. / 2020. 6 28 Ocak 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle