Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AHMET KARDAM’DAN ‘MUSTAFA SUPHİ KARANLIKTAN AYDINLIĞA’ Karadeniz’e gömülen aydınlık Ahmet Kardam, Mustafa Suphi, Karanlıktan Aydınlığa adlı kitabında Karadeniz katliamına bugüne kadar pek açılmamış bir pencereden bakıyor. Kitap, özellikle Türk solunun en önemli figürlerinden Mustafa Suphi’nin Bolşevik Partisi ile ilişkisi, Doğu sorunu ve ulusların kaderini tayin hakkı konularında ezber bozan satırlara yer veriyor. GÜL ATMACA 2 829 Ocak tarihi, Türkiye Komünist Partisi (TKP) kurucu lideri Mustafa Suphi ve 15 yoldaşının emperyalizme de karşı verilen Kurtuluş Savaşı’na destek vermek için Anadolu’ya dönerken Karadeniz’de katledilmelerinin yıldönümü. Kısa bir süre önce yayımlanan Mustafa Suphi Karanlıktan Aydınlığa isimli kitabın yazarı Ahmet Kardam’ın kendisi de TKP ve sonrasında Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nde siyaset yapmış; bu uğurda hem hapis yatmış hem de sürgün edilmiş birisi. Kitabın girişinde, “Yapabildiğimiz her yılın 28/29 ocakında birtakım basmakalıp tarihsel açıklamalar eşliğinde ‘şanlı tarihimiz’ edebiyatıyla Suphi’yi ve 15 yoldaşını anmak ve bu vahşi katliamı örgütleyenleri lanetlemekten ibaret kalıyordu” diye yazan Kardam, Mustafa Suphi’nin Anadolu’ya dönerken asıl bel bağladığı Bolşevik Partisi ile Komünist Enternasyonal’in Karadeniz katliamı karşısında “derin bir suskunluğa” gömülmüş olmasını kendi kuşağının TKP yöneticilerinin de açıklamadığını / açıklayamadığını vurguluyor. ENTERNASYONAL BELGELERİ... Kardam, kurucuları arasında yer aldığı Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) arşivinde bulunan TKP’nin Komünist Enternasyonal’deki belgelerinden de yararlanarak o dönemin haberleri, Suphi’nin Yeni Dünya gazetesi de dahil bizzat kaleme aldığı makaleler ve raporları okuyup araştırınca, bugüne kadar gelmiş kimisi klişe bilgilerin ne kadar eksik ve bazılarının ne kadar dayanaksız olduğunu ileri sürüyor. Mustafa Suphi, Sovyet Rusyası’nda 19181920 yıllarında özellikle Müslüman komünistleri örgütlemek konusunda verdiği yoğun çabanın ardından Anadolu’ya geçmeye karar vermişti. Suphi, Anadolu’ya dönüş kararıyla, burada sadece bağımsızlık mücadelesine katılmayı değil sosyalizme evrilme olanağı barındıran yerel meclislere (şuralara / Sovyetlere) dayalı, demokratik bir cumhuriyeti hedefliyordu. MUSTAFA KEMAL İLE İŞBİRLİĞİ İDDİALARI Kitaba göre Mustafa Suphi’nin Ankara’ya dönmeye çalışırken Mustafa Kemal ile işbirliği yaptığı ve ona güvendiği değerlendirmeleri dayanaksızdır. Suphi’nin Türkiye’ye dönüş kararı alırken bel bağladığı güvencenin Komünist Enternasyonal’in ikinci kongresinin kararları temelinde Bolşevik Partisi yönetiminden ve Sovyet Rusya’dan almayı umduğu destek olduğu anlaşılıyor. Peki, Mustafa Suphi neden yarı yolda bırakıldı? Karadeniz katliamı karşısında neden suskunluğa gömüldüler? Kitaba göre Bolşevik Partisi, 1920’nin ikinci yarısında dışarıda Polonya yenilgisi, içeride ise iç savaşın son bulması ve Batı’dan beklenen Dünya Devrimi’nin en azından yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğinin görülmesi karşısında, kapitalist dünyaya karşı izleyegeldiği politikada stratejik bir değişikliğe gitti. Sovyet ekonomisi acilen canlandırılmayacak olursa Ekim Devrimi’nin ve Sovyet iktidarının yenilgisi kaçınılmazdı. Başka bir deyişle bu konu bir ölüm kalım meselesiydi. İngiltere’yle imzalanan Ticaret Anlaşması ile bu anlaşmasının ayrılmaz bir parçası olan Türkiye ve İran ile imzalanan “Dostluk ve Kardeşlik” antlaşmalarının arka planında böyle stratejik bir politika değişikliği yatıyordu. İngiltere, Türkiye ve İran’da kendisi aleyhine propaganda ve örgütlenme yapılmamasını Sovyet desteğiyle garanti altına alırken, Sovyet Rusya da Türkiye ve İran’ın kendisine karşı sıçrama tahtası olarak kullanılmamasını garantiliyordu. KARADENİZ KATLİAMI SUSKUNLUĞU Bolşevik Partisi ve Komünist Enternasyonal, Karadeniz katliamı karşısında suskun kaldıkları gibi Mustafa Suphi ve yoldaşlarına karşı karalama ve karartma kampanyası da yürütülür. “Türkiye’ye dönüş kararının yanlış olduğu, bu yanlış adımın Mustafa Suphi’nin maceracılığının eseri olduğu” şeklinde işlenen düşünce hem Sovyet Rusya’daki hem de Türkiye’deki TKP yönetimlerine ve kadrolarına hâkim olmaya başlar. Bu arada, Mustafa Suphi ile Bolşevik Partisi arasındaki kırılma noktalarından birisi de Doğu sorunuydu. Ekim Devrimi’nden hemen sonra yayımlanan“Rusya Halklarının Hakları Bildirgesi”nde, Rusya halklarına, ayrılma ve bağımsız AHMET KARDAM: 1945’te İstanbul’da doğdu. Tarsus Amerikan Koleji’nden sonra ODTÜ’de ekonomi okudu. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinde sürgüne gitti. Çevirmenlik, redaktörlük, devlet kurma da dahil olmak üzere, yayıncılık ve Politika gazetesi genel yayın kendi kaderlerini özürce tayin etme yönetmeni yardımcılığı yaptı. TKP ile hakkına sahip olacakları vaat edilonun yerine kurulan Türkiye Birleşik mişti. Zaman içinde Doğu’ya veriKomünist Partisi’nde Merkez Komitesi len vaatler tutulmadı. üyeliği yaptı. Kutlu ve Sargın’ın ardından Suphi, “Yoldaş Lenin’in Doğu hak 1989’da Türkiye’ye döndü, 1991’e kadar kındaki çağrısından taşan yüce ümit hapis yattı. Çeviri ve makaleleri dışında ve emelleri Asya’nın hudutsuz çöllerinde kaybolup gitti; çünkü [Bolşevik Partisi] Doğu’ya lâyık olan önemi vermedi…” sözleriyle sayısız eleştirisinden birisini yapıyordu. Ahmet Kardam kitabında, Mustafa Suphi için “ulusların kaderlerini tayin hakkını, ‘hür milletlerin hür ittihadı’ esasına dayalı ‘Federatif bir Cumhuriyet’ hedefi olarak tespit edip kaleme aldığı kitaplar: CHP Nedir Ne Değildir? (1976), Türkiye’de Siyasi Kutuplaşmalar ve Seçmen Davranışları (Sezgin Tüzün’le birlikte, 1998), Eğrisi Doğrusu (Ayşe Dicleli ile birlikte, 2005), Mevlâna: Hamdım, Piştim, Yandım (2007), CizreBohtan Beyi Bedirhan: Direniş ve İsyan Yılları (2011), CizreBohtan Beyi Bedirhan: Sürgün Yılları (2013). Türkiye Komünist Partisi’nin programına sokan liderdi” diyor ve onun “…Katledilmeyip Ankara’ya ulaşabilbu yönünün belleklerden silinmesinin yarat seydi ve Bolşevik Partisi’nin, Rusya’nın tığı tahribatın büyüklüğünden bahsediyor. desteğini alabilseydi, antikomünizm KATLEDİLMESEYDİ NELER DEĞİŞİRDİ? (Türkiye’de) daha baştan ‘devlet politikası’ haline gelmeyebilir, komünizm yasallığa sahip olabilir, her türlü demokrat/ilerici Bolşevik Partisi’nin Doğu Sorunu ve muhalefetin ‘komünizm’ suçlamasıyla basulusların kaderini tayini hakkındaki politi tırılması mümkün olmayabilirdi. Suphi’nin ka değişiminin Kafkasya, Orta Asya ve hat kaybıyla Türkiye, henüz çok dar olsa bile, ta Kürt bölgesinin kaderini değiştirdiğini ve Birinci Meclis’teki muhalefet yelpazesini sorunların katmerlenerek büyümesine yol genişletme imkânını, demokrasiyi, çoğulcuaçtığını söylemek ise yanlış olmaz. luğu kaybetti…” n Son olarak, Mustafa Suphi katledilmeyip Anadolu’ya dönebilseydi neler değişirdi? Karanlıktan Aydınlığa / Mustafa Suphi / onun kitaptaki yanıtına yer verelim: İletişim Yayınları / 408 s. / 2020. 4 28 Ocak 2021