29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘KIZIL ŞEBEKE’ VE DİVİNA’NIN BİLEZİĞİ’ eylül 2020 Bir Osmanlı polisiyesi YANNİS HAMİLAKİS Ulus ve Harabeleri Yunanistan’da Antikite, Arkeoloji ve Ulusal İmgelem Ayfer Kafkas yarattığı Eşrefzade İdris Bey tiplemesine Bir Osmanlı Polisiyesi alt başlığıyla çıkan Kızıl Şebeke ve Divina’nın Bileziği romanlarında yer vererek hem yeni bir kahramanı hem de yeni bir polisiye serisini okurlara sunuyor. ÇAĞATAY YAŞMUT K afkas, dönemi çok iyi araştırarak ve dönemin diline hâkim olarak kaleme aldığı ilk macera Kızıl Şebeke’de, okuru padişahların, cariyelerin, vezirlerin, harem ağalarının entrikalarla dolu ve şaşalı saray hayatlarına dahil etmek yerine Dersaadet’in yoksul sokaklarına götürmeyi yeğleyerek sıradan insanların hayatlarına tanık ediyor. KIZIL ŞEBEKE Hikâyemizin başkahramanı Eşrefzade İdris Bey Dersaadet’te kollukçulara yardım maksadıyla karmaşık cinayet vakaları üzerinde çalışmakla vazifeli özel bir hafiyedir. Yardımcısı polis zabiti Musa Efendi’nin de Dr. Watson rolüne soyunması hikâyede sezdirilen Sherlock Holmes esintilerini pekiştirir. Olay örgüsüne bakınca; biri Müslüman öteki gayrimüslim iki tüccar, evlerinin çalışma odalarında, koltuklarında oturur vaziyette boğazları kesilmiş halde bulunmuştur. Her iki müteveffanın alınlarına “Sultanım çok yaşa” yazan bir pusula yapıştırılmıştır. Bu, iki kurbanın katilinin aynı kişi olduğunu göstermektedir. İdris Bey’in tahkikatta sıra dışı başka bir durum dikkatini çeker: Kurbanların bulundukları odaların kapıları ve camları içeriden kilitlenmiştir. Bu durumda kurbanlar kendi boğazlarını kesmemişlerse, başka biri önce kapıları içeriden kilitlemiş, sonrasında cinayeti işlemiş ve buhar olup uçarak sırra kadem basmış olmalıdır. İdris Efendi maktullerin yakınlarını, iş ortaklarını, iki vakada da adı geçen tüm şahısları sorguya çekip her biri hakkında bilgi edinmesine rağmen ne bir şüpheliye ne de kayda değer bir ipucuna ulaşabilir. İpucu sayılabilecek tek şey, kurbanlardan Necmi Efendi’nin evindeki incelemede bulunan, kurbana gönderilmiş bir pusuladır. Pusulada “sahibine dönük en keskin hançer ihanettir” ve “ruh, doğum, yaşam ve ölüm, tabiat” yazmakta dır. Yazının biçimi bu pusulanın, kurbanların alınlarına iliştirilen pusulalarla aynı elden çıktığını göstermektedir. Her iki kurban arasındaki tek ortak nokta ise gizemli gayrimüslim bir terzi ve her ikisinin evlerindeki kütüphanelerde yer alan, kapakları değiştirilmiş bazı kitaplardır. DİVİNA’NIN BİLEZİĞİ İdris Efendi yeni bilgilere ulaştıkça kendisini Devleti Ali’nin içine kadar sızmış bir hain çetesinin ortasında bulmakla kalmaz, bizzat şahsına tertiplenmiş büyük bir tuzağın içine düştüğünü de gecikmeyle fark eder. İkinci hikâyeye Eşrefzade İdris Efendi’nin Germiyan Sancağı’nın ilk ve tek hafiyesi mertebesine getirildiğini öğrenerek başlarız. İdris Efendi artık ünlü bir hafiyedir. Tam bu sıralarda bir kadın ceset ta nınmayacak halde olduğu halde kolundaki bilezik kurbanın kimliğini ele verir: Zinnur isminli bu kadın Sancakbeyi Alaattin Paşa’nın ikinci hanımıdır. İdris Efendi otopsi yaparak engin bir teşrih ve tababet bilgisine sahip olduğunu gösterir. Otopside maktulün karnından bir anahtar çıkar. Belli ki maktul anahtarı katilinden saklamak için yutmuştur. İdris Bey soruşturmasını ilerlettikçe maktulün paşa ile izdivacından önce fal ve büyücülük işleriyle iştigal ettiği bambaşka bir hayat sürdüğü bilgisine ulaşır. Ayrıca maktulün odasında Alaattin Paşa’nın bile bihaber olduğu yüklü miktardaki para ile beraber Kadı Hazretleri’nin Saray’a yazdığı bir mektup bulununca gizem daha da artar. Ayfer Kafkas gerek yarattığı Eşrefzade İdris Bey tiplemesiyle gerekse kurgudaki ustalığıyla ve muammayı hiç kaybetmeden merakta bırakmasıyla başarılı iki romana imza atmış. n Kızıl Şebeke Eşrefzade İdris Bey’in Maceraları / Ayfer Kafkas / İnkılap Kitabevi / 312 s. / 2020. Divina’nın Bileziği Eşrefzade İdris Bey’in Maceraları / Ayfer Kafkas / İnkılap Kitabevi / 208 s. / 2020. 13 17 Eylül 2020 Ulus ve Harabeleri, Yunanistan’da klasik antikite, arkeoloji ve ulusal imgelem arasındaki ilişkileri inceliyor. Birbiriyle bağlantılı birçok soruya cevap arıyor: Ulus tasavvurunun geçmişe ait maddi izlere neden ihtiyacı vardır? Bu izler, ulusun hayal edilme sürecinde nasıl bir işlev görür? Batı modernliğinin araçlarından biri olan arkeoloji, ulusun varlığına kanıt oluşturduğu düşünülen eserleri nasıl üretir? Ulusdevletler, aydınlar ve ulusun “ötekileri” de dahil olmak üzere farklı gruplar, kendi ulusallık fikirlerini kurgulamada eski eserleri nasıl kullanırlar? Bu soruların cevaplanması, hem arkeoloji ve antikite hakkında, hem de ulus hakkında bugüne kadar aydınlatılmamış ne gibi noktalara ışık tutabilir? Yunan ulusal kimliğinin ve Yunan milliyetçiliğinin, geçmiş ile bugünü –ve hatta geleceği– birbirine bağlamaya yarayan araçlardan biri olarak algılanan arkeolojiyle sıkı olduğu kadar karmaşık bir ilişkisi olduğu iyi bilinmektedir. Neredeyse her ulusdevletin oluşumunda –veya icadında– gözlemlenebilen bu ilişkinin, Yunanistan bağlamında derin, hayati ve uzun süreli bir nitelik kazanabildiği de aşikârdır. Ulus ve Harabeleri’nin hedefi ve başarısı, bu bilinenleri tekrarlamanın veya milliyetçiliğin basit kurgularını ifşa etmenin çok ötesine geçmektedir. Ne var ki bu kitabı Yunan veya uluslararası bağlamında değerlendirmek yeterli değildir. Unutmayalım ki bu eser Türkçeye çevrilerek Türkiye’de yayınlanmaktadır. Bu durumda meseleye Türkiye açısından bakmak kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Edhem Eldem Ulus ve Harabeleri, “eleştirel arkeoloji” dizisinin ikinci kitabıdır; ilki: ArkeolojiTarihin ve Kültürün Yapılandırılması. tarih • eleştiri • kültür • politika sanathayat DİZİ EDİTÖRÜ: ALİ ARTUN www.iletisim.com.tr [email protected] vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimbirikim twi er.com/iletisimyayin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle